Ben seni,
Çicek kokulu yağmurlarda sevdim
Semadan nazlı nazlı süzülürdün içime
Bulutların arasından sevdanı bırakırdın yüreğime
Ben seni,
Çicek kokulu yağmurlarda sevdim
Her damlan başka bir çicek kokardı;
Bazen kır menekşesi
Bazen zambak bazen de kasımpatı
Ben seni,
Alaca atların koşuşturduğu kırlarda sevdim
Ben seni,
Taze gülleri bahara gelin ettiğimde sevdim
Ben seni,
Güneş huylu çocukların gözlerinde sevdim
Ben seni,
Bulut benizli çiceklerde sevdim
Dört mevsim gözlerime baharı getirirdin
Avucuma dane dane tomurcukları sererdin
Ben seni,
Seher vakitlerindeki hoyrat rüzgarlarda sevdim
Tanyeri ağarmadan ilk bana gülümserdin
Acılarıma ağlar, dertlerimi dinlerdin
Ben seni,
Yıldızların ay' la dansında sevdim
Ben seni,
Islak yanaklı serçenin kanadında sevdim
Ben seni,
Utangaç yanaklarında yüreğimde ölümüne sevdim
Geceyi uyuttum dizlerimde
Yalnız bakışların kaldı elimde
Hatıra senden geriye
Geceyi dedim geceyi uyuttum
Öyle ki sarsıldı düşlerim
Boşlukta kaldı ellerim
Uyuyan sadece gece değil
Koca şehir sızdı yanıbaşımda
Bir başıma kaldım yapayalnız ayakta
Bir de dertlerimin sızısı aynada
Geceyi dedim geceyi uyuttum dizlerimde.
Sen gecelerimin katili sevgili
Gözlerini çek üzerimden
İnlettiğin yeter aşk acısından
Güneş sabırsızca bir köşede doğmayı bekliyor
Gel bu son gece olsun yok edilen
Dizlerim kaldırmıyor artık ağır yükü
El koyduğumuz gecelerin hatırına
Bu geceyi sokalım koynumuza
Geceyi dedim geceyi uyuttum dizlerimde.
Geceyi birlikte uyuturduk bir zamanlar
Sabahlara ertelerdik hüzünlerimizi
Ama şafakta hatırlardık tüm unuttuklarımızı
Bir çift bakış saplanırdı aniden yüreğimize
Sızlardık ve yitirdiğimiz aşklar gelirdi aklımıza
Ağlardık,gözyaşlarını sakınmadan saçardık geceye
Geceyi dedim geceyi uyuttum dizlerimde.
Gülüşün bir çocuğun sevinciyle
Bayram öncesi arifeleri hatırlatır
Öyle özlem, Öyle elbise, Öyle pabuç
Her açılan kapıda şevkatinle karşılaşmak
Öyle şeker, Öyle fıstık; Öyle lokum
Hasretinin hararetiyle buğulanmış bir cama,
İsminin baş harfini yazınca büyürüm yeniden
Öyle mecnun, Öyle Ferhat, Öyle kerem
Sen yüreğimdeki iklimin baharı
Sen Lisanı olmayan dillerin alfabesi
Sen, yavan bir hasretin sevda katığı
Sen Bir ilâha niyetlendiğim sahurum.
Gitme sakın yüreğimden âşık sana bu şehir
Asılmış suratların boynundaki ilmik
Çatılmış kaşların şakağındaki kurşun
Bükülmüş dudakların isyandaki dilleri
Yokluğunla savaşmanın, çırılçıplak kışı
Hep mahcubiyet doğurur güneş yerine.
Oysa güneşimsin sen
Uslanmaz ki sensiz bu beden
Bir tebessüm et yeter
Bakışındaki nakışa gölge olmam ben.
Fesat bir yalnızlık var içimde
Yoksun ya yanımda olmasın kimse mutlu
Şimdi sensiz açan çiçekler solsun
Ağustos ayında, el ele tutuşmuş âşıklar donsun
NEYSE! Hepsi bir yana dursun,
Sadece sana öleceğim Ecelim olur musun?
Düşlerimin ufkunda yarimin gölgesi
Ne zaman yaklaşsam ürkek ceylandır kaçar
Halbu ki elimde gerçek aşkın belgesi
Zaman ve mekanı karıp meçhule uçar
Deli bir rüzgar var gecenin ortasında
Kalbimdeki umudu toz toprak süpüren
Dünya bir toptur yıldızların potasında
Bense bir mahkum ağzından şiir köpüren
Çünkü iki yıldız arası çarmıhtayım
Seni bulmak için çıkmışım oralara
Belki Zuhal, belki Zühre, belki Ay'dayım
Seni bulmak için olmuşum alabora
Nereye kaçıyorsun bilmiyorum ama
Kalemimde sürgün, şiirimde esirsin
Hiç bir göz de yoksun ki, bütün gözler koma
Gözümden kaçıyorsun, sevmeyebilirsin
Düş ufkumda gölge, kalbimde umutsun
Benden kaçmayı benden öğrendin bilirim
Bırakın elimi yalnızca kalem tutsun!!!
Ben sadece şiirlerimde sevilirim...