Dikkatli bakın...

Son güncelleme: 01.09.2010 22:49
  • Sadece Türkiye tarihinde değil, dünya tarihinde de pek rastlanılmamış olaylar yaşıyoruz.


    Bir ordunun generallerinin neredeyse onda biri "darbe" suçlamasıyla tutuklanıyor.



    Bunca kalabalık bir general kadrosunun "darbe" işlerine bulaşması dehşet verici ama bunun kadar dehşet verici başka gerçekler de var.

    Generallerin tutuklanmasına neden olan darbe planları ne zaman yapılmış?

    Yedi yıl önce.


    Bu darbe girişimi nasıl ortaya çıktı?

    Yayın hayatına başlayalı daha üç yıl bile olmamış, bin bir sıkıntıyla boğuşan, dar kadrolu, tirajı elli bin olan küçük bir gazetenin "darbe planlarını" yayımlamasıyla.

    Çok daha geniş imkânları bulunan, yüzlerce milyon dolarlık bütçelerle yönetilen, herhangi bir bürosunun eleman sayısı bile Taraf gazetesinin tüm elemanlarından daha fazla olan "büyük" gazeteler neden yedi yıl boyunca bu planları yayımlamamışlar?

    Bu darbeyle ilgili hiçbir şey duymamışlar mı?

    Duymuşlar.



    Bazıları günlüklerine kaydetmiş bunları, bazıları yazılarının satır aralarına saklamış.

    Neden gerçekleri halktan gizlemişler?

    Darbenin kendisi kadar dehşet verici olan gerçeklerden biri "medyanın" bu darbe yandaşlığı.

    Biliyorlar, yazmıyorlar.

    Sadece darbeyi değil "devletin" içindeki daha birçok çarpılmayı biliyorlar ama okuyucularına söylemiyorlar.

    Okuyucularını kandırıyorlar.

    Bildiklerini sakladıkları gibi, onların bildiklerini yayımlayan bir gazete çıkarsa ona da saldırıyorlar.

    Biz "Balyoz" planlarını yayımladığımız zaman neler yazdıklarını bir hatırlayın.

    Neredeyse o "planları" bizim hazırladığımızı söyleyeceklerdi.

    Enerjilerinin büyük bir kısmını "darbe" haberlerini yalanlamaya harcamışlardı.

    Bu kadar yalancı ve sahtekâr bir medya olursa o ülkede defalarca darbe yapılır elbette.

    Generaller kimden ya da neden korkacaklar ki?

    Geçenlerde bir televizyonda konuşan iki gazeteciye rastladım, biri, "sahtecilikten" yargılanan bir albayın "orduyu savunmasına" kızıyordu ve inanmayacaksınız ama aynen şöyle söyledi:

    "Adam yüz kızartıcı suçtan yargılanıyor kardeşim, öyle darbeden falan değil..."

    O gazeteciye "darbe" yüz kızartıcı bir suç olarak gözükmüyordu.

    Medyasının hali bu.


    Peki ya Genelkurmay?


    Neden Genelkurmay yedi yıl boyunca bu darbe girişimini ortaya çıkarmadı, neden "darbecileri" kendi içinden ayıklamadı, neden onları sürekli terfi ettirdi?

    Darbecilikle suçlanan generallerden birini daha önceki gün Genelkurmay, "kahramanlıklarını" ballandırarak savunmaya çalışıyordu.

    O general, kendi gömdükleri mayınlarla kendi askerlerinin öldüğü ortaya çıktığında "olur böyle şeyler" diyen, "PKK'lıların geldiğini gördük ama kaçakçı sandık" diye açıklama yapan bir general.


    Genelkurmay bunların hesabını soracağına tam aksine "koruyuculuğunu" yapıyor.

    Bu da yetmiyor, "terör örgütü" yönetmekten sanık bir ordu komutanını Genelkurmay Başkanı bizzat ziyaretine giderek koruma altına almaya çalışıyor.

    Sanık orgeneralin "jandarma komutanı" olacağına dair şayialar çıkıyor.

    Böyle bir Genelkurmay olur mu?

    Çarpık bir sistemi korumaya çalışırken medyası da, ordusu da çarpılmış.

    Siyaset kurumu ise bunların üstüne hiç gitmemiş.

    CHP, MHP gibi partiler bu sistemi savunmuş.


    Sadece AKP, o da Şemdinli skandalındaki utanç verici işbirliği denemesinde hüsrana uğrayıp "sistemle" asla anlaşamayacağını anladıktan sonra "demokrat" adımlar atıp, sistemin kenarından köşesinden de olsa değişmesi için harekete geçmiş.

    Yüksek yargı ise bu darbeleri, darbe girişimlerini, muhtıraları hiç soruşturmamış.

    Darbelerin ve darbecilerin etrafında kilitlenmiş böyle bir yapı kırılıyor şimdi.

    Küçücük bir gazete bu yapının kırılmasında önemli bir rol oynayabiliyor çünkü bu yapı gerçek bir temele dayanmıyor, medyası, ordusu, siyaseti, yargısı gerçek değil bu sistemin.

    Bugüne dek hiç sorgulanmadığı için güçlü gözükmüş, kendi halkına çok çile çektirmiş, kof bir sistem var karşımızda.

    Elele verdiğimizde bu sistemi değiştirebiliriz.

    Değişim için uzattığınız elinizi kimin tutup, kimin boşta bıraktığı ise size "kimin" bu sistemden, kimin değişimden yana olduğunu açıkça gösterecektir.


    Gerçekler çağına giriyoruz.




    Seksen yıllık bir saltanatın arkasında gizli olanlar birer birer aydınlanıyor.



    Ahmet Altan
#25.07.2010 21:53 0 0 0
  • ilginç bir yazı bir o kadarda düşündürücü
#25.07.2010 22:13 0 0 0
  • ALTAN familyasının baba mesleğidir bu tip yazılar kaleme almak
    bunlar Türk ve Tsk kelimerinede hiç tahammül edemezler.
    ciddi bir milliyet sorunları vardır.
    bu adama aşk adamı falan derler iyi roman yazarı deselerde inanmayın cinselliği romanlarında aşk adına işler.kısacası romanlarıda bir sapığın günlüğü şeklindedir.
    DİYORUM Kİ Ahmet Altan sen yazmaya devam et dün Orhan pamuğa Türkler soykırım yapmış
    Dedirterek Nobel ödülü verenler, yarında sana bir ödül vereceklerdir .(nasıl olsa taktik belli).
#26.07.2010 08:29 0 0 0
  • Altan hakkında söylediklerin ;onun yukardaki yazısında belirttiği olayları örtmeye yeterli oluyormu sence.

    O yazının altına Ahmet Altan değilde birbaşkasının adı yazılmış olsa idi ;o zaman o olaylar ve sorumluluları hakkında ki görüşün değişirmiydi?


    pek zannetmiyorum...

    adam ;darbelerden darbe planlarından ve darbecilerden bahsediyor ..
    Ama bu senin için bir sorun değil aslında.. demi..

    Kendi milletine ve onun tercihine saygı duymayan; Ve canı istediğinde O Milleti ayaklarının altında ezmeyi bir hak zannedenlerin ve onları alkışlayanların da bir Milliyet sorunu olduğu kesin!
#26.07.2010 19:45 0 0 0
  • ahmet altan kim bilmiyorum ama bu adam sonucta söyledikleri yalan deil ordunun içindeki hainleri acikça belirtiyor daha öncede burda bi yazisini okumus hatta ataist birisi nasil katılırsın düşüncesine diye tepki almıstım gene okuduğuma göre bu adam doğru söylüyor,okadar askeriyeden komutan tutuklandi soruyorum savunanlara yahu hepsimi sucsuz böyle bişey yokta bunlarin hepsimi uydurma bence buna siz bile inanmassiniz,ne yazikki ülkeyi biz yönetecez deyip plan yapan komutanlarin ipliği pazara cıkti !!!!!!
#26.07.2010 21:32 0 0 0
  • Şimdi benim bu serbest atım tekniğyle yazılmış makaleyemi inanmamı bekliyorsunuz adamın ne mal olduğu teroristlerle çektirdiği hatıra fotoğrafı ile ortada
    noimage
    fotoğrafada normal olabilir diyorsanız birde aşağı paragrafı okuyun

    Cemiyet mikrobudur bu adam 1985 yılında, aylık yayınlanan "Kadınca" dergisinin Eylül sayısı için verdiği röportajın sadece konu başlıklarını yazıyorum
    (okurken yüzünüz kızaracak adamlığınızdan utanacaksınız)

    SADO-MAZO İLİŞKİYE DESTEK VERDİ
    AİLE İÇİ İLİŞKİ OLABİLİR SINIR TANIMIYORUM
    'Eşcinsellik bence doğal'
    KADINDA FAHİŞELİK EĞİLİMİ OLMALI
    YAŞLI KADINLARDAN HOŞLANIRIM
    GÜNDE 8-10 KİŞİYİ ÖLDÜRMEK İSTEYEBİLİRİM
    ZEHİRLE DEĞİL SİLAHLA HALLETMEK DAHA İYİ

    http://www.yenicaggazetesi.com.tr/haberdetay.php?hit=9842


    Şimdi bu çarpık zihniyet altangillerden Ahmet Altan dünyanın en iyi makalesini yazsa ne olur? yazmasa ne olur? veya dünyanın en doğru makalesini yazsa ne olur? yazmasa ne olur?
#26.07.2010 23:04 0 0 0
  • Şimdi benim bu serbest atım tekniğyle yazılmış makaleyemi inanmamı bekliyorsunuz

    bu yazıyı Altan değil bir başkası yazmış olsa ,yinede sizin fikirlerinizde bir değişiklik olmayacağını zaten belirttim..

    inanmadığın ne..
    şu alttaki alıntı olabilirmi.
    O general, kendi gömdükleri mayınlarla kendi askerlerinin öldüğü ortaya çıktığında "olur böyle şeyler" diyen, "PKK'lıların geldiğini gördük ama kaçakçı sandık"

    iyide bu açıklamaları bütün Türkiye zaten tv lerde izledi..

    ama "ben yinede inanmam " diyorsan yinede seni anlarım...enazından anlamaya çalışırım


    Neden Genelkurmay yedi yıl boyunca bu darbe girişimini ortaya çıkarmadı, neden "darbecileri" kendi içinden ayıklamadı, neden onları sürekli terfi ettirdi?


    eğerki bu saptamayı doğru bulmuyorsan ve bu soruyu kendi kendine sormuyorsan ;seni yine anlarım..

    Yüksek yargı ise bu darbeleri, darbe girişimlerini, muhtıraları hiç soruşturmamış.



    belki bunuda önemsemedin..olabilir.

    ama şunu önemsemelisin.
    pkk lılar ile bir arada resmini yayınladığın bu adam şuan referanduma "EVET" diyenler yanında..

    Ve şuan PKK ile aynı safta olanlar kimlerdir?

    daha öncede dediğim gibi ; altan ın falanca tarihlerde abuk sabuk yaptığı açıklamalar, şuan Türkiye nin durumunu tarif eden saptamalarını gölge etmiyor..

    Ve bu saptamaları onun yapmasınada gerek yok aslında..
    Hepimiz biliyoruz zaten..
#27.07.2010 01:25 0 0 0
  • Darbe palnı konusunda operasyon ve duruşmalar sürüyor arkadaşlar, o yüzden kalkıp yok darbe olacaktı şöyleydi böyleydi tantanaya gerek yok.

    Ayrıca taraf gazeteside tarafı belli, pkk gibi basına sıza bir örgüttür bence. 50 bin traj diyorsun onların traja ihtiyacı yok onlar kendilerine maddi manevi destek verenlerin ipini çektikleri tarafa yürüyen bir avuç eli kalem tutan pkk yandaşı serseri.
#27.07.2010 18:41 0 0 0
  • Bir de diğer gazeteler üç kuruşluk gazetenin çekinmediğinden çekiniyordu diyerek girdiği hayal dünyasında, sado mazo ve memelerle mutlu bir psikopatın güzel rüyasını görüyorum bu yazıda

    Ahmet ALTAN ın ne MAL olduğunu Türkiye de Türkiye yi seven gerçek TÜRK ler bilir.
#27.07.2010 18:41 0 0 0
  • bu pkklilarla resmi olan ahmet altanmi??
#27.07.2010 19:03 0 0 0
  • Bu ülkede darbeler yaşandı.Hemde fazlası ile

    Ve bu darbelerden bütün millet zarar gördü..

    Vatanını seven gerçek Türkler bu darbeleri yapanlarıda iyi tanımalı...
    Ama ne hikmetse bu gerçek Türklerin bir kısmı bu darbeleri zaman zaman alkışladı..
    Hatta bazı zamanlarda "ordu göreve" yazılı pankartlarlayürüyüşler bile düzenledi..

    O orduyu babasının posta memuru zanneden "o" bazı gerçek Türkler artık bu işlerin böyle olmayacağını ,olamayacağını da anlamalı..

    Bu ülkede en son siyasete müdahele girişimi 27 nisan muhtırası idi.

    Ancak Başbakanın ve arkadaşlarının dik duruşu bu ülkede artık ordunun içinde ki bir kısım

    insanların bu tür heveslerine son verdi..

    Bundan sonra bu ülkede darbe olurmu?
    Bence olmaz..

    Artık herkes çok iyi biliyorki; Dimyata pirince giderken eldeki bulgurunda gitme ihtimali belirdi..

    Kimse; parasını milletin ödediği silahlarla MİLLETE AĞALIK YAPMAYA KALKMASIN..

    Adamlar camilerin bombalanacağı ile ilgili bir tsk çalışması ortaya çıkarmıştı..

    Genelkurmay başkanı "Allah Allah" diye hücuma kalkan bir ordu cami bombalarmı demişti..Hatırlarsınız.


    Kardeşim; ORDUDA ALLAH DİYEN ADAM BIRAKTINIZMI Kİ..


    Ben emekli olana kadar (başörtüsü olduğu için) eşinin elinden tutupta çarşıda gezemeyen askerler bilirim..


    Bu millet aptal değil..
#27.07.2010 20:58 0 0 0
  • [QUOTE=gamLı]

    Bu ülkede en son siyasete müdahele girişimi 27 nisan muhtırası idi.
    Ancak Başbakanın ve arkadaşlarının dik duruşu bu ülkede artık ordunun içinde ki bir kısım insanların bu tür heveslerine son verdi..

    [atex]Harika bir görüş... İnanılmaz bir tesbit... Çok doğru bir ifade...


    Haydi siz biraz haberleri dinleyin de önce durumu anlayın.

    Daha sonra bu ezberletilenleri bir tarafa bırakıp,
    yeni dağıtılacak ezberlerinizi çalışın,
    ve en sonunda da tekrar buralara gelip
    o ezberlerinize göre mesajlarınızı yazmaya devam edin...
    [/atex]
#27.07.2010 23:18 0 0 0
  • ateşilter
    siz değilmiydiniz "28 şubat sürecinde sincanda; tanklar yobazlara karşı yürütüldü " diyen..

    benim biryerlerden ezber yaptığım yok..

    Siz de ufuk arkadaşımızın bahsettiği gerçek Türklerdensiniz herhalde..

    Milletin tankını milletin üzerine sürmeyi haklı gören Türklerden..demi

    asıl siz o sıralar basında ezberlettirilen o yalanları ; üzerinden 10 yıl geçtiği halde hala burada gerçekmiş gibi konuştuğunuza göre..Önce bahsettiğiniz o durumu hele siz bir anlayın..
    ve 27 nisan gecesi
    Ben o muhtıra verildiği sıralar main 'i tanımıyordum..

    Tuncay özkanın o sıralar sahibi olduğu kanal türk sitesine uğrardım..
    Bilirim o muhtıradan sonra zil takıp oynayanları..
    ve o darbe şakşakçılarının hangi kesimin ezbercileri olduğunu iyi bilirim..

    Siz o sıralar ne ile meşguldünüz acep..
#28.07.2010 00:13 0 0 0
  • [atex]Her zaman yaptığınız gibi gene konuyu saptırmayın.
    Biraz size ezberletilenlerin dışına çıkın...

    Aslında bilmiyorsanız cevap verme mecburiyetiniz de yok..
    Hiç değilse susup, sanki biliyormuş gibi de yapabilirsiniz.


    Şu dik duruşla ilgili konuyu bir takip edin bakalım.

    Ezberinizde olmayan o konuları biliyorsanız
    ne olduğunu anlatın da bizler de sayenizde aydınlanalım..

    Bilmiyorsanız, bir iki günün içinde birileri birşeyler söylerler,
    siz de onları sanki kendi düşüncelerinizmiş gibi burada paylaşırsınız...
    Tabii o birileri sizin gibi konuyu saptırmazlarsa...

    [/atex]
#28.07.2010 03:05 0 0 0
  • Beş parasız olurmu hiç,herşeyi devleti idare edenlerin kıyağı ile yapıyor.Tabiki borç alan emir alır derlerya aynen öyle.Ne zamanki hazine Tarafa kıyak yaptı işte ozaman milli ve manevi değerlere karşı operasyon başladı.


    Alkım Basım Yayın Dağıtım Ticaret Ltd. Şirketi'nin hazineye yaptığı başvuru kabul ediliyor.
    Taraf Gazetesi, yayın hayatına başladığı ilk günden itibaren Türkiye'nin gündemi de karıştı..
    Kavramlar birbirine girdi, ortalığı toz bulutu kapladı..
    Taraf'ın her hafta ortaya attığı iddia Türkiye'yi kaosa sürükledi...
    Belgeler, imzalar havada uçuştu...
    İddialar da öyle..
    Ama hiç biri sonuca ulaşmadı..
    Neden mi "Fikri Takip" olmadığı için elbette..
    Neyse, konumuz bu değil..
    OdaTV bugün öyle bir belge yayımladı ki ortalık fena karışacak gibi..
    Belgenin içeriği Taraf gibi oldukça ilginç.
    Meğer, gazete kurulmadan önce teşvik almış..
    Nasıl mı ?
    İŞte az önce odatv'de yer alan o haberin ayrıntıları:<

    Tarih 15 Ocak 2007
    Alkım Basım Yayın Dağıtım Ticaret Ltd. Şirketi'nin hazineye yaptığı başvuru kabul ediliyor. Şirket, yapacağı yeni yatırımlar için hazineden teşvik alıyor.
    Ne kadar mı?
    Tam 3 trilyon 653 milyar 543 milyon Eski Türk Lirası.
    Yani günümüzün parası ile yaklaşık 4 milyon TL.
    Ne için alıyor Alkım Yayınları bu teşviki?
    İthalat mı yapıyor? İhracat mı yapıyor?
    Hayır, hiçbiri için değil.
    Yeni yatırım yaptığı için.
    Ne yatırımı?
    Alkım Basım Yayın Dağıtım Ticaret Ltd. Şirketi'nin yaptığı özel bir tesis için bu yardım alınıyor.
    Ne tesisi belirtilmiyor.
    Ancak 85530 No'lu teşvik belgesinde tesiste nelerin olacağı belirtiliyor:
    "120 KİŞİLİK Okuma Bölümleri,
    48 KİŞİLİK Okuma Tiyatrosu,
    72 KİŞİLİK Seminer Salonu, Sergi Salonu
    3 ADET Çalışma Odası
    5 ADET Aktivite Odası"
    Bu kadar da değil, bu yeni tesiste tam 100 kişi istihdam edilecek.
    100 kişinin çalışacağı bu dev tesis ne olabilir?
    Herkesin merak ettiği dev tesis için şirketin verdiği adres "Mühürdar Caddesi no.60 Kadıköy/İstanbul".
    Peki, daha önce Alkım Kitabevi'nin olduğu bu adreste yeni olarak ne kuruluyor?
    Teşvikten tam 10 ay sonra, 15 Kasım 2007 tarihinde Taraf Gazetesi kuruluyor.
    Bir kısım medya vergi cezaları ile baskı altına alınırken, Taraf'ın kuruluşu öncesinde Alkım Basım Yayın Dağıtım Ticaret Ltd. Şirketi'ne can suyu hazine tarafından veriliyor.
    Taraf Gazetesi, aldığı siyasi destek, basıldığı matbaa, yapılan dağıtım, yandaş şirketler tarafından verilen yardımlar dışında ilk desteğini hazineden alıyor.
    Kısacası Taraf, AKP'nin kucağına doğuyor.
    Alıntı
#28.07.2010 19:23 0 0 0
  • ateşilter.
    bu sıralar çok sık ve yersiz gülmeye başladığını görüyorum.
    Sağlığına dikkat et


    ayrıca .sürüsü ile harfi bir araya getirerek kurduğun cümleler;
    Senin 28 şubat darbesini alkışlamış olmanın üzerini örtmüyor ..örtemiyor
#28.07.2010 19:41 0 0 0
  • [atex]@ gamlı


    Kusura bakmayın.
    Ben size doğruların ne olduğunu anlatabilmek,
    Türkiyemizin nereye doğru götürüldüğünü az da olsa anlatabilmek amacıyla
    daha önce de elimden geldiğince gayret göstermiştim.

    Sizin sorulan sorulara devamlı olarak ezberden cevap vermeniz, daha da önemlisi,
    sizin bu saplantılarınızdan kurtulma ümidinizin kalmadığını anlayarak
    sizi kendi doğrularınız ile başbaşa bırakmamın ve
    boşa gayret sarfetmememin daha doğru olacağına ilişkin
    bir karar verip bunu uygulamaya başlamıştım...

    Bu kararımı yoğun işlerim nedeniyle bir an için unutmuşum...
    Yoksa sizin bu mesajınıza da diğer mesajlarınızdaki gibi
    başkalarının size ezberlettiği basma kalıp yazılarınıza
    cevap bile vermezdim..

    Bu nedenle sizden çok özür dilerim..


    Nasıl olsa aklı başında olan herkes artık yavaş yavaş da olsa,
    neyin ne olduğunu, neden böyle yapıldığını anlamaya başladı...


    Bunu en son anlayan sizin olma ihtimaliniz ise
    beni hiç ilgilendirmiyor..


    Allah size selâmet versin.

    [/atex]



    [QUOTE=gamLı]

    Bu ülkede en son siyasete müdahele girişimi 27 nisan muhtırası idi.
    Ancak Başbakanın ve arkadaşlarının dik duruşu bu ülkede artık ordunun içindeki bir kısım insanların
    bu tür heveslerine son verdi..

    NOT:
    Siz ve sizin gibilerde gördüğüm bir alışkanlık var.
    En son mesajı yazınca herkesin kendisini sanki haklıymış gibi gördüğünü sanmak...

    Bu nedenle size böyle bir şans tanımak için
    benim sorup da bir türlü cevap alamadığım yukarıdaki konuya cevap yazarsanız
    belki kendinizi haklıymış gibi görerek moral kazanabilirsiniz.

    28 Şubat ile ilgili görüşlerim ilgili konuda herkesin okuyacağı şekilde duruyor.
    Fakat siz şu dik duruşu bir anlatın da hep beraber aydınlanalım.

    Yoksa size daha o konuda ne yazacağınıza ilişkin bir görüş gelmedi mi?
#28.07.2010 23:58 0 0 0
  • "Genelkurmay hükümetin emrinde"


    Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, ''Genelkurmay Başkanlığı tarafından çeşitli konulardaki görüşleri ifade eden bir açıklama basın yayın organlarına gece yarısı verilmiş ve Genelkurmay internet sitesinde yayınlanmıştır. Bu açıklama hükümete karşı bir tutum olarak
    algılanmıştır. Demokratik bir düzende bunun düşünülmesi dahi yadırgatıcıdır'' dedi.

    ÇİÇEK: AÇIKLAMANIN ZAMANLAMASI MANİDAR

    Bakan Çiçek, Başbakanlık Merkez Binasında düzenlediği basın toplantısında şunları kaydetti:

    ''Genelkurmay Başkanlığı tarafından çeşitli konulardaki görüşleri ifade eden bir açıklama basın yayın organlarına gece yarısı verilmiş ve Genelkurmay internet sitesinde yayınlanmıştır. Bu açıklama hükümete karşı bir tutum olarak algılanmıştır. Demokratik bir düzende bunun düşünülmesi dahi yadırgatıcıdır.Başbakanlığa bağlı bir kurum olan Genelkurmay Başkanlığı'nın herhangi bir konuda hükümete karşı bir ifade kullanması demokratik bir hukuk devletinde düşünülemez.

    "GENELKURMAY BAŞKANLIĞI HÜKÜMETİN EMRİNDE"

    Genelkurmay Başkanlığı, hükümetin emrinde, görevleri anayasa ve yasalarla tarif edilmiş bir kurumdur.Anayasamıza göre, Genelkurmay Başkanı görev ve yetkilerinden dolayı Başbakana karşı sorumludur. Bu metnin basın yayın organlarına verilmesi ve Genelkurmayın internet sitesinde yayınlanmasındaki zamanlama manidardır.''

    GENELKURMAY BAŞKANLIĞI'NIN YANLIŞ İFADELERİ ÜZÜCÜDÜR

    Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, ''Hükümetimizin ve bağlı birimlerin gerek basın yoluyla duyulan, gerekse çeşitli ortamlarda dile getirilen, devletimizin temel değerleriyle çelişen uygulamalar konusunda duyarsız kalması söz konusu olamaz'' dedi.

    Çiçek, Başbakanlık Merkez Binası'nda bir basın toplantısı düzenledi.Genelkurmay Başkanlığı tarafından dün yapılan açıklamaya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çiçek, ''11. Cumhurbaşkanını seçme sürecinde böyle bir metnin ortaya çıkmasının son derece dikkat çekici'' olduğunu söyledi. Çiçek, şunları kaydetti:

    ''Bunun, bu hassas dönemde Anayasa Mahkemesi eksenli tartışmalar yapılırken ortaya çıkması yüce yargıyı etkilemeye yönelik bir girişim olarak algılanacaktır. Herkes şunu açıkça bilmelidir ki, hükümetimiz, devletimizin, Anayasanın 1, 2 ve 3. maddelerindeki temel ve vazgeçilmez ortak değerleri, ülkemizin birlik ve bütünlüğü, milletimizin saygınlığı, Türkiye'nin laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olma niteliği konusunda herkesten daha fazla taraftır ve hassastır. Türkiye'nin milli birlik ve bütünlüğü ve Türk Milleti'nin esenliği bu değerlerin korunmasıyla mümkündür. Cumhuriyetimizin temel niteliklerine, Anayasa ve yasalara aykırı gerçek ve tüzel kişiler tarafından tarafından zaman zaman ortaya konan hiçbir tutum ve davranış tasvip edilemez, tasvip etmek de mümkün değildir.''

    ''DUYARSIZ KALMASI SÖZ KONUSU OLAMAZ''

    Çiçek, ''Bu durumlarda, başta Cumhuriyet Savcıları olmak üzere soruşturma makamlarının hiç kimseden izin almadan gerekli soruşturmaları yapma yetkisine sahip bulunduklarını'' belirterek, şöyle devam etti:

    ''Bu konularda gereğini yapmak onların vazifeleridir. Ayrıca, hükümetimizin ve bağlı birimlerin gerek basın yoluyla duyulan, gerekse çeşitli ortamlarda dile getirilen, devletimizin temel değerleriyle çelişen uygulamalar konusunda duyarsız kalması söz konusu olamaz. Bu nedenle ilgili metinde Genelkurmay Başkanlığı'nın hükümetle ilişkileri bakımından son derece yanlış ifadelerin yer alması üzücü olmuştur. Devletimizin tüm temel kurumlarının bu konularda daha dikkatli ve özenli olması gerektiği Türkiye'nin güçlenme, modernleşme ve demokratik standartlarını yükseltme sürecinin sağlıklı yürümesi bakımından zorunludur. Aksi halde devletimizin güçlenmesine, ülkemizin huzur ve refahına telafi edilemez zararlar verilmiş olacaktır.

    BİRİNCİ GÖREV HÜKÜMETİNDİR

    Devletimizin temel değerlerini koruma konusunda birinci görev hükümetindir. Hükümet, bu konuda tavizsiz bir şekilde taraf olduğu için hükümete bağlı tüm kurumların da bu doğrultuda taraf olmaları zaten eşyanın tabiatı gereğidir. Türkiye'nin her sorunu, hukuk kuralları ve demokrasi içinde çözülecektir. Aksi bir düşünce ve tutum, asla kabul edilemez. Herkese ve her kuruma düşen görev bu sürecin işlemesini kolaylaştırmaktır. Bunun dışındaki arayışların ülkemize ve milletimize ne kadar zarar verdiği geçmişte yeteri kadar acı biçimde tecrübe edilmiştir.''

    ''GERİ DÖNDÜRÜLEMEZ BİR KAZANIMDIR''

    Hükümetin, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyet'i daha da güçlendirme ve demokrasiyi zedeletmemek konusunda ''tam bir kararlılık içinde olduğunu'' anlatan Çiçek, ''Cumhuriyetimiz ve demokrasimiz, hepimiz için geri döndürülemez bir kazanımdır'' dedi.

    Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:

    ''Bugün devletimizin temel niteliklerini koruma konusunda hepimiz el ve gönül birliği içinde geleceğe nasıl daha güçlü yürürüz bunun mücadelesini vermeliyiz. Enerjimizi iç tartışmalarla tüketmek yerine, ülkemizi küresel rekabete daha güçlü hale getirmeye ve milletimizin refah ve mutluluğunu artırmaya sarf etmeliyiz. Bu bağlamda, bazı iyi niyetli olmayanların hükümetimiz ile Türk Silahlı Kuvvetlerimizi karşı karşıya getirme çabalarını da boşa çıkarmalıyız. Türkiye'nin uluslararası toplumda itibarını zedeleyen, çağdaş dünyadaki konumuna zarar veren, Türk ekonomisinin istikrarını tehdit eden, demokrasiye aykırı, Türk Milleti'nin vicdanında yara açan davranışlardan tüm sorumluluk sahiplerinin kaçınması gereklidir. Güven ve istikrarı zedeleyenler, ülkemizin ve milletimizin ali menfaatleri bakımından doğuracağı olumsuz sonuçların sorumluluğunu da yükleneceklerini bilmelidirler.''

    Açıklamasının ardından, ''soru yanıtlamayacağını'' ifade eden Cemil Çiçek, ''Soru almayacağım ama belki aklınıza bir soru olarak gelebilir. Sayın Başbakanımız ile Sayın Genelkurmay Başkanımız faydalı, verimli bir telefon görüşmesi yapmışlardır. Onu da bilgilerinize sunuyorum'' dedi.

    ERDOĞAN BAKANLAR VE MİT MÜSTEŞARIYLA GÖRÜŞTÜ

    Öte yandan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Başbakanlık Resmi Konutu'nda bazı bakanlarla toplantı yaptı.

    Ayrıca Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanlığı'nın dünkü açıklaması ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesinin ardından MİT Müsteşarı Emre Taner ile Başbakanlık Resmi Konutu'nda yaklaşık 15 dakikalık bir toplantı yaptı.

    Ankara'da gerginleşen hava nedeniyle basın mensupları da Başbakanlık Konutu'nun önünde adeta kamp kurdu. Çok sayıda canlı yayın aracı da konut önünde bekliyor ve ana haber bültenlerine bağlantı yapıyor.

    _______________
    _____________

    sizler hükümet bu açıklamayı yaparken neredeydiniz..

    Mecliste temsil edilen CHP, ANAP, DYP, HYP, SHP ile TBMM'de sandalyesi olmayan DSP, MHP, İP liderleri erken seçim kararı alınarak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yeni Meclis tarafından yapılması gerektiğini basın açıklamaları ile belirtmişlerdir.

    e-muhtıranın verildiği gecenin sabahında partinizin genel başkan yardımcısı Onur Öymen, "Genelkurmayın tespitleri bizim tespitlerimizden farklı değildir. Her satırının altına CHP olarak imzamızı koyarız" demişti.





    tabiki herzamanki yerinizdeydiniz..



    benim son mesajı yazan olmak gibi bir takıntım yok..
    hiç aklıma gelmeyen bir şey bu..Ama bu şekilde düşünenler var demekki
    ..söyleyecek birşeyim varsa eğer; söylerim bazende birşey demeden geçerim


    ayrıca chp olarak böyle bir bildirinin altına imza koyup sonrada ;"bu aslında hükümetle danışıklı dövüştü" demek

    aklı başında insanlara has bir tutum değil..
    İnsanlar chp lilerin böyle bir oyuna gelecek kadar saf olduklarını düşünebilirler..Ve bu kadar saf insanlara iktidar emanet etmeyebilirler
#29.07.2010 01:04 0 0 0
  • MEHMET ŞEKER - YENİŞAFAK

    Taraf Gazetesi ne yapmak istiyor?

    Her ay "ortaya bir karışık" sipariş eder gibi, ortaya yeni bir darbe planı çıkarmaktan kasıtları nedir? Varmak istedikleri yer neresi?

    Ülkeye ne kadar zarar verdiklerinin farkında değil mi bu Taraf'taki gazeteciler, yazarlar, çizerler?

    Halkı korkutmak, bölmek, ülkeyi parçalamak mı hedefleri?

    Balyoz'muş, Çarşaf'mış, Sakal ve Oraj'mış...

    Ne biçim eylem planı isimleri bunlar?

    Ondan önce de Kafes'ti, Eldiven'di ve daha bir sürü şeydi.

    Uydur uydur söyle!

    "Elimizde belgeleri var, sadece sonuncusu beş bin sayfadan fazla" açıklamasına kim inanacak Allah aşkına? Gösterin o zaman belgeleri! Kargoyla gönderin, inceleyelim tek tek!

    Cuma namazında İstanbul'da camiler bombalanacakmış!

    Kendi uçağımız düşürülecekmiş!

    Yüzbinlerce kişi tutuklanacakmış!

    Darbe yapılacakmış!

    Gidin işinize kardeşim!

    Bu zamanda darbe mi olur?

    Hangi çağdayız?

    Hangi dangalak böyle plan yapar kendi halkına karşı?

    Milletin kafasını karıştırmak mı istiyorsunuz?

    Darbeyle korkutup başka şeylere mi razı etmeye niyetlisiniz?

    Darbeye karşı olanların gizliden silahlanmasını ve bir iç savaş çıkmasını mı planlıyorsunuz?

    Bizim de bu iddiaları ciddiye alarak üzerinde yorumlar yapmamızı mı bekliyorsunuz?

    Bilgi kirliliği mi yaratacağız hep birlikte?

    Toplumda tedirginlik yaratmak isteyenlerin amacına hizmet mi edeceğiz?

    Gidin işinize kardeşim!

    Bakınız, vakit geçirmeden gerekli açıklama yapıldı.

    Ne dendi Genelkurmay açıklamasında?

    "Söz konusu iddiaları ciddiye alarak üzerinde yorumlar yapılmasının ve bilgi kirliliği yaratılmasının; özellikle toplumumuzda tedirginlik yaratmak isteyenlerin amacına hizmet edeceği değerlendirilmektedir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur."

    Biz de onu diyoruz işte! Aynı şey...

    Siz de kamuoyuna karşı biraz saygılı olun.

    Yanlış Taraf'ta olmayın, doğru tarafta yer alın.

    Az önce eylem planı hazırlamakla itham edilenlerle ilgili olarak 'dangalak' gibi nahoş bir kelime kullanmak zorunda hissettim kendimi.

    İnsan sinirleniyor tabii bu tür abes manzaralar karşısında.

    Böyle hassas zamanlarda biraz kibar olmak lâzım gelir esasen.

    Derhal inceltelim ve 'dengelek' diyelim.

    Daha da kibarlaşırsak, 'dingilik' deriz, ne var yani?

    Maksat, mesele karşısındaki kararlı duruşumuzun belli edilmesidir.

    Sonra, efendime söyleyim, halkın büyük çoğunluğu tepki gösterecek sanıyorsunuz ama plan diye ortaya sürdüğünüz metinde sadece 200 bin kişinin karşı çıkacağının hesaplandığını yazıyorsunuz.

    Burada ciddi bir çelişki yok mu?

    Bizim bildiğimiz, bir Hasan Celal Güzel vardır darbe halinde tankın üzerine çıkacağını söyleyen; bir de karşı çıkma hususunda Mustafa Karaalioğlu ile Akif Beki'yi sollayacağını açıkça beyan eden Ahmet Hakan... Başka?

    O kadar işte... Ahmet Altan'ın kaçıp saklanacağından kesinlikle emin olmalısınız.
    Bakmayın şimdi böyle esip gürlediğine.

    Son söz: "Aklı ve vicdanı olan hiçbir kimsenin bu iddiaları kabul etmesi mümkün değildir", vesselam.



    27 Mayıs 1960 gecesi sabah şafak sökerken generaller, halkın oylarıyla seçilmiş Başbakan Adnan Menderes'i asmak üzerine darbe yapınca da senin baban hemen ertesi gün, 28 Mayıs 1960 günü; "Bugün canım yazı yazmak istiyor" diye coşku yükselten bir makale yazmıştı. Bu makale tarihidir. Senin genlerinin tarihi. Genlerini taşıdığın Baban, bu makalede darbeyi yapan generalleri alkışlıyor ve "(...) Silahlı Kuvvetlerimizin Büyük Ata'nın yıllar arkasından akseden manevi direktifi ile yaptığı bu hareket, demokrasimizin en sağlam teminatı olarak tarihimize geçecek ve hürriyetlerden kendi sefil benlikleri için faydalanmak isteyen gafillere her zaman için unutulmaz bir ders olacaktır" diye yazıyordu. Ahmet Altan Bey, Gerçekten aydınsan. Demokrasiden yanaysan. Yazar etiğine sahipsen! Yönettiğin gazetenin birinci sayfasında önce "Benim Babam da darbe şakşakçlığı yapmıştır, işte yazdığı yazı, bu yazıyı yazan sefili babalıktan reddediyorum" diye birinci sayfaya büyük puntolarla yazarak yayınla ve "Babam bile olsa ben darbecilere karşıyım" diye yaz. Samimiyetini görelim. Çünkü 27 Mayıs, 12 Eylül, 12 Mart darbelerinin hepsinde "darbe ortamı yaratma kışkırtmacısı olmuş" baban, dün Milliyet'teki yazısını "yanaklarından öpüyorum Ahmet'imin..." diye bitirmişti. Darbe kışkırtmacılığına doymadı, o kadar gencin günahına girdi, şimdi öz oğlu olan sen Ahmet'i kışıkırtıyor. Bu kadar aile boyu kışkırtmanıza rağmen; "generaller sizden daha demokrat" olmalılar ki, tuzağınıza düşüp darbe yapmıyorlar.

    Sabah Gazetesi yazarlarından Yavuz Donat (22 Ocak 2010 Cuma)


    vah vah vah ahmet altandan medet bekliyorsun yahu bu adaam 50 senedir
    marksist leninis takıldı ,ne oldu nedeğiştide şimdide liberal oldu başkalarını kandırcak
#29.07.2010 08:17 0 0 0