Mayınlı bir sevda tarlasındayız
İkimiz de yasaklıyız
El ele ve korkarak yürüyoruz
Korkumuz basacağımız
Her adımda yeniden başlıyor
Oysa mayınlar
Ayağımızı kaldırınca patlıyor
Yakıyordu AŞK önce dıştan içe sonra içten dışa .....
Tek dileğimdi yalnızlığımın sonu olması '' Her yalnızlığın bir sahibi var '' derdi
Derdi de giderdi ama ....O hep giderdi zaten ...Gelmesi vardı ama kalması yoktu onun .Her gelişinde gitmeleri saklardı valizinde .Bir vardı ,bir yoktu .Ve ben hayalimdeki aşka tutunup gerçeğinden ayrılıyordum her sefer
Öyle Fakirdi Ki Çocukluğum Ecel Gelse Almazdı /// Bambaşka
Kaybettiklerin , elinde kalanları görmene engel oluyorsa,kaybetmeye devam edersin durmadan.Oysa ki her kayıp ,yerine bir tecrübe bırakmadan gitmez senden .Sen de değişmelisin her değişim karşısında
Ayrı kalınca yazılıyordu her ayrılık şiiri
Birlikteyken ,bitişikken aşk yazılırdı ancak
Ama o bana aşkı değil ayrılığı yazmayı yakıştırıyordu
Demek ki o şiir bir gün yazılacaktı .....
ya da bu gece...
yani....ayrılık.....
ANLADIM Kİ AYRILIĞA DEĞİL
AYRI KALMAYA YENİLİYOR İNSAN
emegine sağlık sayende güzel birşeyler okuyoruz
aslında ben kahraman ustanın hiç bir kitabını okumadım ,ama denk geldigim kadarı ile internet üzerinden sıkı takipcileri vardırayende okumuş bulunuyorum bende
acaba bir yazar kendi eserlerini böyle bir ortamda emek verilerek,hazırlandıgını görüyomudur
görüyorsada nasıl böyle tepkisiz kalbiliyor
yada sanle irtibat kurdumu
hanı bayagı emekçileri veriyorsun ve açtıgın konu bir ,iki deyil sayıca çok fazla
emegine sağlık,eline sağlık,gözlerine sağlık olsun
sağol sığınak merakla bekliyorum onunla irtibat kurmayı
evet emek veriyorum zevkle okuyorum kitaplarını serisini yapmaya karar verdim
çünkü her okuduğum kitabında hep kendimden parçalar buluyorum
işin açığı kitabını nete düşrdüğüm için beni dava etmesinden de korkmuyor değilim hani
sanırım ben onun sayesinde sanalda meşhur oluyorum
bir kere fırsatım oldu yaa onun görüşmek ama işte nasip olmadı gidemedim
üzüldüm
gitmediğime değmezmiş keşke gitseymişim
En kolay olanıdır gitmek!
Gitmek hiç bir şeyi bitirmez
Aksine durur da yaşar gibi her şey
Gidene Değil, kalana yoldaş anıları vardır
Ayrıntıları vardır aşkın en gerisinde
Gittiğimi çok sonra anlayacaksın
Şimdi uğurluyorsan ,
Sende kalan yanlarına güvendiğin içindir
Yüreği Yüreğimde Müebbet Sevgili
Köpüğünde kaybolduğum bir denizin, gönülsüz cankurtaranı !
Çözümleyemediğim problemlerin anavatanı..
Çekip gitmeyi istediğimde bana engel olan, güçsüz ayaklarımın prangaları..
Hücrelerime işleyen sızım, Bakışları morfin, yokluğu azap olan hayırsızım .!
Ne zaman beni kördüğüm bağladın bu aşka…
Kahraman Tazeoğlu
" geldesen gelirdim
gittiğin uzakta bendim
dağ gibi bir ihanetten düştüm
bu kendime son gelişim
ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime
kendimi suçüstü yakalıyorum
ve kentsizliğimin isimsizliğini
Araz'a uyak düşüyorum
gözlerime senden düşler sürüyorum
ıslak bileklerim kan bayramına yatıyor
bana en büyük tehdit yine ben oluyorum
sonra bir durağa yaslanıyorum
sonra bir kente
ve sen gidiyorsun
ben kanıyorum
diyorlar ki " kendini dinleme hiçbir şey söylemiyorsun
oysa " geldesen gelirdim biliyorsun
yorgun Haliç'e biraz inat
biraz ihanet bırakıyorum
ellerinden bir tedirginliği bir tehdidi avuçluyorum
aklıma düşüyorsun
düşüyorum
düşünce
üşüyorum
azgın hüzünlerle körlüğüme göçüyorum
ayrılığın saati kaç geçiyor bilmiyorum
yalanlarımla bir hiçlikteyim
beni içinden kaç!
bu kentte her yağmur kendini ağlar
aklıma düşsen yalnızlık oluyorum
ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir
nerde, kimi üşüyorsun?
artık kendini yakan bir ateşim
kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz
şimdi boş duraklarda yaslanıyorum
boş kentlere
oysa " geldesen gelecektim
gündüşlerime dönüşlerimde
bakışın içiyor beni gözlerimden
gövdemi düşürüyorum güz yavrusu duraklara
uzaklığına uzanıyorum
sevdiğin sonbahar geçiyor üstümden
ama artık hiçbir göğü içmiyorsun dudaklarımdan
yıkılıyorum şarkılara
" kimseler biliyor
yalnızlık dostumdu
şimdi korkum oluyor
oysa " geldesen gelecektim
artık her şey kımıltısız bir geceye dönüşüyor
güzartığı saçlarımda oynaşan sensizlik
gözkarana yenik düşüyor en korkak yanlarımdan
kendimi yitirdikçe sana gidiyorum
göbek çukurumda sobelere karanlık uyutuyorum
düş satıcısı, ispiyoncu bir ihtiyarın insafına kalıyorum
uysal yalnızlıklar satın alıyorum
gülüşümle ödeyerek
ve içimde yalancı bir katil taşıyorum
yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarıma
cüzzamlı ruhlar cehennemine gidiyorum ben
kirli sözlerimi temize çekme
oysa " gel" desen gelecektim
gözlerim ihanete ihbar taşıyor
kuşkulu bir cinayete fısıldıyor kaşlarına
sözü namluna sürmelisin şimdi
en yaralı yanımdan vurmalısın beni
çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır
avlunda bıraktığım az kullanılmış intiharları deniyorum
ne vakit nikotinli ellerinden yola çıksam
susuşuna kan döküyor gözlerim
sen gözüne çiğ kaçtı sanıyorsun
oysa bilmelisin Araz'ım
kimsenin içi görünmez
ve hiç bulamadıklarını
asla yitiremezsin
bak şimdi aramızda sessiz kalıyor
söylenecek bütün sözler
her sabah akşam oluyorsun
alnından ellerine damlıyorsun
yüzündeki yağmurla iniyorsun kent'e
içine dert oluyorsun kentin
dışına yağmur
yüreğinde dağılıyor kristal şehirler
duvarların kan öksürüyor
ve sen
başkalarının gözlerini
yüzümde aramamayı öğreniyorsun
beni bir durağa yaslıyorsun
beni bir kent'e
gidiyorsun
oysa " geldesen gelecektim
susmak en inatçısı olmaktır yalnızlığın
en susmakta neydi öyle
sen en dinlerken
biliyorum Araz'ım
insan kendini bulmamalı, hep aramalı
gittiğin yerden başlıyorum öyleyse
gece cinnetlerimi de alıp yanıma
denize bakmayı bilmeyenler
bir gün mutlaka boğulur
işte bundandır gözlerinden kaçışlarım
siz hiç yar saçının bir telinden kendinize gurbet yaptınız mı?
ben şimdi gurbetim
içimde taşıyorum
heba olsa da senlerce yılım
oysa " geldesen gelecektim
ömrümden düşürdüğüm sol anahtarlarına takılıyorum hep
ve hayat yüklü kamyonlar geçiyor üstümden
şairler ölüdür derler (inanmıyorum) !
en karanlık ceketimi giyiyordum
ışığa kördüm çünkü
şimdi ise güneşe ilerliyorum
dirilmek için
kimliği paslanıyor eski bir anarşistin
gecenin kör gözünden utanıyorum
hadi bana en militan kelimelerle saldır
batır içime cümlelerini
beyhude bir dehşet bırak bana
hakediyorum
gizlilikten ölmek üzere olan bir akrep sızıyor içime
can kaybından ölüyorum
cenazemde namaz kılacağım
zan altındayım
yalanıma inanıyorum
yorgun söylentiler kanıyor solgun yaralarımdan
kırılır mı bilmem hüznümde taşıdığım kin
kinim kendime
susuşum sana
küsüşüm tüm dünyaya
üstü kalsın ihanetimin
" geldesen gelecektim
yine bir tren geçiyor içimden
sen kesiliyorum gülüşümün karşılığı
saçların bir rüzgarın öyküsünü taşıyor
görmüyorum, söylemiyorsun, kırılıyorum
hiçliğimin etleri yolunuyor şizofrenik bir gecede
sana bir öykü çıkarıyorum ağzımdan
süsle beni ey aşk!
geçtiğin yerleri öpüyorum
yarısı yanık bir aşkın küllerini taşıyorum
dişlerindeki nikotin tadı terkimde
sirenler ve ateş hatları içip
sesini peydahlıyorum kendimden ve kentimden
ıslak ceplerimi buluyorum el yordamıyla
ve bir asansör kapısı önünde
aslında yüzüme tükürüyorsun da ihanetimi
ben habersiz gülümsüyorum
yasadışıyım
tutukla beni gözlerimden
kalemim bitti, yitirdi şiirini şuur
öldü kanımdaki mürekkep balığı
solumdaki sis'e intihar etti intiharlar
bir aşkı kaça katlayabilirdi ki ezik bir yürek
yaşamak için geç bir zaman
ölmek için ise erken
çok davullu bir senfoni sürçüyor
dikiş tutmaz ayrılığımda
kirpiğinden yapılma bir darağacına
geceyi asıyorum
yoksun
bu yağmurlar ıslatmıyor beni
bir durağa yaslanıyorum sensiz
gidişinin en sessiz harfinden yırtılıyorum
" geldesen gelecektim oysa
kulaklarımdan bordo denizler dökülüyor
şimdi herkes biraz sen, biraz acı
göğsümde bir vagon
gizli sözler batıyor
fırtınalar çıkıyor üstüme
şakağımda
intihar acemisi bir şairin
delilik provaları
arkandan uluyan kapılardan
söküyorum kokunu
yokluğunu kokluyorum
yokluğunu yokluyorum
çöz gözlerimi senden hadi!
ücranda yak bakışımı
gözlerine bekçi sevdam
dünden ve senden kalmayım
içine her düşen
kendi keşfi sanıyor seni
oysa sen
melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin
ve kendini acıtmak istiyorsun
ama güller kendine batamaz
bilmiyor musun?
'gel' mi diyorsun?
herkes kendi gördüğüne bakar
peki hayatın rüzgarında kime yelkeniz?
kıpırdamadan duramayız bir aşk boyu
hadi! en kanadığımız yerden susalım
'gel' desen gelirdim
'git' dedin ve gittin
Karşımda bir adam var şu anda;
güncesine düştüğü mayınlı satırlarla benli zamanların izini süren.
Sen ki bir dar zaman mutluluğuydun yüreğime sızıveren.
Ben ki yüreğinin kıyısında taşıdığın uçuruma dokunabilen ilk kadın!