Tek bir söz söyleme artık gitmek geçiyorsa aklından masadan kanları damlayan bu kalbi de al öyle git
Susturabileceksen içindeki sesi
kırılmayacaksa kolun kanadın
kopmayacaksa papatyadan yaprakların
al bu kalbi de öyle git
Senin için döktüğüm yıldız tozlarının
sana aşık ruhumun yazdığım tüm yazıların kaynağı bu kalbimdi onu da yanında götür ve öyle git
Tat vermiyor kainat
Sensiz Mehtabı seyretmek de neymiş huzura siftahsız gecelerde!
Sus söyleme!
ben yine sen olurum kagıda dökülmemiş hecelerde..
Bu aslında çoğu insanın ne anlama geldiğini tam olarak kavrayamayacağı kadar anlamlı ve anlatması zor bir cümle.Ama yarım bir cümle,bunu kim tamamlayabilirki?Söylesenize;anlatmak isteseniz anlatabilirmisiniz?
ruhumun zindanlarındaki kısık bir ışık hüzmezi zaman
neye baksam karanlığın sürgün olduğu esaret,nefeste gam
ne zamanki damlar gözlerinden iki damla yaş ve ben olursun
kağıda dökülmüş son hecelerdedir hüküm artık
ve,faili meçhullerden kurtulduğum an...
ruhumun zindanlarındaki kısık bir ışık hüzmezi zaman
neye baksam karanlığın sürgün olduğu esaret,nefeste gam
ne zamanki damlar gözlerinden iki damla yaş ve ben olursun
kağıda dökülmüş son hecelerdedir hüküm artık
ve,faili meçhullerden kurtulduğum an...
Anlatabilirmi,kurumaya yüz tutmuş koca göl,
İlk yağmur damlasının değerini,
Bilebilirmisin,rüyalarına giren sevgilinin,
Sen uykudayken,kalbinle giriştiği raksı,
İşte bunlardır,kağıda dökülmemiş son heceler.
Sen kanatlarında gökyüzünü taşıyorsun ve özgürlüğü.
Oysa yeryüzü kadar tutsağım ben..yeryüzü kadar cehennem.
Gözleri kör,sesi sağır
Ve ben kör düğümleri atarım sevdaya,zehirli bilmeceler kusarım.
Dilime dokunma sakın ya/saklım!
Durup durup kendimi edepsiz kelimelere asarım.
Soru işaretlerinden tırmanırım her gece ilmek ilmek dokunmuş ölüme.
Cevapsızım..
Sevgiydi, inandık. İnsan, varlık nedenini yok sayamazdı.
Telefondaki apansız bir sesti sevgi, soluktu.
Dokunmaktı biraz. Yollar yürümekti.
Bilinmedik zamanlarda yan-yana oturup gülümsemekti.
Pencere önlerinde ufka dalıp boşluklarda yitip gitmekti.
Uzaklarda, çok uzaklarda yol bilmez kuşların kırık kanatlarına bağlı pusulalarda
yazanı beklemekti sevgi.
Özlemekti.
Yazık!
İnsanlar gördük, biz bir ses duyumu özlemlerde yanarken,
yalan sevgilerin hoyratlığında kendine kimlikler arayan.
Duymayan insanlar gördük, bütün çiçeklere renk körü bakan.
Telefonlarda sesimiz her defasında susuz topraklar gibi çatlaktı da
onlar bizi anlamazdı.
"Sevenlerin hor görüldüğü dünyada"
aykırı mevsimlerde çığsı çığsı ıslanırdı da saçları, güneşe bakamazlardı.
Bizi bilmezlerdi. Sormazlardı. Anlamazlardı.
Aşktı, inandık.
İnsan, bütün güzelliklerin tek kaynağı olan Tanrı'ya giden yolu
bu kadar silemezdi.
Bedellerin kimi zaman yaşam pahasına ödendiği bir uygarlıktı aşk.
Sevgililer gördük, seveni yangınlarda bırakıp,
yabancı tenlerde kendini tüketen.
İhanetler gördük, yalanlar gördük, bizim olan her şeyi bir bir yağmalayan.
Artık ağlamak vaktiydi.
Ağladık.
Aslında ne kadar da zordur, gerçeği bile bile,kendini teselli etmek..
Her gece başkasının koynunda uyuduğunu bildiğin halde,
belki de bu gece çekyatta uyumuştur diye yılları tüketip umut etmek...
İçimden çıkan lafların etrafı yangın yerine çevireceğini düşününce
kilit vuruyorum dilime.
Yan diyorum içime
Sadece sen yan
Ve Dayan diyorum gönlüme
Herkes mutlu olsun
Sen dayan
SEVİYORUM DEMEKLE BİtMİYOR ey can!!!
DüşLerimi Görün öyLeySe . .
Sevdiğinizi Benim Gibi Sevin . .
GüLün Hep GüLdükLerime ..
SıkıySa öLün BakaLım . .
Her Gün öLdükLerime . .
Bir rüzgarla başlamıştı sana olan aşkımve yaz yağmurlarının serinliğinde filizlenip güneşe gülücük satmıştı gözlerinin elalığında...
Ne beyaz bir atın vardı, ne de hayaller ülkesinin prensiydin..
"Peki ben sende neyi sevdim?" diye sorma boşuna kendine...
Ben sende imkansızlığı sevdim,elimi uzattığımda tutabilecek kadar yakın olmana karşın şafak vakti kızıllığının ikametindeki ufuk kadar ulaşılmaz oluşunu sevdim..
Bilmedim,tanımadım,tenine bir kere bile olsun değmedim severken..
Ben sendeki uçurumdan hayata bakabilmeyi sevdim...
Gözümü kapadım sevdim;açtım sevdim;ölümler tattım o zaman bile sevdim.
Ama sevdiğim sen değildin.
Ben sendeki beni aramayı sevdim.
Bir kapı tokmağı yakınlığındaki ıraklıktın benim için;gurbettin,
vuslatı çok uzak olan;gurbette olan ne bendim ne de sen..
Özlediğim, hayalimdeki sendin..
Sen sadece benim hayallerime bir kılıftın,ela iri gözleri olan deli dolu
serserimdin..
Uğruna yapraklar harcadığım,kalemler tükettiğim,harfleri yorup cümlelerin
üstüne mana ağırlığı yüklediğim çocuk..
Bundan sonra seni anan kelimeler anlamsızlıklar içinde
aylak aylak dolaşıyor olacak..
Elveda! Sebebinden Eros'u gücendirdiğim kalp yanılgım...
Elveda! Adına AŞK dediğim dil sürtüşüm...
Elveda! Kalbimin kaza sonucu kazandığı yara bandı...
Kendimden uzaklaşarak kat ettiğim bir ayrılığın elden düşme hüznüyle
aşkı da arttırarak gelen zavallı kent telaşı anılarım
Ömrünü yüzleşmelere dönmüş esmer benizli intiharlarımda
aldattığım sessizliğinin kaç cümlelik bir hikayesi var da boşluğunu
sayfalar dolusu karalarım ve k/aralandım
Dili bağlı yeminlerimi sokak kaldırımlarında sürüyen çocuk bahanelerinde
sakladığım bir yüzünün yarısı ve mevsiminde bir anını terk etmiş
hatır kelebeklerinden çaldığım kambur kanatlı kadınlığım
Gelişini hatırlıyorum...
Nasıl da çocukçaydı o geliş.
Nasıl da yeni yetme.Gelişine bakmıştım ben sadece...
Sonra hayatımı nasıl dizdim nasıl şifreledim bilmiyorum. Dostlarımçevremdünümyarınım ....
Uzaklaştık sonra...
Daha gitmemiştin oysa ki.Gelişin bana değildi ki gidişin benden olsundu.
Benim dizmiş ve şifrelemiş olduğum hayatın tümünde olacaktın zaten.
Ben ona göre düzenlemiştim her şeyi.
Geldin sonra...DNA gibi şifrelenmiş hayatımın tüm şifrelerini elinle değiştirmeye geldin.
Bu defa bana geldin.Sadece bana...
Sadece bana gelmediğini farkedişim tamamen gidişinle ortaya çıktı...
Tümden gelimlere dayatılmış yalnızlığımsözlerini ezberlediğim ayrılık
dizelerini aklıma kazıdığım sensizlik ve sevda şiirleribitmek tükenmek
bilmeyen gecelerde yazılmış satırlar...
Sen yok oldun artık.Uzanamıyorum.
Dokunamıyor um.
Sevemiyorum.
Ev et evet sevemiyorum.Seni sevmeyi bile unuttum.
Cidden nasıldı benim sana olan sevgim???
Gittin ya hani sen...
bitti ya hani...
Üstüne birde kurduğum şifrem bozuldu ve ben bir sürü şizofrenik depresif yazılara gömüldüm ya paranoyak düşüncelerimle...
Ellerime bakıpsaymaya çalışıyorum...Saatlerigünleri tarihleri düşünüyorum...
Hatırlayamıyorum...
Gittin ya hani...
Kendinle ilgili her şeyi de götürdün...
Bir anı bile yok beynimde bizimle ilgili...
Biz gerçekten "biz" olamamışız demek ki diyorum beynimdeki boşlukları
gördükçe...
Artık tümden gelim yalnızlıklarım yok...
Şiirlerimşarkı sözlerilarımsatırları m da...
Bir parça varmış eskiden ben de şimdi ne olduğunu bulamadığım...
Parça bendeyken mutlumuymuşum bilemediğim...
hepsi bu kadar işte...
Bizi "biz" yapma çabalarım günün birinde sen aklıma geldiğinde oturup
yazamayacağım kadarmış...
Yani hepsi geçermiş...Yani ben unuturmuşum...
Yani ben öyle sevmişim ki...
gittiğinde acını bile bırakmayacak kadar unutmamı istemişsin seni...
sözünü dinlemişim...