Efendimiz in (sas) oğlu İbrahim in annesi:
Hz. Mâriye (r. anha)
İki Cihan Serveri Efendimiz (sas), vefatından üç yıl önce bazı ülke liderlerini mektuplarla İslam a davet etmişti.
Bu mektupların birini de Mısır hükümdarı Mukavkıs a göndermişti. Bu mektup şu an Topkapı Sarayında sergilenmektedir. Mukavkıs, bu mektuba bir cevap ile birlikte bazı hediyeler ve Hıristiyan olan Mâriye ile Sirin adlarında iki kız kardeşi cariye olarak göndermişti. Hz. Muhammed (sas), kızcağızlardan Sirin i şair Hasan b. Sabitin uhdesine vermiş, Mâriyeyi de kendi himayelerine almıştı.
Hz. Risaletpenâh, Mâriye yi yanında bir cariye olarak alıkoymuştu. Efendimiz in (sas) ilk hanımı, validemiz Hz. Hatice den Kasım adlı bir oğlu dünyaya gelmişti. Hz. Mâriye den (r. anha) İbrahim adlı bir oğlu oldu. Hicrî sekizinci yılda doğan minik İbrahim, 2 yaşına girdiği sıralarda vefat etti. Hz. Muhammed e (sas) oğlu İbrahimin hastalığı haber verildiğinde, Abdurrahman b. Avf ile birlikte yanına gitmiş, çocuğunun ölüm pençelerinde kıvrandığını görerek üzülmüş ve mübarek gözyaşlarını tutamamıştır. Ayrıca İbrahim in vefatı anında güneş tutulmuştu. Halk, güneşin de Hz. Peygamber in matemine iştirak ettiğini söylemiş; ancak O bu duruma hemen müdahale ederek; Güneş ve Ay, Allahın birliğine ve büyüklüğüne iki şahittir. Onlar hiç kimsenin ölümü ve dirimi ile ilgili değildir. buyurarak oğlunun ölümünden dolayı güneşin tutulmadığını belirtmiştir.
Efendimiz den çok etkilendi
Hz. Mâriye, Mısırda güzel bir hayat sürerken, birdenbire küçücük bir odada yaşayacağı Medineye gelmişti. Hz. Peygamber oldukça mütevazı bir hayat sürüyor, çok az yiyor, bazen aç yatıyor, sade giyiniyor, ot bir yatakta uyuyordu. Ahlâkı ve kibarlığı akıl almayacak güzellikteydi. Hz. Mâriye, Efendimizden Hz. İsa Aleyhisselam ın ilah değil, kul ve resul olduğunu öğrendi. Kalbi İslam a iyice yatıştı.
Mısırlıların gönlü kazanıldı
Efendimizin Hz. Mâriyeyi himayesine alması, Mısırlılar üzerinde gerçekten güzel bir etki bırakmıştı. Müslümanlar Mısır için Bizanslılarla savaştığında ahalinin tarafsız kalmasının bir sebebi de bu olmuştur. Hz. Mâriye, hicretin on altıncı senesinde vefat etmiştir. (Muhammed Hamidullah, İslâm Peygamberi, II, 745 vd)