DOLUNAY

Son güncelleme: 30.12.2012 12:18
suC suC foto
  • -Sevginin Ayışığı-


    Çoook çok eskiden, yeşil bir vadinin içinde
    bir ırmak kıyısında kurulu bir köy varmış,
    taa dünyanın öbür ucunda.
    Çok eski dedik ya,
    o zamanlar gündüzleri pek güneşli geçermiş,
    yağmur yağmadıkça.
    Geceleri hep yıldızlı olurmuş, bulutlar olmadıkça.
    Köy sakinleri tarımla uğraşırlarmış,
    hayvanlar avlarlarmış, uçsuz bucaksız arazilerinden.
    Sularını, kaynağı çok uzakta olan köylerinin içinden geçen,
    ırmaktan alırlarmış.
    Köyde herkes birbirini sever, sayarmış.
    Köyde bir tek kişinin kalbinde öyle büyük bir sevgi
    varmış ki, bütün köyünküne bedelmiş.
    Dolun'un İntera'ya olan aşkıymış bu.
    Kız, Dolun'u bilirmiş de tanımazmış yakından.
    Dolun dayanamamış, bir gün gitmiş kızın yanına,
    sormuş İntera'ya onunla evlenip evlenmeyeceğini.
    İntera demiş ki Dolun'a: "Evlenirim evlenmeye ama
    benim isteyenim çoktur, her gelen kişiden
    aynı şeyi ister benim babam. Ancak babamın
    bu isteğini yerine getiren benimle evlenir."
    Dolun şaşırmış. "Sensin benim kalbimin sahibi."
    diyerek başlamış sözüne "Senin dileğin benim için bir
    emirdir, söyle isteğini hemen yapayım." demiş aşkına.
    İntera demiş ki; "Bir çiçek vardır;
    yaprakları gümüşten tomurcukları elmastan,
    onu ister babam, benle evlenmek isteyenden".
    Dolun, "Bekle beni" demiş İntera'ya,"Hemen
    gidip getireyim o çiçeği ama nerededir yeri?"
    İntera parmağıyla göstermiş akan ırmağı;
    "işte bu ırmağın kaynağındadır der babam,
    kırk gün yürümek gerekirmiş oraya varmak için
    ama bir giden bir daha gelmedi şimdiye dek çünkü
    oralar büyülüymüş derler, giden geri gelmezmiş
    çünkü, buralardan çok daha güzelmiş oralar."
    Dolun; "Senden daha güzel ne olabilir ki,
    bu dünyada?" demiş İntera'ya "Döneceğim o çiçekle,
    döneceğim çünkü; seviyorum seni çünkü; sensiz
    anlamı olmaz benim için o güzelliğin."
    Dolun çıkmış yola sonra.
    Kırk gün yürümüş ırmağın yanından. Hep
    ne kadar sevdiğini düşünmüş İntera'yı yol boyunca.
    Aklındaki İntera'ymış, tek amacı ise; o çiçek.
    Kırkıncı gün kalkmış Dolun sabah erkenden,
    yüzünü yıkamış ırmaktan,
    anlamış çok yaklaştığını kaynağına
    ırmağın suyunun serinliğinden.
    Devam etmiş yoluna sonra. Biraz sonra varmış
    kaynağa, bütün yeşilliklerle çevrili bir göl varmış
    kaynakta, gölün ortasında bir adacık,
    adacığın üstünde de o çiçek duruyormuş.
    Anlamış İntera'nın anlattığı çiçek olduğunu, güzelliğinden.
    Yüzmeye başlamış adaya doğru hemen.
    Adaya çıkınca karşısında bir adam belirmiş Dolun'un.
    Adam Dolun'a; "Her gülün bir dikeni, koruyucusu
    olduğu gibi, bende bu çiçeğin koruyucusuyum, eğer
    almaya geldiysen; ben Salut, izin vermem buna" demiş.
    Dolun şaşkın ve de kararlı bir tonla
    "Ben o çiçeği alacağım sonra aşkıma kavuşacağım."
    demiş. "Hiç bir şey beni kararımdan çeviremez."
    "O zaman beni biraz dinleyeceksin" demiş Salut...
    "Sana neden koparmaman gerektiğini anlatacağım
    eğer, hâlâ ikna olmazsan o zaman izin veririm
    almana." Dolun ikna olmuş ve çökmüş
    yoncaların üstüne, başlamış dinlemeye...
    "Eğer, bir şeyi çok fazla istersen
    ve engelin yoksa önünde onu alırsın.
    Hayat da böyledir, insan engelleri aşarsa
    yaşamına devam edebilir. Bu çiçek de
    sadece yaşam için bir şeyler yapacaksan
    engelleri kaldırır önünden çünkü; onun da bir görevi
    var. Bu çiçek, sadece 28 gecede bir açar
    yapraklarını ve döker parlayan tohumlarını göle,
    bu sayede buradaki sular yükselir ve
    ırmaktan taşar gider zamanla. Bu ırmak sayesinde
    yaşar bu doğadaki yeşillikler, insanlar, hayvanlar."
    demiş Salut. Dolun başlamış düşünmeye
    eğer, çiçeği koparırsa kavuşacaktır sevdiğine
    ama kuruyacaktır ırmakları bunun yanında.
    Sonunda çiçeğin başına çöker kalır Dolun.
    Gümüş yapraklarında kendini görür Dolun, çiçeğin.
    Yanında İntera vardır ama niye mutsuzdur ikisi de.
    Aslında kalbindeki tek endişeyi görür Dolun.
    Zaman geçtikçe Dolun'un düşünceleri
    yoğunlaşır kafasında. Mutsuzluğunu düşünür,
    çiçeksiz, İntera'sız bir yaşam düşünür.
    Koparamaz çiçeği günlerce Dolun,
    artık yaşamaktan zevk almaz şekilde sadece
    aşkını düşünerek beklemeye başlar olacakları.
    Bir gece çiçek tohumlarını bırakırken göle
    bir tomurcuk da Dolun'un
    sertleşmiş kalbinin üstüne düşmüş,
    aniden Dolun kalbindeki aşkının
    büyüklüğü kadar kocaman bir taşa dönmüş,
    taş o kadar büyükmüş ki, dünyaya sığmamış,
    gökyüzüne yükselmiş ve Dünya ile dönmeye başlamış.
    Böylece Ay olmuş Dolun'un kalbi Dünya'ya.
    O günden sonra sadece 28 gecede bir göstermiş
    Dolun kalbinin tüm yüzünü,
    aşkının bütün parıltısını diğerlerine.
    Sadece o gecelerde aydınlatmış Dünya'yı
    aynı çiçek gibi...
#22.07.2004 08:46 0 0 0
  • Mükemmel yaaa ellerine sağlık....
#22.07.2004 10:30 0 0 0
  • supersin
#22.07.2004 12:10 0 0 0
  • @suC adlı üyeden alıntı:
    -Sevginin Ayışığı-


    Çoook çok eskiden, yeşil bir vadinin içinde
    bir ırmak kıyısında kurulu bir köy varmış,
    taa dünyanın öbür ucunda.
    Çok eski dedik ya,
    o zamanlar gündüzleri pek güneşli geçermiş,
    yağmur yağmadıkça.
    Geceleri hep yıldızlı olurmuş, bulutlar olmadıkça.
    Köy sakinleri tarımla uğraşırlarmış,
    hayvanlar avlarlarmış, uçsuz bucaksız arazilerinden.
    Sularını, kaynağı çok uzakta olan köylerinin içinden geçen,
    ırmaktan alırlarmış.
    Köyde herkes birbirini sever, sayarmış.
    Köyde bir tek kişinin kalbinde öyle büyük bir sevgi
    varmış ki, bütün köyünküne bedelmiş.
    Dolun'un İntera'ya olan aşkıymış bu.
    Kız, Dolun'u bilirmiş de tanımazmış yakından.
    Dolun dayanamamış, bir gün gitmiş kızın yanına,
    sormuş İntera'ya onunla evlenip evlenmeyeceğini.
    İntera demiş ki Dolun'a: "Evlenirim evlenmeye ama
    benim isteyenim çoktur, her gelen kişiden
    aynı şeyi ister benim babam. Ancak babamın
    bu isteğini yerine getiren benimle evlenir."
    Dolun şaşırmış. "Sensin benim kalbimin sahibi."
    diyerek başlamış sözüne "Senin dileğin benim için bir
    emirdir, söyle isteğini hemen yapayım." demiş aşkına.
    İntera demiş ki; "Bir çiçek vardır;
    yaprakları gümüşten tomurcukları elmastan,
    onu ister babam, benle evlenmek isteyenden".
    Dolun, "Bekle beni" demiş İntera'ya,"Hemen
    gidip getireyim o çiçeği ama nerededir yeri?"
    İntera parmağıyla göstermiş akan ırmağı;
    "işte bu ırmağın kaynağındadır der babam,
    kırk gün yürümek gerekirmiş oraya varmak için
    ama bir giden bir daha gelmedi şimdiye dek çünkü
    oralar büyülüymüş derler, giden geri gelmezmiş
    çünkü, buralardan çok daha güzelmiş oralar."
    Dolun; "Senden daha güzel ne olabilir ki,
    bu dünyada?" demiş İntera'ya "Döneceğim o çiçekle,
    döneceğim çünkü; seviyorum seni çünkü; sensiz
    anlamı olmaz benim için o güzelliğin."
    Dolun çıkmış yola sonra.
    Kırk gün yürümüş ırmağın yanından. Hep
    ne kadar sevdiğini düşünmüş İntera'yı yol boyunca.
    Aklındaki İntera'ymış, tek amacı ise; o çiçek.
    Kırkıncı gün kalkmış Dolun sabah erkenden,
    yüzünü yıkamış ırmaktan,
    anlamış çok yaklaştığını kaynağına
    ırmağın suyunun serinliğinden.
    Devam etmiş yoluna sonra. Biraz sonra varmış
    kaynağa, bütün yeşilliklerle çevrili bir göl varmış
    kaynakta, gölün ortasında bir adacık,
    adacığın üstünde de o çiçek duruyormuş.
    Anlamış İntera'nın anlattığı çiçek olduğunu, güzelliğinden.
    Yüzmeye başlamış adaya doğru hemen.
    Adaya çıkınca karşısında bir adam belirmiş Dolun'un.
    Adam Dolun'a; "Her gülün bir dikeni, koruyucusu
    olduğu gibi, bende bu çiçeğin koruyucusuyum, eğer
    almaya geldiysen; ben Salut, izin vermem buna" demiş.
    Dolun şaşkın ve de kararlı bir tonla
    "Ben o çiçeği alacağım sonra aşkıma kavuşacağım."
    demiş. "Hiç bir şey beni kararımdan çeviremez."
    "O zaman beni biraz dinleyeceksin" demiş Salut...
    "Sana neden koparmaman gerektiğini anlatacağım
    eğer, hâlâ ikna olmazsan o zaman izin veririm
    almana." Dolun ikna olmuş ve çökmüş
    yoncaların üstüne, başlamış dinlemeye...
    "Eğer, bir şeyi çok fazla istersen
    ve engelin yoksa önünde onu alırsın.
    Hayat da böyledir, insan engelleri aşarsa
    yaşamına devam edebilir. Bu çiçek de
    sadece yaşam için bir şeyler yapacaksan
    engelleri kaldırır önünden çünkü; onun da bir görevi
    var. Bu çiçek, sadece 28 gecede bir açar
    yapraklarını ve döker parlayan tohumlarını göle,
    bu sayede buradaki sular yükselir ve
    ırmaktan taşar gider zamanla. Bu ırmak sayesinde
    yaşar bu doğadaki yeşillikler, insanlar, hayvanlar."
    demiş Salut. Dolun başlamış düşünmeye
    eğer, çiçeği koparırsa kavuşacaktır sevdiğine
    ama kuruyacaktır ırmakları bunun yanında.
    Sonunda çiçeğin başına çöker kalır Dolun.
    Gümüş yapraklarında kendini görür Dolun, çiçeğin.
    Yanında İntera vardır ama niye mutsuzdur ikisi de.
    Aslında kalbindeki tek endişeyi görür Dolun.
    Zaman geçtikçe Dolun'un düşünceleri
    yoğunlaşır kafasında. Mutsuzluğunu düşünür,
    çiçeksiz, İntera'sız bir yaşam düşünür.
    Koparamaz çiçeği günlerce Dolun,
    artık yaşamaktan zevk almaz şekilde sadece
    aşkını düşünerek beklemeye başlar olacakları.
    Bir gece çiçek tohumlarını bırakırken göle
    bir tomurcuk da Dolun'un
    sertleşmiş kalbinin üstüne düşmüş,
    aniden Dolun kalbindeki aşkının
    büyüklüğü kadar kocaman bir taşa dönmüş,
    taş o kadar büyükmüş ki, dünyaya sığmamış,
    gökyüzüne yükselmiş ve Dünya ile dönmeye başlamış.
    Böylece Ay olmuş Dolun'un kalbi Dünya'ya.
    O günden sonra sadece 28 gecede bir göstermiş
    Dolun kalbinin tüm yüzünü,
    aşkının bütün parıltısını diğerlerine.
    Sadece o gecelerde aydınlatmış Dünya'yı
    aynı çiçek gibi...
    Orijinali Göster...
    -Sevginin Ayışığı-

    Bir gece çiçek tohumlarını bırakırken göle
    bir tomurcuk da Dolun'un
    sertleşmiş kalbinin üstüne düşmüş,
    aniden Dolun kalbindeki aşkının
    büyüklüğü kadar kocaman bir taşa dönmüş,
    taş o kadar büyükmüş ki, dünyaya sığmamış,
    gökyüzüne yükselmiş ve Dünya ile dönmeye başlamış.
    Böylece Ay olmuş Dolun'un kalbi Dünya'ya.
    O günden sonra sadece 28 gecede bir göstermiş
    Dolun kalbinin tüm yüzünü,
    aşkının bütün parıltısını diğerlerine.
    Sadece o gecelerde aydınlatmış Dünya'yı
    aynı çiçek gibi...

    Güzel bir hikayeydi, emeklerinize sağlık olsun
#30.12.2012 12:18 0 0 0