DermanAbi

DermanAbi

Üye
18.11.2004
Çavuş
1.805
Hakkında

  • Yağmur saçlı Kız unutma! bir tek seni sevdim ben, bir tek seni özledim ... Sen benim ilham kaynağımdın, sevinç tomurcuğum, sevgi çağlayanım, hayat pınarımdın bir zamanlar... Bir zamanlar saçların bahçemin nazlı çiçeğiydi her dokundukça yeşeren, okşadıkça kokulu güller açan; doyamazdım bakmaya, dokunmaya kıyamazdım... Ellerimi tuttuğunda tanımsız bir sevinç kaplardı içimin denizlerini; gökyüzü benim olurdu, yeryüzü benim...

    Yaşamak bir rüyaydı seninle Yağmur saçlı kız, en güzel rüya sendin. İlkbaharda gökkuşağım olurdun, yazmevsiminde yağmurum, sonbaharda rüzgarım, kışmevsiminde fırtınam olurdun, her halini severdim senin...

    Seni görmediğim gün bir şeyler eksik gelirdi bana, yabancı kalırdım hayata. Hüzünlü ırmak kuşları gibi bekler dururdum bir kıyıda, sen gelir geçersin diye...

    Ne güzeldi özlemin çiçeklerinde yağmur yağmur gülüşün, geçişin her sabah gülümseyerek kapımızın önünde; rüzgarın saçlarına vuruşu, fistanının savruluşu rüzgarda ne güzeldi...

    Yazyağmurum olur ıslatırdın beni, güzgüneşim olur ısıtırdın. Düştüğüm her kuyuda gözlerindeki sevdalı imgeye tutunup çıkardım yeniden yeryüzüne, kirpiklerinde dinlenirdi ruhum...

    Beyazlar içinde gelirdin her gelişinde, nazlı utangaç bir gülüş olurdu dudağında, yanağında dağ gülleri; nefesinde serin serin sevgi olurdu. Yasemin kokulu bir sevinçle süslenirdi gönlümüz, ay kokardı bakışların, oturup saatlerce yıldızları seyrederdik...

    Şimdi geride kalan zaman dilimlerinde kare kare mutluluklar geçiyor gözlerimin önünde, korkular, tehtitler geçiyor... Ne zaman seninle buluşsak çabuk geçerdi zaman, kırmak isterdim dünyadaki bütün saatleri, zincire vurmak isterdim...

    Korka korka buluşurduk kuytu yerlerde, sarılıp dururduk biribirimize, sadece gözlerimiz konuşurdu. Sonra ayrılırdık istemeye istemeye. Sorguya çekerlerdi seni, döverdi kardeşlerin, elimden bir şey gelmezdi. Gözyaşların gücüme giderdi, oturup ağlardım senin yerine...

    Unutma! Bir tek seni sevdim ben, bir tek seni özledim bahar gülüşlüm...
    Şimdi buluştuğumuz yerden ne zaman geçsem içim burkulur, gözlerim durup durup dolar. Her esen yelde, yağan yağmurda, çağlayan ırmakta, uğuldayan ormanda senin kokunu duyarım çünkü...

    Anladım ki, bütün iççekişler sevgililerine kavuşmayan sevdalıların hüzünlü gözlerinden gelirmiş, yaşamın kıyısında kırılmış tomurcuklardan...

    Şimdi acılar simsiyah bir sarmaşık esrarıyla büyüyor bedenimde her gece, inciterek sarıyor yüreğimin yalnızlığını... Yokluğun bir rüzgardır şimdi eser gönlümün soğuk duvarlarına her gece. Gözyaşlarım yağmurlara karışır, yağmurlar gözyaşlarıma, düşer damla damla yitirilmiş sevda közlerine...

    Özlem tek yönlü uzun bir yol işte Yağmur saçlı kız, gidipte dönüşü olmayan... Aklıma düştükçe bakışların, bir hüzün şarkısı kırılır kalbimde, ki, canıma batıyor kırıkları her defasında..
    Hiç çiçeklenmiyor dallarım artık, meyve de vermiyor. Kalbimin batısında battı güneş, doğusunda ise güneş yok...
    Ah yıllar ah! Şarkılardaki gibi her şeyi yıpratır, yorar, yaşlandırır ve alıp götürür bilinmeyen bir meçhule doğru...
    Ruhunuzu Yağmur Tanesi Saflığında Aşık Olması Dileğiyle...
#08.05.2006 09:20 2 0 0
  • Konu: Ey Kadın!
    Ey Kadın!
    Senin için alışılmış şeyler söyleyemem sana yaraşmaz
    Dörtlükleri bozarım çünkü dağlar ne güne duruyor
    Kıyılar ve eskimeyen her şey seni anlatmak için
    Kimselere benzemesin isterim seni övdüğüm
    Dağ biraz daha benden deniz her zaman senden
    Bağbozumu mısralarım var sana sakladığım
    Güneş görmemiş mahzenlerde saklana şiir gibi
    Birgün çık gel zifir gecenin karanlıklarından
    Şarap içelim, şarap senin olsun günahı benim,
    Sevdana bir tutam sümbül sarmak boynumun borcu
    İlmik ilmik, nefes nefes dokuduğum hüzünleri
    Ekmek gibi değil su gibi değil şiir gibi sarılalım
    Sen yazılmamış Şiirin en güzel hecesisin.
#26.05.2023 07:45 1 0 0
  • Aşk nedir bilir misin?
    Aşk;
    Ne Yahya Kemal'in, Celile'si
    Ne Sezai Karakoç'un Muazzez'i
    Ne Nazım Hikmet'in Piraye'si
    Ne Abülhak Hamit'in Makber'i
    Ne Bedri Eyyüboğlu'nun Mari'si
    Ne Cemal Süreyya'nın Tomris'i
    Ne Özdemir Asaf'ın Mevhibe'si
    Ne Atilla İlhan'ın Maria'sı
    Ne Ahmet Dıranas'ın Fahriye'si
    Ne Ümit Yaşar Oğuzcan'ın Ayten'i
    Ne Cahit Sıtkı Tarancı'nın Mihrimah'ı
    Ne Abdurrahim Karakoç'un Mihriban'ı
    Ne de Ahmed Arifin Leyla'sı
    Aşk; Güneşin toprağa,
    toprağın ağaca, ağacın kağıda,
    kağıdın kaleme, kalemin yüreğe yanması gibi.
    Yanmayan yüreği Şair ne yapsın.
    Sen Şiir ol, ben Şairin olayım,
    en güzel hece ile yazayım seni,
    hem heceye, hem geceye.
#26.05.2023 07:44 1 0 0
#26.05.2023 07:39 1 0 0
  • Mavi kalp emojisi bırakmıştım teşekkür için. Sanırım klavye desteklemesi. Kusura bakmayın lütfen. Saygılarımla değerli Dost.
#15.04.2023 21:38 1 0 0
  • Daha 14 yaşındayken iki kişinin tecavüzüne uğrayan A.A. 15 yaşında anne oldu. Okula gidemiyor. Sokağa çıktığında insanlar yüzüne tükürüyor. Babası işten kovuldu. Kapılarını tek çalan A.A.'nın öğretmenleri.
    Düşünde arkadaşlarıyla oyunlar oynadığını gördüğü bir dönemde, kâbusla uyandı, kucağında gizlenmiş tecavüzlerin bebeği vardı. Ve dahası, bu, kâbus değil korkutucu bir gerçekti. A.A., 15'inde, tutmayı bile bilmediği bir bebeğin annesiydi artık. A.A.'nın ailesi, "mahallenin namusunu kirleten kızın!" anne babasıydı. Babası, 12 yıl çalıştığı işinden kovuldu. Komşuları kapılarını çalmaz oldu. Sokakta yüzüne tükürülen küçük anne korkudan dört duvara mahkûmdu.
    Kadıköy Yeni Sahra'da oturan A.A. geçen yıl tanıdığı iki ayrı kişinin farklı zamanlarda tecavüzüne uğradı. Yaşadıklarını gizledi. Hamile kaldığını bile anlayamayacak kadar küçüktü. Karnında bir canlı olduğundan habersiz okula gidiyor, polis koleji sınavlarına girmek için çalışıyor, okul çıkışı mahalleye dönüyor, arkadaşlarıyla saklambaç, voleybol oynuyordu.

    Dünyası karardı
    15 Nisan Cumartesi sabahı bir karanlığa açtı gözünü. Hiçbir şey görmüyordu. Kör olduğunu sandı. Bir markette çalışan babası eve çağrıldı, A.A. apar topar hastaneye götürüldü. Doktorlar, "Kızınız sekiz aylık hamile. Bünyesi hamileliği kaldıramamış, bu nedenle geçici körlük yaşamış. Ya sezaryenle çocuğu doğurtacağız ya da kızınızı kaybedeceksiniz" dedi.
    A.A. ameliyata alındı. Uyandığında artık anneydi. Hemşireler bebeğe "Sıla" adını verdiler. A.A.'nın bundan sonraki hayatı okula, öğretmenlerine, arkadaşlarına, oyunlara hasret kalarak geçecekti. Eve döndüğünde kitaplarını, defterlerini topladı, önlüğünü katlayıp kaldırdı. İlk o zaman ağladı.

    Mahallenin namusu!
    Doğumdan iki gün sonra işten çıkarılan babası eve vakitsiz gelince birkez daha yıkıldılar. Üç paket sigara çaldığı iddia edilmiş, ardından da "Zaten mahallede kızınla ilgili dedikodular arttı" denilmişti.
    A.A. yaraları iyileşince sokağa çıkmak istedi. Annesi bebeğine bakar, o da biraz oynardı. Çıktığında komşusu yüzüne tükürdü. Eve kaçtı. Birkaç gün sonra pazara giderken, "Mahallenin namusunu kirlettin" diye bir başkası tükürdü. A.A. artık sokağa çıkmıyor. Bebek 21 günlük oldu. Evde 5 kardeş toplam 8 nüfus açlıkla mücadele ediyorlar.
    Önceki gün ilk kez çaldı kapıları. A.A.'nın öğretmenleri geldiler eve. Elleri kolları yiyecek, bebek bezi ve mamasıyla doluydu. A.A. ilk o zaman güldü.
    Röportaj için gittiğimizde ağlayan bebeğini kucağına aldı. Onu bir oyuncak bebekle oynar gibi sallıyordu.

    Cehaletin olmadığı bir yerde yeniden başlamak

    A.A. ağzını açmayıp bakışlarını kaçırırken baba Ramazan A. anlatıyor:
    "Bu çocuk benim çocuğum, sokağa atamam. Her şeyimi kaybederim ama yavrumu asla. Kızım ayın 15'inde doğurdu, ben 17'sinde kovuldum. Kızım doğum yapınca gittim patrona her şeyi anlattım. İki gün sonra ceplerimi karıştırmış, üç paket sigara bulmuş. Çaldığımı sandı. Karşı büfeden aldığımı söyledim ve ispat ettim. En son, 'Dedikodular da arttı' dedi. Ceketimi aldım, çıktım. Ağabeyim aradı, 'Sayenizde rezil olduk, her şeyi bırakıp köye mi dönelim' dedi. Kayınvalidem bizimle konuşmaz oldu. Herkesi, her şeyimizi kaybettik. Buralardan taşınmak istiyorum. Kadıköy olur, Göztepe olur... Yeter ki cahillerin daha az yaşadığı, faturanın bize kesilmeyeceği bir yer olsun. Bir de yeni işe girdim mi her şeye yeniden başlamak istiyorum."
    Anne Aysel A. da, "Karnı yok gibiydi, anlamadık. Yaşadıklarını doğurunca anlattı. Çocuk haliyle bebeğine bakmaya çalışması içimi yakıyor" diyor.
    14'ünde tecavüze uğrayan A.A. çocuğun babasının kim olduğu belli olsun diye DNA sonucunun gelmesini, biri hapiste diğeri firarda iki tecavüzcüsünün ceza almasını, yine önlüğünü giyip okula gitmeyi, yüzüne tükürülmeden mahallede voleybol oynamayı, ama en çok, yeniden doğmayı ve yaşatılmayan çocukluğunu yaşamayı istiyor
#08.05.2006 09:05 1 0 0
  • Erkeklerin sıcak bir aile, düzenli bir hayat, toplum baskısı, belki de ütülü bir gömlek için evlendiği düşünülür, peki kadınlar neden evlenir?
    Bu sorunun yanıtını, Erkekler Neden Evlenir? adlı ilk kitabı kısa sürede 5. baskıya ulaşan ve sonrasında telefonları susmak bilmeyen bir psikolog verecek.

    Kendisine gelen danışanlarından yola çıkarak erkeklerin evlilik sorunlarını yazan psikolog-yazar İlkim Öz, şimdi de kadınların neden evlendiğini anlatmak için daktilosunun başına geçti. Öz, yaz aylarında yeni kitabını da okurla buluşturmayı hedefliyor. İlkim Öz, ilk kitabın büyük ilgi gördüğünü, çiftlerin aynı sorunların kendi evliliklerinde de varolduğunu söyleyerek tebrik ettiklerini söyledi.

    Kitapta erkeklerin *insel *rganlarına ilişkin takıntısını ve bu yüzden duydukları üzüntüyü işlediğini hatırlatan Öz, Kitaptan sonra telefonlarım susmadı. Erkeklerin cinsel organından kompleks duyduğu ortaya çıktı. Sorunun kendilerinde de varolduğunu söyleyerek yardım istediler. Bu kadar olduğunu bilmiyordum dedi.

    Yeni kitabında yine danışanlarından yola çıkarak evli kadınların sorunlarını anlatacağını, bir de evlilikten, erkeklerden korkan bekar bir kadına yer vereceğini belirten Öz, Yaşanan sorunlar kadın ile erkek arasındaki farklılıklardan kaynaklanıyor. Çünkü ayrı gezegenlerden geliyorlar, erkekler Marstan, kadınlar Venüsten... diye konuştu.

    KADINLAR CİDDİ DEPRESYON YAŞIYOR Erkeklerin sorunlarını aşabilmeleri için eşlerini, yaşamı ve en başta da kendilerini sorgulamaları gerektiğini ifade eden İlkim Öz, evlilikte her iki tarafın da yaptığı yanlışları şu şekilde sıraladı: Erkeklere sorduğumuzda benim hiçbir korkum yok diyor. Erkeklerin kendisiyle bile yüzleşemediği duyguları var. Erkeklerin en büyük sorunu, sorunu olduğunu kabul etmemek. Kadınların sorunu ise eşlerinin kendini anlamaması, sevgi sözcüğü söylememesi, kavgadan sonra bile seks istemesi. Bir de kayınvalide sorunu var, hala bu devam ediyor. Erkeklere önerim sorunlarını kabul etmeleri, yüzleşmeleri. Kadınların ise evlilikte daha gerçekçi olması lazım. Kadınlar çok ciddi depresyonlar yaşıyor. Kadın, eşim beni sevmiyor diyor. Aslında eşleri onları seviyor, ama gösteremiyor. Kadınların sorunu da bu, evliliğe mantıklı bakamıyor.

    Erkeklerin 20-25 yaşları arasında, şehirli kadınların ise 30 yaşından sonra evliliği düşündüğünü belirten Öz, boşanan erkeğin yeniden evlenme arzusunu da yalnızlık korkusuna bağladı. Öz, sözlerine noktayı şöyle koydu: Kadınlarımız artık evde kalma, yalnızlık korkusunu aştı. Yalnızlık korkusu erkeklerde daha yoğun. Peki kadınlar neden evlenmek ister? Kadınlık içgüdüsüyle diyelim. Kitaba kadar da bu kadar ipucu verelim...
#06.05.2006 16:42 1 0 0
  • 2 gündür Mümtaz Sevinç'in öldürülüşünü düşünüyorum:
    Bir kadın, az önce birlikte rakı içtiği adamı nasıl uykusunda sırtından hançerleyebilir?
    7 yıldır birlikte yaşadığı adamın kendisinden ayrılmak istemesi ya da kendisini aldattığını söylemesi cinayeti izaha yeter mi?
    Hınç mı, yoksa çaresizlik midir bu?
    "Öldüresiye sevmek" mi?
    Başkasına yâr etmektense Azrail'e teslim etmek mi?

    Bir "aşk cinayeti" haberi de Bodrum'dan geldi önceki gün...
    24 yaşındaki kuaför, 1,5 yıllık sevgilisi kendisini terk etmek isteyince işyerini basmış, "Bana yâr olmadın, seni kimseye yâr etmeyeceğim" demiş ve elindeki tabancayı 21 yaşındaki kadının beynine sıkmış.
    Alından sıktığı kurşunun sevgilisinin sol gözünden çıkmasını izledikten sonra genç kızın yanına diz çökmüş ve aynı tabancayı bu kez kendi beynine dayayarak tetiği çekmiş.

    Peş peşe gelen bu iki cinayet, bana geçen sene Cumartesi Sabah'ta Eylem Bilgiç'in haberleştirdiği bir araştırmayı anımsattı.
    Araştırmayı yapan, Üsküdar İlçe Emniyet Müdürlüğü'nden bir komiser:
    Beyhan Ceylan...
    Komiser Ceylan, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Adli Tıp Enstitüsü'nde yüksek lisansa başlamış.
    Tez konusu olarak da "kadın cinayetleri"ni seçmiş.
    İstanbul'da 2000-2003 yılları arasında işlenen 144 cinayeti inceleyip mağdurların ve faillerin ortak noktalarını ortaya sermiş.

    Sonuçlar çok ilginç...
    En önemlisi şu:
    Cinayeti hemen her zaman kurbanın en yakınındakiler işliyor.
    Yani "katil evde..."
    Kadınları en çok kocaları öldürüyor, sonra sevgilileri...
    Ardından sırasıyla eski koca, çocuk, ana baba, kardeş, akraba, arkadaş geliyor.
    İlk sıradaki cinayet nedeni:
    "Cinsellik..."
    Cinayet mekânı:
    Yaşadığı ev... salon ya da yatak odası...
    Mümtaz Sevinç örneği, bu genellemelerin erkekler için de geçerli olduğunu ortaya koyuyor.
    Günümüz erkeğinin katili de kendi yatağından çıkıyor.
    Katil, eşi ya da sevgilisi olabiliyor.
    Terk etme niyeti cinayete yol açabiliyor.

    Geldik en ilginç sonuca:
    Araştırma, öldürme biçiminin, öldürenin yakınlığına göre değiştiğini de istatistiklerle belgeliyor.
    Buna göre "Kocalar sırttan vuruyor, sevgililer sineden..."
    Neden?
    Araştırmanın danışmanı Doç. Dr. Neylan Ziyalar'a göre bunun anlaşılır bir nedeni var:
    Kadın, kocasına güvendiği için arkasını dönebiliyor ve sırttan vuruluyor.
    Daha az tanıdığı sevgilisine sırtını dönmeyip kendini savunmaya devam ediyor, o yüzden öldürücü yarayı göğsünden alıyor.
    Yani gerçek katili, güvenin rehaveti ya da sevginin cesareti oluyor.

    Beyhan Ceylan şimdi "erkek cinayetleri"ni araştıracakmış.
    Sonucu merakla bekliyorum:
    Erkeklerde durum farklı mıdır acaba?
    En çok, güvenip sırtını döndükleri kadınlar mı hançerler erkekleri?
    Yoksa bir ilişkiden kaçmaya çalışırken mi vurulurlar, sırttan?
    Can Dündar... Okuyan Bilir...
#05.05.2006 15:20 1 0 0
  • Konu: Fare Kapanı
    FARE KAPANI (Lütfen Sonun Kadar Okuyunuz)
    Evin minik faresi,
    duvardaki çatlaktan bakarken
    çiftçi ve eşinin mutfakta bir paketi açtıklarını gördü.
    Kendi kendine:
    -"İçinde hangi yiyecek var acaba ?" diye düşündü.
    Bir süre sonra gördüğü paketin bir fare kapanı olduğunu
    anladığında yıkılmıştı.
    -"Evde bir fare kapanı var!, evde bir fare kapanı var!"
    diye bağırarak telaşla bahçeye fırladı.
    Minik fareyi telaş içinde gören tavuk, umursamaz ve bilgiç
    bir tavırla başını kaldırdı ve gıdakladı:
    -"Zavallı farecik...Bu senin sorunun benim değil. Bana bir
    zararı olamaz küçücük kapanın" dedi.
    Tavuktan destek bulamayan farecik bu sefer telaşla domuzun
    yanına koştu ve,
    -"Evde bir fare kapanı var!, evde bir fare kapanı var!" diye
    adeta çırpındı.
    Domuz anlayışla karşıladı ama,
    -"Çok üzgünüm fare kardeş ama dua etmekten başka yapacağım bir
    şey yok. Dualarımda olacağından emin ol" dedi.
    Minik fare çaresizlik içinde ineğe döndü ve ,
    -"Evde bir fare kapanı var, evde bir fare kapanı var!" dedi.
    İnek ;
    -"Bak fare kardeş, senin için üzgünüm ama
    beni ilgilendirmiyor." dedi.
    Sonunda farecik, başı önde umutsuz şekilde eve döndü. Çiftçinin
    fare tuzağı ile bir gün tek başına karşılaşmak
    zorunda olduğunu anladı.
    O gece evin içinde sanki ölüm sessizliği vardı.
    Minik farecik aç ve susuzdu. Tam yorgunluktan gözleri
    kapanacaktı ki birden bir ses duyuldu.
    Gecenin sessizliğini bölen gürültü,
    fare kapanından geliyordu.
    Çiftçinin karısı, ne yakalandığını görmek için yatağından
    fırladı ve mutfağa koştu.
    Karanlıkta kapana, zehirli bir yılanın kuyruğunun kısıldığını
    fark edememişti.
    Kuyruğu kapana kısılan yılanın canı yanıyordu ve aniden
    çiftçinin karısını ısırdı.
    Çiftçi, karısını apar topar doktora götürdü.
    Doktor, zehiri temizledi sardı. Çiftçi karısını eve
    getirdi, yatırdı. Karısının ateşi yükseldi ve bir türlü
    düşmüyordu. Kadıncağız ateş ve ter içinde
    kıvranıp duruyordu.
    Böyle durumlarda taze tavuk suyunun gerekli olduğunu herkes
    bilir, çiftçi de bıçağını alıp bahçeye koştu.
    Karısı taze tavuk suyu çorbasını içti, biraz kendine geldi.
    Karısının hastalığını duyan komşular ziyarete geldiler.
    Onlara ikram etmek için çiftçi domuzunu kesti.
    Çiftçinin karısı gittikçe kötüye gidiyordu.
    Yılan, belli ki çok zehirliydi. Birkaç gün sonra
    çiftçinin karısı iyileşemedi ve öldü.
    Cenazesine çok sayıda kişi gelince hepsine yeterli et
    sağlamak için çiftçi ineği mezbahaya yolladı.
    Fare tüm bu olanları büyük üzüntü ile duvardaki deliğinden
    izledi. Birisi, sizi ilgilendirmediğini düşündüğünüz
    bir tehlike ile karşı karşıya ise hepimizin aynı
    tehlikede olabileceğini hatırlayalım. Hepimiz yaşam denilen bu
    yolculukta yer alıyoruz.
    Diğerimiz için bir gözümüzü açık tutmalı ve
    diğerlerini cesaretlendirmek için çaba
    harcamalıyız.
    Okuyan Değerli Dostların Güzel Gözlerine Sağlık...
#01.05.2006 16:03 1 0 0
  • Buna kesinlikle gozlerinizden yaslar gelinceye kadar > >guleceksiniz.
    Lutfen sonuna kadar okuyun. Bu olay gerçek hayatta olmus ve
    basina yansimis bir olayaydir.Büyüksehir
    Belediyesi
    Kuruluslarindan
    KIPTAS'in Genel Müdür Yardimcisi Emin Batur, santiyelerden
    birinde
    meydana gelen bir kaza sonunda kazaya maruz kalan duvarci
    ustasinin yazdigi tutanak: Is kazasi
    tutanagina planlama
    hatasi diye yazmistim. Bunu yeterli görmiyerek, ayrintili
    anlatmami istemissiniz. su anda hastanede yatmama neden olaylar
    aynen asagida anlattigim gibi olmustur.
    Bildiginiz gibi ben bir duvarci ustasiyim.insaatin 6.
    katindaki
    isimi bitirdigim zaman biraz tugla artmisti, yaklasik 250
    kg.kadar oldugunu tahmin ettigim bu tuglalari asagiya indirmek
    gerekiyordu. Asagiya indim bir varil buldum, ona saglam bir ip
    bagladim, 6. kata çiktim ipi bir çikriktan geçirip ucunu asagiya
    salladim. Tekrar asagiya indim ve ipi çekerek varili 6. kata
    çikardim. ipin ucunu saglam bir yere baglayip tekrar yukari çiktim.
    Bütün tuglalari varile doldurdum. Asagi indim, bagladigim ipin
    ucunu çözdüm. Ipi çözmemle birlikte birden kendimi havada buldum.
    Nasil bulmuyayim ben yaklasik 70 kiloyum. 250kg lik varil
    suratle
    asagiya düserken beni yukari çekti. Heyecan ve
    saskinliktan ipi birakmayi akil edemedim. Yolun yarisinda >Dolu varille carpistik.
    Sag iki kaburgamin burada kirildigini saniyorum. Tam yukari cikinca
    2
    parmagim iple beraber cikriga sikisti. Parmaklarimda bu sirada
    kirildi.Bu esnada yere carpan varilin dibi cikti ve tuglalar etrefa
    sacildi. Varil hafifleyince bu sefer ben asagiya inmeye varil
    yukari cikmaya basladi ve yolun yarisinda yine varille
    carpistik.Sol bacagimin

    kaval kemigide bu sirada kirildi. Can havli ile ipi birakmayi akil
    ettim. Basimi yukari kaldirdigimda bos varilin suratle uzerime

    geldigini gordum. Kafatasimin da boyle catladigini saniyorum.
    Bayilmisim, gozumu hastanede actim. Cenab-i Hak'tan tum kullarini
    boyle gorunmez kazalardan korumasini diler, hurmetle
    ellerinizden operim. Duvarci Ustaniz LAZ OSMAN
#26.04.2006 16:23 1 0 0
  • Kenz-ül Arş Duası - kenzül arş - kenzül arş duası
    Ey Allahım, duama senin Rahman ve Rahim isminle başlıyorum, besmele hürmetine duamı kabul eyle. Sen öyle bir Allahü zül Celalsın ki, senden başka hiçbir ilâh yoktur.

    ARAPÇASI



    Bismillahirrahmanirrahim

    La ilahe illellahül melikül hakkul mübin.

    La ilahe illellahül hakemül adlül metin.

    Rabbüna ve rabbü abainel evvelin.

    La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minez zalimin.

    La ilahe illellahü vehdehu la serike leh,lehül mülkü ve lehül hamdü yuhyi ve yümitü ve hüve hayyül la yemutü ebeden biyedihil hayru veileyhil masiru ve hüve ala küllü sey'in kadir.

    La ilahe illellahü sükran li ni'metih.

    La ilahe illellahü ikaran bi rububiyyetih.

    Ve sübhanellahi tenzihen li azametih..

    Es'elükellahümme bi hakkismikel mektubi ala cenahi cibrile aleyke ya rab.

    Ve bihakkismikel mektubi ala cenatubi ala cenahi cibrile aleyke ya rab.

    Ve bihakkismikel mektubi ala cenahi mikaile aleyke ya rab.

    Ve bihakkismikel mektubi ala cebheti israfile aleyke ya rab:

    Ve bihakkismikel mektubi ala keffi azraile aleyke ya rab.

    Ve bi hakkismikellezi semmeyte bihi münkeran ve nekiran aleyke ya rab.

    Ve bihakkismike ve esrari ibadike aleyke ya rab.

    Ve bihakkismikellezi temme bihil islamü aleyke ya rab.

    Ve bihakkismikellezi telekkahü ademü lemma hebeta minel cenneti fe nadake fe lebbeyte düaehü aleyke ya rab.

    Ve bihakkismikellezi nadake bihi sitü aleyke ya rab.

    Ve bihakkismikellezi kavveyte bihi hameletel arsi aleyke ya rab.

    Ve bihakkismikelmektubi fittevrati vel incili vezzeburi vel fürkani aleyke ya rab.

    Ve bihakkismikeila münteha rahmetike ala ibadike aleyke ya rab.

    Ve bihakki temami kelamike aleyke ya rab.

    Ve bihakkismikellezi nadake bihi ibrahimü fecealtennara aleyhi berden ve selamen aleyke ya rab.

    Ve bihakkismikellezi nadake bihi ismailü fe necceytehü minezzebhi aleyke ya rab.

    Ve bihakkismikllezi nadake bihi hudü aleyke ya rab.

    Ve bihakkismikellezi deake bihi ya'kubü fe ra.dedte aleyhi basarahu yusufe aleyke ya rab.

    Ve bihakkismikellezi nadake bihi davüdü fe cealtehü halifeten fil ardi ve elente lehül hadide fi yedihi aleyke ya rab.

    Ve bihakkismikellezi deake bihi süleymanü fe a'taytehül mülke fil ardi aleyke ya rab.

    Ve bihakkismikellezi nadake bihi eyyubü fe necceytehu minel gammillezi kane fihi aleyke ya rab.

    Ve bihakkismikellezi nadake bihi isebnü meryeme fe ahyeyte lehül mevta aleyke ya rab.

    Ve bihakkismikellezi nadake bihi musa lemma hatabeke aletturi aleyke ya rab.

    Ve bihakkismikellezi nadetke bihi asiyetümraetü fir'avne fe razaktehel cennete aleyke ya rab.

    Ve bihakkismikellezi nadake bihi benu israfile lemma cavezulbahra aleyke ya rab.

    Ve bihakkismikellezi nadake bihil hidiru lemma mesa alel mai aleyke ya rab.

    Ve Bihakkismikellezi nadake bihi muhammedün sallallahü aleyhi ve selleme yevmel gari fe necceytehu aleyke ya rab.

    Inneke entel kerimül kebiru.

    Hasbünellahü ve ni'mel vekil.

    Ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim.

    Ve sallallahü ala seyyidina muhammedin ve ala alihi ve sahbihi vesellem

    TÜRKÇESİ



    Mülkün sahibi sensin. İyiyi kötüden, kötüyü iyiden, hakkı batıldan,batılı haktan ayırt etme gücünü veren Rabbim! Ey kendisinden başka hiçbir ilâh olmayan mutlak hakimiyetin ve adaletin sahibi, bizim ve babalarımızın Rabbi!Senden başkasını tanımıyoruz. Kulluğumuz ile ancak sana ibadet ediyoruz. Sana karşı olan görevlerimizi tam olarak yapamadık, zalimlerden olduk,bizi bağışla Rabbim.Sen teksin. Hiçbir ortağın yoktur. Mülk senindir.Övgü sana aittir. Öldüren,dirilten sensin.Ölmeyen diri sensin. Hayır senin elindedir. Varacağımız yer senin yüce huzurundur.

    Sen her şeye kadirsin, bizi utandırma Rabbim.Senden yardım istiyoruz,bize yardım eyle Allahım.Güç ve kuvvet sana aittir.Bize güç ve kuvvet ihsan eyle Rabbim.Senden başka ilâh tanımıyor,nimetlerine karşı şükrediyorum,şükrümü kabul buyur,Rabbi Rablığını ikrar etmek için senden başka bir ilâh olmadığını tasdik ettik.Bu ikrar ile beni huzuruna al Rabbi.Şanının yüceliğini tenzih için seni tesbih ediyorum.Tesbihimi gösterişten koru Rabbim .Cebrailin kanadına yazılı ismin hakkı için duamı reddetme,Rabbi.Mikailin kanadına yazılı ismi celalin hakkı için beni kulluğuna kabul eyle Rabbi.

    Azrailin eline yazılı ismi celalin hakkı için son nefeste çenemi iman ile kapamayı nasip eyle Rabbi.İsrafilin alnında yazılı ismi cemalin hakkı için rızkımı helalinden nasip eyle Rabbim. Münkir ve Nekir e güç veren ismi celalin hakkı için kabirde bana doğru cevap vermeyi nasip eyle Rabbim.

    Hak olan ismin ve kullarının sırları hürmetine beni kulluğundan bir lahza uzaklaştırma Rabbi.İslamı kemale ulaştırdığın ismi azamın hakkı için,bizi ve evlatlarımızı islamın istediği biçimde yaşat Rabbim.Cennetten dünyaya indirildiğinde Adem aleyhisselamın okuyup da tevbesini kabul buyurduğun İsmi Azamın hakkı için tevbelerimizi kabul eyle Rabbim.

    Şit aleyhisselamın okuduğu ismi azamın hakkı için bizi aziz eyle Rabbim.Arşı azamı taşıya bilmek için meleklerin okuduğu ismi azamın hakkı için bize güç ihsan eyle Rabbim.Tevratta,İncilde,Zeburde ve Kuranda yazılı olan ismi azamın hakkı için bizi Kuran yolundan ayırma Rabbim.Kullarına merhamet ettiğin ismi azamın hakkı için bizi nefsimizle baş başa bırakma Rabbi.Kelimelerini ihtiva eden ismi azamin hakkı için dileklerimizi kabul eyle Rabbim.

    İbrahim aleyhisselamın okuyup da ateşi,gül bahçesine çevirdiği ismi azamın hakkı için bizi cehennem narından azad eyle Rabbim.İsmail aleyhisselamın okuyup da kurban olmaktan kurtulduğu ismi azamın hakkı için dedikoducuların şerrinden bizi muhafaza eyle Rabbi.İshak aleyhisselamın okuyup da duasını kabul buyurduğun ismi azamın hakkı için dileklerimizi kabul eyle Rabbim.Hud aleyhisselamın okuduğu ismi azamın hakkı için dualarımızı kabul eyle Rabbim.

    Yakup aleyhisselamın okuyup da gözünü açtığın,oğlu Yusuf aleyhisselamı kendine kavuşturduğun ismi azamın hakkı için dertlerimize derman ver Rabbim.

    Davud aleyhisselamı yeryüzünde halife yaptığın ve demiri elinde hamur haline getirdiğin ismi azamın hakkı için rızkımıza bereket ihsan eyle Rabbim.

    Süleyman aleyhisselamın okuyup ta ona verdiği ismi azamın hakkı için bizleri yeryüzünde sözü geçenlerden eyle rabbim.

    Eyyub aleyhisselamın okuyup da sıkıntıdan kurtulduğu ismi azamın hakkı için bizi bütün sıkıntılardan halas eyle Rabbi

    İsa aleyhisselamın okuyup ta ölüleri dirilttiği ismi azamın hakkı için ölmüş gönüllerimizin iman nuru ile diriltilmesine bize nasip eyle Rabbim.

    Musa aleyhisselamın Tûr-u Sinâda okuduğu ismi azamın hürmetine bizi fitne ve fesatçıların şerrinden koru Rabbim.Asiya anamızın okuyup ta cennete nail olduğu ismi azamın hürmetine bize de cennet ve cemalini nasip eyle Rabbim.İsrailoğullarnın okuyup ta denize geçtikleri ismi azamın hürmetine bize de sırat köprüsünden geçmeyi nasip eyle Rabbim.Hızır aleyhisselemın okuyup ta su üzerine yürüdüğü ismi azamın hakkı için bizi de ilahi rahmetinin deryalarına dalmayı muvaffak kıl Rabbim.

    Hazreti MUHAMMED aleyhisselamın mağarada okuyup da düşmanlarından kurtulduğu ismi azamın hakkı için bizleri de maddi ve manevi düşmanların sultasından ve şerrinden koru Rabbim.Çünkü sen yüceler yücesi,kerem sahibisin.

    Allahım!Sen bana kâfisin.Sen ne güzel vekilsin.Yüceler yücesi! Allahım! Gücüm, kuvvetim ancak senin güç ve kuvvetindedir .Allahım!Rahmetini Efendimiz Muhammed aleyhisselamın Ehl-i Beytinin ve Ashabının üzerine yağdır.

    Allah Tüm Dostlarımın duasını Kabul Eylesin
    Hamd ve Sena İle...
    kenzul arş duası - kenzul ars duasi - kenzülarş duası
#20.03.2006 09:29 1 0 0
  • Değerli Arkadaşlar Bu Bir Bilmece Değildir... Sadece Googlede veya İnternette Arama Yapmadan Sadece Tahminlerinizi yazmanızı İstiyorum...
    Sadece Etik Bir Soru... Genel Kültüre Yakın...
    Anlayışınız İçin Teşekkür Ederim...
    Cevap Doğru Olmasada Sadece Tahmin Yapın...
#03.02.2006 17:22 1 0 0
  • ZAMAN

    Farz edin ki, her sabah hesabınıza $86.400 kredi veren bir bankanız var. Ama
    bir günden diğerine hiç bakiye devretmiyor. Tutarı ne olursa olsun,
    kullanmadığınız bakiye miktarı her akşam iptal ediliyor. Böyle bir durumda
    ne yapardınız? Tabii ki son kuruşuna kadar çekerdiniz!!! Aslında, hepimizin
    böyle bir bankası var. Adı ZAMAN. Her sabah hesabınıza 86.400 saniye kredi
    veriliyor. Her akşam ise iyi şeylere yatırım yapmadığınız kısmını silip
    hesabımıza zarar kaydediyor. Hiç devretmiyor. Kredi miktarından bir kuruş
    fazla kullandırmıyor. Her gün size yeni bir hesap açıyor. Her akşam günün
    bakiyesini yakıyor. Eğer günlük depozitolarınızı kullanmadıysanız bu zarar
    sizindir. Geriye dönüş yok. Yarından avans çekmek yok. Bugünü, bugünkü
    depozitonuzla yaşamalısınız. Ona yatırım yapın ki, size sağlı, mutluluk ve
    başarı olarak geri dönsün. Zaman akıp gidiyor, gününüzü gün etmeye bakın.!

    BİR SENEnin kıymetini anlayabilmek için sınıfta kalan bir öğrenciye sorun.

    BİR AYın kıymetini anlayabilmek için, Prematüre bir bebeği dünyaya getiren
    anneye sorun.

    BİR HAFTAnın kıymetini anlayabilmek için, haftalık bir derginin editörüne
    sorun

    BİR DAKİKAnın kıymetini anlayabilmek için treni henüz kaçırmış bir kişiye
    sorun.

    BİR SANİYEnin kıymetini anlayabilmek için bir kazayı kıl payı atlatmış
    birine sorun.

    BİR MİLİSANİYEnin kıymetini anlayabilmek için olimpiyatlarda gümüş madalya
    kazanmış birine sorun.

    Sahip olduğunuz her anı değerlendirin. Daha fazla değer verin çünkü onu çok
    özel biriyle zamanınızı harcamaya değecek kadar özel biriyle paylaştınız.
    Sunu unutmayın ki zaman hiç kimseyi beklemez. Dun artık mazi oldu. Yarın ise
    muamma. Bugün ise avuçlarınızın içinde bize sunulmuş bir armağandır!
#22.12.2005 08:57 1 0 0