SU-PERI'm Mavi Dünyam Herşeyim

Son güncelleme: 24.12.2012 15:30
  • Peri resimleri - hareketli melek resimleri - hareketli peri avatarlari - Mavi Dünyam - Masmavi duygular - Su Perisi Özel - Su Perisi Efsanesi - Mavi Resimler - Mavi Huydur Bende
    noimage

    noimage

    noimage

    noimage

    noimage

    noimagenoimagenoimage

    SEN
    Soğuk kentin en sıcak gülüşlü peri'si
    Aslında ne mısralar yeter anlatmaya,
    Ne de şiirler ifade edebilir eşsiz güzelliğini
    Ama,yüreğim ve kalemim konuşacak olursa,
    SEN...Soğuk kentin en sıcak yüzlü peri'sinoimage

    MASALIMSIN SEN...! ♥

    noimage

    Görünüp kaybolan bir Peri misalisin.♥
    Acaba sen gerçek misin?

    SENI COK SEVIYORUM SU-PERIM MELEGIM HERSEYIM ♥

    noimage



    noimage

    SU-Perim'e Dair Mas Mavi duygularimizi Destanlastiralim ...

    Leyla..
#20.11.2012 14:56 0 0 0
  • Emeğine sağlık :)
#20.11.2012 15:06 0 0 0
  • Tesekkür ederim Mavi'ye dair eklemeler yapabilirsin..
    Her zaman beklerim :)
#20.11.2012 15:08 0 0 0
  • Harikasın leylim ne kadar güzel bir sayfa çok begendim eline emegine saglık canım kardeşim benim:

    noimage

    Su Perisi

    Ey su perisi dinle, sözlerim tek sanadır.
    Kara gözlerin var ya, içimdeki yaradır.
    Yaramı dağlar gibi kapa o gözlerini,
    Kalbimden döküyorum cehennem közlerini.

    Yıllardır sana yazdım, senin için ağladım.
    Ama sen hiç duymadın hep ben kara bağladım.
    Uykusuz gecelerim süslendi hayalinle
    Seni hep hayal ettim beyaz gelinliğinle.

    Kalemimde sen vardın, kağıtta, mürekkepte,
    Dinlediğim şarkıda, yazdığım hecelerde.
    Haykırışlarım sana, yalvarışım sanaydı.
    Seni yaşattığım yer, gönlümdeki saraydı.

    Dostlarım aşinaydı tebessümlü yüzüme.
    Kimsecikler bilmezdi, kan damlardı özüme.
    Senin çileni çektim, hep alınyazım oldun.
    Şiirlerime, hep sen, ilham perisi oldun.

    Yüzünü görebilmek ya da sesini duymak,
    Ah şu fani dünyada senin muradın olmak.
    Binlerce kez yeterdi, bu biçare kölene.
    Şu anlamsız boş hayat, dönüşürdü şölene.

    Burkay' ın hikayesini yeniden kendim yazdım.
    Şu dünyadan göçmeden kendi mezarım kazdım.
    Diri diri mezara girmek neymiş öğrendim
    Bedenim dünyadayken, ahretime el verdim.

    Ne hıçkırık tutulur, ne de sevda gönülde.
    Ama hapsettim seni veremli ciğerimde.
    Cama vuran her damla yağmur ve kar tanesi,
    Gizli gözyaşım oldu, görmedin Su Perisi.

    Bir yıldız kaydığında bir dilek tutulurmuş.
    Umutsuz biçareler bundan mutlu olurmuş.
    Çocuklar gibi kaç kez, dilek tuttum yıldıza.
    Dileklerim tutmadı, yıldız aktı sonsuza.

    Gitarın tellerinden dökülen nağmelerden,
    Neyiyle inleyen bir neyzenin nefesinden,
    Seni hatırlayarak sana ulaşamamak.
    Bilmezsin, ne acıdır, boşluğu kucaklamak.

    Seni sensiz yaşayıp derdime dert ekledim.
    Çorak gönül tarlamda ümit ile bekledim.
    Bekledim, bir gün gelir, güller açılır diye,
    Sen gelip güllerimi öpüp koklarsın diye.

    Ne Eylül ne Kasım' lar ne Temmuz, Haziranlar
    Sessiz sedasız geçti nice ay, nice yıllar.
    Ama sen hiç gelip te bahçevanım olmadın.
    Sır olarak kaldın hep, bir gün gerçek olmadın.

    ' Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım '
    Şarkısını dinlerken hep seni hatırladım.
    ' Senede bir gün ' ile beklerken vuslatımı,
    ' Kavuşmak hayal oldu ', çizdi şu kem bahtımı.

    Sen bir su perisisin, hep peri kalacaksın.
    Çağlayan pınarlarda gezip dolaşacaksın.
    Sır olan güzelliğin, hep yakacak bağrımı.
    Ölsem de çekeceğim yaman gönül ağrımı.

    Aşkın tarifini ben, birtürlü yapamadım.
    Mutluluk şarabını, birtürlü tadamadım.
    Yolların sonlarında tükenirken şu ömrüm,
    Dilden dile söylensin benim sevdalı türküm.

    Artık gitme vaktidir, her şey kalsın geride.
    Dökülsün tüm yapraklar, soğuk güz mevsiminde
    Yüzüm meçhule dönük, yolum kader çizgisi.
    Seni sevdim, hep sevdim, hep sevdim Su Perisi

    Oğuz Bekar

#20.11.2012 15:20 0 0 0
  • mavi yel



    noimage





    MAVİ YEL



    yüzün düşüyor aklıma,
    bir yaz akşamı önümü kesen
    muzip yasemin kokuları,
    öpüşlerin alnımda dudaklarımda,
    hani denizden çıkıp sabun kokulu bir havluya sarılırsın ya,
    ve yakamozlar dökülür saçlarından
    denizcilerin sonsuz mavi sevdası,
    tenine bulaşır

    ve kokun gelir uzaklardan

    noimage




    yorgun bir deve kervanı,
    mavi ipekler taşır rüyalarına
    sensiz
    kayıp bir türkü ruhum,
    ve beni çağırıyor
    denizin dibine düşen saklı düşler...
    seni özlüyorum
    mavi olsun adın

    noimage




    aşktan koyu
    düşlerden açık...
    bir gün
    vapurda öpüşelim

    adalara giderken

    bir yaz vakti
    sabahtan
    martılardan utanma
    hele denizden

    noimage




    ve de bulutlardan asla!
    bir gün vapurda öpüşelim
    rüzgar uçururken saçlarını
    ağzında acıbadem tadı
    çocuğumuz olursa
    adı "deniz" olsun
    bir gün vapurda öpüşelim
    adalara giderken
    ve senin yanında yaşlanayım...
    aşk elinden tutar
    ve sen anlamazsın
    yaşam nerde başlar?
    nerde biter kardelen çiçekleri?
    aşk 'dır bu dersin
    göğsüne yaslanmış bir genç kız
    bir serçe ürkekliğinde nefes alır
    sesin gümüşi bir aynadan yansır

    billur bir ırmak kıvamında.

    noimage


    bakışların derin uçurumlarda açmış
    nazlı bir çiçek..
    sessizce salınır
    her bir hüzün rüzgarında...
    bana "umut nedir?" diye sorma
    sadece sıkıca elimi tut...
    bakışların


    bazen gri bir kış bulutu


    noimage




    güneş gizlenmiştir hüznünün arkasına
    ve sanki bir adım var trenin kalkmasına
    ve de
    ayrılığa...
    bazen türküler donanır
    karayı görmüş bir gemi coşkusunda
    geçmişin gölge düşürür
    geleceğinin ışığına.
    ..
    Nerden geliyor
    bu portakal çiçeği kokusu?
    bu denizin tuzu?
    bu mavi, bu dokunuş, bu öpüş
    nereden geliyoruz?
    nereye gidiyoruz ?
    diye
    sor-

    noimage




    mu-
    yo-
    rum
    sadece seni seviyorum
    Dökülür parmaklarından
    eski bir hüznün mavileri.
    geçmiş,
    geleceğin aynasında hüzünlü bir gülüş
    ve bir ışık akar
    geçmişten geleceğe,
    zaman derim sadece,
    ve boşluk her zaman bir anlama gebe.
    dudaklarımda kafiyelenen
    tenine yazılmış şiir,
    sadece ateş, tuz ve mavi düşler.

    Alıntı

#20.11.2012 15:22 0 0 0
  • Mavi


    Durgun düzenin siyaha boyanmış duvarları var önümde

    noimage


    mavi çerçevelerden yansımıyor artık güneş
    karanlık diz boyu
    çıkış yok..
    kurtuluş yok..
    mavi..
    noimage

    bazen suya verir rengini..
    hiçbir göz pınarı dayanamaz ona..
    bazen gökyüzü olur mavi..
    sonu yoktur..
    kaplar herşeyi; herkesi..

    noimage

    azen gece olur..
    örter tüm pislikleri;
    aynı zamanda tüm güzellikleri..
    bazen soğuktur
    mavi..
    üşütmez dondurur
    donar yürekler
    buz kesilir..

    noimage
    bazen özgürlük olur..
    tutamaz kimse içindeki çocuğu
    vurur kendini enginlere..

    noimage
    bazen yalnızlık olur..
    aldırmaz kimseye
    bazen hüzündür..
    hıçkırmak hiç kalır yanında
    duyar
    hüzün mavisi
    çığlıkları sağır kulaklar..

    noimage

    bu son çırpınışı balığın dizginsiz düzene..
    ateş suya hükmediyor
    balık ateşte yüzüyor..
    Anladım ki;
    Kelimelerin bittiği yerde sen başlıyordun

    noimage
    Alıntı
#20.11.2012 15:24 0 0 0
  • SU-PERISI Ablacim senin o kocaman yüregine az bile..
    Canimsin

    PARGALI03Harikasin..
    Ellerine yüregine gönlüne saglik cok tesekkürler
#20.11.2012 15:25 0 0 0
  • mavi




    noimage




    Diyorum ki,
    bir gün sevdamı yüreğime yüklesem,
    alıp gölgemi yanıma dağ deniz çekip gitsem
    insanın olmadığı uzak kıyılara.
    Ormanlar dolaşsam, dağlar, denizler
    Ağaçlar diksem bulutsuz adalara,
    çiçekler sulasam keyfimce,
    yıldızlar arkadaşım, kuşlar yoldaşım olsa
    Şiirler toplasam gün boyu mavi göğün altında
    Bir sevda rüzgarı esse uzaklardan,


    bir ılık meltem, alıp götürse
    hayallerimi bilmediğim, tanımadığım uzak yerlere
    Gözlerimi kapatıp dalıyorum mavi düşlere,
    Bir demet süsen kokusu yağıyor üzerime ,
    bir demet sümbül kokusu.
    Yağmurdan sonraki mis gibi kokan toprağın kokusu...
    Çocukluğum,
    ilk gençliğim düşüyor aklıma;
    sanki bir dağbaşındaymışım,
    bir göl kıyısında suya daldırmışım a
    yaklarımı rüzgarla konuşuyorum.
    Suların nazlı nazlı akışını duyuyorum,
    serin serin esişini rüzgarların,
    bir kelebeğin kanat vuruşunu duyuyorum,
    bir ceylanın ürkekliğini, bir kumrunun yakarışını...
    Mavinin masumluğunu, kırmızının sıcaklığını,
    yeşilin cıvıltılarını hissediyorum.
    Sesimi alıp götürüyor sular uzak denizlere ...
    Mavi ve dalgalı bir denizlerde küçük bir tekne oluyor kalbim;

    noimage

    ki, rengi düş mavisi.
    Duygusal bir limana sığınma çabalaması içinde.
    Mavi yolculuklarını düşlediğim uzaklar,
    cennetin sonsuz güzelliğini andırıyor.
    Günahsız bir yaşamın yeri olan cenneti.
    Dans eden güvercinler, bembeyaz kanatlarındaki her bir tüyü
    kalbimin içine topluyorum.
    Bembeyaz papatya tarlalarından
    papatyalar savuruyorum gökyüzüne
    . Beyaz güvercinlerin pencereme bıraktığı s
    evgileri yolluyorum gökyüzüne...
    Sonra mavi düşleri koynuma alıp uyuyorum.
    Bir yağmur sonrası güneşin sıcaklığıyla beraber
    gökkuşağının renkleri doluyor içime.

    noimage

    Kalbim ve ruhum huzura ulaşıyor.
    Mutluluğa kavuşuyor bedenim.
    Hiç bitmesin istiyorum bu huzur dolu dakikaların,
    sonu gelmesin istiyorum.
    Uyanınca mavi düşlerden
    gerçeklerin katılığına takılıyor gözlerim,
    bakıyorum bahar uzakta daha, l
    eylakların açmasına çok var,
    sancılı her mevsim sonrasında yeşerecek dalları vardır ağaçların.
    Bu bahar hangi dalım kurumuş,
    hangisi yeşil anlayacağım.
    Hiç yeşermezsem bilki kurumuşum artık gölgemde olmayacak...
    Yine de uzaklar hep bir sevda ritmi taşıyor yüreğime,
    bir aşk masalı, bir rüya iklimi taşıyor.
    Bir leylak mevsimi, bir huzur kokusu, bir gönül iklimi taşıyor
    Göklerin yanağından süzülen bir damla gözyaşıyım ben,
    gözleri buğulu bir sevda yolcusu,
    oysa hiç bir liman almıyor beni,
    hiç bir gemi tanımıyor, hiç bir insan anlamıyor.

    noimage

    Uzaklar, içimde tanımadığım iklimlere akıp giden
    derin bir ırmaktır artık.
    Her akşam hüznünü kuşanır gözlerim, sığınır uzaklara
    Ben ki, hep uzak yolculuklara yüklerim sevda düşlerimi,
    hep yarınlara ertelerim.
    Yarınların ne getireceğini bilmeden...
    Yokum artık yokumsayın, boşuna aramayın beni,
    dalgalı bir denizde kırık bir tekneyim şimdi.
    Bir sevdam kaldı ardımdan,
    bir de ayak izlerim sokaklarda
    Ben, ben ki, varılmayan uzak mavi yolculukların yolcusu
    Maviydi hayat rengim...
    Sensiz geçirdiğim senli günlerde
    uçuk mavileri rafa kaldırdım
    mavi yelpazemden...
    Gri lacivert arası gidip gelmelerde günler...
    Belki de sonbahar renklerini seçerim kendime artık...


    Huzurun anlamı kalmadı nasılsa...
    Hüznün tonuysa griyi çoktan aştı...
#20.11.2012 15:26 0 0 0
  • noimage

    Mavi Düşlerin Tanığı

    Mavi düşlerimde büyüttüğüm,
    Gülümsemelerimde avuttuğum sevgiliydin sen.
    Dalgalardan saç yapmıştım tualime,
    Gözlerini okyanuslardan biriktirmiştim,
    Yüreğime yer açmıştım gökyüzü derinliğinde.
    Maviliklere salmıştım yüreğimi,
    Cam şişenin içinde.
    Özlemlerimi ekleyip rüzgarın kanadına,
    Düşlerine gönderdiğimdin sen.

    Mavi düşlerimde büyüttüğüm,
    Aynalarda en güzel seçtiğimdin.
    Karlı kışlara inat, sıcacık kalan yanımdın
    Tebessümlerime kattığım.
    Mavi yanımdın, özgür yanımdın.
    Dudağımda sakladığım ıslığımdın benim,
    Gözlerinden ışık çaldığımdın sen.

    Mavi düşlerimde büyüttüğüm,
    Sarhoş şarkılarımdın.
    Aydınlıkların kıskandığı sevgiliydin sen.
    Deniz dibindeki en gösterişli inci,
    Gökyüzündeki en parlak yıldızımdın.
    Şiirlerimin tek tanığıydın sen.
    En gizli yanımdın.

    Mavi düşlerimde büyüttüğüm,
    En masum çağımdın.
    Hiç gitmeyecek sandığım sevgiliydin sen.
    Oysa; maviliklerimin büyüklüğünden kaçtın.
    Takılıp bir rüzgarın ardına,
    Düşlerimi sensiz bıraktın.

    Mavi düşlerimin son damlasıydın.
    Aktın



#20.11.2012 15:33 0 0 0
  • Leylim PARGALI harikasınız çok güzel bir sunum olmuş emeginize yüreginize saglık.

    SU PERISI Masalı

    Bir gün, güzel mi güzel bir Su Perisi deniz kıyısında oturmuş düşünüyormuş; kendisinin bir işe yaramadığını, yaşamın anlamsızlığını, insanların duyarsızlığını, orada niye bulunduğunu... Bir yandan da denizdeki dalgalara bakıyormuş. Dalgalardan küçük olanlar kıyıya kadar ulaşıp yumuşacık geriye doğru akarken, karşıdan köpürerek gelen büyük dalgalar kendi kendini kırıyor, hızı kesildiği için de kıyıya ulaşamıyormuş. Dalgaları insanlara benzetmiş birden. “O küçük dalgalardan biri neden ben olmayayım?” diye düşünürken bir şimşek çakmış aniden. Her yer aydınlanmış. Gördüğü tek şey sapsarı, parlak, gözleri kamaştıran bir ışık... Ardından yer gök kararmış, bir şey göremez olmuş. Sanki hortum gibi bir şeyin içinde oradan oraya savrulduğunu duyumsuyor ama ne olduğunu anlayamıyormuş.
    Sonra bir sessizlik, sakinlik... Uykudan uyanırmışçasına gözlerini açmış. Etrafına bakmış, denizi görememiş... Dağların tepesinde bir yerdeymiş. Çevresinde ağaçlar ve gökyüzünde süzülen kuşlardan başka bir şey yokmuş. Bu arada gökyüzündeki kuşların da martı olmadığını fark etmiş. Ne yapacağını, ne yöne gideceğini bilmeksizin yürümüş, yürümüş, yürümüş...
    Yorgunluktan ve susuzluktan bitkin düşmüş. O sırada bir elma ağacının yanından geçmekteymiş. Hemen bir tane koparmış. Susuzluğunu ve açlığını giderir diye... Elmayı ısırmak için tam ağzına götürecekken, kurtlu olduğunu fark etmiş. Umutsuzca elmayı arkasına doğru fırlatacağı sırada... O da ne? Elmadan bir ses:
    -“Ne olur atma! Sen elmayı ısırmazsan ben buradan çıkamam.”demiş.
    Su Perisi, kendisiyle konuşanın bir elma kurdu olduğunu anlamış:
    -Elmayı ısırırsam, sana zarar verebilirim. Başka bir yolu olmalı. Eğer gerçekten istersen çıkabilirsin oradan.
    -Ya diğer elmalardaki arkadaşlarım? Onlar da çıkmak istiyorlar. Bize yardım eder misin?
    -Elimden geleni yapmaya çalışırım. Ama bunu başaracak olan yine sizlersiniz.
    Şimdi beni iyi dinleyin; elmaların kabuğunu dışarıdan silerek inceltmeye çalışacağım. Sizler de içeriden dışarıya doğru bir tünel kazmaya çalışın. Kolay olmayacak biliyorum ama ışığı duyumsamanız gerek. Işığa doğru yaklaştığınızı hissettiğinizde iş kolaylaşacaktır.
    Ne kadar sürmüş bilmem ama, Su Perisi açlığını da susuzluğunu da unutmuş, durmaksızın her bir elmayı binlerce kez tek tek silmiş...
    Elma kurtları, -Su Perisinin hortumda duyumsadığı gibi- karanlık ve durmadan derinleşen bir tünel açarak ilerlemişler. Işığa yaklaştıklarını duyumsadıklarında çok yorgunmuşlar. Tam elmayı delip başlarını dışarıya uzattıklarında ışıktan gözleri kamaşmış. Dışarıya çıkacak gücü kendilerinde bulamamışlar.
    -Haydi artık, işin sonuna geldiniz. Çıkın dışarı! diye seslenmiş Su Perisi. Su Perisinin yemek için kopardığı elmadaki kurt ;
    -Ama ben korkuyorum, aşağısı bir uçurum... Ya düşersem?
    -Tüneli kazıp ışığa doğru ilerlerken ne kadar değiştiğinizin farkında değilsiniz sanırım. Yine de düşecek olursan ben seni tutarım. Haydi bakalım!...
    -A...a...an...anneee!... Düşüyorum... Yoo uçuyorum... Ama benim kanatlarım var!...
    Tüm elma kurtları kendilerini elmadan aşağıya uçuruma atmış ve kanat çırparak Su Perisine teşekkür etmiş.
    Su Perisi de onlara yardım edebilmenin mutluluğunu tatmış. Bu sırada susuzluğunu duyumsamış. Aklına masmavi sular gelmiş. Derken yine bir şimşek, gök gürültüsü ve ardından yağmur... Su Perisi, denizdeki minik dalgalar gibi geriye doğru akmış, gitmiş...
    Elma Kurtları; “Dur, gitme! Bizi bırakma!...” diyecek olmuşlar, ama Su Perisi onlara; “Bundan böyle bana ihtiyacınız olmayacak. Siz ışığı yakaladınız, aydınlığa çıktınız. Her şeyin farkındasınız. Eğer isterseniz, dünyayı değiştirebilirsiniz. Bir damla olarak hep yanınızda olacağım.” diyerek uzaklaşmış.
    Elma kurtları, gökyüzüne her baktıklarında denizin mavisini, kuşların kanadında martının beyazını, yağmurun her yağışında, yanaklarından süzülen her damla yaşta Su Perisinin sıcaklığını duyumsamışlar.
#20.11.2012 15:35 0 0 0
  • noimage
#20.11.2012 16:50 0 0 0
  • noimage
#20.11.2012 19:24 0 0 0
  • noimage


    Sen bir su perisisin, hep peri kalacaksın.
    Çağlayan pınarlarda gezip dolaşacaksın.
    Sır olan güzelliğin, hep yakacak bağrımı.
    Ölsem de çekeceğim yaman gönül ağrımı.

    Aşkın tarifini ben, birtürlü yapamadım.
    Mutluluk şarabını, birtürlü tadamadım.
    Yolların sonlarında tükenirken şu ömrüm,
    Dilden dile söylensin benim sevdalı türküm.

    Artık gitme vaktidir, her şey kalsın geride.
    Dökülsün tüm yapraklar, soğuk güz mevsiminde
    Yüzüm meçhule dönük, yolum kader çizgisi.
    Seni sevdim, hep sevdim, hep sevdim Su Perisi

    Su perisi şiirinden //
    Oğuz Bekar
#20.11.2012 19:38 0 0 0
  • noimage

    Sen daima hayatımızda olacaksın SUPERİM...
#20.11.2012 19:46 0 0 0
  • noimage
#20.11.2012 20:18 0 0 0
  • noimage


    Peri Kızı

    Denizleri gözlerine resmetmiş
    Ne güzel şeysin sen ey peri kızı
    Güneşin ışığı başından düşmüş
    Ne güzel şeysin sen ey peri kızı.

    Bir bardak suda dalgalanır sesin
    Ölmüş gönlüme can verir nefesin
    Bir ben var idim, artık bir de sensin
    Ne güzel şeysin sen ey peri kızı.

    Yanağının alı bahar getirdi
    Güzelliğin beni yedi bitirdi
    Görünce başım aklını yitirdi
    Ne güzel şeysin sen ey peri kızı.


    Özene bezene yaratmış Allah
    Benzerini görmedim vallah billah
    Sen gibi olur hayatın inşallah
    Ne güzel şeysin sen ey peri kızı.

    Turgut Uzdu
#20.11.2012 21:44 0 0 0
  • noimage
#20.11.2012 21:44 0 0 0
  • noimage

    noimage

    noimage
#21.11.2012 07:41 0 0 0
  • noimage

    noimage

    noimage
#21.11.2012 07:48 0 0 0