Kuran ahlakı mı, grup ahlakı mı

Son güncelleme: 01.12.2009 22:36
  • ŞU aşağıda mealini vereceğim ayet üzerinde biraz düşünür müsünüz?


    Dini yaşayan veya yaşamayan Kendini dindar kabul eden veya etmeyen Kendini cennetin en üst makamına layık gören veya kendini ateşe ait gören Hepiniz Ama hepiniz

    "Hep birlikte Allah'ın ipine (Kuran'a) sımsıkı sarılın Parçalanıp bölünmeyin Allah'ın size olan nimetini hatırlayın Hani sizler birbirinize düşman idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı İşte Allah size ayetlerini apaçık bildiriyor -ki doğru yola eresiniz"(Al-i İmran, 103)

    Allah'ın ipine -Kuran'a- sarılınca ayrı gayrı biter diyor vahyin sahibi Aksi halde bölünürsünüz, parçalanırsınız, ikazını yapıyor Tabii önemli olan o ipi bırakmamak veya kaybetmemek İpi -Kuran'ı- kaybedersek kendimize başka ipler icat edebiliriz Zaten onu da yapıyoruz Bugünkü yazımda işte bu sıkıntıya işaret edeceğim

    Son zamanlarda, dini daha olgunca yaşama arzumuz bizi Kuran-ı Kerim ve Hz Peygamberimizin dışındaki merkezlerde odaklaşma noktasına getirdi Veya yeni arayışlara itti Burada insanımızın iyi niyetinden zerrece şüphemiz yok Bu çok yadırganacak bir şey de değildir İnsanların, sevdikleri, inandıkları ve samimiyetine güvendikleri kişilerin etrafında toparlanmaları tarih boyunca hep olagelmiştir Bu olgu bütün din mensuplarının, toplumlarının doğal bir tercihidir Fakat bu tercihin tehlikeli olan boyutu, Kuran ve Hz Peygamber esaslı olmayan bir gruplaşma eğiliminin günden güne daha belirgin hale gelmesidir Burada şu veya bu grup veya anlayış önemli değil! Zaten burada kastımız isimler veya oluşumlar değil, meyillerdir Kuran ve Hz Peygamber'in dışlandığı, başka kaynakların daha da ön plana çıktığı oluşumlar bizleri rahatsız etmektedir Dini konularda hakem -belirleyici, sınırları çizici- olan Kuran ve Peygamber'in iskat edilmesidir bizi üzen Bu iskat elbette ki sözle olmuyor Kimse kalkıp da dini oluşumumuzdan Kuran'ı ve Hz Peygamber'i çıkardık demiyor elbette Evet teoride olmuyor belki ama pratikte oluyor Böyle düşünen bazı insanlarımıza göre Kuran'ın veya Hz Peygamber'in neyi kastettiği değil, büyüklerinin veya üstatlarının ne anladığı önemlidir İşte iskat, devreden çıkarılma böyle oluyor Kuran'ın ikaz ettiği (Nisa, 46) budur işte

    Dini alanda objektif değerlendirmelerde bulunabilecek ehil kalemlerin suskunluğu veya bu konulara bulaşmama isteği bu alanda bozulmayı daha belirgin hale getirmektedir Yani artık Kuran ve Hz Peygamber şöyle buyurdu değil de; büyüğümüz, üstadımız, liderimiz şöyle buyurdu yorumları daha üst perdelerden söylenir oldu Bu elbette ki, bugünün problemi değildir sadece Yüzyıllardır böyle olmuştur Ama grup taassubunun en keskin olduğu dönemlerde bile işaret ettiğim iki ölümsüz prensip, -Kuran ve Sünnet- etrafında odaklanmaya çağıran uyarıcılar hep olagelmiştir Fakat yaşadığımız bu son dönemlerde nedense bu sesleri, uyarıları, ikazları göremez, duyamaz ve okuyamaz hale geldik

    En ciddi korkum şu ayette kınanan insanların haline dönüşebileceğimiz endişesidir:

    "Dinlerini darmadağınık edip grup grup olan kimselerden olmayın (Ki onlardan) her bir grup kendi katındaki (dini anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir" (Rum Suresi, 31, 32 ayet)

    Cemaat ve grup rahmet olabilir, hatta ihtilaf da rahmet olabilir Bir üstattan -hocadan, ilahiyatçıdan- haz almayan başka din bilgininden yararlanabilir Eskiden tasavvuf büyükleri yanlarına 'riyazat' için gelen bir talebeyi bir müddet dener, ders verir ama sonucunda kendisinden yararlanamayacağı kanaatine varırsa; "Evladım! Senin irşadın bizde değildir, falanca hocamıza git, oradan dersini al" der ve diğer bir mürşide yönlendirirdi Tasavvufta 'ben' yoktu 'O' vardı Yaratan Allah vardı Şimdi bu olgunluk, bu hassasiyet var mı? Yoksa tam aksine sadece ve ama sadece 'ben' mi var? Benden olmayan veya tarafsız olan bana karşıdır mantığı mı hâkim hale gelmeye başlıyor bizde de Başka kitaplarda vardır bu yargı, ama bizim kutsalımızda bu yoktur Tam aksine en üstün olanınız en takvalı olanınızdır, mantığı vardır bizde Şurada veya burada olan değil

    Bunları konuşmalıyız Konuşması veya yazması gerekenler; hakaret etmeden, ayıplamadan, kavga etmeden, horlamadan bunları yazıp uyarmalıdır Çünkü inanınız ki İslam ahlakı yerine grup ahlakı, Kuran ve Sünnet kriterleri yerine grup kriterleri, İslam menfaati veya geleceği yerine grup menfaati daha baskın hale gelmeye başlıyor İnsanları İslam'a çağırmalıyız, hidayete, rahmete, barışa, sonsuz Kuran ve Hz Peygamber iklimine çağırmalıyız Tertemiz ak ve pak olan İslam okyanusuna çağırmalıyız Herhangi birimizin sempati duyduğu grup, hizip veya oluşuma değil Tabii ki seveceğinizi sevin Tabii ki haz alacağınızdan haz alın Biliyorum, haz almaya, istifade etmeye, sevmeye devam edeceğiz Ama imanımızı ve aklımızı kimseye ipotek etmemeliyiz Kiraya vermemeliyiz Rabbımızı, Kuran'ımızı, Peygamberimizi, tartışmasız baş tacı kabul etmeliyiz Bunlardan taviz vermemeliyiz Bunun dışında tartışılmayacak hiçbir din otoritesi veya makamı yoktur

    Bu yazdıklarımı örnekleyeyim mi? O zaman şu cümleciklerimi de okuyun lütfen: Yaşı 80'e merdiven dayamış, hayatını Kuran ve İslam'la geçirmiş, beli bükülmüş, saçı ve sakalı ağarmış bir İslam büyüğünü 'size ait değil' diye, 'size ait' olan ama din adına konuşurken iki kelimeyi bir araya getiremeyen beşinci sınıf bir adamınıza kurban ediyorsanız yapacağınız çok tevbe vardır Sevgiyle kalın

    Nihat HATİPOĞLU


#01.12.2009 22:36 0 0 0