Zilâl
Kurtlanmış yalnızlığıma tuz basıp içimdeki kapıların sürgüsünü çekerken,
Mevsimine düşman nice sonbaharlar gövdemde ağlıyor.
Gökyüzüyle sarmaş dolaş öpüşen gözlerimde şimdi toprak kokusu,
Avuçlarıma kurak tarlalar oturmuş sanki
Hangi yağmurun damlasına sokulsam, kırgın.
Öksüzlük kadar sancılı artık;
Paslı yıldızların altında yüreğimin uçurumlarından çelme yiyip,
Ağzıma bulaşan çamurların sözlerime duvar oluşu..
Zilâl
Kimi zaman;
Sus! Diyor,
Karanlığıma gelip
Kanıma kül basarken, damarlarımı gün ışığına aç bırakan Çingene
Oysa;
Hücrelerime uzanan yollarda, adımların kaldı
Çelimsiz gülüşlerimle yetinemiyorum.
Zilâl
Aşk kudurmuş köpek gibi ruhumu kemirirken
Kangrenlerim oldun,
Ayyaş bedevilerin şişe diplerinde bıraktığı acılarla demlenirken
Soluğuma -Sen- diye sardığım yaşam kurudu.
Şimdi; ölüm dersem, gel.
Hayat dersem;
S u s
Y a l v a r ı r ı m
Şiir: Hakan Can Öztürk
E Kartlar: Elif Lâm Râ tşkLer(: