Gerçek Foklar

Son güncelleme: 01.08.2013 12:15
  • fok - ayı balığı - kulaklı foklar - fokların yaşamı - çizgili foklarFoklar denizde yaşamaya çok iyi uyum sağlamış, yüzgeçayaklı, memeli hayvanlardır. Ayıbalığı olarak da anılan, ama suda yaşamalarının dışında balıklarla hiçbir ilgisi olmayan bu deniz memelilerinin 31 türü vardır. Özellikle kuzey ve güney kutup denizlerinde dağılmış olan bu türler iki ayrı familyada toplanır: Gerçek ya da kulaksız foklar (Phocidae familyası) ve kulaklı foklar (Orariidae familyası).

    noimage

    Bu iki familyanın üyeleri, dışkulaklarının ve yüzgeçayaklarının yapısındaki bazı farklılıklar dışında birbirlerine çok benzerler. Hepsi de çok iyi yüzücü ve dalıcı hayvanlardır. Suya daldıklarında kalp atışları yavaşladığı için enerji gereksinimleri azalır; böylece akciğerlerine doldurdukları havayla daha uzun süre yetinerek dakikalarca suyun altında kalabilirler. Hatta, yaklaşık 10 dakikada bir yüzeye çıkıp soluk almak koşuluyla suyun altında uyuyabilirler. Ama, yavrulamak için kıyıya çıkmak zorunda olduklarından, öbür deniz memelileri (balina ve yunuslar) gibi bütün yaşamlarını suda geçiremezler.

    Fokların mekik biçimindeki gövdeleri ve yüzgece dönüşmüş olan ayakları yüzmelerine yardımcı olur. Ayrıca, türlerin çoğu soğuk denizlerde yaşadığından, derilerinin altında vücutlarını sıcak tutan bir yağ katmanı vardır. Bununla birlikte türlerden bazıları ılık denizlere de uyum sağlamıştır. Foklar özellikle kalamar, ahtapot, balık ve kabuklularla beslenen etçil hayvanlardır. Yumuşak bakışlı iri ve güzel gözleriyle köpekleri andıran bu sevimli hayvanlar, başları suyun üstünde yüzerlerken uzaktan insanlarla bile karıştırılabilir.

    Gerçek Foklar
    Bu 18 fok türünü kulaklı foklardan ayıran en belirgin özelliklerden biri, başlarının iki yanında çıkıntılı kulakkepçelerinin, yani dışkulaklarının olmamasıdır. Bu yüzden bu gruptaki hayvanların bir adı da kulaksız foklardır. Yüzgeçayaklarının yapısı da kulaklı foklarınkinden oldukça farklıdır. Ön üyeleri kısa olan gerçek foklar, arka üyeleri öne doğru bükülmediği için karada ancak güçlükle ve sürünerek yürüyebilirler. Buna karşılık, karada işe yaramayan bu arka üyeleri denizde çok usta bir yüzücü olmalarını sağlar.

    Boz fokun {Halichoerus grypus) erkeği yaklaşık 3 metre uzunluğunda ve 300 kg ağırlığındadır. Dişinin ağırlığı bunun yarısını bile bulmaz. Başları iri, geniş ve basık, burunları uzun olan boz fokların derisi genellikle boz üstüne kara beneklidir. Newfoundland kıyılarında, Britanya Adaları çevresinde ve Baltık Denizi'nde üreyen bu hayvanların yeni doğmuş yavruları yün gibi yumuşacık, beyaz bir kürkle kaplıdır. Yaklaşık üç hafta sonra bu beyaz tüyler dökülür ve erişkinlerin rengini alan yavrular kendi başlarına denize dönerler.

    Derisi boz üstüne kara benekli olan körfez foku (Phoca vitulina) bütün kuzey yarıkürede en yaygın fok türüdür. Balık, kalamar ve kabuklularla beslenen bu hayvanlar o kadar çok balık yerler ki, bazı yörelerde balıkçılar için büyük bir sorun haline gelirler.
    Antarktika'da yaşayan pars fokunun (Hydrurga leptonyx) derisi, üzerindeki beneklerin deseniyle tıpkı bir pars (leopar) derisini andırır. Dişisi erkeğinden daha iridir ve uzunluğu 3,5 metreyi aşabilir. Öbür fokların yavruları ve penguenler gibi sıcakkanlı hayvanları da yediği saptanmış olan tek fok türü budur. Gene Antarktika'da yaşayan ve Güney Kutbu çevresinin en yaygın türü olan Weddell fokunun {Leptonychotes weddelli) derisi lekeli boz renkte, suratı da buldog köpeği gibi yassı ve basıktır.

    Karadeniz'de, Akdeniz'de ve Kanarya Adaları çevresinde yaşayan keşiş fokları ılıman denizlere uyum sağlamış türlerdir. Bu gruptan olan Akdeniz foku (Monachus monachus) Türkiye çevresindeki denizlerde de görülebilen tek fok türüdür. Uzunluğu 23 metre, derisi koyu kahverengi olan bu foklar bir zamanlar Akdeniz kıyısındaki ıssız kumsallarda kalabalık koloniler halinde ürerlerdi. Yoğunlaşan plaj turizminin ve deniz kirliliğinin etkisiyle sayıları iyice azaldı. Bugün Türkiye'nin ve öbür Akdeniz ülkelerinin kıyılarındaki bazı yörelerde küçük koloniler halinde varlıklarını sürdürmeye çalışıyorlar.

    Bütün foklar içinde en irileri, morstan bile büyük olan fil foklarıdır (Mirounga cinsi). Adını kocaman gövdesinden ve hareketli uzun burnundan alan fil fokunun erkeği 6,5 metre uzunluğunda ve yaklaşık 3 ton ağırlığındadır. Denizfili de denen bu türler daha çok Antarktika çevresindeki ıssız adalarda yaşarlar. Bu hayvanların kuzey yarıküredeki alttürlerinin ise soyu tükenmek üzeredir; California açıklarındaki yerleşilmemiş adalarda kuzey fil foklarının tek tük örneklerine rastlanır.

    Çizgili fok {Histriophoca fasciata) Büyük Okyanus'un kuzeyinde ve Bering Denizi'nde yaşar. Erkeğinin uzunluğu 2 metreyi bile bulmayan bu fokun koyu kahverengi derisi, açık sarı renkte enli çizgilerle bezenmiştir. Kuzey Kutbu'ndaki Eskimolar, derisine çok değer verdikleri bu fokları avlamak için buzdaki küçük deliklerin başında bazen saatlerce beklerler. Hayvan soluk almak için başını delikten çıkardığında da mızraklayarak öldürürler. Kutuplarda çizgili fokun hem eti yenir, hem de derisinden kayak (Eskimo kayığı) ve giysi yapılır. Ayrıca derialtı yağlarını yemek ve lamba yağı, kas kirişlerini de iplik yerine kullanırlar.

    Halkalı fokun {Pusa hispida ya da Phoca hispida) boz renkli gövdesi, soluk renkli halka desenleriyle bezelidir. Yaklaşık 1,5 metre uzunluğundaki bu hayvan daha çok deniz kabuklularıyla beslenir. Antarktika'daki yüzen buz kütleleri arasında yaşayan yengeç yiyen fok (Lobodon carcinophagus) da, adının çağrıştırdığı gibi yengeçleri değil, küçük deniz kabuklularını yeğler. Uzunluğu 2,5 metreyi bulan bu ince yapılı fokun en sevdiği yiyecek, sivri dişlerinin arasından süzerek topladığı kril denen küçük kabuklulardır.

    Balonlu fok (Cystophora cristata) da Atlas Okyanusu'nun kuzeyinde ve Kuzey Buz Denizi açıklarında yaşayan ilginç bir fok türüdür. Adını burnunun üstündeki balon gibi şişkinlikten alan bu hayvanın soyu aşırı avlanma nedeniyle tükenmek üzeredir. En çok balık yiyerek beslenen balonlu foklar, genellikle Grönland fokuyla (Pagophilus groenîandicus ya da Phoca groenîandicus) birlikte karma sürüler halinde dolaşırlar. Grönland foku da soyunun tükenmemesi için son yıllarda koruma altına alınmıştır. Çünkü bu hayvanların yeni doğmuş yavrularının yumuşacık beyaz postu kürk ticaretinde çok değerlidir. Bu yüzden, büyüdükçe değeri düşen bu kürk uğruna on binlerce yavru daha iki haftalık olmadan sopalarla öldürülmüştür.

    Sakallı fok (Erignathus barbatus), çenesindeki çalı gibi sert tüylü sakalları ve dikdörtgen biçimindeki yüzgeçayaklarıyla tanınır. Çok iyi dalıcı olan bu hayvan, midye gibi dipte yaşayan kabuklu yumuşakçalarla beslenir. Derisi ve eti için Eskimolar'ın çok avladıkları türlerden biridir.

    Kulaklı Foklar
    Gerçek foklardan ayrı bir familya oluşturan 13 fok türü küçük kulakkepçeleriyle kolayca ayırt edilir. Bunlar karada çok hareketli hayvanlardır; gerçek foklarınkinden farklı olarak öne doğru bükülebilen arka üyeleriyle karada rahatça yürür, hatta kayalara bile hızla tırmanabilirler. Denizde asıl yüzgeç görevini ise yana doğru kaymış olan ön üyeleri üstlenir. Bu grubun en tanınmış üyeleri, beş türü olan denizaslanlarıdır.

    California denizaslanı (Zalophus californianus) gösteri yapmak üzere kolayca eğitilebildiği için, sirklerde ve hayvanat bahçelerinde insanların ilgiyle izledikleri foklar hep bu türdendir. Bu hayvanlar lastik gibi esnek gövdeleriyle geriye doğru bükülüp kıvrılarak karada ve denizde ilginç gösteriler yaparlar. California, Galâpagos Adaları ve Japonya'nın Büyük Okyanus kıyıları gibi doğal yaşama alanlarında temel besinleri mürekkepbalığı ve kalamardır. Ama insan eliyle bakıldıklarında balık yemeye de alışır ve kendilerine atılan balıkları havada yakalamayı öğrenirler. California denizaslanının erkeği 2,5 metre uzunluğunda ve dişisinden çok daha iridir. Erkeğin ve dişinin asıl rengi soluk kahverengi olduğu halde, ıslandıkları zaman derileri parlak kara bir renk alır. Denizaslanlarının öbür türleri de Avustralya çevresindeki denizlerde, Büyük Okyanus'ta ve Bering Denizi'nde yaşar.

    Kulaklı fokların avlanmasının asıl nedeni, kürklerinin altındaki iç örtü kıllarının çok değerli olmasıdır. Kestane rengindeki bu yumuşak kürk yalnız denizaslanlarında bulunmaz. Kulaklı kuzey fokunun (Callorhinusursinus) 3 metre uzunluğundaki erkekleri koyu kahverengi gövdeleri ve boz renkli yeleleriyle tanınır. Dişiler erkeklerin yarısı büyüklüğünde, daha açık renkli ve yelesizdir. Bering Denizi'ndeki bazı adalarda üreyen, ama yılın en az yarısını Büyük Okyanus sularında dolaşarak geçiren bu foklar kışın güneye göç ederek California açıklarına kadar inerler.
    Üreme bölgelerine mayıs başlarında önce erkekler gelir ve her biri kendisi için kumsalda bir üreme alanı seçer. Ağustosta üreme dönemi bitip yeniden denize açılıncaya kadar hiçbir şey yemez, su içmez ve yerlerinden ayrılmazlar. Çünkü haziranda kıyıya çıkacak olan dişilerini ve üreme alanlarını korumak için öbür erkeklerle kıyasıya dövüşmeleri gerekir. Bu yüzden, dövüşmek dışında hiçbir şeye ayıracak zamanları yoktur.
    Bir zamanlar Bering Denizi'nde ve Büyük Okyanus'un güneyindeki ıssız adalarda kulaklı fokların oluşturduğu büyük koloniler vardı. Ama bu hayvanlar o kadar çok avlandı ve öldürüldü ki birkaç kez tümüyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldılar. Günümüzde fok avcılığı çok sıkı biçimde denetlenmekte ve türlerin üreme bölgelerinde rahatsız edilmeden yavrulayabilmesi için gerekli önlemler alınmaktadır.

    alıntı
#01.08.2013 12:15 0 0 0