William Shakespeare'den Soneler

Son güncelleme: 11.09.2010 14:59

  • 88. Sone

    Gün gelip artık bana değer vermez olduğunda,
    Senin yanında yer alıp kendime karşı çıkacağım,
    Hor görüp yüz çevirdiğini gördüğüm zaman bana;
    Haksızlık etsen de, senin hakkını savunacağım.
    En zayıf yanlarımı en iyi ben bildiğime göre,
    Çekinmeden açığa vurup arka çıkabilirim sana,
    Kusurlarımdan hangisi benim için en büyük lekeyse
    Beni kaybederken büyük şan kazanırsın aynı anda.
    Üstelik bu işte benim için de kazanç var;
    Çünkü seven düşüncelerim sana yöneldikçe daima,
    İster istemez kendime vereceğim zararlar,
    Sana yarar sağlarken, kat kat yarar getirecek bana.
    Öyle bağlıyım ki ben sana, öyle ki benim sevgim,
    Sen haklı olasın diye, her haksızlığı üstlenirim...

    ***

    115. Sone
    Sana önceden yazdığım dizeler yalan söylüyordu;
    Seni bundan daha çok sevemem diyenler hani;
    Ama o zamanlar aklım bir türlü almıyordu,
    İçimdeki alevin daha da parlak yanabileceğini.
    Oysa zaman, kralların fermanını bile değiştirir,
    Yeminler arasına girer, milyonlarca oyunuyla,
    Kutsal güzelliği karartır, sivri niyetleri köreltir;
    Nice dik başları değişimin çarkına uydurur sonunda;
    Heyhat! Ben de zaman denen zorbanın korkusuyla,
    'En çok şimdi seviyorum seni,' diyemez miyim;
    Aşkımdan kuşku duymadığım, en emin olduğumda,
    Geleceği unutup, o güne taç giydiremez miyim.
    Aşk bir bebek olduğuna göre,
    hayır, bunu diyemem,
    Büyümesini sürdüren şeyi,
    büyümüş gibi göremem.
    ***


    66. Sone
    Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
    Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
    Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
    Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
    Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
    O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
    Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
    Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
    Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
    Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
    Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
    Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e
    Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
    Seni yalnız komak var ya, o koyuyor adama.
    ***
#17.05.2010 18:50 0 0 0
  • 75. Sone
    Bir an sevinç duyarken, korkuyorum sonra hemen,
    Haydut yıllar çalar götürür diye hazinemi;
    Bir an, başbaşa kalmaktan öte bir şey istemezken,
    Sonra diyorum ki, alem niye görmesin sevincimi?
    Bazan, sana baka baka kendime çektiğim ziyafetle,
    Doydum sanırken, bir bakışın açlığıyla ölüyorum sonra,
    Senin bana verdiğin ya da verebileceğinden öte,
    Ne bir şeyden zevk alıyorum, ne de çabalıyorum almaya.
    İşte böyle, her gün hem açlıktan ölüyor, hem tıkanıyorum;
    Ya oburca her şeyi yiyorum, ya da hiçbir şeye dokunmuyorum.
    ***




    22. Sone
    Yaşlısın deseler de bana,inanmam aynalara,
    Gençlik ve sen aynı yaştasınız ya!
    Ama zamanın yol yol izler açtıgını görürüm de sende,
    Anlarım, er geç bana da gelip çatacak ölüm.
    Seni baştan ayağa saran şu güzellik var ya,
    Yüreğimin en gösterişli örtüsü de o işte benim.
    Güğsünde yaşadıkça yüreğim, yüreğinse ben de arttıkça,
    Kim der ki, nasıl diyebilir ki, senden yaşlıyım?
    Yeni doğmuş yavruyu sakınır gibi ebesi,
    Taşıdığım yüreğin üstüne ben nasıl titreyeceksem.
    Nasıl sakınacaksam kendimi, kendim için değil, senin için;
    Öyle sakin işte sen de kendini, ey sevdiğim!
    Geri gelir sanma yüreğin, benim yüreğim öldükten sonra;
    Bana vermiştin onu, unutma, geri almamak üzere bir daha.
    ***




    29. Sone
    bakışlarda küçümeyiş okuyorum
    yalnızım, bedbahtım, tesellisizim.
    gökler sağır, sesim boğuk
    ve lanet okuyorum talihime
    kıskançlıktan kuduruyorum
    kiminin ikbalini
    aczimden utanıyorum.
    hazlarım iğrendiriyor beni.
    o zaman sen geliyorsun aklıma,
    ve birden bire kanatlanıyorum, bir tarla kuşu gibi, mest
    içim aydınlıkla doluyor, yükseliyorum yükseliyorum
    neşideler söylüyorum hayata,
    göklerin eşiğinden
    bana ne toprağın çirkinliğinden
    insanların zilletinden bana ne?
    hatıran öyle sonsuz bir hazine
    ve sevgin öyle büyük mutluluk ki dostum!
    en mağrur hakanların tacını
    hor görüyorum
    ***
#17.05.2010 19:13 0 0 0
  • 2. Sone
    Kırk yılın kışı, güzel alnını kuşattı mı,
    Kapladı mı yüzünü derin çukurlar artık,
    Gençliğin kibirli, süslü giyim kuşamı
    Beş para etmez olur, hırpani yırtık pırtık:
    O zaman sorarlarsa güzelliğin nerdedir,
    Dinç ve şen günlerinin hazinesi ne oldu;
    Dersen yuvalarına çökmüş şu gözlerdedir,
    Bencil utancıyla israfa övgüdür bu.
    Kavuşur güzelliğin çılgınca alkışlara
    "Benim güzel çocuğum beni kurtarır" dersen
    "Ve yüzümü ağartır ben yaşlandıktan sonra."
    Güzelliğin onda sürdüğünü göstersen!
    O, sen yaşlandığında yeniler varlığını
    Soğuktan donan kanın duyar ısındığını...
    ***




    23. Sone
    Bir acemi oyuncu nasıl beceriksizse
    Sahnede korkusundan donakalmış dururken
    Nasıl fazla duyguya kapılınca bir kimse
    Zayıflarsa yüreği gücünden kudurken,
    Benim de bu korkuyla guvensizlikten işte
    Sevgi törenindeki duam aklımdan çıkmış,
    Sevgimin gücü beni paramparça etmiş de
    Aşkın bütün yükünü omuzlarıma yıkmış.
    Öyleyse kitaplarım söylesin güzel sözler,
    Sussun dilli gönlümün dilsiz laf ebeleri,
    Onlar sevgi dilenir, ama bir çıkar bekler;
    Gönlün sözü, bollukta hepsinden çok ileri.
    Sessiz aşk ne yazmışsa onu oku ve öğren,
    Aşkın ince aklıdır gözlerle duyup bilen...
    ***




    40. Sone
    Hepsini al, sevgilim, ne sevgi varsa bende,
    Çoktan senin olmayan ne sevgi sağlarsın ki?
    Gerçek der misin ona eline geçirsen de
    Sevdiklerimin hepsi sende değil mi sanki?
    Sevgilimi alırsan gerçek sevgi uğruna
    Ses çıkarmam onunla keyif sürdüğün için;
    Sevgilime sırt çevirip el uzatırsan ona,
    Kendini aldatırsan suçun büyüğü senin.
    Tatlı hırsız, yine de bağışlarım suçunu
    Sen varımı yoğumu aşırsan bile benden;
    Oysa daha acıdır, sevenler bilir bunu,
    Güzel sürtük, kötülük iyi görünür sende;
    Biz düşman olmayalım canevini söksen de...
    ***
#11.09.2010 14:45 0 0 0
  • 108. Sone
    Beyinden mürekkebe dökülecek ne var ki
    Sana bunca götüntü vermesin canevimden?
    Dil yeni ne söyler ki, el yeni ne yazar ki
    Sendeki erdemlerden, benim sana sevgimden.
    Hiçbir şey, tatlı çocuk. Sanki kutsal törenin
    Dualarını her gün söylerim birer birer;
    Eskiye eski demem. Sen benimsin, ben senin:
    Güzel adını nasıl kutsadımsa ilk sefer.
    Sonsuz sevgi hep girer taze aşk kılığına;
    Umursamaz zamanla tozlanıp yıpranmayı,
    Hayat hakkı tanımaz hiçbir kırışığına -
    Olur en eski çağlar onun sadık uşağı.
    Aşk tohumu, düşünce gelişir vargücüyle
    Zaman ve dış görünüş, olgun gösterse bile.
    ***




    139. Sone
    Ah, sen kalbimi ezdin geçtin gaddarlığınla;
    Şimdi üstüme atma tüm kötülüklerini!
    Beni gözünle değil, şu dilinle yarala,
    Hileyle değil, gerçek gücünle öldür beni.
    Gözüme baka baka, "Sevdiğim başkası," de;
    Canım, başka bir yana çevirme o bakışı;
    Türlü aldatmalarla yaralamak da niye,
    Zaten savunma gücü nedir ki sana karşı?
    Seni bağışlasam mı? Ah, sevgilim bilir ki
    Güzelim bakışları olmuştur bana düşman.
    Düşmanları hep benden öteye çevirir ki
    Başkaları devrilsin o amansız oklardan.
    Vazgeç, işte ben artık yarı ölüyüm ama,
    Bak da büsbütün öldür beni, son ver acıma...
    ***




    71. Sone
    Yas tutmaya kalkışma ecel beni aldı mı,
    Nobran ve mendebur çan bildirdi mi bir kere
    Bu iğrenç yeryüzünden kaçıp sığındığımı
    Bana koynunu açan en iğrenç böceklere.
    Bunları okuyunca yazanı anma derim;
    Çünkü öyle sonsuzca seviyorum ki seni
    Tatlı anılarında unutulmak isterim
    Acı çektirecekse sana düşünmek beni.
    Ah ben düştükten sonra bağrına toprakların
    Göz atacak olursan bu şiirlere bir gün,
    Söylemesin zavallı adımı dudakların,
    Hayatımla birlikte bırak sevgin çürüsün;
    Yoksa şu kurnaz dünya deşer de iniltini,
    Benim için yas tuttun diye hor görür seni...
    ***
#11.09.2010 14:51 0 0 0
  • 1. Sone
    Artmasını isteriz en güzel varlıkların
    Güzelliğin gül yüzü solmasın diye asla.
    Bir güzel, yaşlanıp da göçünce bugün yarın
    Anısı yaşar yine körpecikyavrusuyla:
    Ama can yoldaşındır kendi parlak gözlerin.
    Kendi ateşin besler ruhunun alevini:
    Kıtlığa çevirirsin bolluğunu her yerin,
    Kendi düşmanın gibi, ezersin canevini.
    Şimdi sen yeryüzünün taptaze bir süsüsün,
    Varlığın çiçek dolu bahardan müjde taşır.
    Ama kendi koncanda ruhunla gömülüsün,
    Pintiysen, ince köylü,kendi sonun yaklaşır.
    Dünyaya acımazsan oburlar gibi ancak
    Varlığın da mezar da güzelliği yutacak.
    ***




    18. Sone
    Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer?
    Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın:
    Taze tomurcukları sert rüzgarlar örseler,
    Kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın:
    Işıldar göğün gözü, yakacak kadar sıcak
    Ve sık sık kararır da yıldız düşer yüzünden:
    Her güzel, güzellikten ergeç yoksun kalacak
    Kader ya da varlığın bozulması yüzünden:
    Ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz,
    Güzelliğin yitmez ki, asla olmaz ki hurda:
    Gölgendesin diye ecel caka satamaz
    Sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda:
    İnsanlar nefes alsın, gözler görsün elverir,
    Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir.
    ***




    102. Sone
    Zayıflamış görünse de , güç kazandı aşkım aslında,
    Daha az seviyor değilim, öyle görünse de dıştan.
    Sahibinin dilinden değeri her yerde yayılıyorsa,
    Bana kalırsa pazara çıkmış demektir o aşk çoktan
    Aşkımız yeniydi daha,baharındaydı o zaman,
    Şarkılarla selamlardım onu ben ...
    Bu gün daha sevimsiz değil aslında yaz belki,
    Yaslı bülbülün geceyi susturduğu o mevsimden.
    Ortalığa düştü mü en tatlı şeyin tadı kaçıyor hemen,
    Bu yüzden ben de zaman zaman tutuyorum dilimi,
    Usandırmak istemiyorum çünkü şarkılarımla seni.
    ***
#11.09.2010 14:59 0 0 0