Her zamankinden farklı geçmemiş bir okul gününün ardından Ceren yeni mesajını okumaya hazırlanırken o an için hayatında yeni bir dönemin başlayacağının farkında değildi. Tanımadığı bir adresten gelen mesajı açma konusunda bir an tereddüt ettiyse de yeni mesaj tüm çarpıcılığıyla karşısında duruyordu.
Sanırım size aşık oluyorum.
Yarim olur musunuz ?
Yağmur C.
Uzun süren okul arkadaşlıkları boyunca Semih, kendine bile itiraf edemediği içindeki Ceren aşkına yeni bir boyut katmayı planlamış , hep nasıl bir aşık olur diye merak ettiği dostu ile farklı bir yakınlık kurmak istemişti. Nasıl olmuşsa olmuş bir anda farklı bir kimlikle onun karşısına çıkmaya karar vermişti. Öyle ya onun her şeyini biliyordu. Onu sanal bir ortamda kendine aşık etmek çok kolaydı. Peki Ceren, aslında o olmayan ona aşık olunca ne olacaktı ?
Cerenden gelen cevap çok kısaydı:
Kimsiniz ?
Semih bir an için düşündü. Kim olsam ? Sonra sandalyesini bilgisayar masasına daha bir yaklaştırdı.
Durgun bir günün ardından başlayan bu gizemli mesaj trafiği, Cerenin gitgide daha bir ilgisini çekiyordu.
Kendini göremeyen bir aynayım ben. Belki siz bana dikkatlice bakarsanız yansımam olursunuz. Belki dedim kendimi görebilirim sizde.
Bir yağmurum çoğu zaman, kendini ıslatamayan. Belki yaklaşırsanız biraz altıma birlikte ıslanabiliriz.
Kör bir ebeyim uzun zamandır. Belki de beni sobelersiniz.
Sanırım size aşık oluyorum. Yarim olur musunuz ?
Yağmur C.
Semih elinde bakkal poşeti, içinde; iki bira, bir sigara ve ekmek ile eve dönerken başı önündeydi. Sabaha kadar süren Ceren Yağmur mesajlaşmaları ardından Ceren muhtemelen sabah uyanamamış ve okula gelememişti. Ona bunu nasıl yapıyorum ? Hiç olmayan biri için onun kafasını nasıl karıştırıyorum diye düşünse de bir an önce eve gidip o sihirli kutunun düğmesine basmayı, Ceren ile Semih olarak yaşayamadığı aşkı Yağmurla yaşamayı istiyordu.
Akşamdan kalma bulaşıkları lavabonun içine doldurup acele hazırladığı peynirli sandviçle bilgisayarının başına geçti.
Windows XP başlatılıyor.
Oturum Açılıyor.
Üç yeni okunmamış posta iletisi.
Semih ileti olan diğer iki mesajı geçip, Cerenin 15:30da yolladığı uzunca gözüken cevabını açtı.
Uykusuz bıraktın beni işte. Sabah kalkamadığım için okula gidemedim bugün. Yeni uyandım, aptal gibiyim. Bu mesajlaşma işini bir yoluna koymalıyız. Senin erken kalkmak gibi bir sorunun yok sanırım. Bu yıl da okulu bitiremezsem bizimkiler tefe koyacaklar beni. Edirnede yaşıyor ailem. İşletmeyi kazandığımdan beri İstanbuldayım. İlk sene yurtta kaldım. Sonra iki kız arkadaşımla birlikte bu evi tuttuk. Bankadan emekli babam, okulu uzantınca ben para yollama konusunda zorlanmaya başladı. Ben de part time bir iş buldum. Haftanın dört günü bir kitapçıda çalışıyorum. Of kafam kazan gibi. Hala uykum var. Zaten uykuda gibiyim uzun zamandır. Beni uyandırır mısın ?
Ceren.
Nasıl da dürüst. Nasıl da gerçekleri yazıyor. Hem de hiç var olamayan birine. Bu kız bağlanacak Yağmura. Oyunları da sevmez. Yakında görüşmek ister. Bir şeyler bulmalıyım uzatabilmek için bu garip oyunu.
Senin geceyi yaşadığın saatlerde gündüzü yaşıyorum ben. Zaman farklı akıyor aramızda. Uzaklardayım, Amerikada. Sanırım arkadaşlığımız boyunca hep güneşim olacaksın benim. Doktoraya başlayacağım yakında. Gösterge bilim üzerine çalışıyorum. Özellikle masalların biçim bilimini araştırıyorum. Pamuk Prenses ile yakın ilişki halindeyim bu aralar. Ailem beni özlüyor, dönmemi bekliyorlar. Ben ne zaman dönerim, döner miyim bilmiyorum. Seni uykusuz bıraktığım için özür dilerim. Daha dikkatli olmaya çalışacağım. Bana kızma elimde değil&
Ayna ayna söyle bana senden güzel var mı bu dünyada ?
Yağmur C.
Sokak kapısının açılma sesin duyan Semih, Yağmur karakterinden bir anda çıkıp, kendine döndü. İçeriden gelen seslere bakılırsa Fatih yalnız değildi. Demek yine kız arkadaşını getirmişti. Oldu olacak bu kız da bizimle yaşasın, zaten her gün bizde diye içinden geçirdi Semih. Alışamadım bir türlü bu kıza. Zehra çok iş yapıyordu mesela. Hiçbir zaman ev, o dönemde temiz olduğu kadar temiz olamadı. Sibel de eğlenceliydi. Çok gülüyorduk. Bu kızda bir donukluk var. Aslında sessiz de değil . Odalarına çekildiklerinde içeriden gelen sesleri düşündü bir an Semih.
Ne haber oğlum ? Evi korudun mu biz yokken ? dedi Fatih kapıdan kafasını uzatıp. Semih yerinden kalktı. Her ikisine de merhaba dedi gülümseyerek.
Çay var. Yeni yaptım, koyun kendinize.
Ben istemem dedi Fatih. Sen iç istersen Elif?
Ben de istemiyorum. Dedi Elif yüzünde aynı donuk ifadeyle. Fatih bu kızda ne buluyor acaba diye düşündü Semih.
Ceren, henüz eve dönmemiş olan iki kız arkadaşını mutfakta çay içerek beklerken içi kıpır kıpırdı. Bu sefer Yağmuru anlatmayacaktı onlara. Şimdi rahat vermezler, her mesajı okumak isterlerdi. Konsantresi dağılacaktı. Aralarındaki gizli büyüye kimseyi dahil etmek istemiyordu. Sadece Yağmur ve Ceren olacaktı bu ilişkide. Baş başa.
Sonunda geldi. Rüya görmemişim dün gece. Yeni Posta İletisi. Yağmur C. Mesajın kızlardan önce gelmesi iyi oldu. Rahat rahat okuyayım. Hemen cevap yazmam. Önce biraz düşünürüm. Kızlara söyleyeyim, gece on ikiden sonra bilgisayar bana ait. Amma da yavaş açılıyor bu sayfa.
Çayının son yudumunu içerken, Yağmurdan gelen mesajı okumayı da bitirdi Ceren. Gülümsedi. Ben burada sayılarla boğuşayım, adam masallar üzerine okul okusun. Hem de Amerikada. Zengin olsa gerek. Of tam da bana göre okul okuyor. Benim gibi masal hastası bir kızın karşısına çıkan adama bak. Ne şans ?
Saat gece yarısını geçmiş, kızlar sonunda odalarına çekilmişdi. Ceren, Yağmur ile baş başa kalabilmişti.
Benden güzel kız çok etrafta. Hele senin bulunduğun yerde kimbilir ne kadar güzeldir kızlar. Beni gerçekten nasıl buldun merak ediyorum. Hayır ortak arkadaşlarımız falan da olamaz. Sen dünyanın diğer ucundasın. Keşke ben de bir yolunu bulup gelebilsem oralara. Acaba mutlu olur muydum orada ? Kimbilir belki de çok farklı olmazdı orada da hayatım. İstabula gelirken de çok büyük umutlarım vardı. Ama hiçbir şey yapamıyorum burada. Okul, iş ve ev. Zaman öylece geçiyor gibi. Çok kıskandım seni. Demek masallarla uğraşıyorsun. Ben masallara bayılırım. En çok da Üç Küçük Domuz masalına. Annelerinden uzaklaşıp, kendilerine yeni bir yaşam kurmak isteyen domuz kardeşlerin öyküsüne. Biri samandan, biri tahtadan, biri de tuğladan yapar evini. Hain kurt Rock samandan ve tahtadan yapılan evi, iki küçük domuzcuğun başına yıkar. Ama tuğladan evi yıkmaya nefesi yetmez. Tuğladan duvarlar örmeye çalıştım hep kendime. Yıkılmasın bir nefeste diye. Yavaş ol sallanıyorum.Ceren"
Öylesine dolaşırken internette bir cümlene rastladım senin. Ve takıldım peşine. Ne kadar zıplayabilir ki insan. Ay çok yukarıda. Haklı dedim kimse zıplayamaz bu kadar yukarı. Belki dedim ben uydusu olabilirim bu aya ulaşmak isteyen ilginç kızın. Belki dedim ben ulaşabilirim ona, nefesim tuğla duvarlarını aşarsa.
Mavi papatyalar yolluyorum sana. Takılsın bu gece uykuna.
ve... Papatyaları Başucuna Koyarken, Sistem Çöküyor Seni Benden Alıyor Ey Menekşe Gözlü Yağmurum...
Dil susar bazen yürek konuşur
Bazen her şey söner karanlığa bürünür de,
Sevgilinin gözlerinin parıltısı aydınlatır dünyanı.
Dudaktan çıkan kelimeler donar da,
Bir dokunus aşk sözcükleri olur sevgiliye söylenen.
Güneş ulaştıramaz ışınlarını bedenine de,
Bir bakışı olur sevgilinin seni ısıtan.
Bazen kaybolursun yaşam yolunda da,
İçten gelen tek bir gülüs tek bir gülümseme sana yol olur.
Dedim ya,
Bazen dil susar yürek konuşur
En eski dildir bu sevenler arasında hissedilen
Ve gözler, konuşan dili olur yüreğin
Tek bir bakış ömrünü dolduran bir sözcük olur o an
Gönülden gönüle ulasan en eski yoldur bu
Sadece sevenlerin bildiği
Sadece aşıktan maşuka ulaşan bir dildir bu
Tek bir bakisin dünyanı doldurduğu
Tek bir gulusun seni aşk sarhoşluğuna sürüklediği
Tek bir dokunusun tenini yaktığı dildir. yüreğin dili...
Seni ram' ının alamayacağı kadar çok seviyorum. Zipsiz, zapsız olduğun gibi...Seni ilk gördüğüm anda formatlandim. Bana öyle bir sistem transfer ettin ki, hiç bir komut artık beni senden ayıramaz. Seninle çoklu ortamlar da dahil, her ortamda mutlu olabileceğimi biliyorum.Senin megahertz'in beni de ateşliyor. Bakışların beni taa derinden scan ediyor.
Sana çok güveniyorum, bu mektubumu başkasına forward etmeyeceğini de çok iyi biliyorum. Ben, seninle evleneceğim @sli. Evleninceye kadar da söz; sana hiç bir şey insert etmeyeceğim. Evlenmeden önce DR NORTON' dan randevu aldım, ikimiz de usulen bir virüs taramasından geçeceğiz. Merak etme hiç bilmediğim softwareler' le ilişkim olmadı.Senin için hardware' i taş gibi diyorlar, ancak biliyorsun ki benim için software güzelliği hardware güzelliğinden önde gelir.
@sli, seninle biz çok dvd'ler seyredeceğiz. Sana evlilik yıl dönümünde 24 hızlı rewritable dvd alacağım. Pembe slotlu kasamız, içinde nur topu gibi hard disklerimiz olacak. Tatillerimizde ikimiz de birer Windows gezgini olacağız. Daha sonra da ver elini İnternet. Sana güzel görünmek için öyle çok çalışacağım ki, üç hafta sonra karsına yirmi bir inch plazma ekran gibi çıkacağım. Ondan sonra istersen beni duvarına bile asabilirsin. Akşamları dizlerinin üzerinde bir laptop gibi yatacağım. Asla uyku moduna geçmeyeceğim @sli.
Biz seninle ışıkları kapatıp kucaklarımızda klavye sabahlara kadar chat edeceğiz. Ancak ilk yıllarda senden biraz tasarruflu olmanı isteyeceğim, onun için screen saver, standbye modu vs. anlarsın ya açık dikkatli olmanı isteyeceğim. Salonumuzun bas köşesine babamın eski 10 megabaytlık bilgisayarını koyacağım, malum sark köşeleri bana hep çok sıcak gelmiştir, yanına da 5,25 lik disketler. O biçim nostalji olacak. Hatta yılbaşı akşamları tetris falan oynayabiliriz. Kendimizi hep geliştireceğiz, zaman hangi ram'i gerektiriyorsa uyacağız. Birbirimizden fikir download'unu bir gurur meselesi yapmayacağız. Aramızda ayrı gayri olmayacak, herkes birbirinin sörfüne saygı duyacak.O seni istemeye anasını gönderen herifin sitesini crack ettim, anasını da hack edeceğim. Ben geleneklere sadık kalmak istiyorum şeker @slicigim.
TV kartını kız tarafı alırmış. Seni, çeyiz sandığındaki emek emek doldurdugun CD-rom'larla bekliyorum. Ben de sana amazon.com dan beş taşlı bir yüzük siparişi verdim bile. Nikahımızda da real player çalacak... Home page'indekilere de çok selam, her baytını öpüyorum, CPU'm daima seninle