Bektaşi'den Kıssalar

Son güncelleme: 03.06.2010 12:34
  • bektaşi kimdir -bektaşı fıkraları - bektaşi hikayeleri - bektaşiden öyküler - bektaşinin sözleri

    Bektaşi, Nasrettin Hoca gibi, bir tek birey değildir. Bektaşi, bir halkın felsefesinin, yaşantısının, imecesinin tek bir kişide simgelenmesidir.

    Bektaşi fıkralarını oluşturan ana unsur, Bektaşi'nin almadığı abdesti, kılmadığı namazı, tutmadığı orucu, içtiği içkisidir. Ve yapmadığı ibadetlerin, içtiği içkinin derdi sofuları almış, Baba Erenler ise ince zekası ile sofulara cevap yetiştirmekle meşguldür. Fıkraların büyük çoğunluğu böyle doğmuştur.

    Baba Erenler, inançsız değildir.Onun yerdiği, dinin biçimci anlayışıdır. Hurafelere inanmaz, inancının sorgulanmasından hoşlanmaz, inancı gösteriş vasıtası yapanlardan hazzetmez, Bektaşi'nin garezi dine değil, dini zorlaştırana ve korku unsuru, gösteriş unsuru yapanadır. Hele ki imanının hesabını soranın vay haline!

    Birçok Bektaşi fıkrasında kadı vardır. Kadı ile Bektaşi'nin yıldızları bir türlü barışmaz. Dini vecibelerini yerini getirmemek suçuyla(!) sık sık kadının karşısına çıkan Bektaşi, nüktedan cevaplarıyla kadıyı nakavt eder.

    **Bektaşi'yi, üzerinde rakı şişesiyle yakalayınca "ramazan günü rakı içiyor"diyerek kadının karşısına çıkartırlar. Bektaşi yemini billah etmektedir:
    -"Kadı efendi vallahi içmiyordum, sadece üzerimde taşıyordum, sorun bakalım içerken görmüşler mi?"
    diye direnirse de ne kadıyı nede yanındakileri ikna edemez. Kadı son olarak kesin bir dille;
    -"Üzerinde taşıyorsan mutlaka içiyorsundur da" demiş.
    Bunun üzerine Bektaşi:
    "Kadı hazretleri, eğer içmeden taşımak suç ise, sizde zina aleti taşıyorsunuz, sizin masum olduğunuz ne malum." der.

    Bektaşi, her ne olursa "Allah'tan" dermiş.Bir gün külhanbeyin biri, bu Bektaşi'nin ensesine, sultani bir sille aşketmiş. Bektaşi arkasına dönünce külhanbeyi ;
    -Baba efendi, ne bakıyorsun, Allah'tan, demiş.
    Bektaşi hiç düşünmeden şöyle seslenmiş :
    -Doğru be imanım! Ben de Allah'tan olduğunu biliyorum ama, hangi pezevengin eliyle yaptırdığını merak ettim de, ona bakıyorum.

    Dostlarının baskılarına dayanamayan Baba Erenler, camiye gitmiş, hocanın vaazını dinliyordu.Hoca, içkinin kötülüğünü anlatmak için aklına ne geliyorsa söylüyordu.Bir ara şöyle dedi :
    -Bir eşeğin önüne, bir kova su ile bir kova şarap koysanız, hangisin içer? Elbette ki su içer. Peki eşek niçin şarabı içmez?
    Bektaşi dayanamayıp seslendi :
    -Neden olacak, eşekliğinden...

    Bektaşi'nin birini ramazanda içki içtiği için yaka paça kadıya götürürler.Çakırkeyif Bektaşi'yi görür görmez kadı :
    -Behey kafir!Bu yaşta hala içiyorsun bu zıkkımı.Utanmıyor musun? Bilmiyor musun haram olduğunu?, der.
    -Sırtınızdaki ipek kaftan da haramdır, diye karşılık verir Bektaşi.
    Kadı :
    -Bunun içine pamuk katarlar.
    Bektaşi :
    -Dünyada doğru adam mı kaldı, şaraba da yarı yarıya su katıyorlar...

    Hocanın biri Ramazanda ;
    -Ey ümmeti Muhammed!Şarap içmek kesinlikle haramdır.Sakın içmeyiniz! İçenlerin boyunlarına yarın ahirette, içtikleri şarap şişeleri asılarak, mahşer halkına haftalarca teşhir edileceklerdir,diye vaaz veriyormuş.
    Dinleyenlerin arasında bulunan Bektaşi sormuş :
    -Hoca efendi!Şişeler dolu mu asılacak, boş mu?
    Hoca "Boş" dese, cezanın hafifleyeceğini düşünerek :
    -Hayır! Hiç boş olur mu? Dolu olacak, demiş.
    Bektaşi, gülerek şöyle bağırmış :
    -Desene hocam! Cennette de, ya hey!

    Avcı Sultan Mehmet bir gün adamlarıyla beraber akşama kadar bir keklik bile vuramaz. Bunun sebebini de, sabahleyin gördüğü bir dervişin uğursuzluğuna bağlar.Solaklara seslenir.Saraydan cıkarken, şu şu tipte, sivri külahlı, sırtı kambur birinin önünden geçtiğini ve hemen bu adamı bulmaları emrini verir. Tarife göre Bektaşi babalarından ayyaş Hamza Babayı yaka paça huzura getirirler.
    Sultan :
    -Bre uğursuz, nabekar!.. Bugün sabahleyin karşıma çıktın. Bu yüzden akşama kadar bir ava rastlayamadım. Bu ne uğursuzluktur.Vurun kellesini... Bektaşi bakar ki kelle elden gidiyor. Son bir dileğini açıklamak için söz alır :
    -A devletlum siz beni gördünüz bir keklik vuramadınız. Ama insaf ediniz, benim de bugün ilk gördüğüm sizdiniz ve kellemi kaybediyorum.Söyleyin, uğursuzluk hangimizde!..

    Baba Erenler bir gün camiye gitmiş, cemaate karışmış namaz kılıyor. Cemaat durumdan gayet memnun, sürekli Bektaşi'ye gaz vermekteler;
    -Bak birde camiye gitmez diyorlar, hey mubarek nede güzel namaz kılıyor.
    Bu kadar iltifat üzerine Bektaşi'nin koltukları kabarmış,
    -Daha bu neki?, sizde birde benim abdestli namazımı görseniz, demiş.

    Baba erenler seyahatteyken bir imamın evine konuk olur. Akşam yemekler yenir, namaz vakti gelince imam,
    - "Baba Erenler yemeğimizi yedik, namazımızı da kılalım" der.
    Bektaşi kabul eder. İmamla beraber namazı kılarlar. Lakin namazdan sonra İmam Bektaşi'nin abdest almadığını, namazını abdessiz kıldığını fark etmiş.
    -Böyle olmaz baba erenler, kabul sayılmaz, birde abdestli kıl, demiş.
    Bektaşi ne yapsın, misafir olduğundan bir şey diyememiş, istemeyerek kalkıp abdestini almış, namazını tekrar kılmış.
    Namaz bitip ev sahibinin yanına oturunca ev sahibi gayet memnun;
    -Baba erenler, bak gördün mü, sence hangisi daha makbule geçti, diye sormuş.
    Bektaşi namaza zorlanmaktan sıkılmış bir vaziyette,
    -ilki daha makbuldü mirim, çünkü Allah rızası içindi, demiş.

    Reyhan SERT
#03.06.2010 12:34 0 0 0