(Tutunamadan sürüklendiğim bu boşlukta, hep bir umudu büyütüyorsun gözlerinle..)
Savruluyor düşler rüzgarda ve söndürüyor gerçeği. Güneşin son söndürdüğü en parlak yıldız oluyorsun. Onun için uykulara bırakamıyorum kendimi.. Hava serin ve yokluğunu örtüyorum üstüme seni örter gibi, alışığım ben üşümeye...
Sen gecesin ve ben adsız duyguların tanımlarını arıyorum uzaklarında..
Belki bu, ancak böyle yaşanabilir bir sevda ve denizine ulaşamayan ırmaklar dolaşıyor aramızda.
Bizim dışımızda eksiliyor zaman ve dökülürcesine yağmur yağıyor, düşen damlalar dalgalandırıyor yansımaları.
Karanlığın her delinişinde ortaya çıkan saklanmış bir öykü bu.
Rüzgar artıyor, su soyunuyor bulutlar ve yağmur uyanıyor. Artık bir yıldırım çizebilirim gökyüzüne.
Ufalanırken yıldızlar mavi bir yangın yayılıyor, gri uçuşların göklerine..
Dalgaların yayılışını, onların, dinmeyen rüzgardan topladığım seslerini, yani bana verdiklerini saklıyorum, yansımalarda..
Uzaklığı izliyorum. Günlerden günlere doluyor yalnızlığım ve böyle iki dalga arasında artıyor suskunluğum. Yürek atışlarını dinliyorum sessizliğin.
Yeni bir dalgayı yükseltiyor sevda ve örtülüyorum ben..
Boğuluyorum ama, öldürmez bu boğulmalar çünkü; yağmurun bittiği yere gittim ve dönmedim daha, orada bir gökkuşağı arıyorum hala...
Ay düşsün ezsin beni...