Yüzü Cama dayalı bir çocuğun
Baba hasretiyle kaç gece bekledim seni
Hergün biraz Daha yorgunken
Daha bir suskunken hergünkünden
Şarkılar söylerdim bilinmez makamlardan
Şiirler dökülürdü yüreğimden
Ya sana doymadan çekip gidersem
Gizli bir yaş gibi büyür sensizliğim
Ağaçlarda bir kuş yuvası olurum
Yabancı gözlerde aynalardayım şimdi
Bir sen kaldın zulasında hayatın birde ben
Derdimin tek anlayanı
Yüreğimin güleç yanı
Günışığım, Gökkuşağım, deli kanımsın
Yürekliysen sende beni sev bu gece
Kunduramı bağlamayı öğrendiğim gün
Kendimi sevdiğim kadar,
Sen şiir olmuşsan şiir sensizliktir artık
Çünkü yokluğuna kurşun işlemez
Nicedir gözlerim dalıp gider
Nicedir ekin tarlasında rüzgar sarı değil
Sessiz hüzünler yazılmış alnıma
Bir güneşin doğuşunu bekleyerek
Otuz bahar sonrada olsa
Adı sensizlikte olsa yılların
Bir ambulans sireninde ve sedyesindede olsam
Yinede hatırlarım seni
Ömür son limana demirleyince
Anlatacak çok şey kalır doğmamış bebeklere
İşte böyle prenses
Kaç hasta bekledi sabahı
Benim seni beklediğim kadar
Bir çocuğun ölümü kadar hazin
Bir segah taksimi kadar yaralı
Kalem olsa dünyadaki bütün ağaçlar
Ve bütün denizler mürekkep olsa
Senin şiirini yazamam yinede
Bu şiiri sana armağan ettim BEBİŞİM
Yanına almayı unutma sakın
Belki soban sönmüş, belki kitabın bitmiş
Belki dizlerinde battaniye
Yalnızlığın iç çekişini duyarsın
Paketteki son sigaram ve titrek bir mum alevi geçmişe dalarsın
Kimseler görmesede GÜLÜM
Sende kanarsın sende yanarsın.....