Zaman/e Veletleri - Fahri Ayhan - Gençlik Hikayeleri
Sabah güneşinin gölgeleri,oynaşırken suat beyin bahçesinde;her gün tekrarlanan virt gibi,kırk yıllık alışkanlığıyla bir kaç lokma ile geçiştirdiği kahvaltısında; zeytin,taze köy yumurtası , baş aktörde ise genelde bir tabak taze inek yoğurdu olurdu.'Benim panzehirim bu' derdi yoğurt için..Ardından tütün tabakasından sardığı okkalı bir sigara tüttürür.Çimlerin üstünde yalancı bir bulut gibi gezinen sigara dumanı, bahçedeki sabah melteminin onulmaz düşmanı olurdu.Yalın ayak çimlerde gezinir,dal budak salmış ağaçlardan,elinde makasıyla belirli belirsiz kırpmalar yapar;hayata namzet bütün varlığa eğilmeye çalışırdı.İnsan, yaşı ilerleyince hayata dört elle mi sarılır? Nedendir bilinmez...Yıllarca ihmal ettiği evine bahçesine daha bir düşkün olmuştu..Hanımı Züheyla hanımla genelde günün analizini ,son gelişmeleri bu sabahlarda ifa ederdi.Sabahın neşesi Suat beyin bahçesinde eksik olmazdı. Elliyi devirmiş Hüsnü efendi sadık dostuydu. Sabah çayları sohbetin ayrılmaz parçası..
Genelde bu sabahlarda ,Suat beyin sadık dost Hüsnü efendi ,bahçede belirir zamaneye notlar düşerlerdi.Atışan ozanlar gibi bir o söyler derdini ,bir bu söylerdi derdini..'Aşk ağlatır dert söyletir demişler' ikisinin ortak derdi ' yeni kuşak veletleri..'
-Ya hüsnü ! ne yapacağız bu veletleri..Bizim Volkan geçenlerde enseye öyle bir traş kondurmuş ki! Sorma gitsin. Şaşakaldım. Tren yolumu dersin! Yamada bohçamı! Hiç anlam veremez oldum.! Velet sözümüzü dinlemez oldu bre..
Kaşları,vakur makamında çatık olan Hüsnü beyin yüz ifadesi,her zaman kızgınlık andıran bir edayla;
-Suat bey ;biz eskiden böylemiydik ? Sırtımızdan sopa eksik olmazdı da babamızın bir dediğini iki etmezuk..ya.. hey gidi günler.Bizim oğlanda öyle ya hu! Bir yürüyüşü var ki evlere şenlik.Ayakkabılar kırık omuzlar düşük ,kabadayı kabadayı yürüyor yahu karşımda
Göbeği iyice oturaklaşmış Suat bey ;bir hışımla evden çıkıp giden ortanca oğluyla göz göze gelmemek için özel bir gayret sarf etti.Yüzünü beri tarafa çevirdi..
-Yav hüsnü! adam olacaklar diye..Gözlerim uyku tutmaz oldu yahu..Karşıma alıp adam gibi konuşuyom olmuyor, sabır sabır sabır.. Lakin Hiç bir gelişme göremedim.Aziz dost,Biz neydik be... Uslu uslu yaşayıp gidiyordukHay gözünü sevdiğimin nesil.O bizim nesildi işte.
Mevzuda mutabık olmanın rahatlığı içinde, eteklerinde kilerini bir bir döküyorlardı..
-Haklısın Suat bey! Neler değişmedi ki! Bizim zamanımızda internet mi vardı? Çocuklarımızı bizden alıp götürdü meret..Sabahtan akşama,akşamdan sabaha bilgisayar başındalar, anlamadım gitti..Pille çalışan robotlara döndüler.Toprağa güneşe doymayan, hormonlu sera domatesleri bunlar..
Sabahın serinliği,yerini güneşin keskin ışınlarına bırakıyordu.Suat beyle Hüsnü efendi yeni kuşak veletlerine çözüm ararken,ülke dışından menkul yüksek volümlü müziğin sesi,evin odasından dışarıya gürültülü şekilde yayılıyordu.