Uzun zamandır hep aynı görüntüler dönüp duruyordu aklımda. Farkında olmadan dalıp dalıp gidiyordum ve her defasında seni düşünürken yakalıyordum kendimi.
Ve her defasında aynı şarkıyı mırıldanırken.
"Bir gün bir çılgınlık edip
Seni sevdiğimi söylesem
Alay edip güler misin
Yoksa sen de sever misin?"
Henüz kim olduğunu bile bilmiyordum. Adının ne olduğundan bile habersizdim daha. Ama
seni her gördüğümde aynı duygu yeniden, yeniden sarıyordu içimi.
Sıcacık bir "merhaba" deyip gidişinden sonra umutla karışık bir kıvılcım düşürdün içime. Varlığımı ve bu tesadüfün nedenlerini sorgulamaya başladım böylece.
Rüyalarıma girmeye başladıktan sonra gün boyu yanımda hissettim yüreğini. Bunu bir işaret olarak mı kabul etmeliydim,
yoksa bir tesadüf olarak mı nitelendirmeliydim yine.
Ya bu içimdeki sıcaklık buna ne ad vermeliydim.
Sana bir açılabilseydim..
işte o zaman çözerdim belki içimdeki bilmeceleri.
Sana her şeyi anlatabilmek isterdim.
Senin için rüyalarının resmini yapabilmeyi..
umudun şarkısını söyleyebilmeyi.. sana aşkı anlatabilmeyi isterdim.
Sevinci gözlerinde bulmayı ve acıyı senden uzak tutmayı becerebilseydim.. Yalnızca güzelliklerini gösterebilseydim dünyanın,
hep hayallerini kurduğumuz bir diyardan bahsederdim sana.
Efsane olarak gördüğün şeylerin şiirini yazar, bütün düşlerinin bestesini yapardım.
Bunlar büyük sözler. Bunlardan hiç birini yapamam belki ama senin için bazı şeyleri göze almak isterdim.
Bir bilseydin içimden geçenleri ne güller parçalanırdı gönlümde ne de ağlardı kartpostallardaki çocuk resimleri. Bu şarkının sözleri bana bu denli koymazdı belki.
"Cesaretin var mı aşka
Çarpıyor kalbim bir başka
Sen de böyle sevsen keşke
Desen bana yâr.."