CENGIZ CANDAR = 30/06/2004

Son güncelleme: 02.01.2008 16:10
  • CENGIZ CANDAR = 30/06/2004
    >
    >İMPARATORLUK BAŞKENTİNDEN "İMPARATOR MESAJLARI"
    >
    >Herkes, "major policy speech" yani "önemli siyasi belge niteliğinde"diye tanımlanan konuşma için önceden hazırlanmıştı.Saat 11:30'dan itibaren Galatasaray Üniversitesi'nin Boğaz'ın hemen yanıbaşında nefes kesen güzellikte kimanzarayı sunan kampüsüne konuklar toplanmaya başladı.Saat 13:00'de kapılar kapanacaktı.Konuşmanın başlamasından on-onbeş dakika önce 225 kişi dolayındaki konuk yerlerini aldı. Beş dakika önce, Ulusal Güvenlik Başdanışmanı Condaleezza Rice ile Beyaz Saray'ın yöneticisi Andrew Ward ön koltuklarda kendilerine ayrılan yere oturdular. "İki dakika kaldı" anonsundan tam iki dakika sonra, Amerika Başkanı George W. Bush, hiç kimsenin beklemediği kuzey yönünden, rıhtımın kenarındaki podyumdan kürsüye 20-30 metrelik bir mesafeyi tek başına yürüyerek kürsüye geldi ve hemen konuşmaya başladı.Konuşmanın başladığı andan (saat 14:10)bitirdiği ana kadar, tam tamına -saatime baktım- yarım saat konuştu.Herşey, besbelli, en ince ayrıntısına kadar önceden ayarlanmıştı.Hatta,Irak'ta
    > önceki gün gerçekleşen "egemenlik devri" de, bu konuşmanın o konuyla ilişkisi ve "dekoru" da. Dünyanın "tek imparatoru"nun "emperyal gösterisi" ve onun protokolü de, tarihte iki imparatorluk başkentlik yapmış olan tek şehirde böyle olabilirdi. Öyle oldu. Bush'un konuşma saati bile Amerikalıların uyandığı ve güne başlayacağı saate denk getirilmişti.Tüm Amerikan televizyonları -CNN başta- konuşmayı canlı olarak yayınladılar. Kameraların Bush'a döndüğü noktada, arka planda, fonda Ortaköy Camii,Boğaz Köprüsü ve İstanbul'un iki yakası, -Avrupa ve Anadolu- olanca göz kamaştırıcı güzelliğiyle yakıcı Temmuz güneşinin altında uzanıyordu.Bu da bir "ince hesap"la mı ayarlanmıştı acaba? Zira, bir dönem New York Times'ın İstanbul muhabirliğini yapan Stephen Kinzer'ın Türkiye ilgili "Crescent&Star - Turkey Between the Two Worlds" (Ay ve Yıldız- İki Dünya Arasındaki Türkiye) adlı kitabının kapak fotoğrafı, tam Bush'un konuştuğu kürsünün arkasındaki fondu.
    >
    >Yine,Bernard Lewis'ın 2002'de Amerika'da satış rekorları kıran ve 11 Eylül'ün nedenlerini irdeleyen "What Went Wrong?-Western Impact and Middle Eastern Response" (Nerede Yanlış Yapıldı? Batı Etkisi ve Ortadoğu Cevabı) adlı kitabının kapağında da Ortaköy Camii vardı.
    >
    >Bush, İstanbul NATO Zirvesi'ni noktalayan "önemli konuşması"nı, aslında 11 Eylül'e bir "cevap"a dönüştürdü. Konuşması, "Ortadoğu'da demokrasi ve özgürlük"e ilişkin, yani "Ortadoğu'nun geleceğine ilişkin Amerika'nın kendisini yükümlülük altına sokması" konuşmasıydı.Bush, hiçbir vakit, artık "Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Girişimi" olarak adlandırılan "Büyük Ortadoğu Projesi" olarak dillere yerleşen "stratejik ufuklar" konusunda böylesine güçlü ve vurgulu bir konuşma yapmamıştı.
    >
    >
    >Bu konuşmadan sonra, artık, Ortadoğu'nun en az 25 yıllık tarihinin nasıl bir hedefe doğru ilerlemek istediğini anlayabiliyoruz.İstanbul Zirvesi'nden sonra, NATO da, bu "hedefe" angaje olmuş durumda. Bush'un konuşmasındaki, NATO'nun bu "re-enkarnasyonu"na göndermeler de vardı.Şu sözleri bir yana kaydetmek gerekiyor: "Özgürlüğün Ortadoğu'nun geleceği olduğuna inanıyorum, çünkü özgürlüğün insanlığın geleceği olduğuna inanıyorum.Ve,geniş Ortadoğu'da demokrasiyi yerleştirmek gibi tarihi başarı, herkesin paylaşacağı bir zafer olacaktır...
    >
    >Ve, Türkiye ve Amerika gibi uluslar daha güvenli olacaklardır, zira umut veren bir Ortadoğu artık vatandaşlarımızı öldürmeye çalışan ideolojiler ve hareketler üretemeyecektir. Bu dönüşüm, tarihin büyük ve zor görevlerinden biridir." Yani, üç-beş günlük bir politikadan değil, içinde Türkiye'nin önemli "rol alacağı" bir "strateji"den söz edeceğiz. Türkiye, Bush'un konuşmasında, çok "değer verilerek" vurgulandı. Tıpkı İstanbul'un, tıpkı konuşmanın gerçekleştirildiği "mizansen"in özellikleri, yani Türkiye'nin "Avrupalı" ve "Müslüman" ortak ve özgün kimliğinin altı çizildi.Bush, Mustafa Kemal Atatürk'ün "Türkiye'nin, diğer Avrupa uluslarının arasında güçlü bir ülke olması vizyonu"ndan söz ettikten sonra "Bu rüya, Türklerin bu kuşağı tarafından gerçekleştirilecektir" dedi ve ekledi: "Onbeş yıl önce Avrupa'yı bölen ve Yalta'da çizilmiş olan yapay sınırlar silindi.
    >
    >Şimdi bu kıtanın önünde bir diğer yapay sınırı çizme fırsatı doğdu; Türkiye'yi Avrupa'nın geleceğine dahil etmek." Türkiye'den bir "Avrupa gücü" olarak söz eden dünyanın tek süper devletinin başkanı, Türk iç politikasına, daha doğrusu Ak Parti hükümetinin oluşturduğu "Türk siyasi denklemi"ne de gönderme yaptı; "Demokratik toplumlar, inançlıların (siyasi) katılımından korkmak yerine, memnun olmalılar..."
    >
    >
    >Bu arada, İran ve Suriye'nin değişeceği ve değişmesi gerektiğine ilişkin görüşlerini dile getirirken, PKK'ya da ismen değinerek, "Ortadoğu'nun geleceği"nden PKK'yı tasfiye etti. PKK'nın, bölgenin geleceğinde yeri olmayacağını, bugüne dek,hiçbir Amerikan Başkanı'nın ağzından duyulmayacak bir kararlılıkla dile getirmiş oldu.Konuşmasını bitirdikten sonra, önüne gelenle el sıkışmaya ve şakalaşmaya başladı. Boğaz'ı ve İstanbul'un muhteşem manzarasını işaret ederek, "Buraya mutlaka yine gelmeliyim. Böyle değil. Bu harikulade şehri doya doya gezmek için..." Bush, İstanbul'dan ve Türkiye'den etkilenmişti. Türkiye'nin ve Ortadoğu'nun ve belki de Türkiye-Avrupa ilişkilerinin geleceğini etkileyecek kudrette bir konuşmayı da,etkilendiği "dekor"da yaptı. O konuşmadan sonra, Türkiye'nin bugünü ve geleceği, "Amerika tarafından sigortalandı" diyebilir miyiz?
    >
#11.08.2004 18:44 0 0 0
  • teşekkürler
#02.01.2008 16:10 0 0 0