KÜÇÜK İSTAVRİTİN ÖYKÜSÜ

Son güncelleme: 27.08.2004 13:40
  • Küçük istavrit, yiyecek bir şey sanıp
    hızla atıldı çapariye
    önce müthiş bir acı duydu dudağında
    gümbür gümbür oldu yüreği,
    sonra hızla çekildi yukarıya...

    Aslında hep merak etmişti
    denizlerin üstünü
    neye benzerdi acep gökyüzü.
    Bir yanda büyük bir merak,
    bir yanda ölüm korkusu.

    "Dudağı yarıklar" denir,
    şanslıdır onlar, hani
    görüpte gökyüzünü, insanı,
    oltadan son anda kurtulanlar.

    Ne çare balıkçının parmakları
    hoyratça kavradı onu
    küçük istavrit anladı; yolun sonu.
    Koca denizlere sığmazdı yüreği.
    Oysa, şimdi yüzerken
    küçücük yeşil leğende,
    cansız uzanıvermiş dostlarına
    değiyordu minik yüzgeci.

    İnsanlar gelip geçtiler önünden,
    bir kedi yalanarak baktı gözünün içine
    yavaşça karardı dünya,
    başı da dönüyordu.
    Son bir kez düşündü derin maviyi,
    beyaz mercanı, bir de yeşil yosunu.

    İşte tam o anda eğilip aldım onu.
    Yürüdüm deniz kenarına
    bir öpücük kondurdum başına,
    iki damla gözyaşından ibaret sade
    bir törenle, saldım denizin sularına.

    Bir an öylece baka-kaldı
    Sonra sevinçle dibe daldı.
    Gitti tüm kederimi söküp atarak,
    teşekkürü de ihmal etmemişti.
    Bir kaç değerli pulunu
    Elime, avuçlarıma bırakarak.

    Balıkçı ve kedi şaşkın baktılar yüzüme.
    Sorar gibiydiler, neden yaptın bunu, niye?
    "Bir gün dedim, bulursam kendimi
    yeşil leğendeki
    küçük istavrit kadar çaresiz,
    son ana kadar
    hep bir umudum olsun diye..."
#27.08.2004 13:40 0 0 0