Fuzuli Gazelleri ve Aciklamalari

Son güncelleme: 18.01.2010 09:23
  • Fuzuli'den Gazeller - Fuzuli Gazelleri - Gazel - Fuzuli - Fuzuli Gazellerinin Aciklamalari

    YAKARIŞ...
    Ya Rab hemişe lutfunu kıl reh-nüma bana
    Gösterme ol tariki ki yetmez sana bana

    Kat' eyle aşinalığım andan ki gayrdır
    Ancak öz aşinaların et aşina bana

    Bir yerde sabit et kadem-i i'tibarımı
    Ancak öz aşinaların et aşina bana

    Yok bende bir amel sana şayeste ah eğer
    A'malime göre vere adlin ceza bana

    Havf ü hatada muztaribim var ümid kim
    Lutfun vere beşaret-i afv-i ata bana

    Ben bilmezem bana gereğin sen Hakim'sin
    Men' eyle verme her ne gerekmez sana bana

    Habs-i hevada koyma Fuzuli-sıfat esir
    Ya Rab hidayet eyle tarik-i fena bana


    GAZELİN AÇIKLAMASI
    Tanrım! Lütfunu rehber kıl daima bana ve sakın sana ulaşmayan yolu bana gösterme!
    Senden başka her şeyden dostluğumu kes benim; yalnızca kendi sevdiklerini sevdir bana! (Yalnız sana dost olan kişileri benim için dost kıl, sana dost olmayanlardan yolumu ayır.)
    İtibar ayağımı öyle bir yerde sabitle ki, orada yalnızca dinin yol göstericisine (Hz. Muhammed'e) uyulsun, sadece onun yolundan gidilsin.
    Yazık ki sana layık bir amelim yok benim. Eğer adaletin beni amelime göre cezalandıracak olursa benim vay halime!..
    Hata ve buna bağlı korkular içinde kıvranıp duruyorum. Umarım, lütfun bana hatalarımın bağışlandığı müjdesini verir (yoksa halim haraptır.)
    Ben bana tam olarak neyin gerektiğini bilemem.Hakim (her şeyi bilen Allah) sensin; bana gerekmeyeni bana verme!
    Beni Fuzuli gibi heva (hevesler, istekler, ihtiraslar veya dünya ilgileri)
    içinde hapis bırakma! Tanrım! Bana fena (Senin aşkında yok olma) yolunda kurtuluş nasip eyle (veya bu kötü gidişime bir hidayet nasip et!)


    ______

    Bu ödevi İnönü Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türkçe Öğretmenliği ikinci sınıfta okuyan öğrenciler yapmıştır.


    OK BEDENDEN ÇIKINCA...

    Benim tek hiç kim zar ü perişan olmasın ya Rab
    Esir-i derd-i aşk u dağ-i hicran olmasın ya Rab

    Dem-a-dem cevrlerdir çekdiğim bi-rahm bütlerden
    Bu kafirler esiri bir müselman olmasın ya Rab

    Görüb endişe-i katlimde ol mahı budur derdim
    Ki bu endişeden ol meh peşiman olmasın ya Rab

    Çıharmak itseler tenden çeküb peykanı ol servin
    Çıhan olsun dil-i mecruh peykan olmasın ya Rab

    Cefa ü cevr ile mu 'tadım anlarsız n'olur halim
    Cefasına had ü cevrine payan olmasın ya Rab

    Demen kim adli yok ya zulmü çok her hal ile olsa
    Gönül tahtına andan gayrı sultan olmasın ya Rab

    Fuzuli buldu genc-i afiyet mey-hane küncünde
    Mübarek mülkdür ol mülk viran olmasın ya Rab


    GAZELİN AÇIKLAMASI
    Kimseye verme ağlayıp inlemeyi benden gayrı; kimse perişan olmasın, aman!.. Allahım! Yani aşk derdine tutsak etme hiç kimseyi ve ayrılık yarasıyla başbaşa bırakma Tanrım!
    Eziyet ve cefa görmekteyim merhametsiz güzellerden daima. Tanrım! Bir Müslüman'ı bu kafirlere tutsak etma aman! (Yoksa onu dinden imandan çıkarırlar.)
    Beni öldürmeyi tasarladığını gördüm o ay yüzlünün. Tasam şu ki Tanrım! o ay yüzlü bu düşünceden caymasın. (ve beni öldürecek süzgün bakışı benden esirgemesin!)
    Servi boylu sevgilinin gamze okudur bağrımdaki. Ve bana acıyan dostlarım onu çıkarma sevdasındadır... Yalvarırım Tanrım; çıkan yaralı gönlüm olsun da bağrımdaki ok olmasın tek!.. (Zira ben onu, nice zamandır, sevgiliden mukaddes bir armağan diye saklıyorum yüregimde.)
    Eziyet ve sıkıntısı ile sevgilinin, can ciğer oldum. Nasıl yaşarım artık onlar olmadan Tanrım! Umarım bundan böyle cefası sınırsız, eziyeti sonsuz olur!..
    ''Adaleti yok; üstelik zulmü çokmuş!.. '' Asla söylemem ben bunları!.. Her nasıl olursa olsun, yeter ki gönül tahtımda ondan başka bir sultan olmasın ya Rab!..
    (Nice yatırlar, tekkeler dolaşmıştı aşk derdine şifalar arayarak) Fuzuli.
    Meyhane köşesinde buldu sonunda esenlik ve zindelik hazinesini. Ne mübarek yerdir orası Tanrım, inşallah viran olmaz!..

    HASRET...HASRET

    Gönlüm açılır zülf-i perişanını görgeç
    Nutkum tutulur gonce-i handanını görgeç

    Ra'nalık ile kamet-i şimşadı kılan yad
    Olmaz mı hacil serv-i hıramanını görgeç

    Çok aşka heves edeni gördüm ki hevasın
    Terk etti senin aşık-ı nalanını görgeç

    Naziklik ile gonce-i handanı eden zikr
    Etmez mi haya la'l-i dür-efşanını görgeç

    Sen hal-i dilin söylemesen n'ola Fuzuli
    El fehm kılar çak-i giribanını görgeç

    GAZELİN AÇILAMASI
    Gönlümü açar saçlarını dağılıp saçılması, nutkumu kapatır gonca (açılmamış gül gibi dudak) nın açılması. Konuşamaz olurum, dilim tutulur.
    Hasretle baktıkça sana, kanlı yaşlar dökülür gözlerimden. Kirpik oklarını gördükçe, delinir bağrım ta derinden...
    Çoklarını gördüm, aşka heves eden... İnleyen aşığını görünce senin, bu hevesi tek edip gittiler...
    Cehenneme inanmayan bir kafir bile ayrılığının ateşini görünce inanası gelir cehennem ateşine...
    Saklasan gönlündeki aşkı bir sır gibi, söylemesen ne çıkar a Fuzuli; görenler anlamaz mı sanırsın yakanın yırtığından acınası halini...


    SEVGİLİNİN HÜZÜNLER KULÜBESINDE...

    Ah eylediğim serv-i hıramanın içindir
    Kan ağladığım gonca-i handanın içindir

    Sergeşteliğim kakul-i müşginin ucundan
    Aşufteliğim zülf-i perişanın içindir

    Bimar tenim nergis-i mestin eleminden
    Hunin ciğerim la'l-i dür-efşanın içindir

    Yaktım tenimi vasl günü şem teg amma
    Bil kim bu tedarik şeb-i hicranın içindir

    Kurtarmağa yağma-yı gamından dil ü canı
    Sa'yim nazar-ı nergis-i fettanın içindir

    Can ver gönül ol gamzeye kim bunca zamandır
    Can içre seni sakladığım anın içindir

    Vaiz bize dün düzahı vasfetti Fuzuli
    Ol vasf senin külbe-i ahzanın içindir

    GAZELİN AÇIKLAMASI
    Salınan servi endamın içindir ah edişim; kan ağlayışım ise gülen dudağının hasretinden...
    Başımın dönmesi, misk kokulu kaküllerinden; düşkünlüğüm ise, dağınık saçlarını hatırlamaktan...
    Baygın bakışlarını düşünmekten melankolilerde bedenim inci sözler saçan (arasından inci dişlerinin parıltısı saçılan) dudağındır ciğerimi kanla dolduran...
    Yaktım tenimi kavuşma gününde mum gibi, amma... Bil ki bu hazırlık ayrılığının kara günleri içindir.
    Aşk derdinin yağmasından gönlümü ve canımı kurtarmaya çalışmam asla; amacım çapkın gözünün dikkatini çekebilmek içindir.
    Ey gönlüm! Ver canını sevgilin bir süzgün bakışına; bunun içindir çünkü seni bunca zaman canla başla beslediğim...
    Ey Fuzuli! Nasihatçi cehennemin özelliklerini sayıp döktün bize. Anladım ki anlattıkları hep senin hüzün evine dair şeylermiş, senin ayrılık acılarını çektiğm hüzün yurduymuş meğer cehennem!..

    EL ÇEK İLACIMDAN TABİP!..

    Aşiyan-i mürg-i dil zülf-i perişanındadır
    Kanda olsam ey peri gönlüm senin yanındadır

    Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib
    Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır

    Çekme damen naz edip üftadelerden vehm kıl
    Göklere açılmasın eller ki damanındadır

    Bes ki hicranındadır hasiyyet-i kat'-i hayat
    Ol hayat ehline hayranem ki hicranındadır

    Ey Fuzuli şem'-veş mutlak açılmaz yanmadan
    Tablar kim sünbül rişte-i canındadır

    GAZELİN AÇIKLAMASI

    Gönül kuşum dağınık saçların arasında yuva kurdu ey sevgili!.. Artı nerde olursam olayım veya iki elim kanda da olsa gönlüm senin yanındadır.

    Aşk derdiyle başım pek hoş benim ey tabib, bırak bana ilaç vermeyi. Bana derman vermeye ki, senin dermenın beni helak edecek zehrin ta kendisidir.

    Ey sevgili naz edip düşkün aşıklardan eteğini çekme. Eteğine yapışan ellerin (sen eteğini çevirince) göklere açılmasından (dua eder gibi) sakın!..

    Senin ayrılığında, hayatı sona erdirme özelliği gizlidir, ayrılığın ölüm demektir. Senden ayrı düşüp de hala yaşayanlara hayranım.

    Ey Fuzuli! Sevgilini saçının büklümü sen can ipliğine bağlıdır. Sen mum gibi yanmadan o büklümler açılıvermez.

    SONSUZLUK ÜLKESİNE DOĞRU

    Baka mülkün dilersen varını yok eyle dünya teg
    Etek çek gördüğünden afitab-i alem-ara teg

    Ta'ulluk zulmetin tercidi hurşidine kıl matla'
    Eger alemde bir gün görmek istersen Mesiha teg

    Yeter tavus teg 'ucb kıl arayiş-i suret
    Vücudundan geçib alemde bir ad eyle Anka teg

    Güher teg kılma tağir-i tabiat delseler bağrın
    Karar et her hevadan olma şur-engiz derya teg

    Fuzuli kainat esbabının kıldın temaşasın
    Nedametsiz tena 'um yok tasarufsuz temaşa teg

    GAZELİN AÇIKLAMASI

    Sonsuzluk yurduna varayım diyorsan eğer, varlığını yok eyle, tıpkı dünya gibi! Her gün dünyayı süsleyen güneş misali, çek eteğini gördüklerinden...

    Eğer bu dünyada Hz. İsa gibi bir gün görmek istersen, dünya ilgilerinin zulmetini soyutlanmışlık güneşinin doğduğu bir yer eyle!..

    Tavus gibi kabarıp dış görüşünü süslemen daha yetmeyecek mi? Varlığından sıyrılıp şu dünyada Anka kuşu gibi bir ad bırakmaya bak!..

    Bağrını inci gibi del.ip zorlasalar da, yaradılışını değiştirme! Bir hal üzre karar kıl da deniz gibi hemen her rüzgârda (veya heveslerinin peşinde) dalgalanıverme.

    Ey Fuzuli! Dünyanın her türlü gidişatını, zevkini, sefasını, derdini, kaderini seyrettim sonuç şu: Dünyada tasarrufsuz seyir gibi sonu pişmanlığa çıkmaya bir nimet yok.

    SEVGİLİNİN AĞZINDAKİ SIR...

    Bilmez idim bilmek ağzın sırrını düşvar imiş
    Ağzını derlerdi yok dediklerince var imiş

    Aciz olmuş yıkmağa ahıyla kuhu Kuh-ken
    N'eylesin miskin anun aşkı hem ol mikdar imiş

    Taşa çekmiş halk için Ferhad Şirin suretin
    Arz kılmış halka mahbubun aceb bi-'ar imiş

    Ömrlerdir eylerim ahval-i dünya imtihan
    Nakd-i ömr ü hasıl-i dünya heman bir yar imiş

    Dün Fuzuli arızın görgeç revan tapşırdı can
    Laf edip derdi ki canın var emanet-dar imiş

    GAZELİN AÇIKLAMASI

    Bilmiyordum ağzındaki sırrı bilmenin güç olduğunu. Ağzın için yok diyorlardı, dedikleri kadar var imiş meğer...

    Ateşli ahı dağı eritmekten aciz kalmış dağ eri Ferhat'ın. Ne yapsın miskin, işte o kadar imiş onun da aşkı.

    Kabe ziyareti için ihrama bel bağladı dediler sofu için; araştırdım, meğer onun beline bağladığı papaz kuşağı imiş, ihram değil. (Dış görünüş yetmiyor içi kurtarmaya. )

    Varımı yok ettim, sevgilinin yüzüne öykünerek. Ebedi zevk dedikleri şey, sevgilinin yüzünü görmekmiş meğer!..

    Yanağını görünce dün senin ey sevgili, Fuzuli can verdi hemen ''Canım var, '' deyip dururdu, meğer bir emanetçiymiş..


    SEVGİLİNİN AYAK UCUNDA BİR GölGE...

    Kıldı zülfün teg perişan halimi halin senin
    Bir gün ey bi-derd sormazsın nedir halin senin

    Gitdi başından gönül ol serv kaddin sayesi
    Ağla kim idabara tebdil oldu ikbalin senin

    Zinet için cism divarında etmezdim yerin
    Çekmeseydi aşk levh-i cana timsalin senin

    Dam-gah-ı aşkdan tut bir kenar ey mürg-i dil
    Sınmadan seng-i melametden per ü balin senin

    Saye-veş çoktan Fuzuli hak-i kuyun yastadır
    Ol ümid ile ki bir gün ola pamalin senin

    GAZELİN AÇIKLAMASI

    Ey âşıklarını dert edinmeyen sevgili! Senin bu umursamaz tavrın halimi perişan eyledi. Bir gün olsun ''Ne haldesin? '' diye sormuyorsun ya asıl dert bu.

    Ey gönül! O servi boylu sevgilinin himayesi üzerinden gitti. Artık ağlama vaktidir, çünkü yükselmen, alçalmağa (talihin talihsizliğine) döndü.

    Ey sevgili! Aşk ta ezel gününde can levhasına senin suretini çizmeseydi, beden duvarını süslemek üzere sana itibar etmez, oraya seni desenlemezdi.

    Ey gönül kuşu! Ayıplama ayıplama taşı ile kolun kanadın kırılmadan evvel aşk tuzağından kurtulmaya bak.

    Zavallı Fuzuli, bir gün gelir de sevgilinin ayağının altına serilirim diye, hayli zamandır senin semtinin toprağın gölge gibi uzanmış kalmıştır.



    CAN VERİP ŞAN ALDIK...

    Yar rahm etti meğer nale vü efganımıza
    Ki kadem bastı bugün külbe-i ahzanımıza

    Eşk baranı meğer kıldı meded kim nageh
    Bitti bu şah-ı gül-i taze gülistanımıza

    Bu visale yuhu ahvali demek mümkün idi
    Eğer olsaydı yuhu dide-i giryanımıza

    Yar mihmanımız oldu gelin ey can u gönül
    Kılalım sarf nemiz var ise mihmanımıza

    Dilberin cana imiş kasdı Fuzuli gel kim
    Can verip dilbere mihnet koyalım canımıza

    GAZELİN AÇIKLAMASI

    Sevgili çığlık ve inleyişlerize acımış olsa gerek ki bugün hüzünler içinde yaşadığımız kulübemizi teşrif etti.

    Gözyaşı yağmurları imdadımıza yetişmiş olmalı ki, şu taze gül fidanı sevgili, ansızın gülistanımızda bitiverdi.

    Bu kavuşmaya bir rüya demek mümkün idi... Eğer ağlayan gözlerimize uyku giriyor olsaydı...

    Sevgili evimizi teşrif etti ey can ve gönül! Gelin, neyimiz var ise konuğumuza harcayıp onu ağırlayalım, uğruna canımızı ve gönlümüzü verelim.

    Ey Fuzuli! Dilberinin geliş sebebi can almakmış meğer. Canımıza minnet!... Şimdi dilbere can verip şan alalım.
#18.01.2010 09:23 0 0 0