Bu akşam seni çok özledim. Neden? Bilmiyorum. Gözlerim senin için ıslandı. Denize ve gökyüzüne baktım. Çok net değildi görüntü. Islak ve pusluydu. Orda mıydın? Seçemedim.
/
Sana hiç anlatamadım; benim için ne demek olduğunu.
Bir erkek bunu anlayabilir mi? Bir kadın için ne demek olduğunu, anlayabilir mi? Kadın anlatamasa bile
/
Bir erkek;
Gençlik yıllarında kadının, aşktır. Öylesine dayanılmaz, öylesine çekici. Savurur, dağıtır. Fırtınadır; hangi yönden eseceği bilinmeyen. Önünde durulmayan. Çılgınlıktır, vahşiliktir. Ateştir; yakıp, kavuran. Deneyimdir; karşı konulamayan. Pembe gözlüktür denir. Ama hayır, karadır gözlüğün camları. Gece gibi, simsiyahtır, zifiri karanlıktır. Görüşünü engelleyen. Yönünü şaşırtan.
Bir erkek;
Orta yaşlarında kadının, sakinliktir. Durgun akan nehirdir. Yüreğine dokunan tüydür. Yanağında, busedir. Güvendir, huzurdur. Ev, iş, aştır. Günden geceye, geceden güne yaşanandır. Sağlıktır. Sevgidir.
Bir erkek;
Hani arkadaş sözcüğünü tariflerken denir ya; Eski Türkler ok atmak için sırtlarını sağlam bir taşa dayarlarmış. Taş, zaman içinde "arkadaş" olmuş. İşte yaşlılığında kadının; o taştır. Yaslanmaktır. Uyumdur. Sofradır, karşılıklı oturduğunuz. Sessizliktir, kelimesizliktir. Düşüncelerle anlaşmaktır. Kalpten kalbe konuşmaktır. Ay'dır. Güneş'tir. Sevgiyi biçtiğiniz tarladır. An'dır. Kısacık bir bakışmadır. Sarılmadır, sıcacık.
/
Sana gidişinin açtığı o derin boşluğu hiç anlatamadım. Hissettirdiğin acıyı. O derin, tarifsiz acıyı. Dilsiz kaldım. Sessiz, sözsüz kaldım. Çünkü derindi. Çok derindi
/
Sana hiç anlatamadım; benim için ne demek olduğunu. Anlayabilir miydin acaba? Ben anlatamamış olsam da
/
Bu gece seni özledim. Gözlerim ıslandı. Ağladım. Denize ve gökyüzüne baktım. Biri vardı. El salladım. Sen miydin? Gözlerim hala ıslak, görüntü pusluydu Seçemedim