Ailelerin Olumsuzluklara Yaklaşımı - Aöf Sosyoloji Dersleri

Son güncelleme: 01.06.2011 15:11
  • ailenin toplumsal uyumsuzluklara sağlıklı yaklaşımı - ailenin ekonomik uyumsuzluklara yaklaşımı - aileye destek veren toplumsal kuruluşlarOlumsuzluklara sağlıklı yaklaşmanın yolu aileleri bu konularda eğitmek, bilinçlendirmek ve onlara sosyal destek sağlamaktır. Olumsuzluklar karşısında aile bireyleri arasındaki dayanışmayı artırıcı tutumlar, eğitim yolu ile kazandırılabilir.

    Toplumsal ve ekonomik nedenlerle gelişen olumsuzluklardan korunmanın yolları, ailelere öğretilebilir. Ancak sadece eğitim yeterli olmaz. Bu eğitimin etkili olabilmesi için, bu durumlara uğramış ailelerin desteklenmesini sağlayan sosyal örgütlerin de kurulmuş olması gereklidir. Bu örgütler resmi veya gönüllü kuruluşlar şeklinde olabilir. Çocuk Esirgeme Kurumu, Sosyal Dayanışına ve Yardımlaşma Vakfı, Türk Anneler Demeği, T.C.Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu ve pek çok diğer gönüllü kuruluş ve demek, bu alanda ailelere yardım için çalışmaktadır.

    Ancak bu kuruluşların etkinlik içerikleri ve kapsama alanları yetersizdir. Sosyal güvenlik kavramı açısından Türkiye, Avrupa'daki en geri kalmış ülkedir. Bu kavram yurdumuzda ne yazık ki hala kurumsallaştırılamamıştır. Sosyal destek olgusu, çoğu kez komşu ve akrabaların yardımlarıyla gerçekleşen ve rastgele gelişen bir durumdadır.

    Bugün, örneklerini İsveç, Norveç, İngiltere, Almanya gibi pek çok gelişmiş ülkede gördüğümüz şekilde, bir sistem olarak ve kurumsallaşmış biçimde, tüm ailelerin sosyal güvenlik kapsamı içerisine alınmasıyla, sosyal güvenlik konusunda hizmet veren toplumsal örgütlerin devlet eliyle kurulup toplumun da katılımıyla geliştirilmesiyle sosyal destek sağlanmalıdır. Bu sosyal güvenlik şemsiyesi altında, ailelere maddî yardımın yanı sıra, rehberlik ve danışmanlık hizmeti de verilebilir.

    Yeni iş olanaklarının yaratılması, topluma ve çevreye uyum sağlanması, psikolojik danışmanlık hizmeti verilmesi vb. konularda sosyal hizmet uzmanları ve psikologlar işbirliği içinde, bu sosyal güvenlik şemsiyesi altında topluma hizmet sunabilirlerse ve bu hizmetleri tüm toplumu kapsayacak biçimde genişletebilirlerse toplumsal ve ekonomik değişikliklerin aileler üzerindeki olumsuz etkileri azaltılmış olur.

    Bugün dünyadaki sanayileşmiş ülkelerin çoğu refah devletidir. Bu devletlerin hükümetleri toplumdaki eşitsizlikleri, belirli mal ve hizmetleri sağlayarak ya da bu hizmetlerin sunumuna parasal destek vererek en aza indirmeye çalışırlar. Sosyal güvenlik yardımlarının amacı, çeşitli nedenlerle kendi temel gereksinimlerini karşılayamayan kişileri olumsuz ekonomik koşulların etkilerinden korumaktır. Bu yardımlar kişinin hastalık, engellilik, iş kaybı veya yaşlılık gibi durumlarda desteklenmesini ve tehlikelerden korunmasını sağlar.

    Refah devleti olan ülkelerde, eğitim ve sağlık hizmetleri, engellilik, işsizlik, konut edinme ve emeklilik gibi konularda bu çeşit sosyal güvenlik ve destek harcamaları yapılmaktadır. Bu sosyal güvenlik amaçlı harcamaların miktarı, ülkeden ülkeye farklılık gösterir. Sosyal güvenlik sistemleri gelişmiş olan ülkelerde, ulusal bütçenin önemli bir bölümü bu amaç için kullanılmaktadır. Örneğin İsveç'te gayri safî millî hasılanın %50′ye yakın bir bölümü sosyal güvenlik harcamalarına ayrılmıştır.

    Sosyal güvenlik hizmetleri, evrensel yardım veya seçime göre yardım şeklinde olmak üzere başlıca iki şekilde yapılmaktadır. Evrensel yardım biçiminde bir sosyal güvenlik hizmeti sağlayan ülkelerde gerektiğinde alınacak yardım, herkesin aynı ölçüde yararlanabileceği bir hak olarak görülür ve kişilerin gelir düzeyi veya ekonomik durumuna bakılmaz. Seçime göre yardım ilkesini uygulayan ülkelerde ise, gerektiğinde alınacak olan yardım kişilerin ekonomik durumuna göre belirlenir. Sanayileşmiş ülkelerin çoğunda sosyal güvenlik yardımlarının geleceği tartışılmaktadır.

    Ekonomik eşitsizlik, bütün toplumsal düzenlerin kalıcı bir özelliği olarak süregelmektedir. Geçmişte bu eşitsizliğin servetin, varlıklıdan gereksinimi olana yeniden dağıtılması yoluyla ortadan kaldırılacağı düşünülmüş ve buna erişmek için de refah devleti kavramı ve yüksek vergi düzeyleri uygulaması kullanılmışsa da bu tür yaklaşımlar da yoksulluğu ortadan kaldırmakta başarılı olmamıştır.


    alıntı
#01.06.2011 15:11 0 0 0