Yağmurları bekleme yeter dön artık
Yağmak zorunda değilsin susamış bedenime
Öyle çok özlemişim, seviyorken delice
Düşmek zorunda değilsin her gece düşlerime;
Bırakda rüyalarda kendim sarayım.
Yağmurları bekleme dinsin bu hasret
Damla damla gelişin bana huzur vermiyor.
Ellerini tutmak için çabalıyorken
Avuçlarımdan kaçışın beni mutlu etmiyor.
Bırakda sana tamamen sahip olayım.
Yağmurun kokusuna sardım
Tutamadığım kendimi.
Damla damla sen
Çisil çisil sen
Aklıma düşen sen her yağmurda
Aklımda bir başka sen oluşuyor
Çıktığım yağmur dualarında.
Bırakda dualarım günahlarım için olsun.
DÖNÜŞ
Yıllardan yıllardan sonra bu şehir,
Bu bahçeler,bu kalp,bu zalim gece..
İçinde hep aynı şarkı söylenir;
İçimde hep aynı garip düşünce.
Yıllardan yıllardan sonra bu şehir,
bu bahçeler,bu kalp,bu zalim gece..
Sanki çocukluğum dallarda gülen
Ve beni çağıran telaşlı sesin.
Kalbime bir ışık gibi dökülen
Şimdi hangi uzak dağ köyündesin.
Sanki çocukluğum dallarda gülen
Ve beni çağıran telaşlı sesin.
Seni hangi gurbet alıp götürdü,
Hangi gurbet çaldı güzelliğini?
Sen ey içimdeki en güzel türkü;
Duydum mevsimlerle tükendiğini.
Seni hangi gurbet alıp götürdü?
Hangi gurbet çaldı güzelliğini?
Nasıl bir oyuna geldi bahtımız?
Mesafeler nasıl ayırdı bizi?
Bu küçük şehirde bıraktığımız
Dönüşü olmayan günlerimizi.
Nasıl bir oyuna geldi bahtımız?
Mesafeler nasıl ayırdı bizi?
Huzuru unutmuş eski bahçeler
Tedirgin bir ışık yüzer dallarda.
Boşanmış yoluna bembeyez seher
Bir ölüm tufanı gibi baharda.
Huzuru unutmuş eski bahçeler
Tedirgin bir ışık yüzer dallarda.
İşte kapındayım yorgun,perişan
İşte kapındayım vursunlar beni.
Vursunlar sevdiğim bir kuş yerine
Bir kurşun sesiyle değişsin dünyam
Bir kurşun sesine hasret gövdemi
Sersinler bu şehrin bahçelerine.
İşte kapındayım vursunlar beni
Vursunlar sevdiğim bir kuş yerine.