vergi alsalar bile fatura tutari üzerinden alirlar o da fazla birsey olmasa gerek.
yalniz kafama takilan birsey var bizim burdan Türkiye ye esya gönderenlerin cogu sikayetci cünkü gönderdikleri esyalar ya eksik gidiyor ya da hic gitmiyormus.
FIFA'nın resmi internet sitesinde yapılan yorumda, 13 Ekim Çarşamba günü yapılacak karşılaşmanın, Avrupa elemelerindeki en heyecanlı ve kaliteli maçlardan biri olacağı belirtildi.
Yorumda, Danimarka ve Türkiye milli takımlarının sahip olduğu teknik özelliklerde çok fazla takımın olmadığı kaydedilirken, elemelerde Türkiye'nin de içinde bulunduğu 2. Grup, Avrupa'nın en çekişmeli grubu olarak ilan edildi.
Kazakistan'ı farklı skorla yenen Türkiye'nin çok formda olduğu ve Danimarka'yı da yenerek grupta liderliği garantilemek istediği kaydedildi.
Danimarka'nın ise deplasmanda Arnavutluk'u 2-0 yendiğine ve bir maç eksiğine rağmen grupta 4 puana ulaştığına dikkat çekildi.
Danimarka'nın, Parken Stadı'nda yapılacak maçta kendi saha ve seyirci avantajını kullanarak Türkiye'yi de yenmek isteyeceği vurgulandı.
Doping olayinin aciklanmasindan sonra Şule Şahbaz'ın federasyon baskani Kenan Nuhut'a
''Böyle büyük bir organizasyonda ülkemi mahcup duruma düsürecek kadar geri zekali degilim'' demis.
> Temel 20 senedir Almanya'da yasiyormus. Bir gün
> göcmen bürosuna gidip Almanya'dan kesin dönüs
> yapacagini söylemis. Göcmen bürosundaki Almanlar
> Temel'i taniyorlar, seviyorlar. Sormuslar ;
> "Niye dönüyorsun" diye.
> Temel "homoseksüeller yüzünden" demis.
> Bürodakiler sasirmis ;
> "Seni rahatsiz filan ediyorlarsa hemen bir sikayette
> bulun, geregini yapariz. Buradan bu yüzden ayrilmana
> degmez demisler"
> Temel ; "Beni rahatsiz etmiyorlar" demis.
> Bürodakiler yine sasirmis;
> "Peki neden gidiyorsun?"
> Temel cevaplamis :
> "Burada 20 yil önce homoseksüellik yasakti, 10 yil
> önce serbest oldu, 5 yil öncede evlenmelerine izin
> verildi. Homoseksuellik MECBUR olmadan donmek
> istiyorum
Gavur memleketinin birinde kadinlar kocalarini aldattiktan sonra
papaza günah cikartmaya giderlermis.ama kocami aldattim demeye uta-
nirlarmis papaz care olarak ayagim tasa takildi düstüm deyin demis.
Günler böyle gecerken papaz degismis yeni papaz gelmis.
Kadinlarin hepsi ayagim tasa takildi diyormis.
Papaz cok kizmis belediye baskanina sikayete cikmis,ve "Sizin yollariniz cokmu bozuk kadinlar hep tasa takilip düsüyorlar" demis.
Baskan meseleyi bildigi icin kahkaha ile gülmüs
papaz "gülmeyin efendim sizin kariniz bile 10 defa düstügü icin geldi demis.
Bir zamanlar kuru fasulyeye çilginca düskün bir adam varmis.
Her kuru fasulye yediginde üzerindeki etkisi son derece canli ve utandirici oluyormus.
Bir gün bir kiza rastlamis ve asik olmus. Evlenmeye karar verince, kendi kendine düsünmüs:
"O çok tatli ve nazik biri, buna asla dayanamaz." Böylece büyük bir fedakarlik yapmis ve fasulye yemeyi birakmis.
Kisa bir süre sonrada evlenmisler. Birkaç ay sonra, isten eve dönerken adamin arabasi bozulmus,
sehirden uzak yasadiklari için, karisini aramis ve arabasinin bozuldugunu, bu yüzden eve
yürüyerek dönmek zorunda kaldigini haber vermis. Yolda kücük bir lokantanin önünden geçerken
burnuna mis gibi kuru fasulye kokusu gelmis. Daha yürüyecek çok yolu oldugu için,
eve gitmeden kuru fasulyenin bir takim kötü etkilerinin yok olacagini düsünmüs ve lokantaya girmis.
Üç tabak kuru fasulye yemis. Eve vardiginda, fasulyenin etkilerinin sona erdigini düsünerek oldukca rahatlamis.
Karisi biraz endiseli; ama onu gördügü için heyecan ve sevinçle, "Bu aksam sana müthis bir süprizim var" demis
ve gözlerini baglayip yemek masasinin basindaki sandalyeye oturtmus.
Tam gözündeki bagi açacakken telefon calmis. Karisi, gözünü açmamasi için yemin ettirdikten sonra
telefona cevap vermeye gitmis. Firsattan istifa de adam agirligini bir poposunun üzerine
vermis ve bagirsaklarindaki basinçtan kurtulmus. Hem yüksek sesliymis, hem de çürük bir yumurta kadar olgun.
Kucagindaki peçeteyi almis ve etrafindaki havayi yelpazelemis hizla.
Hersey normale dönmüs gibiymis ta ki yeniden bir dürtü gelene kadar.
Bu sefer öbür poposunun üstüne agirligini vermis ve tekrar koyvermis.
Yine peçete, yine yelpaze... Karisi döndügünde, onu o kadar beklettigi için özür dilemis.
Gözünü açip açmadigini sormus ve kocasi gözünü hiç açmadigina yemin etmis.
Bunun üzerine karisi, gözündeki bagi çözmüs ve büyük sürpriz ortaya çikmis.
Dogum günü partisi için hazirlanmis masanin etrafinda oniki adet misafir oturmus ona bakiyormus...
Hitler zamaninda,Berlin hayvanat bahçesinden bir arslan kaçti. Sehir altüst
oldu,sokaklarda derhal bir panik bas gösterdi.
Halk çil yavrusu gibi dagildi...Arslan önüne gelenleri pençeliyerek sehir disina dogru kaçiyor,arkasindanda polisler ve S.S .kitalari kosuyordu:
Arslan genis bir caddeden bir sokaga sapinca birdenbire karsisinda ufak tefek
bir adam göründü.Herkes dehset içinde:
-"Eyvah, simdi zavalliyi parçalayacak!" diye bagristi.
Fakat beklenmiyen birsey oldu.Ufak tefek, kara kuru, çelimsiz adam elini arka
cebine atti, ve ates etti.Arslan kendisine bes adim kala kükriyerek yere
yuvarlandi ve öldü.
Dehset ve hayretler içinde kalan halk ,polisler ve gazeteciler,adamin etrafini sardilar:
-"Bravo ,bravo!... Sen yaman ,cesur bir adamsin! söyle kimsin?"
Ufak tefek adam,bilhassa gazetecilerin sorduklari bu soruya cevap
vermedi:-Söyliyemem...
-Söyle ,tevazu gösterme..Sen bugün sehrin en kahraman
erkegisin! Söyle, kimsin? nesin?.
-Söylersem kim oldugumu yazamazsiniz!¨
-Söyle ,söyle..Biz yazariz, yazmamamiza imkan yok...
-Ya öyle mi? pekala... Ben bir yahudiyim!
Herkes hayretle birbirirnin yüzüne bakarken Yahudi gülimsiyerek,kalabaligi yardi uzaklasti
Gazetelerde ertesi gün bu hadiseye ait söyle bir baslik göründü:
-"Dün masum bir arslan, Canavar bir yahudi tarafindan öldürüldü!."