Yokluğun da yazdım ben en güzel şiirlerimi
Aslında söylemek istedim, sana söyleyemediklerimi
Neylerim ben sensiz bu şehri
Neylerim martıları, açık denizleri
Yoksun, yoksun yokluğuna lânet olsun
Bir gün anlarsın; ne çok sevildiğini gün sabaha dönerken
Umutlar tükenir gökyüzünü karabulutlar kaplarken
Yüreğim yanaşacak bir liman bile bulamazken
Benim sana her zamankinden daha çok ihtiyacım varken
Gitme kal bu şehirde daha vakit çok erken
Bugün yokluğunun birinci günü bir bilsen ben ne haldeyim
Bu şehir ne haldedir kimbilir?
Biliyorum hiç gitmeden daha buradasın
Ne farkeder yokluğun acı vermez artık
Nasıl olsa haberini alırım her gece martılardan
Alışırım zamanla yokluğuna, buna sakın unutma
Ben ancak kendimi kandırırım bu yalanlarla
Bilirsin beni; beni benden iyi tanırsın
Sen bırakıp gitmelere alışmışsın
Ben henüz yokluğuna alışamadım
Soğuk rüzgârlar esiyor biçare yüreğimde
Kahretsin yokluğun da yüreğimi ısıtamadım
Ben ne acılara alıştım, yokluğuna zannetme alışırım
Sönmüş odanın bütün ışıkları;
Ben yalnızlığa, karanlığa alışığım
Bir tek yokluğuna alışamadım
Yaktım yüreğimin bütün ışıklarını
Ansızın çıkıp geleceksin
İşte o zaman hiç sevilmediğin kadar sevileceksin