satırların arası
sokak lambalarının renksiz gölgesinde
yeni düşen karların ilk izi gibi
adım adım akıttım öfkelerimi kin mahzenlerine
geceleri günlere bağlayan saatlerde
güzel kadınların güzel fularları gibi
sarmal sarmal bağladım özlemlerimi salkım söğütlere
kuyruğu notalı yılanların kıvraklığında
kurulan cümlelerin öznesi ben, nesnesi benmişim gibi
damla damla içime çektim her bir tutkuyu
yanan ocakların sımsıcak alevinde
katık edilen ilk ekmeğin ılık hamuru gibi
yudum yudum aldım içime sevgilerimi mahzenlerin üzerine
şarkıları birbirine bağlayan anlık sessizliklerde
delicesine atan kalpler gibi
gümbür gümbür gösterdim tutuşumu izleyen donmuşlara
eski fotoğrafların yeniye gülümseyen dudaklarında
yaşamın tam içine çektiğim kalın bir çizgi gibi
ışıl ışıl yansıdım uzaklara
tepedeki kartalın benim olan gözbebeğinde
en aydınlıkların en karanlıkları kıskandırması gibi
tepki tepki topladım tomurcuklarını kış çiçeklerinin
kalabalık yolcuların yalnızlık duruşlarında
üzerimde siyahlarla geçtim acelem varmış gibi
koşa koşa vardım varılacaklara, ayrıldım kopulacaklardan
farklı dillerin ritmik ses vuruşlarında
topladım renklerini, o mükemmel orkestranın şefi gibi
nota nota estim kulaklardan yüreklere
aptala ağıt, değmedi
kötüye nefret, değmedi
satırların arasına girmeyi hiç kimse haketmedi.