KISSADAN...HİSSELER

Son güncelleme: 15.06.2025 08:47
  • Yaşlı bir adama sokakta yürürken bisikletli çarpmış ve hafif yaralanmış.
    Etraftakiler hastaneye götürmüşler.
    Hemşireler, röntgen çekerek her hangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini söylemişler.

    Yaşlı adam huzursuzlanmış; "acelesi olduğunu, röntgen istemediğini" söylemiş.
    Hemşireler merakla acelesinin nedenini sormuşlar.

    "Eşim huzur evinde kalıyor. Her sabah birlikte kahvaltı etmeye giderim, gecikmek istemiyorum" demiş.
    Hemşire "Eşinize haber iletir gecikeceğinizi söyleriz" diyince;

    Yaşlı adam üzgün bir ifade ile:
    "Ne yazık ki karım Alzheimer hastası hiç bir şey anlamıyor,hatta benim kim olduğumu dahi bilmiyor" demiş.

    Hemşireler hayretle:
    "Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor neden hergün onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz?" diye sormuşlar.

    Adam cevaplamış:
    "Ama ben onun kim olduğunu biliyorum"
    KISSADAN...HİSSELER
#11.08.2024 08:19 0 0 0
  • Adam 3 yaşındaki kızını, pahalı bir hediyelik kaplama kağıdını ziyan ettiği için azarlamıştı.
    Küçük kız, koskoca bir paket altın yaldızlı kağıdı bir kutuyu eğri büğrü sarmak için kullanmıştı....
    Yılbaşı sabahı küçük kızı, paketi getirip "Bu senin babacığım" dediğinde üzüldü.
    Acaba gereğinden fazla mi tepki göstermişti kızına... Bir gece önce yaptığından utandı...
    Ne var ki paketi açınca yeniden öfkelendi. Kutunun içi boştu... Kızına gene bağırdı.
    "Birisine bir hediye verdiğinde, kutunun içinde bir şey olması lazım. Bunu da mı bilmiyorsun küçük hanım?"
    Küçük kız gözlerinde yaşlarla babasına baktı, "O kutu boş değil ki babacım" dedi...
    "İçini öpücüklerimle doldurmuştum!..."
#11.08.2024 08:23 0 0 0
  • 60 yaşındaki ünlü ressam, bir lokantaya girer. Gerçi cebinde parası yoktur ama aldırmaz...
    Lokantacıya yapacağı portresine karşılık yemek yemek istediğini söyler.
    Güzelce karnını doyurur.
    Sonra bir çırpıda lokantacının portresini çizerek masaya bırakır.
    Kalkarken adam gelir, resme bakar, beğenir.
    "Güzel ama" der lokantacı "Bir dakikada yaptınız bunu, oysa bir saattir yiyorsunuz".
    Ressam "Bir dakika değil, 60 yıl ve bir dakika" diye karşılık verir...
#11.08.2024 08:24 0 0 0
  • Enine boyuna, iriyarı bir adama gıpta ve hayranlıkla bakan ufak-tefek bir genç der ki:
    "Ben de sizin gibi iri yapılı ve güçlü olsaydım, dünya ağır sıklet boks şampiyonu olurdum."
    Adam gülümseyerek cevap verir:
    "Peki seni, hafif sıklet şampiyonu olmaktan alıkoyan nedir?"
#11.08.2024 08:41 0 0 0
  • Ön Yargı

    Uzaklarda bir köyde, kocası, çocuğu doğmadan ölmüş, tek başına yaşayan hamile bir kadın kendisine arkadaş olması açısından dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye baslar. Gelincik kadının yanından bir an bile ayrılmaz.

    Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da, oldukça uysallaşır. Bir kaç ay sonra kadının çocuğu doğar. Tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadır. Günler geçer ve kadın bir gün bir kaç dakikalığına da olsa evden ayrılmak ve yavrusunu evde bırakmak zorunda kalır.

    Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardır. Aradan biraz zaman geçer ve anne eve gelir. Gelinciği ve kanlı ağzını görür. Anne çıldırmışçasına gelinciğe saldırır ve oracıkta öldürür hayvanı. Tam o sırada içerdeki odadan bir bebek sesi duyulur. Anne odaya yönelir. Ve odada beşiği, beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin yanında duran parçalanmış bir yılanı görür.
#05.02.2025 10:33 0 0 0
  • Palyaçonun Hikayesi

    Birgün bir adam doktora gitmiş ve ona çok mutsuz olduğunu ve bu durumdan kurtulmak istediğini söylemiş.

    Doktor da adama yolun sonunda bir sirk olduğunu, oradaki paylaçonun hergün herkesi gülüp eğlendirdiğini söylemiş ve adama sirke gitmesini tavsiye etmiş.

    Fakat adam doktora : "Doktor bey, işte o palyaço benim." demiş.
#05.02.2025 10:36 0 0 0
  • Tuz ve Su

    Hintli bir yaşlı usta, çırağının sürekli her şeyden şikayet etmesinden bıkmıştı. Bir gün çırağını tuz almaya gönderdi. Yaşamındaki her şeyden mutsuz olan çırak döndüğünde, yaşlı usta ona, bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söyledi.

    Çırak, yaşlı adamın söylediğini yaptı ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye başladı.

    - 'Tadı nasıl?' diye soran yaşlı adama öfkeyle:

    - 'Acı' diye cevap verdi. Usta kıkırdayarak çırağını kolundan tuttu ve dışarı çıkardı. Sessizce az ilerdeki gölün kıyısına götürdü ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp, gölden su içmesini söyledi. Söyleneni yapan çırak, ağzının kenarlarından akan suyu koluyla silerken aynı soruyu sordu:

    - 'Tadı nasıl?' 'Ferahlatıcı' diye cevap verdi genç çırak.

    - 'Tuzun tadını aldın mı?' diye sordu yaşlı adam, 'Hayır' diye cevapladı çırağı. Bunun üzerine yaşlı adam, suyun yanına diz çökmüş olan çırağının yanına oturdu ve şöyle dedi:

    - 'Yaşamdaki ıstıraplar tuz gibidir, ne azdır, ne de çok. Istırabın miktarı hep aynıdır. Ancak bu ıstırabın acılığı, neyin içine konulduğuna bağlıdır. Istırabın olduğunda yapman gereken tek şey ıstırap veren şeyle ilgili hislerini genişletmektir. Onun için sen de artık bardak olmayı bırak, göl olmaya çalış.'
#15.06.2025 08:47 0 0 0