Almanca Deyimler ve Anlamları

Son güncelleme: 21.02.2010 23:55
  • Almancada Kullanılan Deyimler - Almanca Deyimler - Almanca Kelimeler - Almanca Deyim - Almanca Cümleler - Almanca Kelimeler ve Anlamları


    Jeden Tag: her gün

    schon gut: peki,pekala

    pech haben: sansi olmamak. (Wir haben Pech.Es regnet:sansimiz yok.Yagmur yagiyor.)

    das macht nichts: zarari yok. (ich habe keinen Bleistift.das macht nichts.:Kursunkalemim yok.zarari yok.)

    Jahre lang: yil boyunca

    es geht: söyle böyle,eh iste

    einkaufen gehen: alisverise cikmak

    es ist aus: bitti,sona erdi,kapandi (Endlich ist es aus mit ihrer Freundschaft:nihayet arkadasliklari sona erdi.)

    das ist alles: hepsi bu kadar

    das wär's: tamamdir,bu kadar

    guten tag: iyi günler ,merhaba

    recht haben: hakli olmak,hakki olmak (ich glaube, es wird regnen. Ja,du hast recht.:Sanirim yagmur yagacak. Evet,haklisin.)

    zu Fuß: yürüyerek

    am besten: en iyisi,iyisi mi

    nach Hause: eve

    zu Hause: evde

    weg müssen: gitmek,gerekmek (Es ist spät. ich mußweg.:Gec oldu.Gitmeliyim.)

    sagen wir: diyelim ki....,farz edelim

    zum erstenmal: ilk defa ,ilk kez

    nichts dafürkönnen: elinden birsey gelmemek,caresiz olmak,suc kendinde olmamak (ich kann nichts dafür,wenn du nicht arbeitest.:Sen calismazsan ben birsey yapamam.)

    weg sein: uyur kalmak,sarhos olmak,sasirmak,asik olmak (Ich bin weg für Galatasaray.:Ben Galatasaraya asigim.)

    eines Tages: günün birinde,bir gün

    einen Augenblick: bir dakika,bir saniye

    von mir aus: benim icin hava hos,fark etmez

    wie geht es dir: nasilsin

    mit einem Wort: kisaca,tek sözcükle

    keine Ursache!: birsey degil,rica ederim,astagfurullah

    was soll das?: bu (da) ne demek (oluyor)

    Platz nehmen: oturmak (Nehmen Sie Platz, bitte!: Oturun lütfen.)

    auf die Nerven gehen: birinin sinirlerine dokunmak,birini sinir etmek: (Mit deinen dummen Fragen gehst du mir auf die Nerven.:Aptalca sorularinla sinirime dokunuyorsun.)

    das Licht anmachen: isigi acmak,isigi yakmak

    vor sich haben: yapacak seyi olmak (Ich habe heute vieles vor mir.: Bugün yapacak cok seyim var.)

    du meine Güte!: Tanrim!,aman Allahim!,aman Yarabbi

    in Frage kommen: söz konusu olmak, (dein Problem ist nicht in Frage gekommen.:Senin problemin hic söz konusu olmadi.)

    im wege stehen: engel olmak,karsisina cikmak

    Wieviel uhr ist es?: saat kac?

    Schule haben: okulu olmak: (Heute haben wir keine Schule.: Bugün okulumuz yok.)

    eine Rolle spielen: bir rol oynamak,rolü olmak,önemi olmak (Der Beruf spielt im leben eine große Rolle.: Meslegin yasantida büyük rolü vardir.)

    nichts zu machen sein: yapacak hicbir sey olmamak

    leid tun: üzgün olmak,acimak (es tut mir leid :üzgünüm)

    im Kopf: kafadan,akildan,akilda (Du kannst wohl nicht im Kopf rechnen.:Akildan hesap yapamiyorsun demek.)

    Got sei Dank! : Allaha sükür!,cok sükür!

    Bescheid wissen: iyi bilmek (Weißt du Bescheid, was der Lehrer gesagt hat?:Ögretmenin ne dedigini iyi biliyormusun?)

    weißt du was: derim ki,diyorum ki,ne dersin?

    den gleichen (anderen,nächsten usw.) Tag: ayni (diger,ertesi vs.) gün

    das ist seine Sache: (bu) onun bilecegi is,kendisi bilir

    es ist mir (dir,...) recht: benim icin hava hos,bence bir sakincasi yok

    es geht los: basliyor (Los! Schnell! Schnell! Es geht los!: Haydi!Cabuk!cabuk!Basliyor.)

    aus dem Kopf: akildan, ezbere

    auf jeden (keine) Fall: her (hicbir) durumda, her türlü (hicbir) sartta, muhakkak (asla),kesinlikle,ne olursa olsun

    im Augenblick: bir anda,hemen,son hizla

    unter Umständen: belki,herhalde,uygun düserse

    Schluß machen: bitirmek,son vermek (In zwei Minuten müßt ihr Schluß machen.:Iki dakikaya kadar bitirmelisin.)

    erst recht: inadina

    kurz und gut: kisacasi,sözün kisasi

    grüss Gott!: merhaba,selam

    auf den Gedanken kommen: fikrine varmak

    zu Bett gehen: yatmak,yatmaya gitmek

    schwarz sehen: karamsar olmak,sonunu iyi görmemek (Er ist sehr krank.Ich sehe schwarz für ihn. Cok hasta,sonunu hic iyi görmüyorum.)

    in Ruhe lassen: birini rahat birakmak (Lass mich in Ruhe! Beni rahat birak)

    nach wie vor: eski hamam eski tas,eskisi gibi

    imstande sein: yapabilmek,elinden gelmek,agzinda bakla islanmamak

    das gibt's nicht: olanaksiz,olamaz

    zu Ende gehen: bitmek,sona ermek

    auf den ersten Blick: ilk bakista

    es handelt sich um ...:söz konusu olan..,önemli olan...

    genug davon haben: canina tak etmek,bezmek,artik yetmek

    nicht gefallen: iyi (saglikli) gözükmemek (Heute gefiel mir mein Vater nicht! Babami bugun pek iyi görmedim.)

    heute oder morgen: bugün yarin (Heute oder morgen werde ich ein Auto kaufen. Bugün yarin bir araba satin alacagim.)

    es kommt darauf an: bakalim (Es kommt darauf an,dass er ins Kino kommt? Bakalim sinemaya gelecek mi?)

    einigermassen: söyle böyle,iyi kötü,asagi yukari (Ich weiss einigermassen nasil oldugunu iyi kötü biliyorum.)

    keine Ahnung haben: bilgisi olmamak (-Wohin ist er gegangen?,-Ich habe keine Ahnung. Nereye gitti, hic bilgim yok.)

    zu tun haben: yapacak isi olmamak (Ich habe viel zu tun: cok isim var.)

    zur Sache kommen: kisa kesmek (Komm zur Sache! Ich habe keine Zeit.:kisa kes,vaktim yok.)

    vor sich gehen: olmak,vuku bulmak (Wie der Unfall vor sich gegangen ist! Kaza nasil oldu)

    einen Streich spielen: birine oyun oynamak,oyun etmek (Versuch nicht,mir einen Streich zu spielen!: bana oyun oynamaya sakin kalkma!)

    nach und nach: yavas yavas

    noch lange nicht: katiyen,hic,asla

    ein klein wenig: biraz,cok az, bir miktar

    vor Hunger sterben: acliktan ölmek

    nicht im geringsten:asla,katiyyen,hic

    den Entschluss fassen:karar vermek,karara varmak

    auf diesem Wege:böyle,bu sekilde, bu yolla

    im Schneckentempo:deve yürüyüsü,kaplumbaga yürüyüsü

    Was suchst du hier?:burada ne yapiyorsun?

    die Ohren spitzen: kulak kabartmak

    los sein: ...olmak = Was ist los? Warum weinst du? (Ne var? Neden agliyorsun?)

    den Kopf schütteln: 'hayir' anlaminda kafasini sallamak,kabul etmemek = Der Lehrer schüttelte den Kopf.(ögretmen kafasini salladi)

    hinter jemandem her sein: birinin arkasindan kosmak,birinin pesinde olmak = Di Männer sind hinter mir her. (Adamlar pesimde.)

    ganz und gar: tamamen,bastan asagi

    eins von beiden: ikisinden biri = Grün oder blau. Wähle eins von beiden. ( Yesil yada mavi.Ikisinden birini sec.)

    nicht ausstehen können: cekememek,sevmemek,hoslanmamak= Entschuldige! Aber ich kann heute abend deine Freunde nicht ausstehen. (Kusura bakma! ama bu aksam arkadasini cekemem.)

    zur Welt kommen: dünyaya gelmek,dogmak

    zu suchen haben : aramak, isi olmak (Was hast du hier zu suchen? Burada ne ariyorsun?)

    es satt haben : bikmak,karni tok olmak,artik yetmek

    von oben bis unten :bastan asagi,tamamiyla,tepeden tirnaga

    mit Leib und Seele : tüm benligiyle, yürekten

    das ist keine Kunst : is tedil,hüner degil, babam da yapar

    jemandem die Hand schütteln: birinin elini sikmak

    Gas geben :gaza basmak,gazlamak

    zu Ende sein: bitmek,sona ermek

    die Achseln zucken: omuz kaldirmak,omuz silkmek

    sein Wort halten: sözünü tutmak

    auf die leichte Schulter nehmen: hafife almak,kolaya almak,önemsememek

    Schlag: (saat) tam...da (Heute war ich Schlag neun im Büro. Bu gün tam dokuzda bürodayim.)

    bis über die Ohren : cok fazla,haddinden fazla

    sein lassen: yapmamak,yapmaktan caymak

    vor kurzem :birkac gün önce,daha önce

    aufs Haar stimmen :tam t..... dogru olmak (Meine Ergebnisse stimmen aufs Haar;benim sonuclarim tam t..... dogrudur.)

    ein gutes (schlechtes) Gewissen haben :vicdanen rahat olma(ma)k, gönlü rahat olma(ma)k = (Ich habe meinen Vater nicht belogen. Deswegen habe ich ein gutes Gewissen;Babama yalan söylemedim.bu yüzden gönlüm rahat.)

    ein für allemal : son olarak, son defa

    ein Auge zudrücken: göz yummak,mani olmamak (Ich drücke ein Auge zu, aber das soll das letzte Mal sein.;Göz yumuyorum ,ama bu son olsun,)

    zu weit gehen : cok olmak, ileri gitmek

    die Stirn runzeln : yüzünü burusturmak,yüzünü eksitmek

    schleudern : kaymak,patinaj yapmak,savurmak

    wie aus der Pistole geschossen : su gibi (Ihr müsst die Wörter wie aus der Pistole geschossen sagen können.;Sözcükleri su gibi söyleyebilmelisiniz.)

    nicht mehr mitmachen : (artik bir iste ) olmamak

    Klasse sein : birinci sinif olmak,harika olmak,sahane olmak (Mensch! Das Buch war doch Klasse!; Yahu ,kitap harikaydi be!)

    zur Hand haben : elinin altinda olmak,elinde (var) olmak

    mit guten Gewissen : gönül rahatligi ile, huzur icinde, rahatlikla

    nicht fertig werden : bir türlü unutamamak,akli fikri hep ayni seyde olmak,isin icinden bir türlü cikamamak

    eine Aufnahme machen : fotograf cekmek,resim cekmek

    das hat noch Zeit : acele(si) yok

    Tag für Tag : her gün, her Allahin günü (Ich habe Tag für Tag gearbeitet ;her Allahin günü calistim.)
    es fällt Schnee : kar yagiyor

    Platz machen : yer acmak

    mach's gut! : iyi günler! hoscakal! haydi eyvallah

    kreuz und quer : her yana, saga sola, bir asagi bir yukari

    hier und da : orada burada, yer yer, bazen ( Heute sind wir hier und da spazierengegangen; Bugün orada burada gezinti yaptik.)

    Geld machen : para yapmak, cok para kazanmak

    Feierabend machen : bitirmek, kapatmak, son vermek, pydos etmek

    wieder auf den Beinen sein : belini dogrultmak, islerini yoluna koymak;iyilesmek ( Bist du wieder auf den Beinen?; simdi iyimisin?)

    mit der Zeit : zamanla, yavas yavas

    (sich) zu Tode ( lachen,ärgern,..) : son derece, cok fazla (gülmek,kizmak,..) ( Wenn Onkel Ahmet redet, lacht man sich zu Tode.;Ahmet amca konusunca gülmekten kirilirsiniz.)

    Schwarz auf weiss : yazili, kagit üzerinde

    keinen Pfennig wert sein : bes para etmemek

    den Mund halten : cenesini kapamak,sesini kesmek,agzini acmamak (Du sollst den Mund halten!Kapa ceneni!)
    sich hüten [Linkleri görebilmek için kayıt olmanız gerekiyor. http://www.forumturka.net/forum/register.php link'ini alıp browser'ınıza yapıştırmanız yeterlidir.] seyi) yapmamak,yapmaktan kacinmak

    zeit langem : uzun zamandan beri,epeydir

    ein Gesicht machen wie drei Tage Regenwetter : surat asmak, suratindan düsen bin parca olmak
    lange Finger machen : eli uzun olmak, calmak, hirsizlik yapmak

    einen Bärenhunger haben : kurt gibi ac olmak ( Los, Mutter! Ich habe einen Bärenhunger.;Haydi anne! kurt gibi acim.)

    von Zeit zu Zeit : ara sira, zaman zaman, firsat buldukca

    jemandem von etwas (davon) keine Silbe sagen : birine tek sözcük söylememek, hic söz etmemek
    ...Treppen hoch wohnen : ...nci katta oturmak ( Meine Tante wohnt drei Treppen hoch.; Teyzem ücüncü katta oturuyor.)

    von etwas kann Rede sein : söz konusu olmamak, ihtimal disi olmak ( Von deiner ehe mit diesem Mädchen kann keine Rede sein.;Bu kizla evlenmem söz konusu olamaz.)

    sich Mühe geben : caba harcamak, gayret göstermek, didinmek ( Wer sich Mühe gibt, hat Erfolg.;Caba harcayan basarili olur.)

    sich in die Länge ziehen : uzamak

    Köpfchen haben : zeki olmak, kafali olmak, kafasi calismak

    jemandem etwas ins Gesicht sagen= birine bir seyi yüzüne (karsi) söylemek

    kein Blatt vor den Mund nehmen= agzinda bakla islanmamak, acik sözlü olmak

    keinen Finger rühren= parmagini ( bile) oynatmamak,elini sürmemek, karismamak,aldiris etmemek
    es zieht= esiyor, hava akimi var

    Tag ind Nacht= gece gündüz

    sich Rat holen= akil danismak, fikir almak

    mehr und mehr= durmadan, gittikce artan ölcüde, devamli

    Ach! Lassen Sie doch! = birakin Allah askina! hic yarari yok

    im Grunde (genommen) = aslinda, aslina birakilirsa,gerci (Im Grunde mag ich keine Kartoffeln.:Aslinda patates sevmem)
    sich etwas durch den Kopf gehen lassen = düsünüp tasinmak, uzun süre kafa yormak

    das ist die Frage = süpheli, belli degil

    sein Brot verdienen = gecimini saglamak, ekmek parasi kazanmak

    in Stürmen regnen = bardaktan bosalircasina, (saganak halinde) yagmak

    es gut mit jemandem meinen = birine karsi iyi niyet beslemek, onun hakkinda iyi seyler düsünmek

    im Laufe der Zeit = zamanla, yavas yavas

    zu sich kommen = kendine gelmek, kendini bulmak

    Geschmacksache = zevk meselesi ( Du magst keine Schokolade? Geschmacksache.: Cikolata sevmez misin? Zevk meselesi.)

    das ist keine Frage = kesinlikle, hic kuskusuz

    dabei sein, etwas zu tun = (bir isi) o anda yapiyor olmak

    von Tag zu Tag = günden güne, gün gectikce

    Rücksicht nehmen = dikkate almak, göz önüne almak, gözetmek

    mit offenem Munde dastehen = agzi ( bir karis) acik kalmak

    bei Laune sein = keyfi yerinde olmak

    von Kopf bis Fuss = bastan asagi, tepeden tirnaga

    ein Gesicht machen (ziehen, schneiden) = yüzünü eksitmek, yüzünü burusturmak

    jemandem freistehen = ( bir seyi yapmakta) serbest olmak

    da ist nichts dahinter = degersiz olmakl, önemsiz olmak

    unter anderem = bunun disinda, bunun yanisira

    recht behalten = hakli olmak, hakki olmak

    sich etwas nicht gefallen lassen = izin vermemek, kayitsiz kalmamak, göz yummamak

    eines Nachts = bir gece

    etwas leicht nehmen = kolaya almak, hafife almak, önemsememek

    so gut wie = hemen hemen, asagi yukari

    sich Gedanken machen = düsünmek

    Haare auf den Zähnen haben = kaba ve itaatsiz olmak, ters ve aksi cevaplar vermek

    jemanden hat gut lachen = sansi yerinde olmak, avantajli olmak (Du hast gut lachen. Das Spiel hast du gewonnen. :Haydi yine sanslisin. Oyunu kazandin.)

    unter uns gesagt = aramizda kalsin, laf aramizda

    jemandem zu dumm werden = sabri tasmak, artik dayanamamak

    einen guten Klang haben = iyi isim yapmis olmak, iyi taninmak

    der Reihe nach = sirayla

    alle Hände voll zu tun haben = cok isi olmak, basini kasiyacak vakti olmamak

    dahinter steckt etwas = isin icinde bir is olmak

    jemandem ein Licht aufgehen = zihninde simsek cakmak, kavramak, anlamak

    keine Nerven haben = celikten sinirleri olmak

    unter der Hand = el altindan, gizlice

    an der Reihe sein = sira kendinde olmak, sirasi gelmek

    von neuem = yeniden, yeni bastan

    Davon kann (weiss) ich ein Lied (zu) singen = sen onu bana sor, bunun ne demek oldugunu bilirim

    es gut haben = sansi olmak, dört ayak üstüne düsmek

    bis ins kleinste = en ufak ayrintilara degin

    in die Hand nehmen = ele almak

    sei so gut = rica etsem.., lütfen...

    fürs nächste = önce, ilk önce, simdilik, gecici olarak

    jemanden nicht leiden können = birini cekememek

    Hand aufs Herz = dogruyu söyle(yin)

    es gut haben = sansi olmak, dört ayak üstüne düsmek

    ein langes Gesicht machen = agzi acik kalmak, afallamak, surat asmak

    im Nu = hemen, bir anda, göz acip kapayincaya dek

    zu guter Letzt = bütün bunlar yetmezmis gibi, sonunda (beklenmedik bir sekilde)

    Hals - und Beinbruch! = iyi sanslar!, sansin(iz) acik olsun!

    von heute auf morgen = cok kisa bir zamanda

    Hand in Hand = el ele, ortaklasa, birlikte

    sich das Leben nehmen = intihar etmek

    hin müssen = gitmek gerekmek, gitmek zorunda olmak

    den Verstand verlieren = delirmek, sapitmak, cildirmak, kafayi üsütmek

    Spass beiseite = saka bir yana

    die Ruhe verlieren = heyecanlanmak, sükunetini kaybetmek

    von oben herab = yüksekten, burnu kaf daginda (Er schaut alle Leute von oben herab an = Herkese yüksekten bakar.)

    den Kopf hängenlassen = cok üzülmek, düs kirikligina ugramak

    Hals über Kopf = aceleyle, telasla, alelacele

    etwas im Griff haben = elinden gelmek, elinde oyuncak olmak

    erschlagen sein = saskina dönmek, yorgunluktan ölmek

    jemandem in die Arme laufen = rastlamak, biriyle tesadüfen karsilasmak

    etwas auf der Zunge haben = dilinin ucunda olmak, söylemek üzere olmak

    Schlange stehen = kuyrukta durmak, sirada beklemek

    einen Strich unter etwas ziehen = bir seyin altina kalin bir cizgi cekmek, son vermek

    feine Ohren haben = kulaklari delik olmak, uyanik olmak

    mit Mann und Maus = toptan, hep birlikte

    bei Kräften sein = kuvveti yerinde olmak

    auf der Hand liegen = belli olmak, acik olmak

    jemanden gross ansehen = sasirmak, bakakalmak

    Feuer und Flamme sein = heyecanli olmak, atesli olmak, cosmak

    jemandem die Augen öffnen = birinin gözünü acmak

    grüne Welle = yesil dalga, yesil isik (hep yesil isikla karsilasma durumu)



    alıntı
#21.02.2010 23:55 0 0 0