Olmayan darbenin davası

Son güncelleme: 05.03.2010 09:49
  • Olmayan darbenin davası
    Büyük bir kaos gibi görülen olayların arkasında ince hesaplanmış bir seçim stratejisi olduğunu savunan Emre Kongar'a göre, AKP ekonomiyi gündem dışı bırakmak için 'darbe' ve 'yargıçlar vesayeti' söylemini kullanıyor
    Kamuoyu araştırmaları, iktidardaki AKP'nin "Kürt Açılımı" konusunda ve "ekonomik sıkıntılar" nedeniyle oy kaybettiğini gösteriyor. Yine araştırmalar, "darbe söylentilerinin" ve "kapatma davasının", bir bölüm seçmeni etkileyerek iktidara yarayacağı konusunda sonuçlar ortaya koyuyor. Yaklaşık bir yıl içinde seçimler var. Öyle sanıyorum ki, bugünlerde yaşadığımız ve "büyük bir kaos" gibi görülen olayların arkasında gayet ince hesaplanmış etkili bir "seçim stratejisi" de var:
    Gündemi "darbe söylemleri" ve "yargıçlar vesayeti" maddelerine hapsetmek, böylece "Kürt açılımını" ve "ekonomik sıkıntıları" tartışma alanının dışında bırakmak.
    Bu strateji, iç ve dış konjonktürdeki gelişmeler ile bütünleştirilerek gayet başarılı bir biçimde uygulanıyor.

    * * *

    İktidar, çarpıtılmış bir "Milli irade" söylemi ile hem "temel hak ve özgürlüklere dayalı" olması gereken demokratik sistemi, bu özgürlükleri tahrip edecek bir "çoğunluk diktatörlüğü" olarak yorumluyor...
    Hem de "Milli iradeye ipotek koyan bir vesayet sistemi" söylemiyle askerlere ve bağımsız yargıya karşı bir kampanya yürütüyor. Demokrasi açısından, "Yargı vesayeti var" diyerek, yüksek yargıyı yıpratması biraz zor. Çünkü yargının rejim açısından zorunlu kabul edilen bağımsızlığı, tarafsızlığı ve demokratik hukuk devletini koruyucu işlevi bu yıpratmaya pek de izin vermiyor.

    * * *

    Darbe var mı?
    Yok!
    Darbe girişimi var mı?
    O da yok!
    Peki, ne var?
    Darbe planı olduğu iddia edilen belgeler var.
    Bu belgeler ne zaman hazırlanmış?
    Yedi yıl önce!
    Olmayan darbenin, yapılmayan darbe girişiminin, var olduğu iddia edilen ve henüz doğruluğu kanıtlanmamış 7 yıl önceki planlarına dayalı gözaltılar ve tutuklamalar kamuoyuna nasıl takdim ediliyor?
    Sanki bugün bir darbe girişimi varmış da önlenmiş gibi.
    AKP'nin laiklik karşıtı eylem ve söylemlerin odağı olduğu iddiasıyla kapatma davası açıldı.
    Anayasa Mahkemesi AKP'nin laiklik karşıtı odak olduğuna 11 üyeden 10'unun oyuyla karar verdi.
    Ama partiyi kapatmadı.
    Şimdi, sanki yeni bir dava varmış gibi, "Kapatma konusu" gündeme getiriliyor.

    * * *

    Hükümet üyeleri ve iktidarın milletvekilleri gerginliği tırmandıran eylem ve söylemler içinde:
    Siyasal mesajlarda dinsel simgeler kullanarak "Bu ülkenin kutlu yürüyüşü asla ve asla durdurulamaz..." diyenler...
    "Eee şimdi biz onları fişliyoruz. 40 sene onlar bu halka yaptı, inşallah sıra bizde" sözleriyle ayrımcılık yapan ve fişlemeleri hem itiraf eden hem de savunanlar...
    Muhaliflere "İktidara karşı çıkanların kanını tahlile yollamak gerekir. Bu kanı bozuklar..." diyerek saldıranlar...
    Medyaya "Tuu sana..." diyerek tükürenler...
    Hep bu "olmayan darbe ve açılmayan dava" üzerinden tırmandırılan bir gerginliğin, bir seçim stratejisinin tamamlayıcı parçaları gibi görünüyor.
    l Emre Kongar / Cumhuriyet
    * * *
    'Tüküren adam'ın gaf günlüğü
    Bülent Arınç, haber başlığını beğenmediği televizyon kanalına "tuuu size" dedikten sonra, ANKA AKP'nin 'tüküren adam'ının "gaf kronolojisi"ni yayımladı. İşte Arınç'ın diline hakim olamadığı o anlardan bazıları:
    3 Haziran 2003: Tokyo Camii'ni ziyaretinde; "Umarım Japonlar da İslamiyeti tanıdıkça, bu camiye gelip ibadet edenleri gördükçe, hak dinine intisap edeceklerdir."
    14 Nisan 2004: 23 Nisan resepsiyonu davetiyelerine eşinin adını neden yazdırmadığını soran gazetecilere; "Bunun karşılığı, şeyini şey ettiğimin şeyidir."
    2 Ağustos 2004: TOKİ'nin milletvekilleri için site yapması girişimiyle ilgili bir soru üzerine; "TOKİ moki diye bir şeyler çıkarmayın. Bakın TOKİ moki derken, adamın Pako'su öldü."
    20 Haziran 2005: Manisa Dericiler Sitesi Başkanı'nın "Sayın Başkanım size ağabey olarak hitap etmek isterim" diye izin istemesi üzerine; "Bülent Ersoy deme de, ne dersen de."
    11 Temmuz 2006: Moskova'da; "Lenin'i ölü görmek çok güzel."
    21 Aralık 2009: İzmir'de Emine Ayna'yı kastederek; "Çok garip bir yaratık."
    3 Şubat 2010: TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu'nun odasını bastığı iddiası üzerine; "Oda öyle basılmaz. Ona 'oda basmak'denmez. Kapı açıktı, girdim."
    5 Şubat 2010: Başbuğ'un, Emine Erdoğan'ın "GATA'ya alınmadığı" haberleri üzerine söylediği, "Keşke olmasaydı" sözlerini Ti'ye aldı; "Televizyonda öyle bir program vardı."
    Tükürükten sonra 'yuh'
    Bu hızla giderse "Afrikalı zombiler" açıklaması nedeniyle de 2006'da yılın gafı ödülüne layık görülen Arınç'ın gaf listesi birkaç yıl içinde burdan köye yol olur gibi duruyor. Baksanıza bu da TBMM koridorunda, Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay'la girdiği tartışmadaki gaf dökümü:
    'Abakay: Sayın Bakan, ben Ahmet Abakay. Beni tanımadığınızı söylemişsiniz. Orman Bakanı olsanız anlayacağım ama basından sorumlu bir bakan olarak bunu söylemeniz vahim bir bilgisizlik. 32 yıllık bir derneğiz. 2 bin 500 üyemiz var.
    Arınç: Seni tanıyorum. Ama TBMM Başkanı oldum ziyaretime gelmediniz. Medyadan sorumlu bakan oldum gelmediniz. Bana gelmeyen adamı ben niye tanıyayım? Karadeniz fıkrasındaki gibi 'ben de seni tanımayrum'.
    Abakay: Gazetecilere 'tuuu' derseniz biz size gelemeyiz.
    Arınç: O zaman 'yuh' diyeyim gel.'
    Abakay, "tuu size" sözlerinden sonra Arınç'ın çok ve boş konuştuğunu iddia ederek, " Bu adam yaptığı açıklamalarla Şevki Yılmaz'la, Cübbeli Ahmet hoca ile yarışıyor, onların önüne geçiyor. Arınç'ın bu sözleri komiklik olsun diye söylediğini, bu haliyle de mizah yazarlarına iyi bir kaynak olduğunu düşünüyorum" demiş, tepkisi sorulan Arınç ise Abakay'ı tanımadığını söylemişti.
    * * *
    Sadece Mehmet Altan mı?
    Hürriyet yazarı Cüneyt Ülsever, Mehmet Altan'ın cebine akan hazine musluğunun kesilmesinden sonra şunları yazdı: "Melih Aşık Cine-5'in yeni yönetiminin Mehmet Altan'ın işine son verdiğini de yazdı. TMSF'nin televizyonu Cine-5'te program yapan ve tıpkı Altan gibi Hazine'nin sırtından geçinenlere kızan başka "liberaller" de var. Onların hiç seyredilmeyen programları da sona erecek mi, yoksa onlar Hazine'nin sırtından geçinmeye devam edecekler mi?"
    Ülsever haklı. Star'dan Ahmet Kekeç, Taraf'tan Rasim Ozan Kütahyalı, Yenişafak'tan Salih Tuna'nın 'hazine'ye faturası ne oldu? Peki ya TRT'nin izlenmeyen programlarına imza atanlardan Taha Akyol, Derya Sazak, Fehmi Koru, Fikri Akyüz, Rasim Ozan Kütahyalı, Tayfun Talipoğlu, Tamer Korkmaz, Önder Aytaç, Emre Aköz, Mümtaz'er Türköne'nin TRT'den cukkaladıkları ne olacak? Bu isimlerden kaçının programı yayından kaldırıldı? Niye biz izlemediğimiz programlar için bu isimlere p ara ödüyoruz?
    * * *
    Şeref madalyalı teröristbaşı(!)
    Sene, 1999... Abdullah Öcalan, Kenya'da, Yunanistan Büyükelçiliği'nde enselendi, ağzı burnu bantlanarak, paketlendi, özel bir uçağa bindirilerek, Türkiye'ye getirildi... Memlekete kan kusturan teröristbaşının uçaktaki o görüntüsü, Türk milletinin hafızasına mıh gibi çakıldı. Bir sene sonra, 2000... Ankara, Atina'yla kan davası gütmedi, iyi niyetini göstermek için tarihi bir hamle yaptı, Yunanistan'la ortak tatbikata katıldı... "Zıpkın" filomuza ve "Atmaca" filomuza ait, 12 adet F16'mız Akhisar'dan havalandı, Yunanistan'ın Nea Aghialos Askeri Üssü'ne indi. Yunan topraklarına tekerlek koyan ilk F16'mızın kokpitinde, bir korgeneral oturuyordu... 1'inci Taktik Hava Kuvveti Komutanı, İbrahim Fırtına.
    10 sene sonra, 2010... Bir gazete manşet attı.
    İbrahim Fırtına yönetimindeki Hava Kuvvetlerimizin, Ege'de Yunan F16'sı düşüreceğini, olmadı, kendi kendine Türk F16'sı düşüreceğini, böylece Türkiye ile Yunanistan arasında savaş çıkaracağını, fırsat bu fırsat, darbe yapacağını iddia ediyordu. İbrahim Fırtına'nın Ankara'da evi basıldı, gözaltına alındı, terörle mücadele polislerinin nezaretinde Türk Hava Yolları uçağına bindirildi, İstanbul'a getirildi. Şeref madalyası sahibi İbrahim Fırtına'nın "sanki teröristbaşıymış gibi" bindirildiği uçaktaki o görüntüsü, Türk milletinin hafızasına mıh gibi çakıldı. Türk milleti unutmamalı.
    l Yılmaz Özdil / Hürriyet
    * * *
    Kayıp trilyon şüphelisi ya...
    Gözaltı ve tutuklamalar peş peşe sürerken, haberin başlığı şöyleydi: "Babacan'a göre temizlik yapılıyor..." Çünkü komutan kayıp trilyon davasından dolayı "şüpheli" olarak mahkemeye çağrıldı, ama onu çağıran savcıya soruşturma açıldı... Beş villa birden alabilen Paşa'nın ise hakkında "sahtecilik" dosyaları var... Ama dokunulamıyor... Ayrıca Paşa'nın ses kaydı çıktı biliyorsunuz; uçağında gezdiği işadamına telefonda "Çocuklar Amerika'da biraz sıkışmışlar... Onlara 20-25 göndermek lazım" diyor... Paşa; damadının şirketine 700 milyon dolara gazete-televizyon aldı... Oğlana gemicik... Bir de
    mücevherat şirketi... Suikast düzenleyen tümgeneral, kendisi Manisa'dayken
    Ankara'da kılpayı ölümden kurtuldu... Albaylar?... Hepsi aniden zengin oldular. Yeşil sermaye ile kucak kucağa palazlandılar... Türbanlı-sıkma başlı, biri imam nikahlı, biri resmi nikahlı hanımlarının altında birer cip... Ama haklarında tam 240 adet
    suiistimal-yolsuzluk dosyası var....
    (.......)
    "Temizlik..." Öyle mi?.. Hangi temizlik?
    ( Bu yazıyı, ekonomik nedenlerle bunalıma giren ve iki küçük kızını, karısını vurup intihar eden Yarbay Süleyman Özçağatay'ın onurlu yaşamına, bunalımlı ve acı
    öyküsüne ithaf ediyorum.)
    l Bekir Coşkun / HaberTurk
    * * *
    Sarmısağı gelin etmişler...
    Ergenekon sürecini, asker sivil ilişkisinin normal demokratik sınırlar içine çekilmesi mücadelesi olarak görüp önemseyenleri anlarım. Ama bu heyetin, bu süreç içinde türlü çelişki ve haksızlıkları ısrarla görmezden gelmesini, bariz tuhaflıkları hiç sorun etmeden demokratikleşmeye yormalarını anlamam mümkün değil.
    Bir iktidar milletvekilinin, 'Bu iktidara karşı çıkanların kanlarını tahlile yollamak lazım. Bu kanı bozuklar gizli sözleşmeler yaparak ihanet etmişlerdir' diye başlayıp aynı vehamette devam eden konuşması, tüm bu genel tablodan bağımsız, bir 'istisna' olarak görülemez. Mevcut iktidarın içinden çıktığı düşünsel-siyasal gelenek, öteden beri 'kanı bozukluğu' sorun etmiş bir gelenektir.
    Demokratikleşeceğiz diye girişilen bir büyük iktidar davasında, işin içine bir de bu zihniyetin hortlaması girerse vay halimize. Şimdi gelinen yerde, 'sarmısağı gelin etmişler kırk gün sonra kokusu çıkmış' süprizi ile karşılaşmak istemem. l Nuray Mert / Radikal
    * * *
    Çongar neye uğradığını şaşıracak
    12 Mart ve 12 Eylül Amerikancı askeri diktatörlüklerinin zulmünü görmüş biriyim. Ama onun (Yasemin Çongar) bizler adına bu sözleri söylemesine vekalet vermedim. Darbeyle yatıp darbeyle kalkıyorsunuz ama ben ne bu yazıda ne de başka bir yazınızda geçmiş darbelerdeki Amerikan parmağından söz ettiğinizi hiç duymadım! Anayasanın 12 Eylül generallerine dokunulmazlık getiren 15. Maddesinin kaldırılması için kılınızı kıpırdattığınızı hiçbir yerde okumadım. Kıpırdatmadınız. Çünkü o darbeleri yapanlar Amerika'nın "bizim oğlanlarıydı". Siz de o "bizim oğlanların" bugünkü temsilcileri olduğunuz için o kısımları es geçtiniz. Kendiniz başkalarına zulmederken, bizlere geçmişte yapılan zulümden söz etme hakkını kimden alıyorsunuz? Cumhuriyeti savunan insanları "cuntacı, Ergenekoncu" suçlamalarıyla ihbar edip engizisyon mahkemelerine gönderiyorsunuz. Gözaltına alınan, tutuklanan insanları masumiyet karinesine bile aldırmadan suçlu ilan ediyor, onurlarıyla oynuyor, kin kusuyorsunuz. Sizin gibi vicdansızların geçmişte zulüm görenlerin hakkını savunacağına kim inanır? l Doğan Yurdakul / Odatv.com
    * * *
    Fiyakalı ama sonuçsuz
    Görünüşte fiyakalı ama sonuçsuz bir toplantı yerine Genelkurmay Adli Müşavirliği bir açıklama yapsa... Gözaltına alınan TSK mensuplarının hukukunu savunsa... Onlara Odalar Birliği Başkanı Hisarcıklıoğlu'nun Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün'e sahip çıktığı kadar sahip çıksa... Subayların ifade vermekten kaçınmayacağını, hele kuvvet komutanlarının emniyette bekletilmesine hiç gerek olmadığını anlatsaydı... Bunda sanırız hiç kimse gariplik görmezdi. l Melih Aşık / Milliyet
    * * *
    MİNİ YORUM
    Türk lobisi
    MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ekici, "Hocalı Katliamı'nın soykırım olarak kabul edilmesini içeren yasa tasarısına tam destek vereceğimizi söyleyebilirim" dedi. TBMM'deki tüm siyasi partilere, insan hakları kuruluşlarına, demokratikleşme heveslilerine, acı yarışına girenlere hodri meydan: Sadece TBMM'de değil, "çağdaş dünya"nın her yanında "Hocalı Soykırımdır" kararı için bir Türk lobisi oluşturabilir misiniz?



    Selcan TAŞCI
#26.02.2010 11:07 0 0 0
  • abi olmayan biseyin davasi bence olmaz darbe hazirliği yapan telefon ve dosya kayıtlarından ele gecirilen deliller var sonucta darbe planları yapilmiş zaten böyle bi plan yapilmamiş olsa akp nin veya baska birilerinin tutupta ya bu komutan suclu bunu tutuklayın diye emir veripte onları tutuklatacak bi yetkisi olamaz biseyler varki ceza aliniyor ama işin yalan tarafıysada yok cami bombalama yok asker askeri vurma gibi vs olaylar yani hepsi yalan deil hepside doğru deil bu darbe davalarında..
#26.02.2010 13:29 0 0 0
  • Zaten iddialar 2002 yılına ait.Yani darbe planı yapılsaydı darbede yapılırdı.Sekiz yıl geçti aradan.Mantığın alıyormu,vay efendim siz sekiz sene önce hükümeti yıkmayı düşündünüz denebilirmi.Soruyorum sana Türk askeri darbe yapmak istese karşılarında durabilecek güç varmı.Bu nedenle ben darbe falan düşünemiyorum.Hem henüz daha kimse ceza almadı.Sadece ifadelerine baş vuruyorlar.Bekleyelim görelim.Hadi hayırlısı
#26.02.2010 16:54 0 0 0
  • Olan darbenin davası olmaz zaten başarmışlardır çünkü..

    Bunu ne zman anlayacak bu yazıyı yazan köşecik yazarları :)
#26.02.2010 23:23 0 0 0
  • Yapılmamış darbelerden koruyun bizi
    Kurumsal savaş... Türkiye'deki iktidarın beslendiği siyasal zemin bu. Oradan alıyor bütün enerjisini. Ve hepimizi anlamaz yerine koyarak haykırıyor: "Türkiye'yi darbelerden kurtarıyoruz!"
    Etme gitme arkadaş.
    Nasıl oluyor bu?
    Mesela 7 yıl evvel bir takım subaylar resmi bir toplantı için bir araya gelmişler.
    Eeee?
    Ve hükümeti devirmek için plan yapmışlar.
    !...
    Yakaladık.
    İyi ama arkadaşım darbeci dediğiniz adamların en başında bulunandan kuvvet komutanlarına kadar hemen hepsi emekli. Üstelik de aradan yedi yıl geçmiş. Siz neyin darbesini önlüyorsunuz?
    Yedi yıl boyunca olmamış, plancıları emekli olmuş darbeyi mi önlüyorsunuz?
    ?......
    İşte benim ülkemde böyle şeyler oluyor ve kurumlar birbirine giriyor.
    Peki gerçek darbe?
    Mesela?
    28 Şubat.
    Ona neden elinizi sürmüyorsunuz? Üstelik size zarar verdiğini avazınız çıktığı kadar haykırarak söylüyordunuz. Neredeyse hepsini dinsiz ilan edecektiniz. Üstelik daha dün K.Maraş'tan bir milletvekiliniz "Şimdiye kadar onlar bizi fişledi; şimdi sıra bizde" diyor...
    Anladım.
    Siz olmamış, olacağı varsayılan, hazırlayıcıları emekli olmuş darbeleri önlüyorsunuz. Yaşanmış, bitmiş, onlarca mağdur yaratmış, Türkiye'nin bizzat siyasal işleyişini darmadağın etmiş olanlara dokunmuyorsunuz.
    Sayenizde Türkiye bir uçtan öteki uca bizzat hükümetin yarattığı ağır bunalım dönemine, bir çeşit sıkıyönetim dönemine girdi. Bu sivil sıkıyönetim, temelinde kurumsal çatışmalar olan, telefon dinlemeleriyle kontrol esasına dayalı, özel yetkili savcılar marifetiyle bir çeşit derdest etme şeklinde sürüp gidiyor. Ne kadar demokratız derseniz deyin. Yarattığınız sivil sıkıyönetim rejimidir. Öyle ki bu rejim geçmiştekilerden daha kötüdür. Geçmişte sıkıyönetimler kanunlarda yazılı şekliyle ülkenin herhangi bir kısmında uygulanıyordu. Ve yerel yönetimdeki bürokrasinin önderliğinde yürüyordu. Sizin yarattığınız sıkıyönetim, bütün ülkeyi kaplıyor ve oluşturduğunuz özel yetkili güçler eliyle bizzat hükümet tarafından yürütülüyor.
    Eski sıkıyönetimler, ülkenin birlik beraberliği merkezinde yol alıyordu. En azından amacı böyle idi. Sizin sıkıyönetiminiz, tek parti egemenliği stratejisine dayalı gerilim siyasetinden besleniyor.
    En önemli farkınız şu: Siz çatıştırıyorsunuz, onlar bütünleştiriyordu.
    Her ikinizin de ortak yanı aynı. Sizin gibi tek egemen olmak istiyordu. Çatlak ses onlar gibi sizin de kabul etmediğiniz edemeyeceğiniz şeydir. Size göre çatlak olan ses muhalefetin sesidir. O ses, basında, yayın kanallarında ve mümkünse parlamentoda hiç çıkmamalıdır. Çıkarsa da size proje üretmelidir. Siz her daim iktidar olup yürütmelisiniz, muhalefet her daim size proje üretmelidir. Kısacası muhalefet sizi iktidarda tutacak proje mühendisliği kurumu olmalıdır.
    Olmazsa?
    Çıkarsınız Meclis kürsüsüne "şunlara bak şunlara" diye eleştirir; kimine (kendiniz hiç ihtiyarlamayacakmış gibi) "yaşı yetmiş işi bitmiş" dersiniz, kimine de söversiniz, olmazsa "faşist" dersiniz.
    Biliyorum.
    Siz 28 Şubat postmodern darbesinin yarattığı sert dalgaların bozduğu siyasetin içinden ayrıştınız. Varlık sebebiniz kriz.
    İşin garibi, var olduktan sonra yaşama sebebiniz de kriz.
    Ayrıştığınız için kendinize benzeyen ayrıştırılmış bir Türkiye istiyorsunuz.
    Farkındayım... Yedi yıl önce yapılmamış darbelerden bizi koruyorsunuz.


    Ahmet GÜRSOY
#27.02.2010 09:42 0 0 0
  • Olan darbenin davası olmaz zaten başarmışlardır çünkü..

    Bunu ne zman anlayacak bu yazıyı yazan köşecik yazarları



    Ceza suça göre belirlenir.İşlenmemiş suça ceza verilmez.Önce fiiliyata geçen darbeler yargılanmalı.Aksi taktiede hepimizin aklımızdan bazı operasyonlar geçer,ama sadece geçer fiiliyat yoktur.
#27.02.2010 09:44 0 0 0
  • tck'dan bihaber her bireye, aşağıdaki metni okuması tavsiye edilir.

    iki bölümde okunulmalıdır: birinci bölüm, 5237 sayılı günümüzde geçerli olan tck'nın 309., 311., 312. ve 313. maddelerinin içerikleridir. dolayısıyla bu noktada, günümüzde veya gelecekte darbe girişiminde bulunmak isteyen, darbe yapan veya olmalı hayalleri ile yaşayan şuursuzlara, hayati selam gönderdiğini söylemektedir. [bir de, baş parmağını burnunun ucuna koymuş, diğer parmaklarını indirip, kaldırıyor. bu hareketini adlandıramadım.] ikinci bölüm, geçmişte yapılmış veya girişiminde bulunulmuşları, sadece ordudaki rütbeleri nedeniyle mantıklı görebilen körlere istinaden, 765 sayılı mülga TCK'nın 146. ve 147. maddelerinin içerikleridir.

    birinci bölüm:

    anayasayı ihlal / TCK madde 309

    (1) cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.

    (2) bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.

    (3) bu maddede tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

    yasama organına karşı suç /TCK madde 311

    (1) cebir ve şiddet kullanarak Türkiye büyük millet meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye büyük millet meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılırlar.

    (2) bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.

    hükümete karşı suç / TCK madde 312

    (1) cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.

    (2) bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.

    Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı isyan /TCK madde 313

    (1) halkı, Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı bir isyana tahrik eden kimseye onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası verilir. isyan gerçekleştiğinde, tahrik eden kişi hakkında yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

    (2) Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı isyanı idare eden kişi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. isyana katılan diğer kişilere altı yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.

    (3) bir ve ikinci fıkrada tanımlanan suçların, devletin savaş halinde olmasının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.

    (4) bir ve ikinci fıkrada tanımlanan suçların işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.

    ikinci bölüm:
    devlet kuvvetleri aleyhinde cürümler
    TCK madde 146

    Türkiye Cumhuriyeti teşkilatı esasiye kanununun tamamını veya bir kısmını tağyir ve tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teşekkül etmiş olan büyük millet meclisini iskata veya vazifesini yapmaktan men'e cebren teşebbüs edenler, ağırlaştırılmış müebebt ağır hapis cezasına mahkum olur. [geniş metin için, (bkz: tck 146)]

    tck madde 147

    Türkiye Cumhuriyeti icra vekilleri heyetini cebren iskat veya vazife görmekten cebren men edenlerle bunları teşvik eyliyenlere ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezası hükmolunur.


    Yazdıklarım sadece TCK 'dan bihaberler içindir. Sitedeki bir üyeyi kastetmedim..
#27.02.2010 09:52 0 0 0
  • Yazdıklarım sadece TCK 'dan bihaberler içindir. Sitedeki bir üyeyi kastetmedim..
    Taş bana atıldı ama Merak etme bende üzerime alınmadım,çünlü TCK'yı çok ama çok iyi bilirim,noktasına virgülüne kadar.



    Bu yazılanlar hakkında hiçbir Türkiye Çumhuriyeti vatandaşının itirazı yok zaten.Ama bu yazıalanlar içerisinde hayali suçlara verilecek ceza yazmıyor.Yani 2002 yılında düşünüldüğü varsayılan(varsayılan diyoruz henüz mahkeme bitmedi ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz)darbe girişimini suç sayacak birtek kelime yok.Bu yazıyı okuyan herkes sırası ile itirafta bulunsun bakalım hiçmi akıllarının ucundan bazı ham düşünceler geçmedi.Yanlış anlaşılmakta istemiyorum,ben darbe taraftarı değilim.Çünkü enkötü demokrasi en iyi askeri idareden iyidir.Benim itirazım otuzbin insanımı öldürdüklerini imkar bi,le etmeyen çakalları haburda ayaküstü yargılayıp serbest bırakıyorsunuzda henüz daha kanıtlanmamış olmasına rağmen sekizyıl önce darbe yapmayı düşündüler iddiası ile ömrünü bu devlete hizmetle geçirmiş insanları top yekün suçlu ilan ediyorsunuz.İşte burada allerji devreye giriyor,Dün Ne mutlu Türküm diyene dersen arap nasıl mutlu olacak diyen zihniyet bugün düşüncelerini açığa vurup Türk milletinden ve TSK'dan intikamlarını alıyorlar.Yaptıkarını hata olduğunu kendileride biliyor ve yaptıklarını suç olmaktan çıkarmak için anaysa değişikliğiden dem vuruyorlar.Bırakalım mahkemeler sonuçlansın bakalım kim suçlu ,o zaman suçluyu hep beraber taşlarız.
#27.02.2010 10:37 0 0 0
  • Soruyorum sana Türk askeri darbe yapmak istese karşılarında durabilecek güç varmı

    ABİ sadece buna cevap vereceğim evt var halkın idaresi . artık ben darbe yapacağim canımı sıkarsanız devri bitti ülkede kaos yapıp darbe yapma devride 2010 yılındayız önce bunu bilmemiz lazim dediğin gibide bekleyip görelim..
#27.02.2010 21:32 0 0 0
  • Oğru söylüyorsun makraao halkın iradesi.Bekeyip görelim.Ama unutma ABD nin izin vermediği bir darbe olası gözükmüyor memleketimizde.
#28.02.2010 15:10 0 0 0
  • Oğru söylüyorsun makraao halkın iradesi.Bekeyip görelim.Ama unutma ABD nin izin vermediği bir darbe olası gözükmüyor memleketimizde.




    Bizim ordumuzun içinde nasıl insanlar varki; amerikanın izni yada emri ile darbeler yapabildiler?

    Bu ; millete İHANETTİR.
    Şimdi yine bu darbeler ve mahkemelere gitmiş olaylar ile ilgili haberler sebebi ile hükümeti eleştirenler ;aslında bu ihanetin bir başka şeklini icra etmiş olmuyormu.

    HANİ AMERİKANIN SÖZÜNDEN ÇIKMAYAN BU HÜKÜMETTİ?
    DARBELERLE VE DARBECİLERLE MÜCADELE EDEN HÜKÜMETİ BU SEBEPLE ELEŞTİRMEK DE NE?


    ASIL AMERİKAN UŞAKLIĞI BU DEĞİLMİ?

    ASIL İHANET BU DEĞİLMİ?
#01.03.2010 23:26 0 0 0
  • Evet AKP Amerikanın güdümünde bir parti olduğu için orduyada darbe yapma ruhsatı çıkmıyor.28 Şubat'ı gözümüzün önüne getirirsek bu adı sıkça telaffuz edilen 28 şubat kararlarında asıl madur olan Necmettin ERBAKAN'dır.Evet madur olan Erbakan hoca ,kazananda bu günkü iktidardır.Yani 28 şubat gerdeğinin ardından doğan çocuk bellidir.Ne oldu AKP yeni bir soluklamı yeni bir anlayışı ilemi geldi,bakanlarının büyük çoğunluğu değişik siyesi partilerde bakanlık yapmış ve otuz yıldır meckiste buakalemun gibi,hangi otobüs çalışır vaziyette ise ona binip yollarına devam ediyorlar.Necmettin hocayı o koltuktan indirenler ve indirilmesine yardım edenler bugün kolkola sizler hala dere kıyısı çimen şarkısını söylüyorsunuz,yarın meşhur kendim ettim kendim buldum şarkısını söyleyeceksiniz.Hemen hemen her hafta ABD ye gidip haftalık ders ödevini alanlar zannediyormusunuzki Genelkurmayla çekişme halindedirler.
#03.03.2010 17:00 0 0 0
  • Sanki şu anki lider indirilmedi içeri atılan gapagonya da bir partiye mensup biriydi değilmi?

    Nedense bunu sık sık söylemeye başladırlar bilhassa MHP söylüyor.. Madem öyle biliyordunuzda neden ergenekon iktidarına ortak oldunuz?

    Ah şu siyaset.. rüzgar nere dönerse oraya hareket ediyorlar :)
#03.03.2010 18:28 0 0 0
  • [QUOTESanki şu anki lider indirilmedi içeri atılan gapagonya da bir partiye mensup biriydi değilmi?

    Nedense bunu sık sık söylemeye başladırlar bilhassa MHP söylüyor.. Madem öyle biliyordunuzda neden ergenekon iktidarına ortak oldunuz?

    Ah şu siyaset.. rüzgar nere dönerse oraya hareket ediyorlar

    ]
    Ergenekon iktidarı halen daha iktidarda TÜRKOĞLU yanlışın olmasın

    Hem ikide bir beni MHP yandaşı imişim gibi iğeliyosun.Açık ve net söylüyorum,ben oy kulanmıyoeum,çünkü oy verebileceğim bir parti yoık ama bu seçimde eğer birleşmezlerse BBP'ye oy vereceğim birleşirlerse MHP'ye oy vereceğim.Aslında Numan başkanıda yakından takip ediyorum ama ergenekoncu AKP, Necmettin hocanın talebelerini nasıl becermişte yanına almış bilmiyorum Numan hocanın önünü kesecektir.
#03.03.2010 18:50 0 0 0
  • He o yüzden gün yüzden şimdi gün yüzüne çıkıyorlar
#03.03.2010 18:51 0 0 0
  • Çok doğru
#03.03.2010 18:56 0 0 0
  • Evet AKP Amerikanın güdümünde bir parti olduğu için orduyada darbe yapma ruhsatı çıkmıyor

    Buradan anlamamız gereken;_Hem AK parti hemde Ordu amerikanın güdümündeler.Bu yüzden birbirlerinin tekerinin önüne taş koymuyorlar_öylemi

    Türk Ordusuna bundan daha büyük bir hakaret olmazdı herhalde.

    Biz darbeciler ve o zihniyetteki insanlardan bahsederken TSK nın tamamını bu tanımın içine almıyoruz_ almayız sayın abim.
    Hem bu zihniyet sadece ordu içindeki bir kısım değil ki..Sivillerin içindede BOL MİKTARDA VAR.

    Yani 28 şubat gerdeğinin ardından doğan çocuk bellidir

    28 ŞUBAT gerdeğinin ardından doğan AKP değildi.üçbaşlı bir hilkat garibesi idi..Ve millet onu 2002 seçimlerinde GÖMDÜ..

    ABD ye gidip haftalık ders ödevini alanlar zannediyormusunuzki Genelkurmayla çekişme halindedirler.

    Doğru Neden çekişme halinde olsunlarki..Biri bu devletin Ordusu diğeri Hükümeti

    Hem amerika yada bir başka ülkeye gitmek oradan talimatlar alıp gelmeyimi gerektiriyor.

    Amerikaya gidenler sadece siyasiler de değil..
    Alparslan Türkeş de amerikaya gidip eğitim almıştı
#03.03.2010 20:14 0 0 0
  • Doğru Neden çekişme halinde olsunlarki..Biri bu devletin Ordusu diğeri Hükümeti

    Hem amerika yada bir başka ülkeye gitmek oradan talimatlar alıp gelmeyimi gerektiriyor.

    Amerikaya gidenler sadece siyasiler de değil..
    Alparslan Türkeş de amerikaya gidip eğitim almıştınoimage


    Siz şimdi bremen mızıkacıları gibi hep bir sesten beni MHP li yaftası ilemi yaftaldınız.Bu sizde ve seçtiklerinizde alışkanlık haline gelmiş sanırım.Rahmetli Türkeş amerikaya gitmiş eğitim almış diyorsunuz,doğru eğitim almaya gitmiş emir almaya değil.Biri Ülkenin hükümeti biriside devletin ordusu diyorsunuz,bu ne çelişki elinizden gelse Askeriyeyi topyekün ateşe verirsinzde ne olmuşta şimdi bu ülkenin ordusu olmuş.Hem ben Ordudan bahsetmedimki Genelkurmay başkanından bahsettim.Ordu bizim çocuklarımızdan müteşekkil bir ocak.Hem 1999 yılında kurulan 57 hüküet ABD 'nin isteklerin yerine getirmediği için yıkılan bir hükümet.Hafızanı biraz zorla bakalım,depremin vurduğu bir ülke dimdik ayakta,terör olayları sıfıra indirilmiş ,Allah aşkına vijdanınızı zorlayın bakalım,Doğruyu söyleyin bozuk para vereceğim
#03.03.2010 20:53 0 0 0
  • Rahmetli Türkeş amerikaya gitmiş eğitim almış diyorsunuz,doğru eğitim almaya gitmiş emir almaya değil

    biriside çıkıp _ iyi eğitmişlermi bari _ diye sorarsa ne cevap verecez abi?

    yada _kendilerine gelen herkese talimat vermişlerde ;yalnızca Alparslan Türkeşi mi pas geçmişler_diye sorarsa o birisi..ne diyelim abi


    Hem ben Ordudan bahsetmedimki Genelkurmay başkanından bahsettim.Ordu bizim çocuklarımızdan müteşekkil bir ocak

    afbuyur abi..ama bu kısmı pek anlıyamadım..
#04.03.2010 21:41 0 0 0