Nazan Bekiroğlu Sözleri

Son güncelleme: 06.10.2013 17:54
  • Nazan Bekiroğlu Yazıları - Nazan Bekiroğlu'ndan Seçme Sözler

    Gecenin karanlık koynunda kapılarını açan kent,en fazla
    en fazla bir sandalı koynuna alan deniz.
    Durağan
    ve çaresiz
    ve lekesiz
    ve temiz tertemiz.
    Adı tarihe geçmiş ve geçecek
    dişil ve doğurgan,
    kadın ve kız olan yani ki
    yani ki bütün hikâyelerin baş kahramanı olan.
    Dünyanın çevresinde döndüğü asıl güneş, çağların gerçek sahibi, gerçek yazıcısı tarihin,
    bir anda en güçlü hükümdarları yerle bir kılan
    en güçlü kumandanları köle, en zelil köleleri hükümdar kılan,
    tutsakları en derin aydınlıkta hür, hür olanı en koyu karanlıkta tutsak kılan,
    hükümsüzü birden bire hükümlüye çeviren,
    hükümlüyü birden hükümsüz eden.
    Yusuf İle Züleyha / Nazan Bekiroğlu
#17.12.2010 10:15 0 0 0
  • Fethedilen değil fethe kalkışan olarak kalacak geçmiş ve gelecek zamanlara adım.
    Acım acınızdan,
    gücüm gücünüzden çünkü çok daha fazla
    aşk benim hakkım,
    aşkın, hakkımız olmayanı istemek anlamına geldiğini bildiğimden bu hak ediş,
    çünkü bu aşk benim yazgım,
    çünkü kutsal kitaplarda zikredilecek benim adım.
    Yükselmek için düşmek ,arınmak için kirlenmek,
    çıkmak için batmak lâzım.
    Yeniden doğmak için ölmeli insan bir kere,
    ruh olmak için teni yakmalı kadın
    ve suyun serinliğini bilmek için ateşe düşmeli kadın.
    Vurucu ,kavrayıcı ve kuşatan,
    durmayan, koşan,
    böyle yazılmış benim yazgım,
    kutsal kitaplarda böyle geçecek adım,
    yazgıma ben nasıl baş kaldırırım?
    Yusuf İle Züleyha / Nazan Bekiroğlu
#17.12.2010 10:16 0 0 0
  • Ben Aslı gibi miyim ya?
    Evli evinde, yerli yerinde,
    bana yazılansa, benim alnıma, Yûsuf’un gömleğini yırtmak boydan boya,
    nasıl karşı çıkarım yazgıma?
    Adım,
    ey geçmiş ve gelecek zamanların
    dişil ve doğurgan, duygusal ve duyarlı,
    hanım hanımcık, durağan,
    ve çaresiz
    ve lekesiz
    bütün hikâye kahramanları.
    Adım adınızla birlikte anılsa da,
    dağlar ve ırmaklar arasında,
    gökler ve yer arasında olduğu kadar mesafe olacak adımla adınız arasında.

    Siz, yazgınızla iffetli,
    çaba harcamayacaksınız eteğinizdeki çamuru akıtmaya.
    Ben yazgımı yükleneceğim önce
    sonra yazgımdan iffet çıkaracağım.
    Bu yüzden Yûsuf’un arka tarafından yırtılan gömleğinden
    Züleyha’nın önden yırtılan eteğine kadar uzanacak yolum,
    Adım adım,

    aşk benim hakkım.
    Yusuf İle Züleyha / Nazan Bekiroğlu
#17.12.2010 10:17 0 0 0
  • Teşekkür ederim canım Emeğine sağlık canım
#21.12.2010 16:21 0 0 0
  • Bir gün Züleyha, ki o artık Yusuf'un özlemiyle bütün serveti ve bütün gücü de, gençliği ve güzelliği gibi kendisini terk etmiş bir kadındı, bir zamanlar görkemli alaylar eşliğinde ve bir ışık topu halinde geçtiği kentinin sokaklarından sessizce geçiyordu.
    Adımları hastalıklı ve ağırdı.
    Acımasız bir yaşlılık ve bir ahtapota benzeyen hastalık tarafından kuşatılmışsa da kalbinden daha fazla acıyan bir yeri yoktu.
    Züleyha hala AŞKTI
#24.12.2010 13:34 0 0 0
  • Yürek umutlara gebe olalıdan beri
    Sevenler ayrılıklara yenik düşmedi hiç
    Gönlümüz dar ağacındayken bile
    Ölüme küsüp
    Sadece aşkımızı sevmeyi sevdik biz
#24.12.2010 13:36 0 0 0
  • Züleyha'nın kalbi Yusuf'u yitirdiğinden bu yana hiç olmadığı kadar genişledi. İlk kez Züleyha derin bir nefes alabildi. Ve bildi ki, durur gibi görünen hayat, devamlı değişmektedir ve padişahın gedaya (dilenciye) dönüşmesi zannedildiği kadar da zor değildir.
    Yeni bir deyim daha girdi Mısır'ın lisanına bu anlamda...
    DİLENCİNİN ZÜLEYHA'YA GÜLÜMSEMESİ..
#24.12.2010 13:36 0 0 0
  • harika paylasim:)
#26.12.2010 17:30 0 0 0
  • Yontucu her şeyi üstün bir gerçekçilik duygusuyla tamamladı. Tasvirleri arasında bu gerçekçilikle bağdaşmayan tek sahne, lâcivert ırmağın burgaçlı dalgaları arasına saldığı, batacağı ya da yol alacağı zamanın tek anlık aynasından belli olmayan taş geminin üzerine kaldı. Onun da tek yolcusu vardı


    Cam Irmağı Taş Gemi / Nazan Bekiroğlu
#31.12.2010 09:54 0 0 0
  • Taşın boyanmasıydı âdet olan, sıra boyamalara geldi. Yontucunun, kullandığı boyalara güveni sonsuzdu. Asırlarca dayanacaklarını, solmayacaklarını, bambaşka renklere dönüşmeyeceklerini biliyordu. Kimi bir deniz kabuğunun, kimi bir çömlek parçasının içinde karıştırdı renkleri. İstese, sonsuz sayıda renk elde edebilirdi. İstemedi. Kimi iç açıcı, kimi kasvet verici, ama hepsi de canlı ve kalıcı renklerle yetindi. Gözlerini karla hiç ovmamış kadınların ülkesinde buz mavisi, yağmur grisi gibi, kar beyazının da ı olmazdı elbet ama renklerin en zor olanı, kendisinden başka bütün renkleri yutanı, renksizlik kılanı, göz yakıcı çiğ beyaz bile onun duvar resimlerinde yumuşadı, uysallaştı. Hacmini buldu, boyun eğdi, renklerden bir renk oldu. En çok da bir yıldız ırmağının üzerinde akan lâcivert gökyüzünün altında güzel durdu. Çünkü kraliçe her defasında yıldızlı gök altında beyaz bir elbise giyiyor oluyordu.Cam Irmağı Taş Gemi/ Nazan Bekiroğlu
#19.01.2011 14:03 0 0 0
  • Yürek umutlara gebe olalıdan beri
    Sevenler ayrılıklara yenik düşmedi hiç
    Gönlümüz dar ağacındayken bile
    Ölüme küsüp
    Sadece aşkımızı sevmeyi sevdik biz


    çok güzeldi hepside emeğine sağlık
#19.01.2011 20:07 0 0 0
  • Nazan Bekiroğlu Sözleri - Yusuf İle Züleyha Sözleri
    Yûsuf'un Güzelliği

    Güzeldi Yûsuf. O kadar ki, adı Mâh-ı Ken'an'dı. Yani Ken'an'm dolunayı.Güzeldi Yûsuf. O kadar ki, o geçerken kentinin gecesinde kentinin sokaklarından,evlerinin sahibi olan kadınlar duvara vuran ışığın şavkımasından, Yûsuf geçiyor,diye fısıldar da sevinçle birbirlerine, kandillerini söndürürlerdi. Işık göktenyere değil o geçerken, yerden göğe ağardı.Güzeldi Yûsuf. O kadar ki, her güzellik gibi onun da güzelliğinin olduğu yerdekıskançlık ve muhabbet bir arada yaşardı. Ve her güzellik gibi Yûsuf'ungüzelliğinin de kendisine zararı vardı. Ama sadece ilk anda, çünkü Yûsuf darzamanlar için değil geniş zamanlar ve uzun yollar için yaratılmıştı.Güzeldi Yûsuf, o kadar güzeldi ki Yûsuf'u hiç görmemiş bir yazıcı onungüzelliğini anlatmaya gelince sıra, sadece susardı ve onun güzelliğini ancaközetleyebilirdi. Çünkü güzelliğin özeti yazıcının sözcüklerinden çok okuyucununmuhayyilesi demekti. Sözcük sınırlı muhayyile ise sınırsızlıktı.Öyleyse Yûsuf'un güzelliği sözcüklerle sınırlı değil ancak hayalın ufukları ilesınırsızdı

    Yusuf İle ZÜleyha / Nazan Bekiroğlu
#09.07.2011 11:45 0 0 0
  • Yakub kötü bir sezgiyle baktı arkalarından. Kalbim, dedi, çıkacak sankiyerinden. Ey kalbimin şahı oğul, açıp baksam kanı-yordur mutlaka, ey benimkalbim oğul. Döner gelir misin bilmem bir daha bana?Gerçekte biri neş'eli, geri kalan herbiri neş'eli gibi görünen ama neş'eliolmayan bir kalabalık, günlük ve sandal ağaçlarının, Lübnan sedirlerininarkasında kaybolduktan sonra. Yûsuf, gömleğinin düğmelerini çözdü,sandaletlerini ayaklarından fırlatıp attı. Çimenlerin üzerinde koşup oynamayabaşladı. Bir ara sırt üstü uzanıp sevinçle, başının üzerinden geçip gidenbulutların Şekillerinden anlamlar çıkarmaya çalıştı.Bakın, diye seslendi ağabeylerine gülümseyerek, şu bir mavi clÇek, bir peygamberçiçeği, sizce de öyle değil mi? Ağabeylerinin biri, hayır, diye cevap verdi, oayaklan ters bir cüce, üstelik kör

    Yusuf İle Züleyha / Nazan Bekiroğlu
#09.07.2011 11:48 0 0 0
  • Adem sadece Adem değildi.
    Bütün insanlığın temsili onda gizli.Ezel bezminin tek sorusuna o uğultulu cevabı verenlerin, kıyamete değin şu dünya üzerinden gelip de geçeceklerin hepsiydi.Adem hepsini arkasına almış, muazzam bir insanlık ümmetinin önünde tek imam, tek müezzindi.
    Şimdi önünde secde edilen, kendisine selam verilen, kadri kıymeti bilinen, değeri fark edilen de bütün bir insanlık alemi, beniadem'di.
    Adem.Cennetin gölgeliklerinde emaneti yüklendi.
    Masumdu henüz.Omuzlarında bir ağırlık, kalbinde bir ağrı hissetmedi.
    Dağlara taşlara kalsa bu emanet taşınır gibi değildi.

    Nazan Bekiroğlu / Lâ
#23.11.2011 22:35 0 0 0

  • ]noimage

    Küçücük bir noktadan bile küçük olduğumu fark edince varlık ırmağının üzerinde, büyük hiçbir şey kalmıyor geriye. Ve bir nokta kadar küçülecek denli uzaktan baktığımda yaşama, hiçbir şey can acıtmıyor: Kozmik bakış noktası. Anladım ki ne geçmiş var ne gelecek. "Sufi an'ın oğlu". An bir nokta, hal bir nokta.
    ...
    Bir nokta imiş aslı sühan evvel ü ahir (Ruhi), sözün başı sonu bir nokta.

    Nazan Bekiroğlu / Mor Mürekkep
#23.11.2011 22:36 0 0 0
  • Nazan Bekiroğlu sözleri - Nazan Bekiroğlu'nun kitaplarından alıntılar - Nazan Bekiroğlu Yazıları
    Öyle bir ciglikla atti ki kendini Adem uykusundan, gercekte ciglik atip atmadigini bile bilemedi. Ama iki uyku arasinda rüyasinin bölündügü gün gibi gercekti. Ve basina bir sey gelmis gibiydi.
    O zamansizlik Zamaninda, cennet irmaginin kiyisinda Adem, Onunla göz göze geldi... Kuslari, tüyleri ürkütmekten korkarcasina elini uzatti yavasca. Parmaklarinin ucundan dökülen yaseminleri gösterdi. Icine dolan ses ve isiga, sevince sarmasiga, usulca, sen kimsin dedi...
    Bildigini birkez daha bilmek, kelimesini bir de Ondan duymak istedi. Ben kadinim, dedi Havvâ, ama bu benim sifatim. Adimi henüz bilmiyorum. Sonra döndü Adem'e, aklina birsey gelmisti. Sesi, bengisular gibiydi. Bana, dedi, bir isim ver, varligim olsun. Durdu, aklindan yeni bir sey gecti. Bana, dedi, sen isim ver, varligim senin olsun. Bana öyle bir isim ver ki senin adinin yaninda dursun...
    Seni anan beni de ansin. Seni hatirlayan beni de hatirlamadan olmasin. Bir "ile" koy aramiza bizi birbirimize baglasin...

    Nazan Bekiroglu/ Lâ - sonsuzluk hecesi//


#08.02.2012 20:44 0 0 0
  • Bedenim bedenin.Senin şu cismim. Ruhum ve bedenim alabildiğin kadarıyla senin. Alamadığın hiç kimsenin, yani benim. Ben bana yeterim senin yetmediğin yerde, onarırım kendi ellerimle kalbimi, kendi ellerimle severim yüreğimi. Kendime sultan, kendime tebaa olurum. Sen efendim olamazsan, kendime köle olurum.

    Nazan Bekiroğlu
#08.02.2012 23:36 0 0 0
  • Bir tek kişi vardı dökülüp saçılabileceğim. O da sendin. Sen işte. Sensin işte. İlk bakışta benzemesen de, sırtında kadife üç eteğin, basında mor yaşmağın, zümrütlerin olmasa da. Saçlarını berber başı düzeltmemiş olsa da. Amber kokularıyla ovulmamış olsa da tenin. Itırlarla yıkanmamış, yedi gümüş leğenden geçirilmemiş olsa da giysilerin. Her şeyin buharlaşabileceği kadar sıcak şu günde, bizim maceramıza, bizim tiyatromuza, bizim hikayemize, ne kadar yabancı şu kalabalığın arasında. Senin dahi farketmediğin kuytu ve serin gölgeliklerde herkesten fazla sen 'o'sun. Bir tek sana anlatabilirim ve dahası bir tek sen anlayabilirsin. Beni bana bir tek sen iade edebilirsin. Lütfet güzelim.

    Nazan Bekiroğlu
#08.02.2012 23:37 0 0 0
  • Onu, herşeyi terk ederek, herşeyi göze alarak, yaktığım gemilerde ben de yanarak, yıktıklarımın enkazı altında ben de kalarak sevdim. Hiçbir şeye akıl yetiremeyen çocukların berrak sevinciyle sevdim. Onu, ömrümün bundan sonrasına dair kuş gözü kadar bir ayrıntıyı dahi merak etmeyecek kadar mutlu olarak sevdim. Onu, gördüğüm o ile göremediğim o arasındaki uçurumları hesaba katmayarak sevdim.

    Nazan Bekiroğlu
#08.02.2012 23:38 0 0 0