Birini çok ama çok seviyorsunuz...Öylesine ki o hayattaki en değerli varlığınız...Çoğu insan için zor olan bişeyi dahi başarmışsınız..Kendinizden bile önde tutuyorsunuz onu o derece kıymetli yani...
(Sanırım kıymet derecesini ifade edebilmişimdir!?!?!?!)
Onu bu kadar çok severken herşeyden önde herşeyin üstünde tutarken onun üzerine titrerken onu kendinizden bile sakınırken ;
Bazı şeyler yüzünden (NE GİBİ MESELA DİYCEKSİNİZ HALİYLE)
Onun geçmişiyle alakalı bazı şeyler yüzünden ondan bir o kadar da nefret ediyorsunuz...
Tabiiki kimseyi geçmişiyle yargılamayacak kadar açık fikirli ve mantıklı bir insansınız ve bunu bilinçli de yapmıyorsunuz AMA
İnsansınız nihayetinde...
Bilinçaltınıza hakim olamıyorsunuz.
Sizin kimliğinize kişiliğinize yaşam biçiminize çok aykırı ve çok uzak olan bazı şeylerin onun geçmişinde var olduğunu bilmek sizi ondan uzaklaştırıyo ondan tiksinmenize neden oluyo.
HAAAA o zaman diceksiniz ki o zaman neden ondan uzaklaşmıyosun madem kki bunlar böle
DEDİM YA...
ONU çok seviyorsunuz.....mantığınız (bilinç altına bağlı olan kısmı) ondan uzak dur derken , insanı değerlerle bezenmiş mantığınız böyle birşey yapmanın son derece büyük bir danalık olacağını söylüyo..Kalbinizse külli onun yanında...
BÖYLE BİR DURUMDA
tarifsiz bir sevgi ve nefret arasında gidip geliyorsunuz...
Sahili yalayan dalgalar gibi bi ona çok yakın bir de ona çok uzak oluyorsunuz..
Ve tıpkı o dalgalar gibi bunu her yaptıınızda onu biraz daha aşındırıyor yıpratıyorsunuz...Ona olan sevginiz yüzünden de kendinizi tabiii...
BENCE
Siz siz olun arkadaşlar
önceliklikle değer yargılarınızı ve tahammül sınırlarınızı bi netleştirin...
HAyata dair olan herşeyle ilgili ama
ondan sonra aşkınızı birine takdim edin..
Bu sadece benim naçizane bir fikrim o kadar...Belki bana katılanlar belki de bunları yanlış bulup beni eleştirenler olacak ama
BU SAYFANIN AMACI NE Kİ ZATEN DEĞİLMİ? eğer paylaşmıyacaksak?
Zaman ayırıp bunu okuyan herkese teşekkürler.
Sevgiler arkadaşlar