Çocuğumdaki Problemleri Nasıl Çözerim

Son güncelleme: 08.01.2013 23:14
  • çocuklarla yaşanan sorunlar nasıl çözülür - çocuklardaki dikkat eksikliği sorunları - çocuklardaki problemleri nasıl çözeriz

    DİKKAT EKSİKLİĞİ

    Anne-baba bu problemin farkına varsalar da önemli olarak görmeyebilirler. Ancak okula başladığı dönemde öğretmen “çocuğunuzda dikkat eksikliği var” dediği zaman, ebeveynler olumsuz tutum geliştirmektedirler. Çünkü o ana kadar fark edilmeyen ya da sorun olarak görülmeyen bu durum sorun olarak karşısına çıktığı için ebeveyni rahatsız olmaktadır. Oysa bu sorunu kabullenip çözüm yolları aranmak zorundadır. Sınıf öğretmeni ve okul rehber öğretmeniyle görüşün; okul içerisinde çözülemeyecek düzeyde ise rehberlik araştırma merkezleri ve hastahanelerin psikiyatri servislerine başvurulabilinir. Evde anlayabileceğiniz kadarı ile şu bilgileri verebilirsiniz.

    1-Çocuğunuz derslerine veya yapacağı çalışmaya birkaç dakikadan fazla ilgilenemiyorsa,

    2-Sevdiği bir filmi ya da programı izlerken sıkıldığını söylüyorsa,

    3-Oyun oynarken dikkatinin başka yerde olduğunu fark edebiliyorsanız,

    4- Eşyalarını her gün kaybediyorsa.(özellikle silgi, kalem, defter...)

    5-Sürekli sakarlıkları varsa,

    Dikkat eksikliğini fark edebileceğiniz diğer davranışları bunlara benzer yolla bulabilirsiniz. Bu eksikliğin çocuğun eğitimine zararını düşününüz. Bu eksikliği kabul edip çözüm yolları aramayan anne-babanın ne kadar yanlış yaptığını düşününüz. Bu konuda son olarak şunu söyleyebiliriz, anne-babalar uzmanların söylediklerini dikkate alsınlar ve asla reddetmesinler. En büyük taktik kabullenip,çözüm yolu aramaktır.

    ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ

    Öğretmenleri zor durumda bırakan bir durumdur. Ebeveynler okumada sıkıntı çeken bu öğrencilerin durumunu okula ve öğretmene bağlar. Çünkü, bu çocukların zekaları normal hatta normal üstüdür. O zaman “Niçin okumuyor?” sorusunun cevabını okulda ve öğretmende bulan veli sorunlar yaşatacak ve yaşayacaktır. Kısaca, normal ve normal üstü zekaya sahip çocuklarda görülen bir durumdur. Sıklıkla okul başarısızlığı şeklinde yaşanan ama nedeni bilinmeyen bir durumdur. Özellikle okula yeni başlayan çocuklarda fark edilmez, yeni başlamanın sıkıntıları sanılır. Uzman desteği aranmalıdır.

    Öğrencinin özel öğrenme güçlüğü yaşadığı nasıl anlaşılır ?

    v Zeka seviyesi normal ama okuma yazma alanında başarılı değil.

    v Harfleri ters yazarlar.

    v Satırı takip ederek yazmazlar.

    v Yönleri tarif edemezler.

    v 41 i 14 yazabilirler.

    v Ödevlerini tahtadan alamazlar(Öğretmen sildi, zaman yoktu, arkadaşım sildi...)

    Okullarda yaptığımız incelemelerde ebeveyn ile öğretmen arasında yaşanan sıkıntıların kaynağını oluşturan konu budur. Bazen ne öğretmen ne veli özel öğrenme güçlüğünü ortaya çıkarabilir. Özellikle birinci sınıf öğrencilerinde bu konuda çok sıkıntı yaşanır. Ebeveynin okula olan güvenini kıran anlaşmazlıklar çıkar. Sürekli çocuğa bir yüklenme vardır. Bu konuda yapabileceğimiz en güzel şey çocuğun özel eğitimle desteklenmesidir. 2004-2005 eğitim öğretim yılında yaşadığı olayı bir öğretmenimiz şöyle anlattı:

    Mert çok akıllı bir çocuktu, ama çizgisel çalışmalardan başlayarak cümle döneminde sürekli hatalar yapıyordu. Bu hataların sonucunda ailesini çağırdım ve çocuğun özel öğrenme güçlüğü çektiğini anlattım. Çünkü çocuktan aldığım veriler onu gösteriyordu. Veli bu durumu asla kabul etmedi ve ilk dönemlerde yaşadığımız olumsuz bir olaydan sonra kendisini istemediğimi ileri sürdü. Okul idaresine giderek sınıf değişikliği istedi. Üstelik beni şikayet etti. Durumu asla kabullenmedi ve sınıf değiştirildi. Değiştirildiği sınıfın öğretmeni yaşananlardan dolayı sessiz kaldı. Çünkü onun da birçok öğrencisi vardı ve sorun istemiyordu. Veli sorunu öğretmende ve okulda arıyordu. Çocuğu her teneffüste gördüğüm zaman üzülüyordum. Çocuk yıl sonu geldiğinde okumayı öğrenemedi ve bir çok problemler yaşadı. Problemlere öğretmeni müdahale edemedi. Yıl sonu yaklaştığı bir zamanda daha fazla bu durumu kabul etmeyen veli, okul müdürüne gitti “okul ve sınıf yüzünden çocuğunun okuyamadığını” söyledi. Müdür, beni ve çocuğun yeni öğretmenini çağırdı, çocuğun normal bir zekaya sahip olmasına rağmen okuyamama sebebini sordu. Ben eylül ayında veliye “çocuğunuzda özel öğrenme güçlüğü var, birlikte çalışırsak ben bu sorunu aşar ve çocuğunuzu okuturum” dedim. Fakat veli bu durumu kabullenmedi, şiddetle bana karşı çıktı. Sonuçta çocuk zarar gördü. Veliye yaptırımımız yok. Ben de olay yaratıp kötü öğretmen olmak istemedim. Çünkü benim de bundan başka elli üç öğrencim var. Velinin beni kötülemesine izin verip, diğer öğrencilerime karşı güvenimi sarsamazdım. “Bir kayıp elli üç kazanım” gözüyle baktım. Ben bunları anlatırken veli ağlıyordu. Ağlamanıza gerek yok, çocuk hepimizin dedim ve yardımcı olacağımı söyledim. Velinin inadı yüzünden çocuğun bir yılını kayıp etmiştik. Bundan sonra şöyle diyorum: Zorda olsa kabullen ve sorunu gidermeye çalış!

    Yukarıdaki yaşantıdan çıkardığım sonuç şöyleydi: “bilinçli olmak eğitimde önemlidir” Bir annenin çocuğuna istemeden yaptığı kötülüğü okudunuz.

    OKUL BAŞARISIZLIĞI

    Okul başarısızlığı ilköğretim boyunca görülen bir durumdur. Öğrencinin daha çok akademik derslerden (1.sınıf için: Türkçe, Matematik,Hayat Bilgisi…) gösterdiği başarısızlıktır. Bunun sebepleri çocuğun zihinsel geriliği, özel öğrenme güçlüğü, hiperaktivite ve ailevi sebepler.

    HİPERAKTİVİTE

    Bu çocukları, aileleri yaramaz, çok hareketli gibi tanımlarla geçiştirirler. Okula başladığı dönemde eldeki verilerle öğretmen, “hiperaktif bir çocuk, sorunlar yaşayabiliriz” dediği gün, ebeveyn okula ve öğretmene sıkıntılar çıkarmaya başlar. Elbetteki bu tanımı koymak zordur ama araştırılması gerektiğini veli anlamalıdır ve çözüm yoluna gitmelidir. Çocukların %5 inde görülür. Erkek çocuklarda kız çocuklara oranla 3 kat daha fazladır. Her sınıfta ortalama bir ya da iki öğrencide görülür. Zekaları yaşıtlarından daha geride yada daha ileride değildir. Ancak, olan kapasitelerinin altında akademik başarı gösterirler, Zor bir tanımlamadır ama belirtileri şunlardır:
    1-Genellikle bu tür çocuklar yerinde duramazlar.

    2-Riskli yerlerde gezmeyi severler.

    3-Sürekli kıpırdanırlar ve vücutlarının bir parçası sürekli hareket halindedir.

    4-Sıra bekleyemezler.

    5-Normal faaliyetleri "sıkıcı" bulurlar.
    6-Tehlikeye atılırlar.
    Bütün çocukları, yukarıda saydığımız daha bir çok özelliklerinden tanıyabiliriz. Ancak bu hareketleri yapan her çocuğa hiperaktif diyemeyiz. En az altı ay boyunca bu hareketleri yapmış olması gerekir. Bazı ebeveynler “hiperaktif” sözcüğü ile ilk defa karşılaştıkları için tepki gösterebilirler. Hiperaktivite sendromu olan çocuklar, gerekli ve yeterli tedavi görmezlerse, sınıfta kalma, okuldan ayrılma, okulda başarısızlık, sosyal ve duygusal uyumsuzluk gösterme şansları, diğer çocuklara oranla daha fazladır. Okul rehber öğretmeninden bilgi alınmalıdır.


    ÇALMA
    Çalma bir davranış problemidir. Okullarda çocuklarda görülmektedir. Aile bunu normal hayat içinde fark etmeyebilir. Okulda ve ailede başkalrının eşyalarını almama çok iyi öğretildiği halde çocuk; evdeki eşyalarınızı habersiz alıyorsa, çantasında ona ait olmayan eşya buluyorsanız, gittiği yerden bir şeyler getiriyorsa çalma olayından bahsedebiliriz. Bu konuda önlem almak okulun ve ailenin görevidir. Bazen bu problemlerin çözümünde uzman kişiler gerekebilir. Bu tür çocuklar için okullardaki rehberlik servisleri ve uzman kişilerden yararlanmayı unutmayınız.
    TIRNAK YEME
    Tırnak yeme genellikle herkes tarafından fark edildiği için bu konuda ebeveyn ve öğretmen arasında sıkıntı çıkmaz. Sıkıntı çıkmayan bu konuda çözüm yolları birlikte bulunur. Sıkıntılı, huzursuz duygular yaşandığı ve eller boş kaldığında görülen bir davranıştır. Tırnak yeme bir güvensizlik belirtisi olarak kabul edilir. Aile içinde aşırı baskılı bir eğitimin uygulanması, çocuğun sürekli azarlanarak eleştirilmesi, kıskançlık, yeterli ilgi ve sevgi görememe, sıkıntı ve gerginlik başlıca nedenlerdir. Taklit yoluyla da edinilebilen bir davranıştır. Ailede herhangi bir bireyin tırnak yeme davranışı göstermesi doğal olarak çocuğun ilgisini çekecektir. Tırnak derin kesilebilir. Çocuğun kendi tırnak bakımıyla uğraşması da yararlı olabilir. Bu konuda bilimsel tanılar ve çözüm yolları çeşitli kitaplarda bulunabilir.
    SALDIRGANLIK
    İnsanın doğasından gelen ve doğuştan var olan bir dürtüdür. Saldırganlık iki türlü gözükür. Biri kendine zarar veren diğeri başkasına zarar veren saldırganlıktır. Saçını başını yolma,başını duvara vurma, kendini ısırma veya kendine zarar vereceği ile ilgili tehdit etme şeklinde görülür. Başkalarına zarar veren saldırganlıkta ise yaşıtları ile uyumlu ilişkiler kuramaz. Aşırı geçimsizdir, ilişkileri gergindir, kavgacıdır. Okullarda sürekli kuralları çiğner ve öğretmeninden sık sık ceza görür. Bu durumlarda ailenin sergileyeceği tutum okul için çok önemlidir. Bu durum okul aile arasında gerginliğe yol açar ve sorunlar çıkar. Saldırganlık davranışı gösteren çocuğun ailesi mutlaka uzmanla görüşmeli. Sadece kendi ailesine sorun yaratan değil, sınıftaki hatta okuldaki bütün çocukların ailelerinin sorunu haline gelmektedir. Çünkü, bu tür çocuklardan şikayet çok gelmektedir. Sorunu üst boyutlara taşıyan ailelere rastlanmaktadır. Tek çözüm yolu aile sorunu kabullenmeli ve çözüm yolu aramalıdır. Aile çözüm yollarına okulu da katmalıdır.
    KENDİNE GÜVENSİZLİK
    Çocuğun eğitim-öğretim hayatına etki eden çok önemli bir konudur. Daha çok çocuğun büyüme döneminde ailenin tutumlarına bağlı olarak güvensizlik sorunu ortaya çıkar. Ailenin çocuğa yeterli sosyal destek olmaması, çocukta güvensizliğe yol açar. 3-5 yaşlarında çocuğun yetiştirme tutumlarına aile dikkat etmelidir. Daha çok kardeş kıskançlığı, anne-baba boşanması gibi daha bir çok nedenler sayabiliriz. Bu durum çocuğun kendine olan güvenini sarsar.
    Okul döneminde şu şekilde ortaya çıkar: İçe kapanıklık,arkadaş edinememe, sürekli yardıma ihtiyacı olma… Bu konuda çocuğun uzman desteğine ihtiyacı vardır.Bu durum okullarda üst seviyeye çıkmaktadır. Arkadaşları ile iyi ilişkiler kuramama, sınavlarda başarısızlık gibi. Bu konunun çok geniş olması ve bilimselliği gerektirdiği için okullardaki rehberlik servisleri ve uzman kişilerle irtibata geçilmelidir.
    Yukarıda saydığımız okul başarısızlığı etkenleri ve davranış bozuklukları genelde kısa bir uyarı amaçlıdır. Buna benzer durumlar çok vardır, fakat biz bazılarını aldık. Daha doğrusu, velinin göremediği ama okulda karşısına çıkabilecek durumları esas aldık. Sadece kendi çocuğumuzda olması söz konusu olmayabilir, bir çocukta görülen davranış bozukluğunun her çocuğu da etkilediğini unutmayalım.
    Bizim yukarıdaki anlatımlarımızın amacı, ebeveynlerin bu tür durumlarla, okul döneminde karşılaşabilecekleri ile ilgili uyarıdır. Aslında çocukta var olan bu durumun, okulda ortaya çıkmasıdır. Okul dönemine yeni başlayacak velilerimizi baştan uyararak, hayal kırıklığı yaşamamaları tek arzumuzdur. Bu tür sorunlar vardır ve var olmaya devem edecektir. Öyleyse bu sorunlara okulla veya öğretmenle aramızda bir sorun varmış gibi yaklaşmayalım. Birlikte çözüm yolları araştıralım.
    Okula başlamadan önce şunu unutmayınız: Okulda, başarının temeli kayıtsız şartsız sevgiye bağlıdır!
#08.01.2013 23:14 0 0 0