Sen bu satirlari okurken,
ben çok uzaklarda olacagim.
Böyle baslardi, bildigimiz bütün mektuplar.
Biliyor musun,
bu ikimizin hikâyesi.
Su anda nerdesin, ne yapmaktasin?
Bildigim yerlerde misin,
yoksa hiç görmedigim bir evin penceresinde mi?
Sevdiklerinin özlemi sardi mi, nicedir kalbini?
Pisman misin baslamadiklarina?
iç çekiyorsundur, simdi.
Düsünüp de yazmadigin,
yazip da yollamadigin mektuplari sakliyor musun hâlâ?
Kafanda hep ayni cümle biliyorum:
Ne olacak hâlim?
Ah, biriktirdigimiz bütün hevesler.
Nasil da, hizla tükendiler.
En çok kimi özledin?
En çok neyi belledin?
Simdi, düslediklerinin neresindesin?
Dedim ya, bu ikimizin hikâyesi.
Islandigimiz bütün yagmurlari,
dudak kanatan kalpte sizi asklarimizi,
bizi bulusturan kaldirimlari,
iste bütün bunlari,
bütün bunlari yaziyorum,
ben, unutmadim diye.
Hatirliyor musun,
sonunu degistiremedigimiz filmleri,
hayatin gerçegidir sandigimiz
kabullenilmis yenikligi,
bir agizdan söyledigimiz
en kahraman repligi,
büyürken vazgeçtiklerimizi
ya da vazgeçirttikleri seyleri?
Çabuk mu büyüdük dersin?
Biliyorum,
ne olacak hâlim.
Sen bu satirlari okurken,
ben nerde olacagim kimbilir.
Neleri birakmis olacagim geride,
ne asklari, ne baslangiçlari, ne ayriliklari.
Tipki senin gibi.
Biliyor musun,
tek sorum var, kendime simdi.
Ah, ne olacak hâlim?