* Kendilerinden önce o yurdu [Medineyi] hazırlayıp imanı gönüllerine yerleştirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç arzusu duymazlar.Kendilerinde bir açıklık ihtiyaç olsa bile kardeşlerini öz nefislerine tercih ederler.Kim nefsinin cimri ve bencil tutkularından korunmuşsa, işte onlar, felah kurtuluş bulanlardır *[Haşr Suresi,9]
Arap yarımadasının batısında Hicaz bölgesinde bulunan Medine şehri, Kızıldenizden yaklaşık 130 km. içeridedir.Mekkenin 350 km. kadar kuzeyinde yer alır.İslamiyetin çevreye kolayca yayılmasını sağlayacak merkezi bir konumda olması, savunmaya elverişli coğrafi bir yapıda olması, siyasi ortamın uygunluğu ve kervan yollarının üzerinde bulunması Medinenin hicret yurdu olarak seçilmesine sebep olan unsurlardan biridir.Buraya hicret edilmesinden dolayı ve halkının kendi isteğiyle İslâmiyeti kabul etmesinden ötürü Medinenin Kuranla fethedildiği kabul edilir.
Medinenin bilinen en eski adı Yesribdir.Yesrib kelimesi, Kuranda Medinenin adı olarak bir yerde, Ahzab Suresinin 13. ayetinde geçmektedir.Medine, Hicretle birlikte gelişmeye başlamış idare ve savunma, ekonomi ve pazar, toplumsal düzen gibi medeni hayatın en önemli üç fonksiyonu sırasıyla düzenlenmiştir.
Peygamberimiz [s.a.v]in Kabr-i Saadetinin bulunduğu Mescid-i Harem, tarihi kayıtlara göre yapımında Peygamberimiz [s.a.v]in de yer aldığı ilk cami olduğu kabul edilen Mescid-i Kuba, Uhud savaşının yapıldığı Uhud Dağı, Hendek savaşının yapıldığı yer, bu şehirde bulunan önemli bölgelerdendir.
Mescid-i Nebeviden başka, bir kısmının planı ve kıble tespiti bizzat Hz. Muhammed [s.a.v] tarafından yapılan mescidler inşa edilmiştir.