Ahmet Şık İmamın Ordusu

Son güncelleme: 21.12.2021 19:50
  • İmamın Ordusu Kitabı Neden Önemli - Odatv Soruşturmasında Ele Geçirilen Ahmet ŞIK'ın kitabı İmamın Orduları E-Book - İmamın Ordusu 2011 Kitabı - Ahmet Şık Kimdir - Ahmet Şık İmam Ordusunu Oku

    Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan gazeteci Ahmet Şık'ın kitabını yayımlayacağı belirtilen yayınevine iki kez polis baskını yapıldı. Polis, kitap dokümanının bulunduğu bilgisayar hard diskine el koydu. Bu arada Ahmet Şık'ın basılmamış kitabının tüm nüshaları için toplama kararı verildi. Bu kapsamda Şık'ın kitabının taslağının bulunduğu iddiasıyla Radikal Gazetesi'nde de arama yapıldı.

    MAHKEME: "KİTAP DEĞİL ÖRGÜTSEL DÖKÜMAN"

    İthaki Yayınevi'nin Kadıköy'deki merkezine yapılan ve 7 saat süren operasyonda, polis, "İmamın Ordusu" adlı kitabın elektronik dökümanının bulunduğu bilgisayarda incelemeler yaptı. Kitap dökümanının bulunduğu bilgisayar hard diskine polis tarafından el konuldu. Ergenekon soruşturması kapsamında odatv'ye düzenlenen baskında, Ahmet Şık'ın polis-cemaat ilişkilerini ele alan ve basımı henüz yapılmayan "İmamın Ordusu" kitabının taslakları bulunduğu ileri sürülmüştü.

    Ahmet Şık İmamın Ordusu

    'KİTABI YAYINLAYIP YAYINLAMAYACAĞIMIZ BİLE BELLİ DEĞİL'

    Aramadan sonra gazetecilere açıklama yapan yayınevi sahibi Ünal Koçan, "Bu kitabı bizim yayımlayıp yayımlamayacağımız bile belli değil. Basılmamış bir kitapla ilgili varsayım üzerine gelmişler" diye konuştu.

    Arama sırasında yayınevinde bulunan Editör Ahmet Öz ise Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün emriyle arama yapan polislerin, Ahmet Şık'ın daha önce yayıneviyle çalışırken bir kopyasını kendisine gönderdiği kitabı almaya geldiklerini söyledi.

    'POLİS ELEKTRONİK DOKÜMANI İMHA ETTİ'

    Öz, polislerin o kopyayı aldığını, bilgisayardaki elektronik dokümanı da imha ettiğini kaydetti. Gazetecilerin, "Kitabın basımıyla ilgili bir hazırlığınız var mıydı?" şeklindeki soruları üzerine de Ahmet Öz, herhangi bir hazırlıkları olmadığını, buraya henüz iki gün önce taşındıklarını ve halen taşınma işleriyle uğraştıklarını söyledi.

    TOPKAPI'DAKİ MATBAADA DA ARAMA İDDİASI

    Ahmet Öz, arama yapılırken içeride sadece yayınevi sahibi ve kendisinin bulunduğunu aktararak, "Geniş bir arama diyemeyiz. Kitabın bulunduğu maili ben açtım. Aramalar eş zamanlı olmuş. Topkapı'daki matbaaya, buradaki ofise ve yayınevinin Kadıköy'deki önceki binasına gidilmiş, tebligat bırakılmış" dedi.

    YAYINEVİNDE İKİNCİ ARAMA

    "Ergenekon" soruşturması kapsamında Kadıköy'deki İthaki Yayınevi'nde bugün ikinci kez arama yapıldı.

    Yayınevi'ne bugün 12.30 sularında gelen İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne bağlı polisler, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği karar doğrultusunda bilgisayarlardan birinin harddiskini aldı. Dün gece yapılan aramada, gazeteci Ahmet Şık'a ait olduğu öğrenilen dijital ortamdaki 'İmamın Ordusu' adlı kitabın taslağının kopyalanarak alındığı belirtildi.

    TASLAĞI SİLMİŞLERDİ ZATEN

    Yaklaşık 2 saat süren aramanın ardından polisler yayınevinden ayrıldı. Bilgisayardan sökülen harddiskin kumaştan bir kesenin içine konulduğu dikkat çekti. Polislerin yayınevinden ayrılmasının ardından basın mensuplarının sorularına yanıtlayan İthaki Yayınevi'nin editörü Ahmet Öz, "Savcılığın talimatıyla dün akşam gelip bilgisayardan kitabın taslağını silmişlerdi. Dün dijital kopyaları bulundurmak nedeniyle gelmişlerdi, bugün ise mahkeme kararıyla adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs gerekçesiyle" dedi.

    Adil yargılamayı etkilemek gibi komik bir suçlamayla yayınevinin bilgisayarlarının incelendiğini belirten Öz, "Bu kitap taslağının dijital ortamda bulundurulmasının yasak olduğu söyleniyor" diye konuştu.Basın mensuplarının "yayınlanmamış taslak halindeki bir kitap için yayınevini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Öz şöyle cevap verdi:
    "Bunun değerlendirilebilecek bir tarafı yok. Ne söylenebilir ki...Bunun bir sonrası kafalara, zihinleri, düşüncelere dair bir tasarruf olabilir. Allah selamet versin"

    BAŞKA KİTAP TASLAKLARI DA VARDI

    Bir gazetecinin "Harddisk'te başka yayınlanmamış kitap var mıydı?" sorusuna ise Öz, "Bana gelen çeviri dosyaları, yazar dosyaları vardı. Ama zaten fiilen engellenmiş durumdayız" dedi. Öz ayrıca mahkeme kararıyla el konulan bilgisayar harddiskini geri almaya çalışacaklarını belirtti.

    EŞİ TWİTTER'DA YAZDI

    Şık'ın eşi ise bir sosyal paylaşım sitesinde yayınladığı mesajında kitabın 3. kişilerdeki nüshasına el konacağı kararının kendisine tebliğ edildiğini açıkladı. Yonca Şık'ın mesajı şöyle: "Ahmet Şık'in kitabının 3. kişilerdeki nüshasına el konacağı kararı az önce bana tebliğ edildi"

    TÜM NÜSHALARA EL KOYMA KARARI

    Ahmet Şık'ın yayınlanmamış kitabının tüm nüshalarına el koyma kararını 12. Ağır Ceza Mahkemesi verdi.



    Şık'ın söz konusu kitabı için savcı Zekeriya Öz'ün talebi üzerine nöbetçi İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nden kitabın tüm nüshalarının toplatılması kararı çıkarıldığı öğrenildi. Savcının talebinde kitabın Ergenekon terör örgütünün faaliyetleri kapsamında yazıldığı ve örgütün propagandası yapıldığı belirtildi. Kararda da kitabın Ergenekon terör örgütü kapsamında adil yargılamayı etkileme ve terör örgütü propagandası yapmayı amaçladığı ifade edildi.



    POLİSLER RADİKAL GAZETESİ'NDE



    12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı çerçevesinde polisler kitabının nüshasının olduğu iddiasıyla Radikal Gazetesi'ne gitti. Baskınla ilgili konuşan Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu, "Ahmet Şık bana kitabının taslağını göndermişti. Polis onu aldı" dedi.



    Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu, "Ergenekon" soruşturması kapsamında polisin Ahmet Şık'ın gönderdiği kitap taslağına el koyduğunu söyledi.

    Mavioğlu, yaptığı açıklamada, Ahmet Şık'ın kitap taslağına el konulması yönünde İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı olduğunu hatırlatarak, kitap taslağının polise teslim edilmemesinin "terör örgütüne yardım ve yataklık" suçu kapsamında değerlendirileceğinin kendisine bildirildiğini söyledi.

    Bu karar uyarınca Şık'ın gönderdiği kitap taslağının aranması amacıyla çalıştığı Radikal gazetesine gelen polislerin bilgisayardan taslağın çıktılarının aldığını, daha sonra kaydı sileceklerini belirten Mavioğlu, "Ahmet Şık, 18 Aralık 2010'da "00kitap son" koduyla kitap taslağını bana göndermişti. Açıkça söyleyeyim, fırsat bulup okuyamadım. Sadece bir göz gezdirdim ama şu an çok pişmanım okumadığıma. Ancak gök kubbe altında hiçbir şey gizli kalmayacaktır" dedi.

    Mavioğlu, polisin, kendisinin dışında ayrıca Ahmet Şık'ın eşi Yonca Şık ile avukat Fikret İlkiz'i de arayarak, onlarda bulunan nüshaların da teslim alınacağı yönünde tebligatta bulunduğunu söyledi.



    MAHKEME KARARINDAN...



    Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz'ün talimatıyla toplatılma kararı verilen kitap taslağıyla ilgili mahkeme kararında şu ifadeler kullanıldı:

    Söz konusu yazıların henüz basılmadığından kitap niteliğinde olmadığı, kitabın içindeki örgütsel emir ve talimatlar ile paragraf aralarına yerleştirilmiş, eklenmesi ve çıkarılması gereken yerlere ilişkin notlardan şu haliyle yazıların örgütsel döküman niteliğinde olduğu, örgütün amacına hizmet etmek ve propogandasını yapmaya yönelik hazırlandığı anlaşılmıştır.



    CHP'DEN TEPKİ



    CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Ahmet Şık'ın basılmamış kitabının toplatılmasına tepki göstererek, ''Ne Hitler, ne Musollini faşizminde bile bir kitap daha yayınlanmadan suçlu ilan edilmemiştir. AKP dünyada ilkleri gerçekleştirmeye devam ediyor'' dedi.



    YAYINEVİ BASKININA KINAMA

    Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Atilla Sertel, 'İmamın Ordusu' kitabını basacak İthaki Yayınevi'ne yapılan polis baskınını kınarken "6 Mart'ta yazılmamış kitabı gerekçe gösterilerek tutuklanan meslektaşımız Ahmet Şık'ın 'İmamın Ordusu' kitabı basılmalı ve gazeteciler, yayınevleri, basın özgürlüğü üzerindeki terör sona erdirilmelidir, gazeteciler özgür bırakılmalıdır" dedi.

    TGF Genel Başkanı Sertel, İthaki Yayınevi bürolarının Savcı Zekeriya Öz'ün talimatıyla basılmasının demokrasi açısından yüz kızartıcı olduğunu söyleyen görüşlerini şöyle dile getirdi:

    "Baskında kitap nüshalarının, evrak ve bilgisayarların tek tek incelendiğini öğrendik. Yayınevi editörü Ahmet Öz, polislerin kitabın yazılı kopyalarını imha ettiğini, bilgisayarlarda bulunan kopyalar içinde hard diskleri götürdüğünü anlatıyor. Bu ülkede yaşanan baskı, zulüm dönemi artık sona ermelidir. Yaşananları anlatmak için sözcükler yetersiz kalmaktadır. Bu dönem, tarihe basılmamış kitaba sansür koyan, basılmamış kitabı yargılayan, yazarını cezaevine atan ‘ileri demokrasi iktidarı' olarak geçecektir. İmamın Ordusu kitabı basılmalı ve gazeteciler, yayınevleri, basın özgürlüğü üzerindeki terör sona erdirilmelidir, gazeteciler özgür bırakılmalıdır."

    İmamın Ordusu Kitabında Ne Anlatılıyor

    Polisin Radikal gazetesindeki bazı bilgisayarlarda yaptığı incelemelerde de Ertuğrul Mavioğlu'nun bilgisayarından bir kopya aldı.

    İtaki Yayınevinden Radikal'e kadar uzanan aramada polisin '001 kitap son' adlı dosyanın peşinde olduğu belirtildi. 'İmamın Ordusu' adlı kitabın bir kaydı olduğu düşünülen bir dosyayı kopyaladı.

    MAVİOĞLU: "FIRSAT BULUP OKUYAMADIM AMA ŞU AN ÇOK PİŞMANIM OKUMADIĞIMA"

    Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu, "Ergenekon" soruşturması kapsamında polisin Ahmet Şık'ın gönderdiği kitap taslağına el koyduğunu bildirdi.

    Mavioğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ahmet Şık'ın kitap taslağına el konulması yönünde İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı olduğunu hatırlatarak, kitap taslağının polise teslim edilmemesinin "terör örgütüne yardım ve yataklık" suçu kapsamında değerlendirileceğinin kendisine bildirildiğini söyledi.

    Bu karar uyarınca Şık'ın gönderdiği kitap taslağının aranması amacıyla çalıştığı Radikal gazetesine gelen polislerin şu anda bilgisayardan taslağın çıktılarının aldığını, daha sonra kaydı sileceklerini belirten Mavioğlu, "Ahmet Şık, 18 Aralık 2010′da "00kitap son" koduyla kitap taslağını bana göndermişti. Açıkça söyleyeyim, fırsat bulup okuyamadım. Sadece bir göz gezdirdim ama şu an çok pişmanım okumadığıma. Ancak gök kubbe altında hiçbir şey gizli kalmayacaktır" dedi.

    Mavioğlu, polisin, kendisinin dışında ayrıca Ahmet Şık'ın eşi Yonca Şık ile avukat Fikret İlkiz'i de arayarak, onlarda bulunan nüshaların da teslim alınacağı yönünde tebligatta bulunduğunu söyledi.

    Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/17356660.asp
#25.03.2011 13:12 0 0 0
  • Fethullah Gülen, tutuklu gazeteci Ahmet Şık'ın üzerinde çalıştığı kitap taslağı hakkında yapılan tartışmalarda isminin gündeme getirilmesiyle ilgili ilk kez konuştu.

    Ergenekon'da tutuklu gazeteci Ahmet Şık'ın basılmamış kitabı 'İmamın Ordusu'na başlatılan taslak avı ABD'de yaşayan Fethullah Gülen tarafından da yankı buldu.

    Gülen, avukatı aracılığıyla yaptığı açıklamada şu değerlendirmelerde bulundu: "Bugüne değin aleyhimde birçok yayın yapıldı ve onlarca kitap yayınlandı. Ancak basılmamış bir kitabı engellemek gibi bir gayretim hiç olmadı. Sadece kişilik haklarıma saldırılar, şahsıma mesnetsiz suçlamalar ve iftiralar karşısında bir vatandaş olarak hukuk çerçevesinde hakkımı aradım. Hukuka aykırı olduğu tespit edilmiş ve hakkında tazminat kararı verilmiş kitaplar bile tekrar basılıp satılmaktadır.

    Bilhassa 28 Şubat sürecinde aleyhimde, psikolojik harekât mahsulü neredeyse hepsi birbirinin kopyası ısmarlama pek çok kitap piyasaya sürüldü. Bu kitaplardaki iddialar Yargıtay'ın da oy birliğiyle tasdik ettiği beraatim ile neticelenen mahkemede ileri sürülen iddialardan farklı değildi. Hatta bu kitaplar dava dosyasına da eklenmiş ve içerikleri iddianameye konulmuştu. Ayrıca bu kitaplarda yer alan iddiaların kıymeti harbiyesi kamuoyuna da malumdur.

    İletişim çağında her türlü yayının internet gibi vasıtalarla rahatça yapılabildiği bir zamanda herhangi bir yayının muhatap okuyucuya ulaşmadan engellenmesinin mümkün olmadığı açıktır. Böylesi teşebbüslerin yasaklanmak istenen yayına alakayı artıracağı da ortadadır. Bahsi geçen kitapla ve yazarıyla alakalı şahsen herhangi bir şikâyetim ve dava talebim olmamıştır.

    Konu tamamen Türk Yargısının meselesi olup adli makamların bahis mevzuu kitap hakkında hangi gerekçeyle ve delillerle soruşturma başlattıklarını da bilmiyorum. Tamamen bağımsız yargıya ait bir konuda da lehte veya aleyhte değerlendirmede bulunmam tabii ki söz konusu olamaz. Elbette düşünce, ifade ve basın özgürlüğü demokrasinin vazgeçilmez esaslarındandır. Fakat herhangi bir özgürlüğün kamu düzeni aleyhinde veya kişilik haklarına saldırı ve masum insanları karalama maksatlı olarak kullanılamayacağı da yine demokrasinin ve insan haklarının en temel düsturlarındandır."

    Açıklamada ayrıca, Gülen'in avukatı Orhan Erdemli, son günlerde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bazı işlemleri nedeniyle müvekkili Fethullah Gülen'e yönelik yargısız infaz mahiyetinde haksız yayınlar yapıldığını kaydetti.

    NTVMNSBC
#01.04.2011 23:22 0 0 0
  • Ahmet Şık İmamın Ordusu

    Ahmet Şık'ın 'İmamın Ordusu' kitabının taslaklarının toplatılması için yapılan baskınlara tepki olarak Facebook'ta 'Ahmet Şık'ın Kitabı Bende de Var' isimli bir grup oluşturuldu ve kampanya başlatıldı.
    'İmamın Ordusu' sanal alemde

    "Yayımlanmamış bir kitabın yayımlanmasının hiçbir nedenle engellenemeyeceğine inandığım için Şık'ın kitabı bende de var" metniyle oluşturulan gruba binlerce kişi katıldı.

    'İmamın ordusu' sitesi
    Ahmet Şık'ın yazdığı İmamın Ordusu isimli basılmamış kitabın kopyalarının mahkeme kararıyla silinmesine karar verilirken, önceki gün uluslararası internet alan adı (domain) satışı yapan firmadan kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce www.imaminordusu.com isimli internet sitesi satın alındı. Aynı saatlerde aynı adla Twitter hesabı açıldı. "Türkiye'de yer yerinden oynayacak", "Kitabı yayımlamamıza çok az zaman kaldı", "11 Nisan 2011'i bekleyin" yazılarının bulunduğu Twitter hesabının yanı sıra internet sitesine de "Gazeteci Ahmet Şık'ın yazdığı ancak henüz basılmayan emniyet içindeki cemaat ilişkilerini konu alan İmam'ın Ordusu adlı kitabın her yerde aranan taslağına ulaştık ve çok yakında sayfamızda yayınlayacağız" diye yazıldı. Kitabın Facebook hayran sayfası da açıldı. Hesap sahipleri, "Hazırlıyoruz, biraz daha sabır, yurt dışındayız, kopyamız güvende 11.04.2011'i bekleyin!" diye yazdı.

    Tescil eden: Cemaat Adres: Pennsylvania
    ABD'deki godaddy sitesinden satın alınan www.imaminordusu.com sitesinin bilgi sorgulamasında tescil eden bölümünde "cemaat", yönetici iletişimi bölümünde "Fethullah Gülen", adres olarak Gülen'in yaşadığı ABD'nin Pennsylvania Eyaleti yer alıyor. IP'den kiralanan sunucunun Washington'da olduğu anlaşılıyor. (Radikal, hürriyet)
#03.04.2011 00:56 0 0 0
  • Ahmet Şık'ın kitabı Gülen cemaatinin devlet içinde, özellikle de polis teşkilatında örgütlendiği tezini belge ve anlatımlarla aktarıyor.
    Ahmet Şık'ın 3 Mart sabahı evine polis baskını yapıldığı andan 'İmamın Ordusu' adlı kitapta ne olduğu konuşuluyor.

    Ahmet Şık, kitap hazırlık çalışmaları sürerken evine baskın yapılmış, tutuklanmış, operasyonun 'Kitapla ilgisi yok' açıklaması da bizzat savcılık tarafından yapılmıştı.

    Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu kitapta neler olduğu Radikal'de anlattı:

    "'İmamın Ordusu'nu basmayı planladığı iddiasıyla İthaki Yayınevi'ne, Ahmet'in avukatı Fikret İlkiz'e, eşi Yonca'ya ve Radikal gazetesine geldiler. Buldukları her yerde 'İmamın Ordusu' kitap taslağına el koyup sildiler. Kitap yok edilmeye çalışıldığına göre okurun bunun içindekileri öğrenme hakkı tartışılamaz.

    Bilgisayarımdan silinen kitap taslağı ile ilgili zihnimdekileri tarttım. Okuduğunu bildiğim başka kaynaklarla konuştum. Bu bilgilerden yola çıkarak, İmamın Ordusu kitabına ilişkin herkesin hiç değilse bir fikir sahibi olabileceği bu yazıyı yazmaya karar verdim.Telif hakkıyla korunan basılmamış bu kitaptaki her şeyi ortalığa dökmek değil amacım. Kitap nasılsa bir gün basılacak ve herkes ayrıntıları okuyacak. Yazdıklarım, belki sanal ortamda "Ahmet Şık'ın kitabı bende de var" diyen yaklaşık 70 bin kişiye orjinal gelmeyebilir. Cümlelerim bilmeyenlere.

    İŞTE O KİTAP

    Kitabın giriş bölümünde tüm laiklik söylemlerine karşın devlet ile İslam arasındaki 'ihtiyaç' ilişkisi anlatılıyor. Ve şimdi laik kanadın 'İslami tehlike' dediği akımların, 12 Eylül döneminde cuntacılar tarafından palazlandırıldığı gerçeğine yapılan sıkı bir vurgu. Kitapta yapılan tespite göre, sol ve sosyalist akımların tasfiyesi karşılığında İslami hareketin palazlandırılması, ABD'nin 'yeşil kuşak' projesiyle doğrudan bağlantılı.

    Kitapta sadece 12 Eylül döneminde değil, farklı dönemeçlerde de Fethullah Gülen cemaatinin uyumuna dikkat çekiliyor. İlk siyasi tedrisini 'Komünizmle Mücadele Derneği'nde görmüş bir kişi açısından anormal bir durum da değil bu. Yeni Asya gazetesinden Mehmet Kutlular'ın uzun bir röportajından yer yer alıntılara da bu nedenle yer verilen kitapta, 12 Mart Muhtırası sonrasında devletin Gülen cemaatini desteklediği, aynı cemaatin 28 Şubat sonrasında ise Refah Partisi'ne karşı alternatif yapılmaya çalışıldığı anlatılıyor. Fethullah Gülen'in bu konudaki bir röportajından aktarılan pasajlarda, 12 Mart'tan sonra tutuklanmış ve yedi ay hapis yatmış olmasına rağmen Gülen'in devlete bağlılığında herhangi bir eksilme olmadığı vurgulanıyor.

    Kitapta Fethullah Gülen'in hayatına ilişkin de uzun anlatımlar yer alıyor. Erzurumlu bir vaizken giderek küçük bir devletçik haline dönüşen bir cemaatle ilgili Ahmet Şık'tan çok önce yazılmış pek çok yazı ve kitapta da var bu bilgiler. Bu bilgiler arasında ilginç notlar da var elbet. Başta Yeni Asya çevresindeyken daha sonra ayrılıp Necmettin Erbakan'a yanaşan Gülen'in daha sonra onunla da bir savaşa girişmesi, MHP ile çatışmalar yaşaması vb. gibi olgular, cemaatin nasıl ince ince örgütlendiğine dair ayrıntılar.

    Kitapta cemaatin temellerinin 1966 yılında atılması anlamına gelen Akyazılı Vakfı'nın kurucuları arasında olan Nurettin Veren'in bazı itiraflarına da yer veriliyor. Bu itiraflar arasında telefon dinleme kayıtlarının bizzat cemaat tarafından tutulduğuna ilişkin bazı iddialar var. Kitap, bu itirafların yalanlandığı bilgisini aktardıktan sonra, Işık Evleri örgütlenmesi, Gülen okulları ve Sızıntı dergisinin cemaat tarafından nasıl kullanıldığına dair bazı tespitlere yer veriyor. Kitapta, medyanın Gülen cemaati için önemi, Zaman gazetesi, Samanyolu TV gibi yayın organlarına yapılan vurgular da var.

    Kitapta Susurluk döneminde Gülen'in aldığı tutum, ayrı bir başlık halinde. Aktarılan bir röportaja göre Fethullah Gülen, Susurluk'un daha derinlere gitmesinin, milli birlik ve beraberliğe zarar vereceği inancında.

    PERSONEL DAİRESİ'NDEN BAŞLADI

    AKP iktidarı döneminde Gülen cemaatinin bakanlıklar ve bürokrasi içinde nasıl hızla örgütlendiği anlatılıyor. Ve tabii yıllardır içten içe kaynadığı bilinen Emniyet teşkilatı içinde de. "Emniyet cemaatin silahlı birimi mi?" sorusu ortaya atılıyor ve yanıtı aranıyor. Polis okulları, İstihbarat, Organize Suçlar, Personel gibi birimlerde kitabın iddiasına göre Gülen cemaati tavan yapmış. Kitabın adının 'İmamın Ordusu' olmasının asıl nedeni de burada.

    Kitaba göre, Gülen cemaati Emniyet içindeki örgütlenmesine Personel Dairesi'nden başladı. Ardından İstihbarat Dairesi. Çünkü İstihbarat Dairesi, teknik takip, izleme ve dinleme faaliyetleri konusunda son derece stratejik bir konumdaydı. Bunun için de yetişmiş insan gücüne ihtiyaç olduğu kesin. Kitabın buna dair de bir iddiası var: Işık Evleri'nde yetiştirilen gençler sistematik bir biçimde, polis kolejleri ve polis akademisine alındı. Bu gençlerin polis yapılması ve sonra terfi etmelerinde çeşitli oyunlar da söz konusu, kitaba göre. Sınav sorularının çalınması, hileli kuralar stratejik noktaları ele geçirmek için.

    Kitapta çeşitli dönemlerde kaleme alınmış raporlar da var. Örneğin, 1991'de, başmüfettişlerin hazırladığı 'hileli kura' raporu, polis akademisindeki Gülen cemaatinin örgütlenmesiyle ilgili. Sonraki yıllarda yazılmış benzer nitelikteki raporların ardından açılan soruşturmaların ciddi bir yaptırıma yol açmadığını da okuyoruz. Ufak cezalar ise silinivermiş.

    Kitapta cemaatçi polislere yer açmak için başka polislere yönelik ayak kaydırma operasyonları yapıldığı da yazılı. Kimliği belirsiz ihbarlar, kimi polislere kurulan tuzaklar anlatılıyor kitapta. Bazı polislere itibarsızlaştırma, rütbe düşürme yöntemleri kullanılarak bir yandan tasfiyeler yaşanırken, bir yandan da cemaatle ilişkili olduğu iddia edilen polisler kıdemlerine bile bakılmaksızın hızla terfi ediyorlar. Kitapta tüm bunlar isimler verilerek yazılıyor. Bu örnekler arasında Hanefi Avcı, Sabri Uzun, İsmail Çalışkan, Celalettin Cerrah ve Emin Aslan'a komplo düzenlendiği iddialarıyla ilgili oldukça geniş ayrıntılar da kitapta yer alıyor.

    AHMET ŞIK'I KİMLER SORUŞTURUYOR?

    Kitapta nasıra basmış olması ihtimali bulunan bir ayrıntı, kritik görevlerdeki kimi isimlerin Hrant Dink cinayetindeki rollerinden ötürü doğrudan suçlamaların odağında olmaları. 'İmamın Ordusu'nda konu edilenlerin bir bölümü, aynı zamanda Ergenekon soruşturmalarını yürüten isimler. Bugün Ahmet Şık'a yöneltilen 'Ergenekon örgütüne yardım' suçlamasının kaynağı da büyük olasılıkla burada gizli. Ahmet Şık kitabında kime kimlerin, ne zaman ve nerede nasıl tuzaklar kurduğunu ve bundan nasıl lehine sonuçlar çıkardığını anlatmış ayrıntılı olarak."
#03.04.2011 01:01 0 0 0
  • imamın ordusu kitabı bütün gündeme oturan şey oluverdi birden bire.

    Konuya ilginizi görmek çok sevindirici,
    Şimdi sırada insnaların kendi çabalarıyla edinip okuduğu kitabı, sanki kendileri izin veriyormuş gibi, sanki basılmasını istiyormuş gibi, sanki yasaklayan toplayan kendileri değilmiş gibi basıma götürecekler, ianede bulunacaklar!


    şekline ibareleri görmek mümkün olacak,
#03.04.2011 16:42 0 0 0
  • Baransu İmamın Ordusu kitabının içeriğini açıkladı İzle




    Gazeteci Ahmet Şık'ın yayınlanmamış kitabı İmamın Ordusu polis tarafından kopyaları tek tek silinirken Taraf yazarı Mehmet Baransu STV Haber'de kitabın içeriğini açıkladı. Baransu canlı yayında kitabın içeriğinden bölümler okudu.
    KİTABIN İÇERİĞİNDE CEMAAT YOK

    Mehmet Baransu, kitabın içeriğinde cemaatin olmadığını söyledi. Kitabın içeriğinde daha farklı iddialara yer verildiğini belirtti. Baransu, kitapta Hrant Dink ile skandal bir not olduğunu açıkladı. Ve Dink ailesinin bu bölümü kesinlikle okuması gerektiğini belirtti. Baransu kitapta Hrant Dink cinayetiyle ilgili olarak, Ahmet Şık'ın kitapta bir mülkiye şefini olayının içine çekmeye çalıştığını ve mülkiye şefini cemaatin görevlendirdiğini iddia ettğini ileri sürdü.

    Baransu, ''Kitap taslağında cemaat yok, Ergenekon'u aklama planı var'' dedi.


    Emekli general Ramiz İlker Mümtaz'er Türköne'ye verdi veriştirdi. Bir ara parmak salladı ve tehditler savurdu


    32.Gün'de Mehmet Ali Birand dün akşam Zaman gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne ile emekli generalleri karşı karşıya getirdi. Türköne'nin ordu üzerine yaptığı açıklamalar gündemde fazlasıyla yer almıştı.

    Özellikle 'TSK'yı lağvedelim yerine yeni bir ordu kuralım' yönündeki önerileri hafızlardaki yerini koruyor. Programa Türköne dışında emekli Koramiral Atilla Kıyat ve emekli Tuğgeneral Ramiz İlker katıldı.

    İşte dün akşam 32. Gün Türköne'yi iki emekli general ile birlikte ağırladı ve son günlerin en hararetli tartışması yaşandı. Ne olduysa Türköne'nin bilinen fikirlerini ifade etmesinden sonra oldu.


    Tartışmanın en ilginç yanı ise emekli Tuğgeneral Ramiz İlker'in hayli sert hatta yer yer tehdit havasındaki sözleri karşısnda Türköne'nin sadece muzipçe gülümsemesi oldu. Türköne fikirlerini söylemekten çekinmedi.

    Ama emekli general İlker'in adeta köpürdüğü anlarda muzipçe gülümsemekten de kendini alamadı.

    Mümtaz'er Türköne: Mahkeme (Ergenekon soruşturmasını kastediyor) şu anda ordu içindeki illegeal bir çetenin, bir terör örgütünün üstüne gidiyor. Bu yapıyı deşifre edip tasfiye etmeyi öngörüyor. Ordunun içindeki bu çeteler şu anda ülkenin iç ve dış anlamda tehdit sıralamasında en büyük tehdit durumundadır. Ordunun bunlardan arınması için ciddi bir tasfiye süreci yaşaması gerek. Ordunun da bu konuda yenilenmesi gerekiyor artık.

    Ramiz İlker: Böyle bir şey olamaz, kabül edilemez. Sen 2. Mahmut musun ya?

    Mümtaz'er Türköne: 3. Selim efendim...

    Ramiz İlker: Bırak şimdi 3. Selim'i. Karargah bazında tasfiyeden söz ediyorsun, ne demek ya? TSK yeniçeri ocağı değildir. Bunun kafanıza sokun. Bu kimin ordusu? Yarın sizi kim kurtaracak? Kim kurtardı yedi düvele karşı?

    Mümtaz'er Türköne: Ama çeteler...

    Ramiz İlker: Ne çetesi ya. Ağzını açtın çete dedin hala çete diyorsun. Çeteyle özdeşleşmişsin galiba.

    Mümtaz'er Türköne: Yargı ne yapıyor o zaman şu anda.

    Ramiz İlker: Yargının yaptığı da tartışılır. Yargıya saygımız var

    Mümtaz'er Türköne: Tartışın o zaman.

    Ramiz İlker: Benimle polemiğe girme, lütfen dinle. Profesör olmuşsun ama dinlemesini bilmiyorsun kusura bakma. Dinle! Benimle öyle şeye giremezsin bak. Polemiğe sakın girme! Kaybedersin! (İşaret parmağını Türköne'ye doğru sallayarak ve bağırarak)

    Mümtaz'er Türköne konuyu Taraf'ın ortaya çıkarttığı son darbe girişimi olan 'kafes planı'na getirdi. Emekli iki genereal de anında sert tepki gösterdiler.

    Ramiz İlker: Ne demek ya. Katil mi bu Türk ordusu. Bak çizmeyi aşıyorsun.

    Mümtaz'er Türköne: Ben çizme giymiyorum. Ayakkabı giyiyorum.
#03.04.2011 22:43 0 0 0
  • 'İmamın Ordusu' adlı kitabın içinde ne var? Ahmet Şık'ın 3 Mart günü sabahı evine polis baskını yapıldığı andan beridir bu konuşuluyor. Ahmet Şık, kitap hazırlık çalışmaları sürerken evine baskın yapılmış, tutuklanmış, operasyonun 'Kitapla ilgisi yok' açıklaması da bizzat savcılık tarafından yapılmıştı.

    Sonrasında 'İmamın Ordusu'nu basmayı planladığı iddiasıyla İthaki Yayınevi'ne, Ahmet'in avukatı Fikret İlkiz'e, eşi Yonca'ya ve Radikal gazetesine geldiler. Buldukları her yerde 'İmamın Ordusu' kitap taslağına el koyup sildiler. Kitap yok edilmeye çalışıldığına göre okurun bunun içindekileri öğrenme hakkı tartışılamaz.

    Silinemeyen

    Bilgisayarımdan silinen kitap taslağı ile ilgili zihnimdekileri tarttım. Okuduğunu bildiğim başka kaynaklarla konuştum. Bu bilgilerden yola çıkarak, İmamın Ordusu kitabına ilişkin herkesin hiç değilse bir fikir sahibi olabileceği bu yazıyı yazmaya karar verdim.Telif hakkıyla korunan basılmamış bu kitaptaki her şeyi ortalığa dökmek değil amacım. Kitap nasılsa bir gün basılacak ve herkes ayrıntıları okuyacak. Yazdıklarım, belki sanal ortamda "Ahmet Şık'ın kitabı bende de var" diyen yaklaşık 70 bin kişiye orjinal gelmeyebilir. Cümlelerim bilmeyenlere.

    İşte o kitap

    Kitabın giriş bölümünde tüm laiklik söylemlerine karşın devlet ile İslam arasındaki 'ihtiyaç' ilişkisi anlatılıyor. Ve şimdi laik kanadın 'İslami tehlike' dediği akımların, 12 Eylül döneminde cuntacılar tarafından palazlandırıldığı gerçeğine yapılan sıkı bir vurgu. Kitapta yapılan tespite göre, sol ve sosyalist akımların tasfiyesi karşılığında İslami hareketin palazlandırılması, ABD'nin 'yeşil kuşak' projesiyle doğrudan bağlantılı.

    Kitapta sadece 12 Eylül döneminde değil, farklı dönemeçlerde de Fethullah Gülen cemaatinin uyumuna dikkat çekiliyor. İlk siyasi tedrisini 'Komünizmle Mücadele Derneği'nde görmüş bir kişi açısından anormal bir durum da değil bu. Yeni Asya gazetesinden Mehmet Kutlular'ın uzun bir röportajından yer yer alıntılara da bu nedenle yer verilen kitapta, 12 Mart Muhtırası sonrasında devletin Gülen cemaatini desteklediği, aynı cemaatin 28 Şubat sonrasında ise Refah Partisi'ne karşı alternatif yapılmaya çalışıldığı anlatılıyor. Fethullah Gülen'in bu konudaki bir röportajından aktarılan pasajlarda, 12 Mart'tan sonra tutuklanmış ve yedi ay hapis yatmış olmasına rağmen Gülen'in devlete bağlılığında herhangi bir eksilme olmadığı vurgulanıyor.

    Kitapta Fethullah Gülen'in hayatına ilişkin de uzun anlatımlar yer alıyor. Erzurumlu bir vaizken giderek küçük bir devletçik haline dönüşen bir cemaatle ilgili Ahmet Şık'tan çok önce yazılmış pek çok yazı ve kitapta da var bu bilgiler. Bu bilgiler arasında ilginç notlar da var elbet. Başta Yeni Asya çevresindeyken daha sonra ayrılıp Necmettin Erbakan'a yanaşan Gülen'in daha sonra onunla da bir savaşa girişmesi, MHP ile çatışmalar yaşaması vb. gibi olgular, cemaatin nasıl ince ince örgütlendiğine dair ayrıntılar.

    Kitapta cemaatin temellerinin 1966 yılında atılması anlamına gelen Akyazılı Vakfı'nın kurucuları arasında olan Nurettin Veren'in bazı itiraflarına da yer veriliyor. Bu itiraflar arasında telefon dinleme kayıtlarının bizzat cemaat tarafından tutulduğuna ilişkin bazı iddialar var. Kitap, bu itirafların yalanlandığı bilgisini aktardıktan sonra, Işık Evleri örgütlenmesi, Gülen okulları ve Sızıntı dergisinin cemaat tarafından nasıl kullanıldığına dair bazı tespitlere yer veriyor. Kitapta, medyanın Gülen cemaati için önemi, Zaman gazetesi, Samanyolu TV gibi yayın organlarına yapılan vurgular da var.

    Kitapta Susurluk döneminde Gülen'in aldığı tutum, ayrı bir başlık halinde. Aktarılan bir röportaja göre Fethullah Gülen, Susurluk'un daha derinlere gitmesinin, milli birlik ve beraberliğe zarar vereceği inancında.

    Zurnanın zırt dediği yer

    AKP iktidarı döneminde Gülen cemaatinin bakanlıklar ve bürokrasi içinde nasıl hızla örgütlendiği anlatılıyor. Ve tabii yıllardır içten içe kaynadığı bilinen Emniyet teşkilatı içinde de. "Emniyet cemaatin silahlı birimi mi?" sorusu ortaya atılıyor ve yanıtı aranıyor. Polis okulları, İstihbarat, Organize Suçlar, Personel gibi birimlerde kitabın iddiasına göre Gülen cemaati tavan yapmış. Kitabın adının 'İmamın Ordusu' olmasının asıl nedeni de burada.

    Kitaba göre, Gülen cemaati Emniyet içindeki örgütlenmesine Personel Dairesi'nden başladı. Ardından İstihbarat Dairesi. Çünkü İstihbarat Dairesi, teknik takip, izleme ve dinleme faaliyetleri konusunda son derece stratejik bir konumdaydı. Bunun için de yetişmiş insan gücüne ihtiyaç olduğu kesin. Kitabın buna dair de bir iddiası var: Işık Evleri'nde yetiştirilen gençler sistematik bir biçimde, polis kolejleri ve polis akademisine alındı. Bu gençlerin polis yapılması ve sonra terfi etmelerinde çeşitli oyunlar da söz konusu, kitaba göre. Sınav sorularının çalınması, hileli kuralar stratejik noktaları ele geçirmek için.

    Kitapta çeşitli dönemlerde kaleme alınmış raporlar da var. Örneğin, 1991'de, başmüfettişlerin hazırladığı 'hileli kura' raporu, polis akademisindeki Gülen cemaatinin örgütlenmesiyle ilgili. Sonraki yıllarda yazılmış benzer nitelikteki raporların ardından açılan soruşturmaların ciddi bir yaptırıma yol açmadığını da okuyoruz. Ufak cezalar ise silinivermiş.

    Kitapta cemaatçi polislere yer açmak için başka polislere yönelik ayak kaydırma operasyonları yapıldığı da yazılı. Kimliği belirsiz ihbarlar, kimi polislere kurulan tuzaklar anlatılıyor kitapta. Bazı polislere itibarsızlaştırma, rütbe düşürme yöntemleri kullanılarak bir yandan tasfiyeler yaşanırken, bir yandan da cemaatle ilişkili olduğu iddia edilen polisler kıdemlerine bile bakılmaksızın hızla terfi ediyorlar. Kitapta tüm bunlar isimler verilerek yazılıyor. Bu örnekler arasında Hanefi Avcı, Sabri Uzun, İsmail Çalışkan, Celalettin Cerrah ve Emin Aslan'a komplo düzenlendiği iddialarıyla ilgili oldukça geniş ayrıntılar da kitapta yer alıyor.

    Ahmet Şık'ı kimler soruşturuyor?

    Kitapta nasıra basmış olması ihtimali bulunan bir ayrıntı, kritik görevlerdeki kimi isimlerin Hrant Dink cinayetindeki rollerinden ötürü doğrudan suçlamaların odağında olmaları. 'İmamın Ordusu'nda konu edilenlerin bir bölümü, aynı zamanda Ergenekon soruşturmalarını yürüten isimler. Bugün Ahmet Şık'a yöneltilen 'Ergenekon örgütüne yardım' suçlamasının kaynağı da büyük olasılıkla burada gizli. Ahmet Şık kitabında kime kimlerin, ne zaman ve nerede nasıl tuzaklar kurduğunu ve bundan nasıl lehine sonuçlar çıkardığını anlatmış ayrıntılı olarak.

    radikal
#04.04.2011 09:48 0 0 0
  • öyle yada böyle,dünyada tarih yazan bir hükümet oldu akparti.
    çünkü dünyada şimdiye kadar hitler-mussolini faşizminde bile görülmemiş şeyler yaşanıyor ülkemizde,basılmamış bir kitapı hitler bile akıl edememiş toplatmaya-imha ettirmeye,o bile bunlardan daha demokrat daha özgürlükçüymüş sanırım.
    çünkü özgürlük sadece türbana endexli değil ülkemiz haricinde hiçbiryerde.
    özgürlük varsa,kim neye karşı oldugunu yazarak yada söyleyerek dile getirebilmeli.tıpkı ülkemizde atatürkü sevmiyorum,laik değilim diyebilenler gibi.
#04.04.2011 10:55 0 0 0
  • noimage

    Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Sivaslı Sanayici ve İşadamları Derneği'nin toplantısının ardından soruları yanıtladı. Ergün İmamın Ordusu'nu indirip okuduğunu anlattı

    Sanayi Bakanı Nihat Ergün, gazeteci Ahmet Şık'ın internette yayımlanan ''İmamın Ordusu'' adlı kitap taslağını okuduğunu belirterek, "İnternetten indirirken tedirginlik duymadım" dedi.

    Bir gazetecinin ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında tutuklanan gazeteci Ahmet Şık'ın internette yayımlanan ''İmamın Ordusu'' adlı kitap taslağını okuyup okumadığını sorması üzerine Ergün, ''Okudum, dün gece böyle bir hızlı okumayla gözden geçirdim'' dedi.

    Sanayi ve Ticaret Bakanı Ergün, ''Kitabı nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusunu şöyle yanıtladı:

    ''Türkiye'de o tarzdan kitaplar var. Kitap, zaten başka kitaplardan birçok alıntılarla dolu. Ama kitap üzerinden yapılan tartışmanın mecrası doğru değil.

    Sorunun, kitabın kendisinden kaynaklandığını zannetmiyorum. Kitabın öncesindeki bağlantılarla ilgili sorun olduğu anlaşılıyor. Dolayısıyla kitap üzerinden tartışma yapmak bizi bir sonuca götürmez.

    Bu nevi kitaplar Türkiye'de bir hayli var. O kitaplardan birçok alıntılar var. Kitabın konsepti kabul edilmeyebilir, insanlar bunu beğenmeyebilirler.

    Bir cemaatin hakkındaki spekülasyonları kitaplaştırmak veya devam eden bir davayı başka bir mecraya doğru sürükleyecek mesajlar vermek, bir kitabın içinde kabul edilebilir şeyler değil.

    Ama bunu yapan çok sayıda kitap var. Başka kitaplar da var. O yüzden kitap üzerinden değerlendirme yapmanın kamuoyunu hatalı bir sonuca götürdüğü anlaşılıyor. Kitabın öncesindeki bağlantıların ne olduğunu bilmiyoruz.''

    Kitabın mı öncesindeki bağlantıların mı yargılandığının bilinmediğini, bu konular kamuoyunda aydınlandıkça sonucun daha da netleşeceğini belirten Ergün, ''Bunları da iddianamede göreceğiz. Kitabın taslağının iddianamedeki yerinin de ne olacağını bilmiyoruz.

    Kitap öncesi bağlantıların iddianamedeki yerinin ne olacağını bilmiyoruz. Dolayısıyla şimdi herkes eksik bilgi veya kitabın taslağıyla bir sonuca gitmeye, yorum yapmaya çalışıyor.

    Bunlarla bir sonuca gitmek çok mümkün olmaz. Kitap, bütün bir meseleyi kavramaya, kamuoyu açısından kafi gelmeyebilir. Biraz da iddianamede hangisinin ne kadar ve ne bağlamda yer alacağının görülmesi lazım'' diye konuştu.

    'TEDİRGİNLİK DUYMUYORUM'

    Bakan Nihat Ergün, ''İstanbul 12. Ceza Mahkemesi'nin kitabın nüshalarını bulunduranların teslim etmemesi halinde örgüt suçu işlemiş olacağına ilişkin kararı var. Kitabı internetten indirirken herhangi bir tedirginlik duydunuz mu?'' sorusunu ''Hayır. Niye tedirginlik duyayım'' diye yanıtladı.

    'BU YÜZYILDA GİZLİ FAALİYET OLMAZ'

    Bu kararın yanlış yorumlandığını belirten Ergün, şöyle konuştu:

    ''Türkiye'de şunu herkesin görmesi icap ediyor ki, bazı şeyleri gizli saklı yapmak da mümkün değil. 21. yüzyıl, gizli bir faaliyet yapmanın neredeyse mümkün olmadığı bir yüzyıl.

    Birisi 'Ben gizli bir iş yapmak istiyorum' derse, o mümkün olmuyor. Çünkü iletişim çağındayız ve hiç bir şey gizli kalmıyor. Gizlilik eskiden büyük bir güç olarak algılanıyordu, şimdi büyük bir zafiyet.

    Kim 'Ben gizli bir iş yaparım' diye düşünüyorsa, yanılıyor. En zayıf noktası insanın ya da o organizasyonun yapmak istediği gizlilik oluyor.

    Devletler açısından da her şeyi yasaklamak mümkün değil. 21. yüzyıl öyle bir yüzyıl ki, her şeyi, her faaliyeti yasaklamanın mümkün olmadığı bir yüzyılda yaşıyoruz.

    Yani yasaklamalar açısından her şeyi yasaklamak mümkün değil faaliyetler açısından da gizli faaliyet yapmak mümkün değil. Kim gizli faaliyet yaparım diye düşünürse yanılıyor veya her şeyi yasaklarım diye düşünüyorsa onlar da yanılıyor. Yüzyıl böyle bir yüzyıl değil.''

    Haber 7
#05.04.2011 09:37 0 0 0
  • T24 - Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan gazeteci Ahmet Şık'ın, taslağı Türkiye gündemine oturan "İmamın Ordusu" başlıklı kitap çalışması, mahkemenin kopyalarını toplatma kararının ardından internette yayınlandı. Taslağın internette yayınlanmasını gazeteciler köşelerine taşıdı.



    İşte o yazılar:


    'İtiraf edeyim, kitabı okudum'

    Gazeteci İsmet Berkan, Ahmet Şık'ın kitabının taslağını okuduğunu köşesinden duyurdu. Berkan, "İtiraf edeyim. Ben de bu 'suç' sayılan eylemi yapanlardanım. Kitabın linkini tıkladığını bildiğim herkesin adını polise verebilirim" dedi.

    Berkan'ın Hürriyet'te yayımlanan (1 Nisan 2011) yazısının bir bölümü şöyle:

    Kimsenin görmediği ama savcı tarafından aktarılan bir mahkeme kararıyla 'örgütsel doküman' kabul edilen Ahmet Şık'ın kitabı, dün öğleden sonra saatlerinde ansızın internete düştü, kısa zamanda çok sayıda insan tarafından ya bilgisayarlara indirildi ya da internet üzerinden okunmaya başladı.

    İtiraf edeyim, ben de bu 'suç' sayılan eylemi yapanlardanım. Hayır, bilgisayarıma indirmedim ama bilişim suçları şubesi gelip bilgisayarımı incelerse, kitabın internet adresini tıkladığımı ve o sayfayı okuduğumu tespit edebilir.

    Şimdiden ilan edeyim, eğer bundan ötürü suçlanırsam itirafçı olmaya da hazırım, kitabın linkini tıkladığını bildiğim herkesin adını polise verebilirim.

    Saygılarımla arz ederim.


    'Bilişim teknolojisi denilen 'mübarek' devreye girdi'

    Ahmet Hakan, İmamın Ordusu'su adlı kitabın taslağının internette yayınlanmasını Hürriyet gazetesindeki köşesinde (1 Nisan 2011) şöyle değerlendirdi:

    İmza atacaktık, parayı bastıracaktık, yayınevi bulacaktık, imece yapacaktık ve "İmamın Ordusu" adlı kitabı piyasaya sürecektik.

    Gerek kalmadı.

    Sağ olsun "bilişim teknolojisi" denilen "mübarek" devreye girdi ve "İmamın Ordusu" adlı kitap internette yayınlandı.

    G G G

    Tabii internet bu...

    En ciddi mevzularda bile geyiğin bini bir para...
    * Biri çıkmış "Hadi terörist olalım" diyor.
    * Bir başkası abartıp "Bunlar Twitter'ı da kapatırlar" diye kaygı belirtiyor.
    * Birinin gündeminde başka bir sorun var, "Kitabın akıcılık sorunu mu var ne?" diye soruyor.
    * Bir başkası muhteşem bir espri patlatıyor: "İleri teknoloji, ileri demokrasiyi döver."
    * Yayınlanan metnin orijinal olup olmadığından kuşkulanan biri "Dokundum, yandım... Demek ki orijinalmiş" diyor...
    * Biri ise şimdiden cezaevi rüyası görerek, "Silivri dedikleri büyük kasaba" türküsü çığırıyor.

    G G G

    Benim açımdan ise durum şudur:

    Güzel havalara aldanıp sıkı giyinmeyi aniden terk ettiğim için hafiften bir soğuk algınlığı içinde kıvranıp dururken...

    Yani...

    Ihlamurlar, zencefiller, ballı sütler, sıcak su torbaları, hatmi çiçekleri, sevgi açlıkları, vitamin hapları, meyve suları, tavuk suyuna çorbalar ve dermansızlıklarla boğuşurken...

    "İmamın Ordusu" adlı kitabı başladım okumaya...

    Şimdilik şunu söyleyebilirim:

    Şu ana kadar kendimi bir terörist faaliyetin içindeymişim gibi hissetmedim.

    Olan Ahmet Şık'a oldu'

    Gazeteci Melih Aşık, Ahmet Şık'ın kitap taslağının internette yayına konmasını değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "Kitap 100 bin satar" sözlerini hatırlatan Aşık, "Olan Ahmet Şık'a oldu denebilir" dedi.

    Aşık'ın Milliyet gazetesinde "Ve kitap düştü!" başlığı ile bugün (1 Nisan 2011) yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle:


    Baskın üzerine baskın.. Önce İthaki Yayınevi'ne... Peşinden Radikal Gazetesine... Bilgisayarda imha operasyonu süratle yürütüldü. Türkiye basılmamış kitabı yasaklayan ülke olarak dünya yayın tarihine geçti. Ve aradan bir hafta geçmeden.. Kitap dün pdf dosyası olarak internete düştü... Halkın kitabı okumaması için demokrasi kurallarını çiğneyenler çağın dijital mucizelerini hesaplayamamıştı. Kitap artık yüz binlerce kişinin bilgisayarında mevcut olduğu gibi, çıktısı alınarak elden ele dolaşıyor.

    Sanılır ki Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın cemaatçi örgütlenmeyle ilgili kitabı elden kaçırılınca bu defa aynı temayı işleyen Şık'ın kitabı kaynağında kurutulmak istendi. Ancak girişim başarısız kaldı...

    Olan Ahmet Şık'a oldu denebilir... Değerli meslektaşımız Cumhurbaşkanı'nın hesabıyla 100 bin kitabın gelirine kavuşacakken kitaplar internetten bedava paylaşıldı!

    Bu kitabın en büyük özelliği mi? Kamuoyunun kitabın içindeki bilgilerin çok çarpıcı ve doğru olduğuna inandırılmış oluşu. Bu inancı Ahmet Şık sağlamadı. Bu inancı kitabın böylesine hararet ve hırçınlıkla peşine düşenler sağladı. Artık daha bir merakla okunacak.

    İnternete düşen taslakla ilgili savcılık dün acele soruşturma açtı. Gazetemizde o yüzden kitaptan bölümler bulamayacaksınız. Ama Star ve Zaman gazeteleri birkaç gün önce Emniyet'in 49 sayfalık bir raporunu yayımladılar ki... Bu raporda da kitaptan kimi bölümler pekala yer alıyordu... Kitaba konulan yasak içindekilerin gizlenmesi açısından başarılı olmadığı gibi hem iktidarı hem ülkeyi güç duruma düşürdü. Üstelik handikap sürüyor.

    'Kitabı okumaya başladım, suç mu işliyorum bilmiyorum'

    Reha Muhtar, İmamın Ordusu adlı kitap taslağı okumaya başladığını söyledi. "Kitabı okuyarak suç mu işliyorum bilmiyorum" diyen Muhtar, "Bir 'örgüt bağlantısı mı var' bu kitapta bilmiyorum" dedi.

    Muhtar'ın Vatan gazetesinde yayımlanan (1 Nisan 2011) yazısı şöyle:


    Dün akşam saatlerinde Milliyet'in internet sitesi 50 bin kişinin "İmam'ın Ordusu" kitabını indirdiğini yazıyordu...

    Kitabın "üzerindeki notlarla düzeltilmiş hali mi, yoksa düzeltilmemiş hali mi" bilmiyorum...

    Önemi de yok zaten...

    İnternet çağında bütün değerler kökten bir değişime uğruyor...

    ***

    Hayat bireyselleşiyor...

    Demokratikleşiyor...

    Yaşam tarzları, hayatın okunuşları yeni bir hal alıyor...
    Bir "örgüt bağlantısı mı var" bu kitapta bilmiyorum...
    "Paragrafların üzerindeki notları kimler yazmış" kim bilir?..

    Bunları savcılar bulabilir, mahkeme saptayabilir...
    Sonra da gerçekler neyse söylenir...

    Ancak adı ister kitap olsun, ister doküman bir çalışma bu muameleye tabi tutulursa birkaç saatte 50 bin kişi tarafından indirilir...

    ***

    Bazen birileri özellikle mi böyle yapıyor diye düşünüyorum...

    Büyük hedefler saklanabilsinler, gizlenebilsinler diye mi hedef şaşırtılıyor anlamıyorum...

    Yoksa "gizli bir güç savaşı bizim aklımızın üzerinden mi oynanıyor" çözemiyorum...

    Ben de herkes gibi "İmam'ın Ordusu"nu okumaya başladım...
    İnternetten okuyarak suç mu işliyorum bilmiyorum...

    Okuduğum hakkında görüş bildirmem suç mu onu da kestiremiyorum...

    ***

    Her şey altüst oldu bu ülkede...

    Kim olduğunu az buçuk tahmin ettiğim, ancak kesinkes ne yaptıklarını kestiremediğim, gizli güçler, çok gergin bir savaşın içindeler...

    Her şey, herkes, her değer kullanılıyor bu savaşın içinde...

    Bir parti lideri, "bir kadınla sevişme sonrası çekilmiş görünen bir seks kasetine" muhatap oluyor...

    Öyle bir yerden montajlanmış ki kaset, "sevişmenin hard porno görüntüleri de bende" diye adeta bas bas bağırıyor...

    ***

    Sonra bir başka genç kadın, o parti liderine gidiyor...
    "Bana taciz etti bu adam" diye bütün zirve noktalarını yana yakıla telefonla arıyor...

    Bu yetmiyor "büyük balık"a yönelik bir operasyona girişmek istiyor genç kadın...

    "Bana teçhizat sağlayın" diye ana muhalefet liderine gidiyor...

    Bu konuşmalar "yayınlanıyorlar..."

    Yayınlananlar bunlar, ancak yayınlanmayanlarda ne var onu kimse bilmiyor?..

    Gerçek yayınlananlardan mı ibaret yoksa yayınlanmayanlar başka bir gerçeği mi anlatmaktalar...

    ***

    Sonra bir kitap çalışması "örgüt dokümanıdır bu" denerek toplatılıyor...

    Bu çalışmayı yapanlar içeri alınıyorlar...

    Bütün bunların ardından bu işlerin başındaki savcı terfi ettirilerek görevden alınıyor...
    Nasıl bir savaş bu?..

    Bu savaşın bize sunulan "kırıntılarından" gerçeğe ulaşmak mümkün mü?..

    Kimler üzerimizde tepinmekteler?..

    Her kırıntının üzerinden gerçeği ve demokrasiyi arama sevdası, sinirlerimizi harap etti...

    Labirentin içinde, umutsuzca peynire ulaşmaya çalışan ve sürekli duvara tosluyan bir taşvan gibiyiz hepimiz...

    Yukarıdan labirente, tavşana ve peynire bakanlar ne kadar eğleniyorlar kim bilir şimdi?..

    ***

    Ulaşmak istediğimiz "peynir" ne kadar küçük ve basit halbuki...

    Sadece kimsenin kimseye dokunmadığı bir ülkede yaşamak istiyoruz...

    Hepsi hepsi istediğimizi söyleyebildiğimiz, dilediğimizi yaşayabildiğimiz bir tarzımız olsun diye arzuluyoruz...

    Biz kimsenin yaşam biçimine karışmayalım, kimse de bizim yaşam biçimimize karışmasın diye hevesleniyoruz...

    Özgürce konuşalım, keyifle hayatı paylaşalım, çalışalım, üretelim, para kazanalım ve mutlulukla harcayalım istiyoruz...

    Aslında peynir bile değil istediğimiz labirentin sonunda...

    Sadece temiz ve derin bir nefes almak istiyoruz...

    Güneşe bakarak ve yaşadığımızı hissedercesine...
#08.04.2011 12:49 0 0 0
  • Bu adamlarla başa çıkmak zor, bizler de bazı düşüncelerle eğer balta taşıyan sıfatına düşersek kimse acımaz.
#10.04.2011 15:41 0 0 0
  • ahmet şık imamın ordusu kitabı indir

    Son günlerde ülke gündemine bomba gibi düşen Ahmet Şık'ın basılamayan kitabı internette yayıldı. Kitabın sahte versiyonları arasında gerçeği de bulunuyor.

    İnternet ülkenin gündemini belirlemeye devam ediyor. Ahmet Şık'ın tüm ülkeyi karıştıran basılamayan kitabı sanal dünya sayesinde okuyucusuyla buluştu. Bilinmeyen kişiler tarafından internette yüklenen e-kitapla birlikte aynı isime sahip onlarca sahte PDF dosyası da internete yüklendi.

    Kitabı İndirirken Virüs Kapmayın

    Günün Twitter ve sosyal ağ gündemi haline gelen kitap interneti de karıştırdı. Kitap kısa sürede hacker'lerin da silahı haline geldi. Twitter üzerinden kitabı paylaştığını düşünen kişiler aslında arkadaşlarına virüs yolladılar.
    Paylaşımlar artıkça kısa süre önce internette yüklenen gerçek kitabın linki sahte paylaşımlar arasında kaybolmaya başladı.
#23.10.2012 08:53 0 0 0
  • İmamın Ordusu PDF
    Ahmet Şık yasaklanan kitabı
    Ahmet Şık Kitapları
    Ahmet Şık Bilgi Üniversitesi
    Ahmet Şık eşi
    Ahmet Şık evli mi
    Ahmet Şık hangi partide
    Ahmet Şık doğum günü
    Ahmet Şık Kitapları
#21.12.2021 19:43 0 0 0
#21.12.2021 19:50 0 0 0