KURAN'DA FİRAVUN KELİMESİ

Son güncelleme: 19.05.2007 17:58
  • Eski Ahit'te Hz. İbrahim ile Hz. Yusuf zamanındaki Mısır hükümdarından Firavun diye bahsedilir. Halbuki Firavun hitabı her iki peygamberden çok sonra kullanılacaktır.

    Kuran'da Hz. Yusuf dönemindeki Mısır yöneticisinden söz edilirken "hükümdar, kral, sultan" anlamlarına gelen Arapça "El melik" kelimesi kullanılır:

    Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin."... (Yusuf Suresi, 50)

    Hz. Musa dönemindeki Mısır yöneticisinden ise "Firavun" kelimesi ile bahsedilir. Kuran'da yapılan bu ayrım, Eski ve Yeni Ahit'te ya da Musevi tarihçilerce yapılmaz; sadece Firavun ifadesi kullanılır.

    Nitekim gerçekten de Mısır tarihinde "Firavun" teriminin kullanımı sadece geç döneme aitti; Firavun hitabı ilk olarak MÖ 14. yüzyılda Amenhotep IV döneminden itibaren kullanılmaya başlamıştır. Hz. Yusuf ise bu tarihten en az 200 yıl önce yaşamıştır.224

    Encylopedia Britannica'da, Firavun kelimesi için yeni krallıktan itibaren (18. Hanedandan başlar; MÖ 1539-1292) 22. hanedana dek (MÖ 945-730) kullanılan bir saygı ünvanı olduğu, daha sonraları bu hitabın kralın ünvanına dönüştüğü, daha önceleri ise bu ünvanın hiç kullanılmadığı ifade edilir. Bu konudaki başka bir bilgi ise Academic American Encyclopedia'da verilir ve Firavun lakabının Yeni Krallık'tan itibaren kullanılmaya başlandığı belirtilmiştir.

    Görüldüğü gibi Firavun kelimesinin kullanımı belli bir tarihten itibaren söz konusu olmuştur. Dolayısıyla Kuran'da bu ayrımın tam olarak yapılması -Hz. Yusuf zamanındaki hükümdardan hep "Kral" olarak söz edilirken, Hz. Musa zamanındaki hükümdardan her seferinde "Firavun" olarak bahsedilmesi- Kuran'ın Allah'ın sözü olduğunu ispatlayan bir başka delildir.

    ByN_DeNiS

#13.08.2005 17:33 0 0 0
  • Bilgilerin için sağol ALLAH razı olsun kardeşim
#13.08.2005 18:42 0 0 0
  • Paylaşımın için çok sağol,ellerine sağlık.Bu güzel bilgiler için tekrar sağol.
    Allah (c.c) razı olsun.
#10.03.2006 02:38 0 0 0
  • Allah razı olsun verdiğin bilgiler için. müsadenle firavun ve ordusunun kızıldenizde boğulması olayının bilimsel olarak kanıtlanması ile ilgili bilgileri ekleyerek katkıda bulunayım.

    Bilim, Hz. Musa'nın Mucizesini Kanıtlıyor
    Bilimsel araştırmaların sonucunda, Hz. Musa'nın Kızıldeniz'i geçtiği yer
    olarak belirlenen bölge, coğrafi açıdan dağlarla çevrili bir konumdaydı,
    ayette de belirtildiği gibi gidilebilecek tek yer önlerindeki Kızıldeniz
    idi. Ve arkalarında Firavun'un ordusu vardı. (Harun Yahya, Hazreti Musa)
    Kuran'da bildirildiği üzere, Allah Hz. Musa'ya asasını kullanmasını
    emretmişti. Hz. Musa'da bu emre uymuş ve bu vesile ile deniz Hz. Musa ve
    beraberindeki İsrailoğulları'nın karşı sahile geçeceği şekilde yarılmıştı.
    Ancak aynı yolu izleyerek karşı sahile geçmeye çalışan Firavun ve ordusu,
    denizin kapanması ile boğularak helak olmuştu.
    Bu bilgiler ışığında yola
    çıkan bilim adamları birçok araştırma ve incelemeden sonra, denizin nasıl
    ikiye ayrıldığı konusunda çarpıcı sonuçlarla karşılaştılar. Araştırmaların
    sonuçları Kuran'da bahsedilen olayla tamamen aynıydı.
    İki Rus matematikçi olan Naum Volzinger ve Aleksey Androsov, bu araştırmada
    Hz. Musa'nın Kızıldeniz'i 'ortadan ikiye' ayırarak İsrailoğulları'nı
    kurtarmasının mümkün olduğunu kanıtladılar: Gerekli olan, saniyede 30
    metrelik bir rüzgârdı...
    Rus matematikçiler bu mucizenin olasılık hesabı üzerinde duran bilim
    adamlarının aksine, mucizeyi oluşturabilecek koşulları incelediler ve bu
    incelemeler onları mucizeyi doğrulayan sonuçlara ulaştırdı.
    İki bilim adamının Rusya Bilimler Akademisi bülteninde yer alan
    araştırmasına ayrıntılı şekilde yer veren Moscow Times gazetesinin
    haberinde, Volzinger'in belirttiğine göre, altı ay süren araştırmanın
    başlangıç noktasını, Kızıldeniz'deki dev
    bir kayalık oluşturmuştu. Bunun ardından iki Rus matematikçi, kayalığın su
    seviyesi üzerinde kalmasını sağlayacak fırtınanın şiddeti ve rüzgârın
    hızını belirlemeye çalıştı. (Scientist dissects parting of Red Sea, finds
    perfect storm) .
    Güçlü Bir Fırtına mı?
    Sonuçta, hızı saniyede 30 metreye ulaşan rüzgârın, denizin çekilerek
    kayalığı su seviyesinin üzerinde tutmasını sağlayabileceği anlaşıldı.
    Konuşmasında, bu durumda İsrailoğulları'nın 7 kilometre uzunluktaki
    kayaları izleyerek dört saatte karşı kıyıya ulaşabileceği sonucuna
    vardıklarını söyleyen Volzinger'in, Hz. Musa ve kavminin geçmesinden yarım
    saat sonra kayaların yeniden sular altında kaldığını ve onları takip eden
    Firavun ve ordusunun boğulmuş olabileceğini belirtmesi mucizenin bilimsel
    yönünü de açıklamaktadır.
    Unutulmamalıdır ki; bu doğa olayının her zaman olma ihtimali bulunmaktadır.
    Allah'ın dilemesiyle rüzgarın
    hızı, yeri ve zamanı gibi koşullar gerçekleştiğinde bu mucize yeniden
    oluşabilir. Ancak konunun asıl mucizevi yönü, bu olayların tam da Hz. Musa
    ve İsrail-oğulları'nın böyle bir olaya ihtiyaçları olduğu zamanda ortaya
    çıkmasıdır. Hiç şüphesiz Allah müminlerin duasına icabet eden, merhamet
    sahibi olandır. (En doğrusunu, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunan
    herşeyi yaratan Yüce Allah bilir.)
#10.03.2006 19:09 0 0 0
  • paylaşım için sağol
#10.03.2006 20:55 0 0 0
  • Allah razı olsun
#12.05.2007 11:35 0 0 0
#17.05.2007 17:28 0 0 0
  • ellerine sağlık
#19.05.2007 17:58 0 0 0