Bayat Köyü Ayaş

Son güncelleme: 05.01.2010 15:06
  • Bayat köyü resimleri - ayaş köyleri
    Ekonomi

    Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.
    Muhtarlık

    HATIRLAYABILDIGIMIZ BU GÜNE KADARKI MUHTARLARIMIZIN ISIMLERI

    AHMET BIRCAN

    ABDULLAH KOÇAK

    KAZIM AKMAN

    ÖMER ÖZTAS

    ISMAIL ALGÜL


    SÜLEYMAN AKÇELIK


    YUNUS AKGÜL

    ALI RIZA ÇAKIR

    MUSTAFA DOGAN

    İSMAİL ALTINDAL

    YUSUF IZZETTIN OKTAY (Bu günki muhtarimiz)

    DURSUN KESKİN (Ankara Sincan Maraşal Çakmak Mah.Eski Muhtarı)


    MUSTAFA CEYLAN (Sincan Selçuklu Mah. Muhtarı)
    TARİHİ [değiştir]

    Eski Türk dilinde Bayat isminin birçok anlamı vardır. Bunlardan bazıları;


    1. Eskiden Türkler, Tanrı anlamında kullanmışlardır. Mesela, Kutadgu Bilig adlı eserde ; "Bağırsak Bayat, kör, ödiJrmiş kulun, / Kişide ukuş birle lalkın tilin." Anlamı:

    "Acıyıcı Tanrı, bak seçtiğİn kulun / Gidişini ve dilini anlayışla kösteklemiştir."

    2. zengin, ünlü, nimeti bol,

    3. sahib-ül devle ( devletli),

    4. alaturka müzikte bir makam adı,

    5. günümüzdeki anlamıyla taze olmayan,

    6. Oğuzların Bozok kolundan Gün Han'ın dört oğulundan birinin adı

    Bayat köyünün adı muhtemelen, Oğuzlardan Gün Han'ın oğlU "Bayat"dan gelmektedir. O halde, Bayat köyüne geçmeden önce OğUzlar hakkında kısaca bilgi vermek faydalı olacaktır.

    Oğuz Türklerinin atası olan Oğuz Kağan'ın hangi yıllarda yaşadığı bugün .. bilinmemektedir. Fakat bir efsane kahramanı olarak yüzyıHarca Türkler arasında dilden dile yaşatılarak günümüze kadar gelmiştir.

    Efsaneye göre; Oğuz Kağan ülkesini sağ .ve solalmak üzere iki kola ayırmıştır.

    Sağ kol; Gün Han, Ay Han, Yıldız Han ve çocuklanının içerisinde yer aldığı gurup olup, Bozakları, Sol kol; Gök Han, Dağ Han, Deniz Han ve çocuklarının içerisinde yer aldıgı gurup olup, Uçakları oluştururlar. OğUz Kağan'ın bu altı oğlunun her birinin de dörder çocugu vardır. Böylece, Oğuzların 24 boyu oluşmuştur. Bu 24 Oğuz boyunun her birinin ayın ayrı damgası ve totemi (uğUrlu kuş) vardır. Değişik dönemlerde kaleme alınmış kaynaklarda bu damgalar farklılıklar göstermektedir.

    Bayat boyunun damgasını da;

    XI. yüzyıl kaynaklarında (i r' LJ' ), XıV. yüzyıl kaynaklarında (' ~),

    XV. yüzyıl kaynaklarında (F\J ) şekillerde gösterilmiştir. Totem adı verilen ugurlu kuşları da, "şahin" kuşudur.

    Oğuzlar ilk tarih sahnesine çıktıklarında, Asya Hunları kabilelerini teşkil eden birligin içerisinde yer almışlardır. Gokturklerin ilk zamanlarında onlara karşı mücadele ettikleri ve İlteriş Kagan zamanında da Goktürklere katıldıklarını görüyoruz. Daha sonra. Uygurlarla birlikte Gökturklere karşı isyan etmişler, bu isyanda Uygurlar devlet yönetimini ele geçirince, bu sefer de Kırgızlarla anlaşarak Uygurlara karşı cephe almışlardır. Uygur Devleti'nin yıkılmasından sonra Oğuzlar, Sırderya (Seyhun) nehri kuzeyinden Hazar Denizi' ne kadar uzanan bozkırlarda hiçbir devlete bağlı olmadan ,Oğuz Yabgu Devleti adıyla yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Oğuz boyları, Orta Asya'daki yurtlarında yayılarak, ortaçağlar boyunca çok geniş bir bölgede etkili olmuşlardır. Türkiye Türkleri, Türkmenistan, Azerbeycan, Iran, Irak ve Suriye Türklerinin ataları. bu Oğuz Türkleridir. X.yüzyılın ikinci yarısında İslamiyeti kabul eden Oğuzlara. Araplar "Türkmen" demişlerdir. Türkmen ismi özellikle; Anadolu (Türkiye), İran, Irak ve Suriye' deki Oğuz soyundan gelenler için kullanılmıştır. Oğuzların Anadolu'ya girişleri daha Sir Derya ırmağı kıyılarında iken başlamıştır. Kıpçakların baskısıyla bir kısım Oğuz boylan önce Tuna boylarına, oradan da Balkanlara inmişler; Trakya, Makedonya ve Selanik bölgelerine akınlarda bulunmuşlardır. Fakat buradaki Peçenekler ve Bulgarların baskı ve saldırıları karşısında büyük kayıplar vermişlerdir. Kurtulanlar ise, Bizans İmparatorluğu'nun hizmetine girmişler. Bizans Devleti de bunları. dışardan gelen saldırılara karşı koymaları için Anadolu'nun doğusuna yerleştirmiştir. Bunun dışında, 1040 yılında Oğuzların Kınık boyu Büyük Selçuklu Devleti'ni kurunca, di~er Oğuz boyları da bunlara katılır.aya başlamışlardır. Yeni kurulan bu devlet, böyle büyük bir göçü kaldıramadığı için, bunları Anadolu'ya yönlendirmiştir. Ama esas büyük kitleler halinde Anadolu' ya giriş 1071 yılında yapılan Malazgirt Savaşı'ndan sonra olmuş ve 1073 yılında İznik'e kadar olan bölge Türklerin eline geçmiştir. Malazgirt Savaşı'ndan önce, Anadolu akınları bir keşif hareketi olmakla birlikte bu tarihten sonraki akınlarda Türkler Anadolu'ya bir daha geri dönmek üzere girmişlerdir. çünkü Anadolu'yu kendilerine yurt, vatan yapma niyetindedirler. Hıristiyan alemi, Müslüman Türkleri. papaların teşviki ve Batılı Hıristiyan devletlerin oluşturduğu ordularla Anadolu' dan atmak için Haçlı Seferleri düzenlemişlerdir. İlk etapta. bu Haçlı Seferleri başarılı olmuş ise de, 1176 yılında yapılan Miryokefalon (Myriokephalon) Savaşı'nda Haçlılara çok büyük bir darbe vurulmuş ve Haçlılar bir daha Türklere karşı koyacak gücü kendilerinde bulamamışlardır. Bayat koyunun Türklerin eline ne zaman geçtiğini kesin olarak bilemiyoruz ama yukarda da bahsedildiği üzere İznik'e kadar olan yerler 1073 yılında Türklerin eline geçmişti. O dönemlerde geçmiş olabilir. fakat buna dair herhangi bir belge mevcut değildir. Şurası bir gerçek ki, isminden de anlaşılacağı üzere, bu köye, Bayat boyu veya cemaatine mensup kişiler yerleşmiş veya iskan ettirilmiş, yeniden şenlendirilip ve bayındır hale getirilmiştir. çünkü Türkler yerleştikleri ve iskan edildikleri yerlere kendi boy, cemaat ve beylerinin isimlerini vermeyi gelenek haline getirmişlerdir. Anadolu'ya gelen konar göçer Türkmen taifeleri arasında; Bayat, Bayadi, Bayatlı adlarını taşıyan aşiret ve cemaatlerin olduğunu XV -XV yüzyıl arşiv belgelerinden görülmektedir. Bunlar genellikle, Ankara, Afyon, Kastamonu, Erzurum, Bursa ve çorum taraflarına yerleşmişlerdir. Yine XVI. yüzyıldaki Tahrir Defterleri'nde Bayat adlı 44 adet yer ismi geçmektedir. Bu da bize Bayat boyuna mensup büyük bir kitlenin Anadolu'ya geldiğini göstermektedir. Bayat köyü sakinleri, "köyün isminin Bayat değil, "Beyi yat" olduğunu, koyun kurucusu olan, "Bey" vefat edince, "Bey" burada yat anlamında" Beyiyat" denilmiştir. Zamanla bu isim Bayat olmuş" şeklinde hikâye ederler. Bu şekilde isimlendirme sadece bizim koy e mahsus bir olay değildir. Ülkemizdeki pek çok şehir, kaza, nahiye ve köyler, isimlerine bir anlam veremediklerinde, köylerinin isimlerini kendi mantıkları çerçevesinde hikâyelendirmişlerdir. Mesela: Bayat köyünün bağlı olduğu Ayaş kazası isminde de bunu görmekteyiz. Ayaş adı için, " eskiden Ayaş'ta evler yapılırken, inşaatları yapan 'ustalara iş götıJr1J olarak verilmiştir. Fakat ay aşıncaya kadar çalışmaları şartı koşulmuştur. Bundan dolayı bu şehir "Ayaş" adım almış" derler. Halbuki Ayaş adı da bir cemaat ismi olup, anlamı da "dost" demektir. Bir köyün tarihini ortaya koymak oldukça güçtür. çünkü köylerle ilgili tespit edilebilen belgelerdeki bilgiler oldukça sınırlıdır. Bunları da "Tahrir Defterleri"nde bulabiliyoruz. Osmanlılar zamanında hükümdarların tahta çıktıklarında, olağanüstü durumlarda ya da büyük felaketlerde tahrir dediğimiz sayımlar yapılır ve bu sayım sonuçlan "Tahrir Defterleri"ne yazılırdı. İşte bu defterlerden, ulaşabildiğimiz en eskisi, H. 867 (1463) tarihli Ankara Mufassa1 Tahrir Defteri'dir, Buna göre, "Bayat köyünün Osmanlı hükümdarı I. Murat (1362-1389) zamanında Yardım isimli kişinin tim an olduğu, daha sonra 1463 yılında da Musa Bey'e tımar olarak verildiği görülmektedir. Söz konusu yılda 36 hane 2997 akçe gelire sahiptir. H. 937 (1530) tarihli Muhasebe Defteri'ne göre, " 49 hane 21 mücerret olmak üzere toplam 70 vergi nüfuslu ve 4657 akçe gelirli, H. 979 (1571-72) tarihli Ankara Mufassal Tahrir Defteri'ne göre, "76 hane 3 mücerret olmak üzere toplam 79 vergi nüfuslu ve 7371 akçe gelirli, 1840 tarihli Temettuat Defteri'ne göre, 30 hanelik orta büyüklükte bir koydur. Ama bu arşiv belgeleri Bayat koyu tarihini aydınlatmak için yeterli değildir. çünkü bu belgeler XV. yüzyıl ve daha sonraki yıllara ait bilgileri içermektedir. Köyün daha eski devirleri hakkındaki bilgi vermemektedir. Halbuki Bayat köyünün çok daha eski bir geçmişi vardır. Bayat' köyünün en eski dönemine ait bilgileri, arkeolojik ve yüzey araştırmaları ile elde edilebilir. Bayat köyü ve civar köylerde çok detaylı olmasa da, ufak çaplı yüzey araştırmalarının yapıldığını Mehmet Aldan'ın eserinden anlamaktayız. Buna göre, Bayat köyünün güneyindeki "Gavur mezarlığı" mevkiinde, Bakır devri seramiği, bazı köy evleri yapılırken eski haç işaretli mezar taşlarının kullanıldığı görülmüştür. Bunların dışında, bazı tarlalarda eski dönemlere ait çanak, çömlek parçaları ve şarap küpüne rastlanmıştır. Özellikle Feruz köyünün 1500 m. güneyinde ve çayın yakınında bulunan "Değirmenönü" höyüğünde bol miktarda seramik bulunmuş, bunların bakır ve Roma devri seramikleri olduğu tespit edilmiş, köyün kuzeyinde ise, birbirine yakın mesafelerde Tönbü, Yeniceköy, Beşpınar mevkilerinde eski yerleşim izlerine rastlanmıştır. Çukurören köyünde; köyün içinde ve yakınında bazı sütunlar, sütun başları, köy camii önünde silindir mil taşları ve Geç Roma devri aslan heykelleri bulunmuştur. Şeylek (Pınarkaya) köyünde; köy yeri ve Asartepe mevkiilerinden toplanan seramiklerin Frig ve Roma devirlerine ait olduğu tespit edilmiştir. Bayat köyüyle ilgili detaylı bir araştırma yapılmamasına karşın, yukarıdaki bilgilerden, Bayat köyünün Türklerden önce de eski bir yerleşim yeri olduğu açıkça . ,anlaşılmaktadır. Köye yakın, Ortaca denilen mevkide eski köy kalıntısı bulunmaktadır. Bayat'ın ilk iskan mahallinin burası olabileceği ihtimalini akla getirmektedir. Bugün bilinmekte olan eski eserlere baktığımızda; köy mezarlığında bir türbe vardır. Büyüklerimizin anlattığına göre, türbenin sütunlu direkleri olduğu, bazı önemli ve dini günlerde içerisinde mum yakıldığı söylenir. Türbenin kitabesi olmadığı için, kime ait olduğu ve ne zaman yapıldığını bilemiyoruz. Ahmet Nezihi Turan, bu bölgenin fethine katılmış ve büyük başarılar gösterdiği için, kendisine tımar olarak verilen Turasan Bey'in arkadaşlarından biri ve ailesine ait olabileceğini belirtmektedir. Türbenin sütunları içerisinde hazine olacağı düşüncesiyle kırılarak parçalanmıştır. Bugün ise türbenin olduğu yere aslına hiç benzemeyen bir kulübe yapılmış ve temsili olarak üzerleri örtülerle süslenmiş uç tabut konmuştur. Köyde daha çok dini kökenli türbe olarak adlandırılan mezarlar yer almaktadır. Bunlardan biri de, "Yazı" adı verilen mevkiideki Hoca Gelinin Türbedir. Buranın da eskiden mezarlık olduğu söylenmektedir. Yazı yolunun genişletilmesi sırasında kemikler çıkmıştır. Bunların dışında, "Dedenin Doruk" denilen mevkiide bir türbe, Çam Başı denilen mevkiide bir türbe ve koy merkezinde de iki adet türbenin olduğu söylenir. Bu türbelere ilişkin koy sakinleri bazı rivayetler de anlatılmaktadır. Mesela, "Bayat koyu yağmur, duasına çıkmadan, civaı- köylerin yağmur, duasına çıkmazmış. Yine, köy merkezindeki yatır ya da türbenin köyden birinin ah1rnda olduğu, gece hayvanlarına yem vermek için girdiğinde, kendisine bu türbede yatan Dede'nin göründüğü ve gece buraya girmemesini söylediği" rivayet edilir . Köy merkezindeki eski eserlerden biri de köy camiidir. Bazı tadilatlar yapılarak hala kullanılmaktadır. Camiinin giriş kapısı üzerinde bir tarih verilmektedir. Ama bu onarım tarihi olmalıdır. Bu camiye ilişkin Vakıflar Genel Müdürlüğü kayıtlarında şu bilgi yer almaktadır. "Yabanabad (Kızı1cahamam) kazası, Bayad karyesinde(köyü)'deki bu cami, Molla İbrahim 'in oğlu Ali taraf1ndan hayrat olarak yaptırılıp vakf edildiği ve Mehmet Efendi'nin oğlu İbrahim de 6 Şaban 1246 senesinde bu camide görevlendirildiği" yazılmaktadır. Köy merkezinin dışında "Hamamönü" denilen mevkiide eski bir hamamı vardır. Bugün sadece yeri bilinmektedir. Bu hamama ilişkin de herhangi bir araştırma yapılmadığından, ne zaman ve kimler tarafından yapıldığını bilemiyoruz. Daha kısa bir sürü öncesine kadar kullanıldığı, hatta kendi köylülerimizden ziyade diğer köylerden gelen kişilerin burada çadır kurarak şifa buldukları söylenmektedir.

    1840 tarihli Temettüat Defteri'ne göre, o yıllarda köyde dört adet su değirmeninin olduğunu görmekteyiz. Bu değirmenlerin sahibi ve hissedarları da; 1 numaralı hande ikamet eden Muhtar İsmail. 14 numaralı hanede ikamet eden Köse Ali oğlu Hasan, 26 numaralı hanede ikamet eden Mehmet ve 27 numaralı hanede ikamet eden Hasan oğlu Sabi Hüseyin'dir. Daha sonraki yıllarda bu değirmenler el değiştirmiştir. Bugün ise, hiç biri mevcut değildir. Yerleri ve kalıntıları bilinmektedir ..

    Bunların dışında, Cumhuriyet döneminde, köy meydanında çamaşır yıkamak ve su ihtiyacının karşılanması amacıyla ılıca yapılmış, daha sonca o da yıkılarak, yerine köy yemekhanesi yapılmıştır. Yine Cumhuriyet döneminde yapılan bir de ilkokulu vardır. Öğrencisi olmadığı ve taşımalı eğitime geçildiğinden, diğer köylerde olduğu gibi, eğitim ve öğretime kapalıdır. Koy İmamı lojmanı olarak kullanılmaktadır.

    Bayat köyünün nüfusuyla ilgili ilk bilgiler Osmanlı dönemine ait olup, tarih sırasına göre aşağıda verilmiştir.


    Yıl Hane Mücerred Tahmini Nüfus

    1463 36 - 180

    1530 49 21 260

    1571/72 76 3 383

    1840 28 2 142



    Yukarıdaki kayıtlarda, vergi veren erkekler hane olarak yazılmıştır. Vergiden muaf olanlar gösterilmemiştir. Osmanlı dönemindeki bir hane, bugün ortalama 5 kişi olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla nüfus hesaplanırken hane sayısı 5 ile çarpılıp mücerred (bekar) sayısı eklenmiştir. Ayrıca vergiden muaf olanları (din görevlileri, askerler) bilemediğimiz için tahmini nüfus denilmiştir.

    Bayat köyünün hane sayıları verilmekle birlikte, 1840 yılı Temettüat Defteri hariç diğer defterlerde hane sahiplerinin isimleri verilmemiştir. Bu neden1e sadece 1840 yılındaki Bayat köyü sakin1eri hane numaralarına göre aşağıda verilmiştir.

    Hane No İsmi Mesleği

    1 Muhtar İsmail Rençber

    2 İsmail Rençber

    3 Ahmet oğlu Ömer Redif (Asker)

    4 Çakır İbrahim Rençber

    5 Gökmen oğlu Sabi Mehmet Belirsiz

    6 Mehmet oğlu Hamza Rençber

    7 Ali Rençber

    8 Mehmet Ortakçı

    9 Hamza oğlu Ali Rençber

    10 Bekirin Hüseyin Belirsiz

    11 Kara İmam Rençber

    12 İbrahim Rençber

    13 Mehmet Rençber

    14 Köse Ali oğlu Hasan Rençber

    15 Bülbüloğlu Mehmed Ali Rençber

    16 Berber Ömer Berber

    17 Kara Hüseyin Ortakçı

    18 Mehmed Rençber

    19 Hacı İbrahim Belirsiz

    20 Mustafa Rençber

    21 İbrahim Rençber

    22 Ömer Rençber

    23 Mustafa Rençber

    24 İsmail Rençber

    25 ? Rençber

    26 Mehmed Rençber

    27 Hasan Oğlu Sabi Hüseyin Belirsiz

    28 Topçu Mustafa Asker

    29 Kara Aşçı Dede Aşçı

    30 Ali Rençber


    Bayat koyu sakin1erinin bir kaç kişi hariç büyük çoğun1uğunun rençber olduğu ve geçimini tarım ve hayvancılık, özellikle küçükbaş hayvancılıkla sağladıkları görülmektedir. 1840 yılı Temettuat Defteri'nde kayıtlı 30 hanenin arazi ve hayvanat durumları defterde gösterilmiştir. Buna göre en fazla arazi ve hayvanata; 1 numarada ikamet eden Muhtar İsmail, 8 numarada ikamet eden Mehmed, 11 numarada ikamet eden Kara İmama, 22 numarada ikamet eden Ömer, 14 numarada ikamet eden Köse Hasan oğlu Ali'dir. En az arazisi ve hayvanatı olanlar ise, 30 numarada ikamet eden Ali, 27 numarada ikamet eden Hasan oğlu Sabi Hüseyin, 26 numarada ikamet eden Mehmed ve 28 numarada ikamet eden Topçu Mustafa'dır. Bunların dışındakilerin ise, ekilebilen mezru arazileri 20-50 dönüm arasında değişmektedir. 16 numarada ikamet eden Berber Ömer, ise geçimini berberlikle sağladığı anlaşılıyor. Arazisi sadece 3 donum olarak görülmektedir. Fakat kıymet olarak 300 guruştur. Bu da, o dönem için çok kıymetlidir. Bu arazi ya sulu bir arazi ya da köy içerisinde bir yer olmalıdır. Yine o donemde en kıymetli arazilerden biri de çayırdır. çünkü mezru arazinin dönümü o yıllarda ortalama 50 guruş iken çayırın.dönümü 150 guruş olarak geçmektedir. Köyde çayır sadece 15 numaralı hande ikamet eden Bülbüloğlu Mehmed Ali'de 2 dönüm olarak geçmektedir. Yetiştirilen tarım ürünleri ve meyveler olarak, tarih sırasına göre: 1463 yılı defterinde; buğday, arpa, nohut ve armut, 1523 tarihli belgede; buğday, arpa, burçak ve bostan 1571-72 tarihli defterde; buğday, arpa, burçak, nohut, piyaz (sağan), pamuk ve bostan. Bun1ann yan ısıra ancılık da yapıldığı görülmektedir. Daha sonraki dönemlerde çeltik, haşhaş, patates, domates, biber, salatalık, kabak, taze fasulye vs. sebzeler ile üzüm ve başta elma, armut, erik, kiraz gibi çeşitli meyveler yetiştirilmiştir. XV. ve XVI. yüzyıllarda orta büyüklükte bir köy olan Bayat, idari bakımdan 1927 yılına kadar Yabanabad (Kızılcahamam)' a bağlıdır. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra idari teşkilatlanmada yeniden yapılanmaya gidilmiştir. Eski eyalet ve sancaklar kaldırılarak yerine iller (vilayet), kazalar ( ilçe ), nahiyeler ve köyler oluşturulmuştur. İşte bu yeni yapılanmada Bayat köyü Ayaş kaz~sına bağlanmış olarak varlığını devam ettirmektedir. Ayaş'a 26 km. mesafede olan Bayat köyü, 35 hane ve 122 nüfuslu, halkın geçim kaynağı çiftçilik olan küçük bir koydur, Koyun genç nüfusu başta Ankara olmak üzere Türkiye'nin çeşitli illeri ve yurtdışına göçmüştür. Dışarıda çalışıp, emekli olanlardan bazıları ise, tekrar köye donuş yapmaktadır. Hasan TEZCAN


    Köyünüz hakkında bilgiler ekleyebilirsiniz.
#05.01.2010 15:06 0 0 0