Diyarbakırda NEVRUZ

Son güncelleme: 15.01.2009 23:05
  • noimage

    NEVRUZ

    Giriş

    Bilindiği gibi milletleri meydana getiren temel unsurlardan birisi de kültür dediğimiz maddi ve manevi değerlerdir. Bu değerler toplumun sosyal dokusunu meydana getirirler. Kültür unsurları içinde bayramların da önemli bir yeri vardır. Bayramlar her millette görülen ve toplumun bütün fertleri tarafından benimsenen, bütün halkın katıldığı ortak değerlerdendir. Bütün bayramların dini ve milli bir inanıştan, o toplumu ilgilendiren ortak bir hatıradan, geleneklerden, duygulardan ve tabiattan doğduğu bilinmektedir. İslamiyeti kabul etmiş olan Türk toplulukları, islamiyetle çatışmayan bir takım adetleri devam ettirmişlerdir. Bu ananeler günümüz Türk Dünyası'na bir kültür mirası olarak intikal etmiştir. Bunlar içinde Nevruz' un özel bir önemi vardır. Nevruz milli bir bayram olarak Türklerde gece ile gündüzün eşit olduğu ilkbaharın başlangıcı olan 21 Mart günü kutlanmaktadır.

    Bu makalede, tüm Türk dünyasının her yıl birlikte kutladıkları Nevruz Bayramı, tarihi gelişimiyle birlikte ele alınacaktır. Aynı zamanda Anadolu'daki Nevruz kutlamaları konusunda da bazı örnekler sunulmaya çalışılacaktır.

    1.Nevruz Nedir?

    Nevruz, Ortadoğu ve Ön Asya'da çeşitli halklarca yeni yılın başlangıcı ya da bahar bayramı olarak kutlanan gündür.

    Farsça bir kelime olan Nevruzun manası "yeni gün" demektir. Bugün, güneşin Koç Burcuna girdiği vakit olup, Rumi Takvimde Mart'ın dokuzuna, Miladi Takvimde ise, Mart'ın yirmibirine tekabül etmektedir.

    Bir başka söyleyişle Nevruz, tabiatın kıştan kurtuluşunun, bolluk ve berekete kavuşmanın simgesi olmanın yanında, toplumların yaşamlarındaki hareketliliklerin, başlangıçların ve dönüm noktalarının da ifade edildiği bir gündür.

    Araplar' a İranlılardan geçen bu adet, başta Oniki Hayvanlı Türk Takvimi'nde görüldüğü üzere Türkler' de de çok eskiden beri bilinmekte ve bugün törenlerle kutlanmaktadır.

    2.Nevruz' un Tarihi Gelişimi

    Nevruz' un bayram olarak kutlanması çeşitli topluluklarda günümüze kadar devam edegelmiştir.

    Bu bağlamda, İranlılarda Nevroz' un ortaya çıkışıyla ilgili rivayetler zamanla İslami bir nitelik kazanmıştır.

    Bu rivayetlerden birisi efsanevi İran hükümdarlarından Cemşid' in Azerbaycan'a geldiği gün ile ilgilidir. Diğer bir İran rivayeti de ateşin Cemşit tarafından keşfiyle ilgilidir. Buna göre Cemşid "Mazendaran" ormanlarında tavşan avına çıktığı zaman bir zehirli yılan görerek okunu ona atmıştır. Ok yılanın bulunduğu kayalıklara çarparak bir kıvılcım çıkmasına sebep olmuştur ve bu kıvılcımda etraftaki kuru otları tutuşturmuştur. Ateşi böylece ilk defa gören İranlılar korku ile ateşe secde etmişler, onu mukaddes saymışlar, karanlığı yok ettiği inancıyla ateşin devamlı yanık tutulmasına çalışmışlardır. Bunun için de ateşgede denilen tapınaklar yaptırılmıştır.İşte ateşin bulunduğu gün İranlılarda Nevroz olarak kabul edilmiştir.

    Diğer bir görüş de Tanrı' nın yeryüzünü Nevrozda yarattığı, Ademi o gün halkeylediği ve yıldızları burçlarına o gün dağıttığı hususudur. Bu rivayetler daha sonra İslami bir kisveye bürünerek günümüze kadar devam etmiştir.

    İranlılarda tamamen efsanevi bir mahiyet kazanan Nevroz günümüzde de kutlanılmaktadır. Nevroz geleneği Araplarda yoktur. Çünkü eski Araplar ile Museviler' de yılbaşı sonbahara rastlamaktadır.

    Sasani Devleti'nin Müslüman Araplar tarafından ortadan kaldırılmasından sonra, Nevroz ananesinin Arap dünyasına girdiği görülür. İranlılarda Nevroz, bazı vergilerin toplanma dönemi idi. Bu gelenek Araplarda da devam etmiştir.

    Türk topluluklarında Nevroz kutlama geleneği oldukça eskiye dayanır. Türkler Nevroz' u Nevruz- ı Sultani, Sultan Neroz veya Orta Asya Türk topluluklarında görüldüğü üzere Sultan Navrız olarak kutlamaktadırlar. Türklerde görülen rivayetin en önemlisi bu günün bir kurtuluş günü kabul edilmesidir. Ebulgazi Bahadır Han'ın teferruatlı bir şekilde naklettiği Ergenekon ve Bozkurt efsanesi bu bayramla ilgili bilgileri ihtiva etmektedir.

    Bu efsaneye göre, Göktürklere savaş açan yabancı kavimler, hile ile bu savaşı kazanırlar. Savaştan sağ olarak kurtulan Göktürkler, sarp dağlardan geçerek kimsenin kendilerini bulamayacağı bereketli bir ovaya yerleşirler. Ergenekon denen bu yerde giderek çoğalırlar. Bunun sonucunda buraları kendilerine yetmeyince, etraflarındaki, demir bir dağı ateşle eriterek buradan çıkarlar ve yayılırlar. İşte Ergenekon' dan ayrılış tarihi, yeni yılında başlangıç tarihi olarak kabul edilerek, daha sonraki Göktürk hakanları her yıl bu tarihteki kızdırdıkları demiri örs ve çekiçle döverek, o günü simgeleştirirler. Bu tarih Türkler için bir kurtuluş günü olarak kabul edilir ve doğadaki dirilişle özdeşleştirilir.

    3. Türkler' de Nevroz

    Çin kaynaklarına göre Türkler milattan yüzlerce yıl önce 21 Mart' ta hazır yemekleriyle bahar şenlikleri için kıra çıkar ve bunlardan bazılarını bugün de
    gördüğümüz bazı adet ve gelenekleri yaşarlardı. Kaynaklar Türk'lerde yılbaşı gününün baharın başlangıcında olduğunu işaret etmektedir. İlkbaharın başlangıcı Mart ayıdır. 12 Hayvanlı Türk Takvimi'nde yılbaşı 21 Mart Nevroz günüdür ve Türkler bugüne "yengi gün" demektedirler.

    İslami dönemle ilgili kaynaklara baktığımız zaman, Nevroz Bayramı'nın ilk izlerini genellikle XI. Yüzyıl metinlerinde görüyoruz. Nevroz' u İran geleneğine bağlayan Firdevsi' nin Şehnamesi de dahil olmak üzere (ki Firdevsi ancak 940- 1020 tarihleri arasında yaşamış ve bu eserinde 1004 tarihinde tamamlamıştır). Bu tarihten önceki dönemlere ait İran metinlerinde Nevroz'a rastlanılmaması bizde bu bayramın ilk kez Türkler arasında ortaya çıktığı kanaatini uyandırmaktadır.
    El Biruni XI. Yüzyıldan bir isim. Biruni de eserlerinde Nevroz' dan söz etmiş ve bunun Türk'ler de dahil tüm Ön Asya ve Orta Asya toplulukları arasında canlı bir şekilde yaşadığı üzerinde durmuştur. Yine aynı yüzyılın Fars asıllı devlet adamlarından Nizam' ül Mülk de Siyasetnamesi'nde Nevroz üzerinde durmuş ve Nevroz' un yılbaşı olduğunu belirtmiştir. Fars asıllı bir devlet adamının Nevroz' dan Türk'lerin bayramı olarak bahsetmesi özellikle anlamlıdır. Kaşgarlı Mahmut, Divan-ı Lügat-it Türk adlı eserinde Türk toplumlarında Nevroz' un yılın başlangıcı olduğunu belirtmiştir.

    Selçuklu döneminde Sultan Melikşah tarafından hazırlanan Takvim-i Celal-i de de 21 Mart yılbaşıdır ve 21 Mart, Selçuklular' da hem mali işlerin düzenlenmesinde hem de diğer devlet işlerinin düzenlenmesinde bu tarihe itibar edilmiştir. Nitekim Uzun Hasan tarafından tanzim edilen Akkoyunlu Kanunları'nda da 21 Mart ilk vergi toplama dönemi olarak kabul edilmiştir.

    İçinde Osmanlı ailesini çıkaran Kayı Boyu' na mensup bazı aşiretlerin 21 Mart tarihinde Ertuğrul Gazi' nin türbesi etrafında toplanıp çeşitli törenler yaptıkları bilinmektedir ki buna "Yörük Bayramı" da derlerdi.

    Manisa'da Nevroz günü Mesir Bayramı törenleri yapılır. O gün Mesir macunları Sultan Camisi'nin minare ve kulelerinden atılır. 1463-1552 tarihleri arasında yaşayan Musa Bin Müslihiddin tarafından 21 türlü baharat ve şekerle karışık yapılan bu macun bir rivayete göre Kanuni Sulta Süleyman'ın annesi Hafsa Sultan'ı iyileştirmiş ve o da bu macunun yılda bir defa halka dağıtılmasını istemiştir.

    Bilindiği gibi Atatürk de 22 Mart 1922 tarihinde Ankara'nın Keçiören semtinde Nevroz şenlikleri düzenletmiş ve kendide bu şenliklerde hazır bulunmuştur. Bundan da anlaşılıyor ki Nevroz, Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar bayram olarak kutlanmıştır.

    Bugün, Türk topluluklarında Nevroz çeşitli adlarla kutlanır. Nevroz, Noruz, Navrız, Ergenekon, Bozkurt, Çağan, Yeni Gün, Ulusun Ulu Günü adlarıyla kutlanan bu bayram ile ilgili olarak Türk topluluklarında çeşitli gelenekler meydana gelmiştir.

    Hemen, hemen bütün Türk topluluklarında baharın gelişi vesilesiyle yapılan bir diğer törende Hızır Nebi (veya Hızır- İlyas, Hıdırellez) inancıdır. Hz. Hızır ile Hz.İlyas'ın buluştuğu gün olarak kabul edilen bugün, günümüzde de Anadolu'da ve Anadolu dışında büyük bir katılımla kutlanmaktadır.

    Nevroz gününde gökyüzü cisimleri yörüngelerindeki başlangıç noktasına gelir. Baharın gelişi ile birlikte hayvanlar yavrular, tüy döker, yeryüzü yeşillenir, dünya yenileşir. Aynı şekilde insanlarda yıkanır, temizlenir, tertemiz elbiselerini giyerler.

    Bütün bunların yanı sıra bu günde her insanın geçmişiyle hesaplaşıp, vicdanen temizlenmesi gerektiği kabul edilmiştir. Halk önderleri, aralarına fitne-fesat girmiş akrabaları, dostları buluşturarak halkın birlik ve beraberliğini güçlendirmişlerdir. Ailesini geçindirmek üzere gurbete gidenleri tekrar birleştirmiş, kimsesizleri evlendirmişlerdir.


    4. Nevruz Bayramı'nın Türkiye'deki Geleneksel Uygulamalarından Bazı Örnekler

    Mersin-Silifke Bölgesi'ndeki Toros Türkmenlerinin de 'Mart İpliği' adı ile bilinen Nevrozda ağaçlara bez bağlanır. Nevroz günü yaylara çıkılır. Yayla evlerinde bulunanlar gelen misafirleri evlerinde ağırlarlar. Gelen gurup silah atarak gelişlerini bildirirken yayladakilerin başkanı buna bir el silah atarak cevap verir. Daha sonra karşılıklı silahlar atılır ve birbirlerine "Nevrozun Kutlu, dölünüz hayırlı ve bereketli olsun" temennisinde bulunurlar. O yıl 20 kuzu veya oğlağı olan sürü sahibi bir kurban keser ve orada pişirilerek yenir.

    Tahtacı Türkmenlerinde Nevroz "Sultan Nevroz" adı ile anılır, eski takvimlerde (Hicri) Mart ayını 9'unda kutlanarak yaylaya çıkılır. Bununla ilgili olarak halk arasında "mart dokuzundan sonra dağlar misafir alır" deyişi söylenir. Bugün herkes yeni elbiselerini giyip, süslenerek mezarlıkları ziyaret ederler.

    Gaziantep ve çevresinde 22 Mart gününe Sultan Navroz adı verilmektedir. Halk arasındaki inanca göre Sultan Navroz güzel bir kızdır ve 21 Mart'ı 22 Mart'a bağlayan gece batıdan doğuya doğru göç eder, bir başka inanca göre ise, kuş kılığında uçan bir derviştir. Nevruz gecesi Sultan Navruz' un dileklerinin gerçekleşeceğine inanılır.

    Malatya'nın Arguvan İlçesinin bazı köylerinde halk Nevruz' u "Kış Bitti Bayramı" olarak kutlarlar.

    Ağrı ve çevresinde o gece gençler bir dilek tutarak kapıları dinleyip, içerdeki konuşmaları yorumlayarak niyetlerinin tutup tutmayacağını anlamaya çalışırlar.

    Bir başka uygulama, bekar bir delikanlı o akşam "tuzlu gıllık" denilen, tuzlu hamurdan yapılmış bir çöreğin yarısını yer ve su içmeden yatar. İnanışa göre, rüyasında kendisine su veren kızla evlenecektir.Ertesi gün çöreğin diğer yarısını evin damına veya bacasına bırakır. Gelen bir karga çöreği kapıp hangi evin damında yerse o evin kızıyla evleneceğine, karga hiçbir evin damına konmayıp, uzaklaşırsa uzaklardan biriyle evleneceğine inanılır.

    Kars civarında akşam evde toplanan genç kızlar ve erkekler, küçük bir çocuğu su almaya gönderirler. Çocuk hiç konuşmadan ve arkasına bakmadan bir kova su getir. Kovanın içine orada bulunanları temsilen renkli iplik ve iğneler atılır. Birbiriyle birleşen iğne ve ipliklerin sahiplerinin birbiriyle evleneceklerine inanılır.

    Tunceli çevresinde, bugün erkekler alınlarına kara sürerek su kaynaklarına giderler. Bu karaları orada temizleyerek dua ve niyazda bulunurlar. Bunun yanında kötülük ve sıkıntılardan kurtulma dileği taşıyan, farklı uygulamalara da rastlanmaktadır.

    Iğdır ve çevresinde 19 Mart'ı 20 Mart'a bağlayan gece kız ve erkekler Tanrıdan bir dilek dileyerek akarsuda yıkanırlar ve en az üç defa suya dalıp çıkarlar. Sabah erken kalkılarak taze su içilir, hayvanlara da taze su verilir. Halk yeni elbiseler giyer ve bayram namazından sonra kaynamış yumurta tokuştururlar. Evinden yeni cenaze çıkanlar dahi bayrama katılmak zorundadır. O gün yas tutmak günah sayılır.

    Giresun'da "Mart Bozumu" adıyla 14 Mart' ta kutlanan Nevruz' da o gün sabah erkenden kalkılarak çevredeki akarsulardan su getirilip, hayvanların üzerine serpilir.

    Edirne'de 22 Mart günü Sultan Nevroz eğlencelerinde eski hasırlar yakılıp "Mart içeri pire dışarı" diyerek üzerinden atlanır.

    Kırklareli'nde "Mart Dokuzu " adıyla kutlanmakta olup, o gün halk boyalı yumurtalar, börekler, lokma gibi yiyeceklerle kırlara giderek bu yiyecekleri yerler ve eğlenirler.

    İzmir Urla'da Nevroz, "mart Dokuzu Şenlikleri " , Tire' de "Sultan Nevruz Bayramı" , Uşak'ta ise, "Yıl Yenilendi" gibi adlar kullanılmaktadır.

    Ülkemize ilişkin geleneksel Nevruz uygulamaları sayılan bu örneklerle sınırlamak Anadolu'daki Nevruz kutlamalarının alanını daraltmak ve sınırlamak anlamına gelir. Verdiğimiz örnekler eski ve yeni uygulamaların sadece küçük bir bölümünü oluşturmaktadır.

    5.Sonuç

    Sovyetler Birliği'nin yıkılmasıyla birlikte 1990 yılından itibaren bağımsızlığını kazanan Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan'da büyük törenlerle milli bir bayram olarak kutlanan Nevruz, başta Türkiye olmak üzere Kıbrıs, Balkanlar, Makedonya, Doğu Avrupa, İdili-Ural, Güney Sibirya, Doğu Türkistan gibi Türk yurtlarında da aynı şevkle, neşeyle milli birliği ve beraberliği güçlendiren kardeşliği simgeleyen bir bayram olarak kutlanmaktadır.

    Ülkemizi, Anadolu coğrafyasına yerleştirdiğimiz günden bu güne, bölüp parçalamak isteyen bir takım çevreler ise, Nevroz Bayramını " bölücülük" kavramıyla bütünleştirmeye çalışmışlardır ki, onların bu yaklaşımlarının "bayram" kavramıyla uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.

    Çünkü bayramlar, insanlar arasındaki karşılıklı sevgi, saygı ve kardeşliğin perçinlendiği günlerdir.

    Bayramlar, topluluklarda milli birlik ve beraberliğin, bir arada yaşama arzusunun kuvvetlendiği günlerdir.

    Bayramlar, milli ve dini duyguların, inançların sergilendiği, örf ve adetlerin uygulandığı, bir toplumda millet olma şuurunun şekillendiği, kuvvetlendiği günlerdir.

    Bu bağlamda, Ortadoğu ve Ön Asya'daki halklarca kutlanan Nevruz Bayramı, herhangi bir sebeple bölücülüğe sebep yapılabileceği bir kavga günü asla değildir. Bir sevinç günü, varoluş günü, yaşama sevincini ifade etme günü, bir barış, dostluk, kardeşlik günüdür.

    Kısacası Nevruz, milli birliğin ve beraberliğin vesilesidir. Yediden yetmişe çeşitli mezhep ve meşreplere sahip Türk insanı bu bayramı, hep birlikte kutlamaktadır. Bu demektir ki kültürümüzde Nevruz bizim için gerçek anlamda da milli birlik ve beraberliğin en güzel örneklerinden biridir.
#24.08.2007 15:13 0 0 0
  • bir mardinli olaraktan newrozun gerçektende bu yazdıkların olduğuna inanıyomusun :D
#02.10.2007 21:54 0 0 0
  • justin iki gözümsün abi (:

    bu mardinli unutmu$ hoş gör abi (: süpersin.
#09.02.2008 23:29 0 0 0
  • selam herse
    ben mardin in kızıltepe ilçesinden roni................./
#17.12.2008 17:26 0 0 0
  • paylaşımın için tşk edrim
#15.01.2009 23:05 0 0 0