Saklımda duruyor tüm yaşananlar
Bir köşeye istifledim hayallerimi
Kimse görmüyor..
Ne bir düşe tutsak yaşamak isterdim seni
Ne de yanımda görmek..
Başka birşey olmalıydı bu aşk..
Hiç kimsenin hissedemediği kadar acı
Ve hiç kimsenin hissedemediği kadar gerçek..
Duyulması imkansız bir çığlık attığım
İçimin en dışında yankılanıp duruyor..
Ne gitmeye ayaklanıyorum
Ne kalmaya hazırım...
Şimdi yazdığım ve yazabildiğim en anlamsız
Şiirdesin sen..
Oysa hayatımda okuduğum en anlamlı şiirdin sen...
Bir garip hüzünlerde yine yüreğim,
Yaşamın kıyısında uçurumun eşiğinde düşlerim...
Eylül evet Eylül geliyor ondan bu serzenişlerim...
Ne çok oldu kağıdı kalemi tutmayalı,
Ne çok oldu hüzünlerimi yazmayalı,
Ne çok gün döndü geceye ....
Zamanlı zamansızlıklardayım,
Anlamlı anlamsızlıklar yazmak istiyor ellerim...
Beynimde her bir cümle dısarı cıkmak istercesine başımı ağrıtıyor,
Tutuyorum onları susturuyorum çığlıkları...
O kadar alışmışım ki yalnzılığa,
Boğuluyorum kalabalıklar arasında...
Çığlıklar atmak haykırmak istiyorum bazen
Öyleki sesimin karşıki yakadan duyulmasından korkuyorum..
Öyleki içimde patlamaya hazır bır bombanın tiktak seslerini işitiyorum.
Eylül evet Eylül geliyor ondan bu sessiz çiğlıklarım...
Zaman gece yarısını çoktan geçti, gün gece kavusalı çok oldu...
Bir Ben bir de Sen Kavuşamayalı Kaç Yıl oldu?
Ve daha kaç yıl olacak...
Yine yaklaşan bir eylül mevsimi var önümüzde...
Yine hüzünler yine yagmurlar fırtınalar başlamakta gözlerimizde..
Ne sevdalar biriktirdim su kısacık hayatımda ne gülüşler ödedim yüreğimde.
Ne garip bir aydır ki Eylül hepsini harcayıverdi bir günde....
Sustum
Susmalar şehrine taşınalı uzun zaman oldu...
merhaba ufuk öyle bir başlık atmışsın ki arkadaşım herkes kendinden birşeyler buluyo bu sözde VE doğal olarak daha önceden okumuş gibi geliyo insana banada öyle gelmişti.Zaten önemli olan da bu eğer herkes içinden birşey bulabiliyorsa yazdıklarımızda daha ne istebiliriz ki
Kalbimi her kapayışımda, biraz daha hızlı uçuyor şehrin kuşları.
Gün ışığının yorgun bakışları, sızıyor içime.
Bana her baktığında uzayıp gidiyordu evren,
güneşim oluyordu gözlerin, kapayıp gittin.
Hani bir adımda asılı kalacaktık ikimiz?
öylece sonsuza dek, hani müzik hiç bitmeyecekti, hiç yorulmayacaktı
Hatırlıyor musun bir keresinde, bir şeyler karalıyordum,
Hani şu yediğimiz poğaçaların sarıldığı kağıdın ucuna.
Tam bitmemişti ve sen eğilip bana
'bu benim olsun benden başka kimse okumasın' demiştin.
Sana verdiğim ve senden başka hiç kimsenin okumadığı o kağıt
şu an masamda duruyor ve su anda bu satırlar o kağıdın,
'hiç kimse okumasın' diye aldığın ve giderken
bana bıraktığın kağıdın arkasına yazılıyor.
Dün akşam gene o parçayı çaldım,
Hani şu her çaldığında beni dansa kaldırdığın,
Dans ettiğinde sürekli gözünü kapa
Çünkü ben her gözlerinin göremediği bir yerdeyim..
Dipteyim, sondayım..
Yere bakan gözlerimden mazi doldu bu kaderime
Bir rûya gibiydi güzelliğin çöktü üzerime
Zaman aramızda kaldı artik yaşanır sevgilerde
Hayatı yenilerde yaşar engeller acılarla, düşler doludizgin eskilerde
Yumduğun o gözlerin bir türlü çıkmaz içimden
Elbet çıkarsın bir gün sende bu bedenimden
Tertemiz hayaller tükenmez hasret ve kederden
Unutamaz ki bu Can seni senden, kendimden, bu dünyadaki her şeyden
Üzerimde bir sevda bulutu; geceyi çevirdi gündüze
Elimde kalan son bir umudu atıverdiler denize
Sensizliğin sayısı aklımda sanki bir bilmece
Hapis kalan sade ben miyim? Kuşlar bile uçamıyor ayaklarına birer kelepçe
Benim yaşayan yanımsın şimdi yağmurla yarışan
Sevdiğim şarkıda nakarat, burada büyük bir kahraman
Yanık bir türkünün notalarında sana olan duygular
Satır satır yazılmış vedalar ve son kahkahasında bendim o ağlayan
Karanlığın içinden koşuyorum hızlıca sana doğru
Başlangıçları bitişinden yakalıyorum yokluğunu
Karanlık gecelerde sevdim, hep mavi hayallerim oldu
Ayrılığı gösteriyor şimdi; çünkü sana kurulu bütün saatlerim durdu
Hiç varamadım farkına, düşünmedim ki yarını
Uzağı taşıyamadım, şimdi çekiyorum iste kahrını
Yeni acılar taşıyorum, dünde kalan göz yaşlarını
Mutluluğu satıyorum zararına, kaldır üstümden parçalayan o bakışlarını
Vermeden alamazsın mutluluğu, vardır her şeyin bedeli
Var edemezsin ki yokluğu, bulunmaz bıraktığın gibi
Sensizliğin ölüm olduğunu çözdüm ve anladım ki
Söndürmeye yetmez artık aşkım, içimde yanan bu sıcak alevleri
Maddeler halinde erimiş, yalana inanmış düşlerim
Hep yanlış yerlerde yönüm; sana dönük seni beklerim
Bedenimi savuran rûzgarlara karşı gelirim
Suçsuzluk hüküm giymiş tüm sevgilerde,
..ama ben yine de sadece seni isterim..
Çek gözlerini, hiçbir şeyin kalmasın
Al yarıda böldüğün uykuları da kalbim bir daha gelecek sanmasın
Kilitlensin kelimeler, cümleler tamamlanmasın
Ne gerek var sözlere; seninle başlayan şiirlerim yarım kalsın
Sen gidiyorsun ya gökler ağlasın, yıldızlar düşsün yeryüzüne
Hatıraların çıkmasın gün yüzüne... Aklımda bir tek adın kalsın..
Çok uzun gecelerim oldu benim,
Dertler çemberine aldı nefesim daraldı kalbim sıkıştı...
Çare çok uzak, umut çölde raslanan bir pınar kadar hayaldi...
Kime can dediysem kimden medet umduysam hangi dala sarılıp yaşamaya çalıştıysam..
Yanıldım, kandırıldım, uçurumlardan aşşağıya bırakıldım...
Sehbalı hazan düşlerim oldu benim...
Tek kurşunla vurulan, sırtından bıçaklanan düşlerim...
Seyir edip giden herşeye bakıp sadece seyretmekle kaldım ben
Yaşamayı bırakıp suyun döküldüğü o deryaların en dibine vurdum...
En yakınım uzak oldu en sevdiğim el...
Gözlerime ne kıl koparsam kar diye bakan insanlar tanıdım
Ve halime acıyan..
Aşktı belkide tek sebep yalpalalmama,
Yığılıp düştüğüm yerde kalmama.
Ve aşktı belkide tek sebep kan kırmızısı şiirler yazmama...
Aşktan umudu kesip dostlara sarılmak vardır hani,
Derdime deva olur sanmak..
Ve ardından tepetaklak olmak...
Hiç bir şey mutlu edemez beni dersiniz hani ...
Sonra bir gün gelir o gün yaşanılan en büyük acılar unutulur...
Biri gelir beklenilendir o ...
Uğruna geceleri ateşe verdiğinizdir o...
Uğruna herşeyden vazgeçtiğinizdir o...
Bu kez şansım döndü! dersiniz.
Yanılmayacağınızı bilir ve iddialı sözler etmeye,
Ben artık mutluyum!
Diye hiç çekinmeden haykırmaya başlarsınız.
Koşulsuz güvenir koşulsuz seversiniz!
Özlemenin o büyük acısına garip bir hazla bağlanır
Bir tek gün şikayet etmezsiniz...
Bende iddalı sözler ediyorum artık.
Geçti tüm acılarım, unutuldu, kapandı yaralarım...
Ve haykırıyorum bende...........
Bende Mutluyum Artık!!
Hüznün adıdır eylül..
Ve eylül bir mevsimin ilk ayı gibi dursa da, çok kişi için kendisi bir mevsimdir tek başına..
Oysa aslında bir kadındır eylül..
Erken inen serin akşamlarda, şalı omuzlarında, bakışları dalgın..
Uysal adımlarla yürür bir uçurumun sonuna dek, öylece bir başına..
İnce, narin ve solgun bir eski zaman kadınıdır eylül..
İçinde söz verilmiş bir aşkın matemi,
Yüzünde sadeliğin kırılgan güzelliği..
Kim görse içi burkulur hüznünden
Kim görmese eksik yaşar yüreği bir şeyleri..
Hüzün eylüldür, eylülse bi duygudur,
Gözlerinde hiç damlamayan buğu,
Ve ıssızlık, ellerinde yer eden..
Sonra yağmurdur eylül,
Camdan süzülen damladır, sen kollarını kavuşturup bakarken bir kış günü sokağa..
Ya da belkide o damlayı bırakırken, kopuş anında hissettiğidir bir bulutun..
Yani bazen hüzün, yağmurla bulut arasında..
Veya bir kış günü, uzak bir yere yollarken sevgiliyi,
Ve bilirken içten içe bu bir ayrılık ve artık dönüşü yok geri,
O son bakıştaki gözüne batan dikendir hüzün..
Sonra sevgilinin otobüse doğru attığı o ilk adımdır ardından..
Ve bir el sallayışı camın arkasından,
Ve bir de..
Son bir hoşça kal.. Duyulamayan..
Sonrası zaten tüm o kalabalığın bir uğultuya dönüşü olur kulaklarında..
Ve kendini bile geride bırakıp kaçma isteğinin sarması seni..
Her şeyden, o andan ve kendinden,
Koşarak yağmur altında, kimseleri umursamadan kaçmak istersin uzaklara..
ayakların çarpa çarpa sulara koşmaya başlarsın,
Ayaklarındaki isyan, dağıldığın o yol, vardığın ev, kendini kapadığın oda ve hüzün..
Daha dün sevgiliyle sarılıp uyumuşken sen,
Şimdi kendini bir başına bıraktığın o yatağın her yerine sinmiş giden sevdiğinin kokusunda..
Sadece bir su değildir bazen yağmur kısaca..
Yağmur anısı içine sızan bir duygu olur bazen..
Ve yağmur kimi zaman da şahidi olur bir ayrılığın..
Yani yüreğin sanki derdini bulutlara fısıldamıştır da,
Bulutlarda seninle beraber ağlıyorlarmış gibi damla damla..
Yağmur hem yoldaşın, hem halden anlayanın, hem de hüznün olur..
Ve ince ince yağar yorgun ruhuna
Eylül bazen hüzün, bazen şarkılardır..
Ezgidir nota nota..
Ve en hüzünlü şarkı ağaçlarınkidir sonbaharlarda..
Sen kulağını dayadığında bir ağaca,
Ellerinle dokunduğunda, yada sarıldığında..
Ağacın içinden çekilen hayat ve yaprakların sessiz çığlıklarıdır bir şekilde duyduğun
kulaklarınla olmasa da..
Ve bu duyduğun hüzündür aslında,
Çünkü ağaçların da şarkısı ve yapraklarında ağıtları olur bazı zamanlar,
Hüzün görmeye uygun gözlere ve duymaya açık yüreklere ezgisini duyurur mutlaka..
Bazen anlatması bile zordur..
Nasıl diyeyim, hani çok sevdiğin birinin mezarına gidersin,
Hani sonra konuşursun onunla biraz,
Hani biraz dertleşirsin,,
Sonra yıllar önce ellerinle diktiğin ağacın artık kocaman olmuş dallarından bi yaprak koparmak için uzatırsın elini..
İşte o an hüzün belki de elinin titreyişindedir senin,
Sevdiğinden bir parçaya dokunmuş gibi hissedersin
Sonra o yaprağı alırsın usulca,
Sonra parmak uçlarınla seversin bir an onu avucunda dalgınlıkla,
ve cüzdanını açar ardından sevdiğinin resminin yanına koyarsın o yaprağı incitmeden
ve yavaşça
ve bi de bakarsın o an farkettirmeden yanağından süzülüp dudağının kenarına kadar akmış bir damla göz yaşının nemidir yanağındaki serinlik..
Zaten hemen peşi sıra gözlerin de üşür senin ben bilirim..
Ve zaten sen de kaparsın gözkapaklarını elinde olmadan sıkıca..
işte o an hüzün senin
hem yanağındaki nemde,
hem içindeki serinlikte,
hem de,
hem de..
hıçkıramayışında, yüreğinin
Herkesin hüznü kendine aslında.
Tarifi de öyle, çeşit çeşit herkese göre
İki heceli bir kelimedir ama öyle çok dokunuşları ki ruha..
Bazen sadece mutsuzluk değildir, sonra sadece yağmur, ya da sadece eylül..
Sadece yitip gidenlerimiz veya..
Sadece yarım kalan yanlarımız da değildir hüzün tek başına..
Asil bir duygudur aslında, mağrurdur da üstelik ve dosttur da ayrıca..
Yağmayan yağmur, üşütmeyen esintidir de hüzün bazen, ki gülüşlere bile sinebilir..
Ve bakışlar ve gözler sanırım en sevdiği yerlerdir..
Bazen yaradır, ama kanamaz. Evet gizli bir can çekişmeye benzer, ama öldürmez..
Mesela sen gökkuşağısın
ve bütün renklerin var ama göstermek istemiyorsun çabalayıp, bunun gibidir işte biraz hüzün.
Bazen senin kendini bırakmışlığında saklıdır..
sonra ipek bir mendile sarıp, sandığa koyduğun gönül kırıklarını her gün açıp açıp bakmayı da andırır biraz hüzün..
Veya biri yanınızdayken sizi gülümseten şeylerin
artık yanınızda değilken o biri, özlenmesidir sızı gibi..
ve yalnızlık kokulu çiçektir de aynı zamanda..
Ve sonu bir türlü yazılamayan şiir gibidir, bu bir ömürlük hayatta..
Çok derin bir üzüntü hali değildir, fakat neşelide değildir..
farklı bi ruh hali,uzun soluklu bi melankoli de denilebilir..
Daha ne diyeyim, yüreğinizin deniz kıyısıdır hüzün..
Birlikte büyüdüğü kardeşidir gönlünüzün..
Bir şarkıdır, hiç kimseye söylenen ve karşı konulmazdır bazen..
Dudağınızın bir kenarını yukarı çekerken gülüş, hüzündür diğer kenarını inceden aşağıya eğen..
Yağmurlu sonbahar akşamlarında, yaprak dökümlerindeki hüzündür eylül..
Eylülse bir duygu
Burada, çocukça korkularım tarafından bastırılmış halde bulunmaktan çok yoruldum
Ve eğer gitmek zorundaysan
Hemen gitmeni dilerim
Çünkü varlığının hala burada oyalanıyor
Ve beni yalnız bırakmayacak
Bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor.
Bu acı fazla gerçek
Zamanın silemediği çok fazla şey var
Ağladığında, tüm gözyaşlarını silerdim
Çığlık attığında, tüm korkularınla savaşırdım
Tüm bu yıllar boyunca elini tuttum.
Fakat hala bana sahipsin
Sen beni ışığınla büyülerdin.
Şimdi geride bıraktığın hayat tarafından bağlandım
Yüzün, benim bir zamanlar tatlı olan rüyalarımı ziyaret ediyor
Sesin, tüm akıl sağlığımı kovaladı
Bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor.
Bu acı fazla gerçek
Zamanın silemediği çok fazla şey var
Kendime gittiğini söylemek için çok uğraştım
Ama hala benimle olmana rağmen
Baştan beri yalnızım ...
haklısın arkadaşım ben aslında arkadaş online diye hangisi yazdın ilk diye sorayım derken oda açık untmuş heralde ben yazdım o bir gün sonra cevap attı derken muhabbet iyice bölündü
ben uzun süreden beri siteye girmeye zaman ayıramadığım için üyelere ait kişisel sayfa olduğunu bilmiyordum
tabiki arkadaşın şiirleri çok iyi tartışılmaz
Sadece merak ettim hangisini yeni yazdı diye
Çok yıldızlı bir gecede, yanında ama uzakta belki;
Sırtımı bir kayaya dayamışım, başımda deli bir rüzgar..
Üşümüyorum da aslında, içimin titremesi soğuktan değil..
Biliyorum yaz geceleri de üşüyebilir insanlar, biliyorum üşüsem gelir sarılırsın bana.
Korkuyorum yalnızca; sanki az sonra bölünecek gökyüzü, sanki bulutlar saracak her yeri ve silinecek suretin, sen gideceksin. gitme istiyorum;
Gözümü bir kuyruklu yıldıza dikip bilmemkaç yılda bir geçmesini beklemekten yorulurum;
İçim eprir, biliyorum...
Ya hiç geri gelmezsen?
Göze aldım biliyorum, yine de tabiat bu; korkmadan edemiyorum.
Şimdi gelip uykunun arasında rüyana süzülsem; içimde salındığın gibi girsem yüreğinden içeri ben de..
İçimdeki hüzünlü huzurun adına bir ağıt yaksak birlikte..
Kopmuş bir gitarın tellerini yeniden yerine takmaya yeter mi ki gücüm;
Ellerimle bir geceyi, bir tual üzerinde resmetsem;
Yahut adına aşk deyip bir kaç kırık cümleyle seni anlatsam...
Üşümüyordum ki aslında;
İçimin böyle titremesi soğuktan değildi...