karoglan

karoglan

Üye
27.04.2006
Uzman Onbaşı
3.425
Hakkında

#27.08.2021 20:01 25 0 0
#27.08.2021 19:58 24 0 0
#06.06.2020 21:35 2 0 0


  • Başağaçlı Raşit Tunca - Karoglan Hocanın Tasavvuf Sohbetleri

    BU HAFTANIN VAAZI

    “Sabit Fikirli Olmamak”

    Karoglan Başağaçlı Raşit Tunca'nın 10 Ekim 2020 Vaazı

    Version Numarası: V101020200315
#11.10.2020 10:56 1 0 0


  • Başağaçlı Raşit Tunca - Karoglan Hocanın Tasavvuf Sohbetleri

    Tasavvufi Dini Sohbet Vaaz "Düşenleri Kaldıran Allah insanlık Olarak Düştük Kaldır Bizi Rabbimiz"

    Karoglan Başağaçlı Raşit Tunca'nın 03 Ekim 2020 Vaazı

    Version Numarası: V031020200717
#07.10.2020 21:07 1 0 0
#08.08.2020 17:10 1 0 0
  • Başağaçlı Raşit Tunca - Karoglan Hocanın Tasavvuf Sohbetleri
    BU HAFTANIN VAAZI

    "Ölümlü Olmak mı Güzel Yoksa Ölümsüzlük mü"

    1.Bölüm



    2.Bölüm



    Başağaçlı Raşit Tunca - Karoglan Hocanın Tasavvuf Sohbetleri

    "Ölümlü Olmak mı Güzel Yoksa Ölümsüzlük mü"

    Karoglan Başağaçlı Raşit Tunca'nın 22 Temmuz 2020 Vaazı

    noimage

    (Original Kar©glan)
#23.07.2020 10:54 1 0 0
#18.07.2020 21:59 1 0 0
#24.05.2020 04:53 1 0 0
  • noimage

    Din Aklı Kullanmayı Öğretir - Akıl ise Hesap Bilmeyi Gerektirir - Hasib Olan ise Allah tır

    (Kar©glanin 06 Ağustos 2019)

    أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

    لَن يَنَالَ اللَّهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَاؤُهَا وَلَكِن يَنَالُهُ التَّقْوَى مِنكُمْ كَذَلِكَ سَخَّرَهَا لَكُمْ لِتُكَبِّرُوا اللَّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَبَشِّرِ الْمُحْسِنِينَ

    Euzubillahimineşşeytanirracim
    Bismillahirrahmenirrahim

    Len yenâlallâhe luhûmuhâ ve lâ dimâuhâ ve lâkin yenâluhut takvâ minkum, kezâlike sahharahâ lekum li tukebbirûllâhe alâ mâ hedâkum, ve beşşiril muhsinîn.

    Meali :

    Onun yani kestiğiniz kurbanların, etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat onun ile sizden O’na (Allah a), ancak takvanız ulaşır. (Allah’ın emirlerine teslim olmanız ulaşır.)
    Böylece onları sizin hizmetinize verdidiğinden dolayı ve size de doğru yolu gösterdiğinden dolayı, Allah’ın büyüklüğünü tanıyasınız diye. Allahın kullarına bolca İyilik ve ihsanda bulunanaları, varacakları cennet ile müjdele.

    Sadakallahul Aziym HACC Suresi 37. ayet

    ---oOo---

    Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

    “Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber Kurban Bayramına şahid oldum. Hutbesini bitirince minberden indi. Ona bir koç getirildi, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onu:

    ‘Bismillahi Allahu Ekber' dedi ve kendi eliyle kesti.”

    Duanın Manası: “O Allah’ki , o en büyüktür. (Allahin öyle bir ismi ve kuvveti vardır ki, o ismi ve kuvveti en büyüktür) ”

    ( Hadis-i Şerif , Ebu Davud 2810, Tirmizi 1521, Ahmed 14901)

    "Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
    "Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

    Yolculugumuza başliyoruz :

    Din Aklı Kullanmayı Öğretir - Akıl ise Hesap Bilmeyi Gerektirir - Hasib Olan ise Allah tır Yani Hesabı En iyi Bilen Allah tır

    Din kardeşimizin bir tanesi diyor ki : matrixteki sanal alem gerçek mi? bunun ile Allah'ın ve yarattıklarını hiçe saymak anlamı çıkmıyor mu? yani Allah'ın yarattığı meyveler sebzeler hayvanlar insanlar hepsi yok mu? hiç mi diye sorguluyor ve soruyor.

    cevabın da da, Kendisinin de ifade ettiği üzere, Allah ın her şeyi hesap bile Yarattım buyurduğu kısma geliyor oradan ötesini bizde Şöyle yorum getiriyoruz.

    أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

    وَإِذَا حُيِّيْتُم بِتَحِيَّةٍ فَحَيُّواْ بِأَحْسَنَ مِنْهَا أَوْ رُدُّوهَا إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ حَسِيبًا

    Euzubillahimineşşeytanirracim
    Bismillahirrahmenirrahim

    Ve izâ huyyîtum bi tahıyyetin fe hayyû bi ahsene minhâ ev ruddûhâ. İnnallâhe kâne alâ kulli şey’in hasîbâ.

    Meali :

    Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selâmla karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyi hesaba göre yapandır.


    Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 86. ayet

    noimage

    Her şeyin arka planında, elementlerdeki atomların titreşimi sebebiyle bir frekans var. Frekans ise sayısal bir değer, yani titreşim aralığı, sık veya seyrek titreşim ve bunu sayısal değere çevirdiğimiz zaman, görmek, duymak, konuşmak, Her şey bir sayısal ve frekans yapısında, titreşim yapısında. Öyle olunca, aynı bilgisayarın arka planında sıfır ve birlerden oluştuğu gibi, bütün ses, görüntü aynı frekans halinde, zaten bilgisayara bu sistemi kopyalamışlar zaten, insan yapısındaki sistemi bilgisayarı keşfettiklerinde, zaten aynısını bilgisayara kopyalamışlar. Bilgisayarda Herşey sanal, konuşmak, bakmak, renkler, ses, video, görüntü, hepsi arka planda sıfır ve birlerden oluşuyor. Allah da işte buyuruyor ki "her şeyi hesap ile yaptık." Allah'ın hesab ile yapması, karmaşayı ortadan kaldırıyor, arka planda bir hesabın olması, sıfır ve birlerden olması, frekans yapısının olması, Kainattaki karmaşayı ortadan kaldırıyor.

    noimage

    Mesela bir ağacın yaprak ve dal olaraktan büyümesi, gelişmesinde, ne kadar bir harika özellik ve ahenk var. Bir tarafı bir tarafından şöyle çıkıntılı olmuyor, dengeli bir şekilde büyüme yapıyor, Altın Oran deniyor Buna. O da Allah'ın koyduğu bir hesap ile, bir hesaba göre, bir sayısal değere göre büyüme yapıyor. Bir çiçek yapraklarını, o sayısal değere göre açıyor, dengeli şekilde, göze güzel hitap eden şekilde.

    Yine mesela güneşin doğup batması, Güneş Hiçbir gün demiyor ki, "bugün şu köşeden doğayım" yarında "öbür köşeden Doğayım" bugün de şu tarafa saklanayım da şu taraftan çıkayım demiyor. her gün dengeli bir şekilde doğudan doğup, Batıdan Batıyor. yani bir denge var. sayısal bir düzen intizam ve mizan var. Bir hesap ilmi var, arka planda bir hesapay sene gün hafta mevsim hepsi bir hesap değil mi, bir matematik var, Her şey öyle. insanoğlunun kendi yaptığı şişe, cam, bardak da bile altın orana uyulduğu zaman, dengeli ve Göze hitap ediyor. ve o yüzden o matrix'teki sanal gerçeklik Aslında doğru, ama Allah ın arka planda, kainatı sayısal olarak, ve frekansal olaraktan yaratması, maddenin olmadığını ifade etmiyor. Madde Yok değil, işte o titreşimlerin sıklık veya seyrekliği, maddenin katı, sıvı, veya gaz gibi hallerde bize gözükmesini sağlıyor. çok sık titreşen bir madde, demir gibi sert bir madde olarak karşımıza çıkıyor, seyrek titreşen bir madde de, oksijen gibi, hidrojen gibi, Gaz halindeki maddeler olaraktan, karşıyı bile görebildiğimiz saydam maddeler ve elementler halinde ortaya çıkıyor, Ve bize tezahür ediyor, bizim gözümüzde gözüküyor. Yoksa madde var.

    أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

    وَهُوَ الَّذِي أَنشَأَ جَنَّاتٍ مَّعْرُوشَاتٍ وَغَيْرَ مَعْرُوشَاتٍ وَالنَّخْلَ وَالزَّرْعَ مُخْتَلِفًا أُكُلُهُ وَالزَّيْتُونَ وَالرُّمَّانَ مُتَشَابِهًا وَغَيْرَ مُتَشَابِهٍ كُلُواْ مِن ثَمَرِهِ إِذَا أَثْمَرَ وَآتُواْ حَقَّهُ يَوْمَ حَصَادِهِ وَلاَ تُسْرِفُواْ إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُسْرِفِينَ وَمِنَ الأَنْعَامِ حَمُولَةً وَفَرْشًا كُلُواْ مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّهُ وَلاَ تَتَّبِعُواْ خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ

    Euzubillahimineşşeytanirracim
    Bismillahirrahmenirrahim

    Ve huvellezî enşee cennâtin ma’rûşâtin ve gayra ma’rûşâtin ven nahle vez zer’a muhtelifen ukuluhu vez zeytûne ver rummâne muteşâbihen ve gayra muteşâbih(muteşâbihin), kulû min semerihî izâ esmere ve âtû hakkahu yevme hasâdihî ve lâ tusrifû, innehu lâ yuhibbul musrifîn. Ve minel en’âmi hamûleten ve ferşâ(ferşan), kulû mimmâ razakakumullâhu ve lâ tettebiû hutuvâtiş şeytân(şeytâni),innehu lekum aduvvun mubîn.

    Meali :

    Ve asmalı ve asmasız bahçeleri, hurmaları, yenilen çeşitli ekinleri,birbirine benzeyen ve benzemeyen zeytinleri ve narları yaratan O’dur. Ürün verdiği zaman, onun ürününden yeyin. Onun hasad edildiği gün, onun hakkını verin. İsraf (ziyan) etmeyin. Muhakkak ki; O, müsrifleri (israf edenleri) sevmez. Hayvanlardan yük taşıyanlar ve kesim hayvanı olanlar var. Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden (kesim hayvanlarından) yeyin. Şeytanın adımlarına tâbî olmayın. Muhakkak ki; o, size apaçık düşmandır.

    Sadakallahul Aziym EN'ÂM Suresi 141 ve 142. ayet



    Hayvanları Allah yarattı, Adem'i yarattım diyor Adem'i yaratmadımı

    "And olsun biz insanı kuru bir çamurdan, suretlenmîş balçıktan yarattık." (Hicr, 15/26)

    "O insanı (Âdemi) bardak gibi (çınlayan) kupkuru bir balçıktan yarattı." (Rahman, 55/14)

    "Yaratılışta kendileri mi daha kuvvetli yoksa bizim yarattıklarımız mı? Hakikat biz onları cıvık bir çamurdan yarattık." (Saffat, 37/11)

    "Ki o, yarattığı her şeyi güzel yapan, insanı (Âdemi) yaratmaya da çamurdan başlayandır." (Secde, 32/7)

    "And olsun biz insanı (Âdemi) çamurdan (süzülmüş) bir hulâsadan yarattık." (Mü'minun, 23/12)

    "O, sîzi çamurdan yaratan, sonra ölüm zamanını takdir edendir." (Enam, 6/2)

    "Sizi (aslınızı) ondan (topraktan) yarattık." (Tâhâ, 20/55)

    "Sizi bir topraktan yaratmış olması O'nun ayetlerindendir. Sonra siz (her tarafa yayılır) bir beşer oldunuz." (Rum, 30/20)

    o zaman matrixe göre hani biz sadece sayısal mı varız, Adem ve İnsanoğlu diye bir şey yok mu?

    Hayır öyle değil, her şey var, yaratan, var eden, yoktan var eden Allah, her şey var, fakat arka planda, kainatın dengeli şekilde yürümesi ve devam etmesi için, Allah bir Sayısal değer koymuş, matematiği bilen insanın zaten kafayı yeme mesi elde değildir. Yani kafayı yememek elde değildir, Çünkü insan, Allah'ın yaptığı matematiksel mucizeleri gördüğü zaman şaşırmaması "Allahu Ekber" deme mesi zaten elde değildir. Rabbim ne güzel bilmiş de yapmış da böyle her şeye bir hesap koymuş, her şeye. her şey o şekilde dengeli bir halde Seyran etmek de kainatta, yoksa dediğim gibi, güneş bugün şu köşeden doğardı, yarın başka köşeden doğardı da, doğu batı diye bir bilgimiz olmazdı, doğu ve batı olduğu zaman, biz seyahat edeceğimiz zaman, doğuya veya batıya gideceğimizi bilebiliyoruz, ki hangi tarafa gittiğimizi, mesela Amerika'ya İngiltere'ye gittiğimizi bile bilebiliyoruz, işte Güneş Eğer dengesiz şekilde de olsa ve doğsa, yön bilgimiz olmazdı, ve düzensiz bir yön bilgimiz olurdu, Ne yana gideceğimizi bilemezdik, Allah ki bu hesabı yapmış ta, bu dengeyi koymuş ta, Güneş her gün doğudan doğuyor, batıdan batıyor da, bizim yön bilgimiz doğru, ve sayısal değerlere çıkıyor. hakeza hakeza.

    Başka bir mesele

    Musevi bir vaizden dinlediğim son vaaz konusu "Ben mi önemliyim, yoksa hedefim, amacım, gayem, dava mı önemli"

    Tabii o vaizin kendi görüşü, ve oradaki Meclisi'nde bulunanların görüşü kendisine ait, Ben de bu konudaki görüşümü şu şekilde beyan ediyorum:

    Allah peygamberler gönderdi ki, insanlık davasının belli bir hedefe varmasını istemiş. Başta Adem atamız var, ve Adem atamız belli bir süreden sonra ölmüş, yerine Şit Aleyhisselam peygamber olaraktan geçmiş. Baştan zaten olay açık. Önemli olan dava diyor, kişıler değil yoksa Hz. Adem ölmezdi. Buraya baktığımız zaman, Önemli olan insanlık davası, insanlık ve insan olmak, insan kalmak, insanın en iyi seviyeye çıkması, yaratıldığı en güzel hedefe varması, yaratıldığı gibi güzel bir hedefe varması. Allah öyle diyor ya, onu en güzel şekilde yarattık, sonra aşağıya indirdik, aşağıdan yukarıya çıkmasını bekliyoruz.

    أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

    لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ ثُمَّ رَدَدْنَاهُ أَسْفَلَ سَافِلِينَ

    Euzubillahimineşşeytanirracim
    Bismillahirrahmenirrahim

    Lekad halaknâl insâne fî ahseni takvîm. Summe radednâhu esfele sâfilîn.

    Meali :

    Muhakkak ki Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonrada onu aşağıların en aşağısına indirdik.

    Sadakallahul Aziym TİN Suresi 4 ve 5. ayet

    noimage

    Dedik İşte, biz en yukardayız, Hani yukarı baktığımız zaman, Sema'yı, Biz gökyüzüne baktığımız zaman, Sema görüyoruz, Geçenki vaazda anlattığım mesela, Peki gökyüzü hangi tarafa, aşağımı yukarımı, sağ mı sol mu yukarı doğru mu ne anlayacağız. Avustralya'daki aşağı indiği zaman, yukarı çıkmış olacak. kanada'daki yukarı çıktığı zaman, yukarı çıkmış olacak, ekvatordaki, yan gittiği zaman yukarı çıkmış olacak. peki Yukarısı neresi, Tin Suresinde, "onu en aşağıya indirdik" diyor. merdivenden indirilişin, Bir de merdivenden çıkması var değil mi? zamanımız Mehdi vakti, ve altın çağ, her şeyin en güzel olduğu yer, o zaman çıkılacak yere çıkmışız. insanoğlu geldiği yere geri dönmüş, insanoğlu, Adem atamızın kovulduğu yere geri dönmüş, kovulduğu cennete geri dönmüş, şu anki nimetler hiçbir vakit de yok aşağı katlara, ha gerçekten çıkmış mıyız? daha bundan ötesi var mıdır bilmiyorum, Allahu alem, Buradan daha ötesi var mıdır, onu Allah biliyor, ma Adem meşaleyi şide devretmiş, şid Nuha devretmiş, Nuh İbrahim'e devretmiş….

    Hepsi o dava uğrunda canlarını feda etmiş mi? etmiş. Demek ki şahıslar önemli değilmiş, Önemli olan insanın merdivenden tekrar yukarı çıkması mıymış. öyle zannediyorsun, şahıslar önemli değil, önemli olan Hedef. Peki Hedefte onlar olmayacaksa, neyin uğruna canlarını feda ettiler. Bak Burada, şu anda, ibrahimler da var, Adem lerde var, musa larda var, o zaman hepimiz hedefe çıkmışız, şahıslarda önemliymiş, ama başlangıçta, meşaleyi bir öteye devretmek var. En son nokta Mehdi, kainatın çekirdeği, şimdiye kadar dava önemliydi, şahıs önemli değildi, Mehdiye kadar, bayrak mehdiye teslim edilesiye kadar, herkes ölüp, vefat edip, bayrağı bir öteye taşıyordu. Peki bayrak Mehdiye geçti mi ne olacak? Ondan ötesi yok, Mehdi en son nokta, artık bayrak mehdiye geçti mi Ne olacak? peki onun davası ne? Mehdi vakti en zirvede zaten. Artık ağaç meyve verdi ve, meyvenin içinde de çekirdek dürüdü, Mehdi de davasını sürdü, insanları böyle güzel hale, güzel vakitlere, ve uyanık hale getirdi. ve meyve deki çekirdek de olgun hale geldi, Mehdi de olgun bir insan oldu, yani artık her şeye aklı erer hale geldi, 40 yaşını geçti, Peki ne olacak bundan sonra, hala bayrağı başkasına mı teslim edecek, Mehdi de bayrağı başkasını mı teslim edecek, daha ötesi var mı ondan daha önemli kimse burada varmı artık. hangi dava, artık nereye gideceğiz, Buradan sonra, kainatı yok etme, yıkma ve kıyametin kopması mı? amaç bu muydu, bizim bütün gayretimiz, canımızı feda etmelerimiz kıyameti koparmak için miydi? amaç bu değil. Amaç İnsanlığın en güzel noktaya, zirveye çıkmasaydı. zirveye çıktık, o zaman, kıyamet ne? Kıyam etmek, ayaklanmak, ayağa kalkmak, şimdi Hepsi, O canını feda edenlerin hepsi, Ayaklandılar ayağa kalktılar. Şimdi kıyam ettik artık.

    Mesela elma yiyen birisi, Eğer Elma'daki vitaminleri almak için yiyorsa, onun içindeki çekirdek, Onun için çöptür, çekirdeğin Hiçbir önemi yoktur, tükürür Atar, çöpe atar. Halbuki ağaç özendi bezendi, içine çekirdek diye bir şey koydu, elmanın içinde çekirdek diye bir şey meydana getirdi. sen Ben elmayı yiyoruz, çekirdeğini çöpe atıyoruz, bizim için bir önemi yok, o bir çöp niteliğinde. Mehdi'nin durumu ne burada? Mehdi kainatın çekirdeği. Bazısı için Mehdi Çöpten bir adam, önemsiz, kayda değer olmayan, uyduruk masallar okuyan, göbeğini kaşıyan adamın birisi, önemsiz, değersiz, dedikya hani elmanın çekirdeği gibi, gayesi elma yemek olan adamın, Çekirdekten faydası ne olsun ki, çekirdeğin de o na faydasını ne olsun? Böyle düşünen bir adamın, Mehdiye faydası ne olsun? Mehdi'nin gayesine amacına, o bütün peygamberlerin amacına gayesine, O ağacın amacına, gayesine, hizmeti ne olsun böyle düşünen bir adamın. ama botanikçi bir amca, yada bahçeci bitkici bir amca, ağaç dikmek isteyen, elma bahçesi ormanı yapmak isteyen, dünyada elma ormanları bitmesin diye düşünen bir amca, iyi bir elmanın, İyi çekirdeklerini de, elma yedikten sonra ayırır, kurutur, Ondan sonra, vakti geldi miydi, Onu Diker, yeniden elma ağacına döndürür. onun için de, o çekirdek önemlidir. onun için de, üstündeki elmayı, icap ederse, Soyar Keser hayvanlara yem eder, Kendisi bile yemez, onun için de önemli olan çekirdek dir. Çünkü onun gayesi, elma ormanı yapıp, elma satıp, para kazanmak da olabilir. iki farklı görüş. iki farklı amaç. iki farklı gaye, hangisinin gayesi yanlış? burada elma yiyen amca, elmadan alacağı vitaminleri düşünüyor, sağlığını düşünüyor, yanlış mı? bu şekil de düşünüyor diye, onun için çekirdek önemli bir şey değil. Tamam kabul ettik.

    ikinci adamda elma ticareti yapmak istiyor, o zaman elma bahçesi meydana getirmek istiyor. Bu adamda pazardan almış elmaları, elmaları kesip kesip, içindeki çekirdeklere önem veriyor, Bir de gidip kaliteli elma alıyor, elmanın iyisini seçiyor, çeşitlerini seçiyor, şu elma şu elmadan, şu elma şu elma dan diye çekirdekleri ayırıyor, sortieren ediyor. Sonra da onları dikiyor, elma bahçesi meydana getiriyor. Oradan da yine, elmaları satıp zengin olacak, bununki de bir amaç ve Gaye, doğru mu? kendince doğru. işte Mehdi bekleyenin durumu da böyle bir şey. Kainat çekirdek verdi, artık özünü buldu, Altınçağa ulaştı.

    ulaştı ya, artık Mehdi'nin bir önemi yok, artık oraya ulaştı ya, artık o (Mehdi) değersiz orada. oldu mu bu? Halbuki o çekirdeğin içindesiniz, zaten Mehdi'nin içindesiniz siz. Mehdi var ise, siz varsınız zaten, ama bilmiyor ki bunu, ulaşılacak yerin çekirdek olduğunu, çekirdeğinde Mehdi olduğunu bilmiyor ki, Kimisi kabuğuna bakıyor, ve Ademde, Musa da, Muhammed de kaldı. kimisi de çekirdeğine bakıyor, daha bayrağın varacağı yere bakıyor. Halbuki orasıda burada ve burası işte. kimisinin amacı para ve, O na mehdiye bakip, Bundan iyi para kazanırız diye hesap ediyor. hepsinin amacı var, ama Allah'ın da bir amacı gayesi vardı, Mehdi dünyaya göndermek te, kainatı yaratırken, ona çekirdek vermek de, Allah'ın da bir amacı vardı, Ademi aşağı indirmek de de bir amacı vardı, Evet artık kim Mehdi'nin amacına hizmet eder, kimde kendi derdine düşer size bırakıyorum.

    Başka bir mesela alkolün ve yasaklığı sebebi

    insanoğlu doğaya baktı ki, üzümü iyileştir di, kendi bahçesinde kendi yetiştirmeye başladı.
    Daha sonra onu muhafaza etmenin yollarını aradı, kurutmayı buldu, suyunu çıkarıp şerbet yapmasını buldu. Fakat şeytan boş durmuyordu. Allah meyveleri yediğimiz zaman, midemizde, onları alkole çeviriyordu. Midemizi bunu, içeride, laboratuvar ortamında, alkole, vücuda yararlı alkole çeviriyordu. Bunu insanın içini dışını gezen şeytan, insanın ilk yaratıldığını içini dışını gezen şeytan, bildi ve öğrendi. Daha sonra da, dünyaya indikten sonrada içine girmeye başladı, içeride ne olup bitiyor, girip bakıyor, görüyordu ki, içerde alkole çevriliyor, ve bunu dışarıda çevirmesini öğretti insanoğluna, Allah'ın yaptığını ben de yaparım dedi. Haşa Bu hikayede amacı bu, Allah'ın yaptığını, ben de insanlara yaptırırım dedi ve, insanlara üzümü ezip şıra yapmasını öğretti. üzüm şırası biraz bekleyince, faydalı sirke oluyordu, denedi olmadı. biraz daha bekleyince alkol oldu. ama laboratuvar ortamında, yani vücudun içinde, alkol halini alan bir meyve, vücudu sarhoş etmiyordu, laboratuvar ortamının dışında yapılan alkol, dışarıdan tepkiler gördüğü için, başka bakteriler onun içine karıştığı için, insana sarhoşluk verdi. Kendini unutturma sını sağladi, kendini unutan İnsanoğlu da, ne yaptığını bilmez işler yaptı. Halbuki Allah'ın yöntemi, onu, insan bedenindeki hassas laboratuvar ortamında alkole çeviriyordu, bu nuda keşfettiler, damıtma diye bir şey keşfetti, dedi acaba o şekilde olacak mı? bu sefer de bira ve birakeşler doğdu, damıtma biralar, o da aynı şekilde, o da sarhoşluk verdi, Allah'ın yaptığının tersiydi oda. şeytan ne kadar uğraştı ise de, Allah'ın midede yaptığını başaramadı, yenik düştü burada, yenik düşmeye de mahkum zaten.

    أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

    قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ اللَّهُ الصَّمَدُ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ

    Euzubillahimineşşeytanirracim
    Bismillahirrahmenirrahim

    Kul huvallâhu ehad. Allâhus samed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekun lehu kufuven ehad.

    Meali :

    De ki: “O Allah, Bir’dir Tek’tir.” “Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.)” O, doğrulmamış ve doğrultulmamıştır. (O nun bir anne babası yoktur). “Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.”

    Sadakallahul Aziym İHLAS Suresi 1,2,3 ve 4. ayet


    Allah, ikinci bir Allah'ı kabul etmiyor, Evet halife yaratmış ama, halife kendisi gibi demek değil. Koltuğuna göz dikeni, hedefine vardırtmıyor çıkartmıyor.

    Ve bunu da şu örnekle açıklayayım:

    Mesela insanoğlunun D vitaminine ihtiyacı var, ve biz C vitaminini, sanal yada suni ortamda meydana getirebildik, o zaman portakala ihtiyaç yok, portakalın kabuğuna da ihtiyaç yok, portakalın çekirdeğine de ihtiyaç yok. Ne lazım? sadece sıvı içindeki, o sıvı C vitamini ve onu tutan suya ihtiyacımız var. Biz bunu laboratuvar ortamında, suni ortamda meydana getirdiğimiz zaman, kabuk çöp, çekirdek çöp, kabuğun üstündeki asit çöp, Nasıl alacaksın, Nasıl yetştireceksin böyle bir meyavayı doğada, portakalın sadece içini vitamin olaraktan insana veriyoruz, Evet bugün bu Keşfolmuş, sandoz tabletleri diye bir şey var. Eee sen C vitaminini direk alıyorsun, portakala gerek yok, biraz su kattıkmıyıdı, sıvıyla aldın mıydı, vücuduna gerekli olan C vitamini almış oluyorsun, ama Allah'ın bize verdiği gibi oluyor mu? olmuyor, ona yakın minvalde oluyor.

    Ve bunun da bazı zararlarının olduğu ortaya çıktı, Halbuki Allah portakalın kabuğundaki asidine ayrı bir hikmet saklamış, altındaki o turuncu kabuğu ayrı bir hikmet saklamış, onun altındaki kavucuk gibi yere başka bir hikmet saklamış, Hatta hatta ortasından geçen o eksene ayrı bir hikmet saklamış. Aynen üzümün pekmez olması, sirke olması, şarap olması, hatta pekmez katıp helva olması, ayrı ayrı tatlar, ve ayrı faydaları var, sirkenin faydası, pekmezde yok, pekmezin faydası da, helvada yok, Öyle olunca Allah zinciri Zincire bağlamış, Sen zincirden birisini aldığın zaman, zincirin alt kısmı kopup aşağıya düşüyor, ve sistem bozuluyor.

    Bin Mars'a gideceğiz, Orada koloni oluşturacağız, Bilmem bitki üreteceğiz hikayeleri fasa fiso. işte uzaydaki adam, Portakal Ağacı yetiştirmeyince, portakaldan alacağımız bütün hizmetleri alamayız, yine koyun olmadan üretilen etten, koyundan aldığımız, Ne tadı alırız, ne faydayı alabiliriz, inekten ürettiğimiz süt ile, suni yöntem ile ürettiğimiz süt aynı değil, hani soya sütü diye bir şey çıkardılar ya, soya sütü, inekten aldığımız süt ile aynı değil, Yine Mısır şekeri çıkardılar, Mısır şekeri ile, pancar şekeri aynı değil, çünkü aynı olsaydı, Allah Mısır ile pancarı ayrı ayrı yaratmazdı ki. Allah'ı dangalak mı zannettin ahmak, niye ayrı ayrı yaratmış, iki farklı bitki, sirke ile nasıl pekmez aynı değilse, pancar ile Mısır'da aynı değil, ondan üretilen Şeker ile dieğerinden üretilen Şeker de aynı değil.

    Allah'ın koyduğu düzeni bozduk artık, Allah'ın bize ikram ettiği dünyayı bozarsak, işte böyle Mars ararız. Mars'ta da ters geliriz o zaman.Tavlada Mars ada 2 Mars biters Derler ya tavla oyununda.

    Mars yenilmek demektir tavlada, dünyanın kıymetini bilin, dünyanın kıymetini, Marsa gitmeye ne hacet yoksa yeniliriz işte böyle.

    Allah, insanlarda da, kainatta da, bir düzen, bir nizam, bir hesap ilmi,ve bir sistem koymuş, fakat o bozulunca,

    Mesela gözlük ne zaman çıktı? ve neden lazım oldu?

    Yazı bulunduktan sonra, gözler, karınca gibi harfleri okuyabilmek için, bir küçülüyor odaklanıyordu, bir de etrafa baktığımız zaman annene, babana, deftere, kitaba, televizyona bakıp odaklandığında da büyüyordu mercek. bir küçük, bir büyük, bir küçük, bir büyük, derken lastiklerin sünmesi gibi, gözlerin kasları da, Sünüp sonra toparlanma maya başladı, odaklan ma maya başladı. çünkü lastik artık laşkaya döndü. Öyle olunca gözlük diye bir şey bulduk, odaklanma yerinde de göze destek verdik. Böylece zannederiz ki gözlük ile gözü tedavi ettik!! Halbuki lastik yine bozuk, toparlanmıyor, gözlük o işi görmüyor, gözün tedavisi başka bir şey. sonra biraz daha ilerledik gözün üstündeki mercek suru kesip, tedavi ettik zannettik. O da tedavi değil, gözün parçası koparıldıktan sonra göz tedavi olmaz, sonra yeniden aynı hastalık türemeye başladı.

    Burada yine tıpçılara ve ilaç Sanayisine bir ışık tutayım :

    Gözün tedavisi, göz kaslarını güçlendirmek de, tedavisinin sırrı, gözdeki ve gözün etrafındaki, göz kaslarını güçlendirmek de yatıyor. Onun kaslarını tekrar güçlendirip eskisi gibi sünmesini yani elastikeyini kazandırınca, odaklanmadaki gibi, geniş ve dar çerçeveyi oluşturduğu zaman, elastikiyeti tekrar eski haline döndüğü zaman, kaslar çalıştığında, göz tedavi olmuştur. sadece kasların geri eski kuvvetini kazanmasını sağlamak gerekiyor. oda vitaminlerle, biyolojik gıdalarla mümkün, oradaki kasların yapısını oluşturan maddelerin hangi bitkilerde olduğunu, ve o bitkiyi nasil vücuda almamız gerektiğini öğrendiğimizde. o gıdalar Neyse, onlar ile onu, yani gözü desteklediğiniz zaman, göz tedavi olmuş olacak. yoksa ne kesmek, ne gözlük bunun çaresi değil.

    Yiine başka bir konu

    Bu konu ile ilgili bir konu açtım Forum'a, kurban vakti geldi ve, bütün derneklerin gözü, milletin cebine indi, cebindeki parayı, O diyor ben alayım, Beriki diyor ben alayım, ve reklamlar filan gırla gidiyor.

    Bakıyorsun Hepsi de Allah adamı gibi görnüyor! Hayır yapıyorlar gibi!!

    Hayır hayır hepsinin gayesi de amaçları da, cepleri ve para kazanmak, internetten Almanca arattığınız zaman mesela ben Nijerya yı ele aldım. Nijerya'da yiyecek, içecek ve günlük harcamaların, giderlerin ne olduğunu, Turist rehberi sayfasının birisinde listelenmişler. orada yani, Nijerya da, bir kilo et, ister bu sığır eti olsun, ister koyun eti olsun ve benzeri etin kilosu 1,38 Naire imiş, yani Nijerya parası, bir buçuk Naire bile değil. 1 Nijerya parası 2.5 cent yapıyor veya 15.5 Türk kuruşu ediyor.

    Ve ben burada cok zaman cok koyun koç kestiğim için biliyorum, Kurbanda da kestim, sari zaman yemek için de kestim, ve biz buralarda eskiden helal et bulamdigmiz icin, zaten kendin kesmek zorundaydin, kasap, türk kasap falan yoktu eskiden buralarda. ve bir koyunu kestiğin zaman, onun kemikli eti, iyi bir koyun olsa bile en fazla hadi diyelim 25-26 kilo gelirdi, ve ben ortalam bunu 20 kilo olarak ele alsam, 1,5 Naire den 20 kilosu 20 çarpı bir buçuk 30 Naire, yani 30 nijerya Nijerya parası, oda 2 cent ile çarptığımız zaman 0,075 cent yapiyor bir euro bil degil Türk lirasi ile ise 20 kilo çarpı 15.5 Türk kuruşu oda eder 4,5 Türk Lirasi yani nijeryada bir koyunun parasi 4,5 Türk lirasi yada 0,075 Euro

    yardım dernekleri en ucuz kurbanlık için 65€ ile 80€ istiyorlar
    orada bir kurbani 0,075€ ya aliyorlar ve geri kalan kurbban 65 euroayssa 64 euroso ceplerine 80 aldilarsa 79 u ceplerine giriyor
    biz Kurban kesiyoruz diyen uyanıklarin cebine gidiyor, onu da, bir tane kurban kesti miydi, dağıtıyoruz diyerekten, üç beş kişiye el kadar et dağıtıyorlar, Gerisini de kestik gösteriyorlar vebali pis günahları boyunlarına.
    kendi maaşlarını çıkarıyorlar , amaçları kendi çıkarları, neden her Dernek, her tarikat, her İslam'ı Grup, hemen yardım derneği kuruyor? ballı lokmayı hepsi gördü, zaten Bu tarikatlarda benim gördüğüm, yaşadığımı kadarıyla, bunların içine, işin kantininden giripte, Orada çalışan insanlar, Lokman'ın ballı yerini görüyor zaten, o zaman bu uyanıklar, Tarikatı Allah'ın kitabı falan bırakıp, Bu işin para tarafına bakıyorlar.

    Ben benim tarikattaki arkadaşlarımdan, hic et kesmini bilmeyene, kurban kesmesini öğrettim, adam Kasap oldu çıktı, para kazanıyor. oradan işi paraya çevirdi. Sofilerin Kasabı oldu çıktı.

    Yine birisine su tesisati nasıl yapılır öğrettim, Sofilerin su işlerini tamir eden Sucu oldu çıktı.

    Yani Lokman'ın ballı yerini gören, bu işte ticarete atılıp, Bu işin para tarafına bakıyor, parsadanı götürmeyi öğreniyorlar. işte burada da kurban işinin nasıl bir ballı lokma olduğunu görenlerin hepsinin ağzının suyu aktı, o diyor bana gelsin, beriki diyor bana gelsin, yani Müslümanın cebindeki paraya, kurban parasını göz diken hainler bunlar.

    Dergahta imamımız vardı, olmadığı zaman ben geçip, yedek imamlık yapıyordum, para pul almıyordum, O ise parası ile yaptı bu işi, sonundavize aldi işçi oldu,tekkeyi tarikati dergahi imamlığı filan falan bırakıp kaçtı gitti, amacı gayesi işçi olmak, para kazanmak mış. Bizlere kalmış Allah adamlığı, Allah adanmışlık bizlere kalmış, herkes işin ticari yönünde, derdi Allah olan falan kalmamış. o zaman da yedek imamdık Şimdi de, parasız imam. ona da 13. imam derler.

    Asıl İmamlar parayı kazandı yaylaya keyfe çıktı, Biz köyde kaldık, yerimizde köyde kaldık.

    Ve bu kurbanlık meselesinde de aynı Tayyib'i seçenlerin başkası seçin bu çaldı çırptı deyince, daha iyisi varsa gösterin, ona verelim oyumuzu dedikleri gibi, biz gibilerin doğru işler yapacak adayımız bile yok, adayımız. Böyle uyanıklar, işe kantinden başlayanlar, Türkiye'yi de yönetiyor, dergahları da, kurban derneklerini de, amaçları da kendi cepleri, ne vatan ve millet, ne Allah'ın davası, milletin faydasına olan acıma hissi de yok bunların bak 1 liralik koyunu 65 yada 80 e satiyorlar, hepsi Tamamen duygusal.

    ve dünyada 3 tane ağaç kaldığını farz edelim, ve Soğuk bir kış gelse, o ağaçlarda meyve ağacı olsa, karnımızı onlardan doyuruyor olsak, kış gelince dayanamayacağız bahara kadar diye, o 3 ağacı da kesip, yakıp ısınmak mı lazım, yoksa bir şeyle idare edip, ağaçları korumak mı lazım. dedi ki işte Allah adamlığı mehdi ve askerine kalmış, x ve y bozonu, onu da kesin görün ananızın abdest çanağını, kış çetin geçecek Mehdi ve askerinide yakar ısınırsınız, Ondan sonra, gelecek seneye Allah kerim ya, ondan sonra, bana diyecek Söz kaldı mı? akıllı insan iyiyi kötüyü anlayıp fark edecektir zaten.

    Hani Kızılderililerin Kıyamet senaryosu var ya, son ağaç kuruduğunda, son kuş öttüğünde...

    Hikayeyi bitirip bitirmemek Allah'ın iradesinde, bizim değil, oyuncakları ile oynayan çocuk, artık oynamaktan sıkılıp, karın Acıkınca, en güzel oyuncak da olsa, oyuncakları bırakıp, yemek ve yiyecek bir şeyler arayacaktır, mutfağa geçecektir. O zaman bu oyundan sıkıldımıda Allah, bizi yok edip yerimize daha başka bir şeyler yaratmaya kadirdir. Allah bize ne muhtaç, ne de bizden nemalanıyor, biz yokken de Allah vardı, bizden nemalanıyor olsa, Hani matrixteki, bizi pil yerine, enerji yerine kullanıyor olsa, bizden önce enerjisinin ne ile çalıştırıyordu, alakası yok, Allah'ın bize de ihtiyacı yok, Biz gibilerede ihtiyacı yok, dilerse bize cenneti, vaad ettiği cenneti verir, yaşatır. işte Zaten yaşamışız onu da, serüven bittiyse, film bittiyse, daha hala sinemada oturmanın da alemi yok ki. Film Bitti, artık sinemayı terk etme zamanıdır değil mi? o zaman kıyamet koparsa, şaşmamak lazım, Film bitti Aşk bitti yapı paydos, Yani bizim elimizde değil, Allah dilerse kıyameti Yarın koparır, dilerse bize vaad ettiği cenneti verip, sınırsız bir hayat, sınırsız nimet, sınırsız bir ilim verebilir.

    isterse de hepsini elimizden alıp, aynı atari oynayan çocuğun, atariyi kapatıp, derse geçmesi, ya da yemeğe geçmesi gibi.

    noimage

    Kurban Kesiyoruz Adı Altında Yardım Derneklerince Yapılan Büyük Sahtekarlık

    Karoglan Hoca Deşifre Ediyor :

    internetten aratabilir bulabilirsiniz

    Mesela ben nijerya örenegini aldim ve aradim buldum

    YARDIM DERNEKLERiNDE YAPILAN SAHTEKARLIK

    UYAN MÜSLÜMAN

    noimage

    noimage

    noimage

    noimage


    YARDIM KRUMLARINDA EN ucuz kurban fiyati 65 euro yada 80 Euro

    65 euro =26 166 Naire ediyor

    nijeryada 20 kilo et 26 naire ederken

    Yani bir koyun yada sığıra karışmak 26 naire, peki geri kalan 26140 naireyi kimler yiyor?

    noimage

    zaten orda adam başı bir kurban da dağıtmıyorki bir kac koyun kesip el kadanda et veriyor
    VE DAGITTIKLARI ISE BUNUN BELKiDE KIRKDA BiRi KaDAR BiR AVUC KADAR ET, ADAM VARIPDA KURABANIN HEPSINiDE VERMiYORKi,HEPDEN SAHTEKARLIK
    BÜTÜN YARDIM DERNEKLERIDNE AYNI

    HEPSI RANT VE KOLAY PARA KAZANMANIN YOLU OLARAK BU iŞi YAPIYORLAR.

    UYAN MÜSLÜMAN
    noimage

    Kurban Nasıl Kesilir? Bir Karoglan Raşit Tunca Makalesi

    Kurban kesiliriken birinci dikkat edilecek husus kesilecek hayvanın eziyet çekmemesini sağlamaktır bunun için İslama Uygun Kurban Nasıl Kesilir?

    Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca Usulü ile Kurban Nasıl Kesilir?

    Kurbanlık hayvanı usûlüne uygun olarak rahatça ve fazla eziyet vermeden kesebilmek için, Önce diz boyu çukur kazılır ve keskin ve büyük bir bıçak hazırlanır. Hayvanın göremiyeceği bir yere konur. Kurbanın gözleri tülbentle bağlanır. Boğa, tosun gibi büyük baş hayvanların kolay kesilebilmesi için çengele asılması caizdir. Sonra kurbanlık hayvan, kesileceği yere eziyet verilmeden götürülür, Boğazı çukurun kenarına getirilir. Hayvanın yüzü ve ayakları kıbleye gelecek şekilde sol tarafı üzerine yatırılır. Sağ arka ayağı serbest bırakılarak, sol arka ayağı ortaya gelecek ve ön iki ayaklarda iki kenara gelcek şekilde ayaklar birleştirilip bu üçü bağlanır, ve kıbleye karşı durularak şu âyetler kurban sahibi veya vekili tarafından okunur:

    أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم


    إِنِّي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ حَنِيفًا وَمَا أَنَاْ مِنَ الْمُشْرِكِينَ


    Euzubillahimineşşeytanirracim
    Bismillahirrahmenirrahim

    "İnni veccehtu vechiye lillezi fatares semavati vel arda hanifen ve ma ene minel muşrikin."

    (Enâm Suresi, 79)

    أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

    قُلْ اِنَّ صَلَات۪ي وَنُسُك۪ي وَمَحْيَايَ وَمَمَات۪ي لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ


    Euzubillahimineşşeytanirracim
    Bismillahirrahmenirrahim

    "İnne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabbi`l-âlemin."

    (Enâm Suresi, 162)

    Bu ayetlerden sonra, 3 defa "Allahü ekber Allahü ekber. Lâ ilâhe İllâllahü vellahü ekber. Allahü ekber ve lillâhil hamd." şeklinde tekbir getirillir ve "Bismillâhi Allahü Ekber" denilerek Besmele çektikten sonra,dikkat sadece besmele değil tekbirli besemele yani "Bismillâhi Allahü Ekber" denir, başka dünya kelamı etmeden ve, başka iş ile meşgul olmadan, hemen hazırlanan keskin bıçak, hayvanın boynuna çalınır. Besmele unutulursa zararı olmaz. Kasten Besmelesiz kesmek haramdır.

    Hayvanın boğazında yemek borusu, nefes borusu ve iki yanda birer kan damarı vardır. Bu iki damar ve yemek borusu, nefes borusu bir anda kesilmelidir. ve gırtlağın arka tarafında, normal omurulik kemiklerinden farklı, ve biraz büyük, ve ortasında içe açılan bir delik bulunan, GIRTLAK kemiği vardır. Omuriliğin ve onun içinden, sinir teli geçer ki, beyine, ayaklar ve diğer organların hareketini sağlayan, sinyalleri ileten, sinir teli, yani ilik veya mundarilik. Ve son işlem olaraktan, bu kemiğin delik yerinden, o mundarilik kesilerekten, mundariliğin yukarı ile yani beyin ile bağlantısı koparılır ki, hayvanın alt kısımları ve organları keslirken ve derisi yüzülürken, o organlar ve derisi, beyine sinyal yollayıpta, acı çekmesin diye, baglantı koparılır, aynen elektrik tesisatındaki, ana sigorta veya şartelin kapatılması gibi, veya bilgisayrarın netzwerk kablosunun fişten çekilirekten internet bağlantsının kesilmesi gibi. Böylece hayvan yüzülürken ve parçalanırken, acı sinyalleri beyne gitmez, ve hayvan acı çekmez. Çünkü kurbanın yüzüldükten sonra en son kafası ayrılır, Yoksa hayvan her bir bıçak darbesini hisseder.



    Ölüm, insan müdahalesi olmadan kişinin hayatının sona ermesidir. ölüm, Allah indinden Azrail vasıtasıyla gerçekleştirilir. Allah, «De ki: Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz” buyurmuştur.

    Beyin ölümü hayatın sonudur

    Delilleri: İnsan hayatı mevcudiyet ve ademiyet olarak beyin ile irtibatlıdır. Fukaha, kesilen hayvanın hareket etmesini onun tam anlamıyla hayata sahip olduğunu gösteren bir delil olarak itibara almaz. Bu meseleyi konunun uzmanlarına (ehli zikr) sormak gerekir. Tabipler beyin ölümünün nihai ölüm anlamına geldiğini söylemektedirler. Ruh bedene beyin vasıtasıyla hükmeder. Eğer beyindeki en önemli kısım olan beyin sapı fonksiyonunu kaybederse ruhun beden üzerindeki kontrolü sona erer, ruh bedenden çıkar ve Azrail ruhu kabzeder.

    Ölüm anı ve ölüm sonrasında yaşananlarla ilgili sürdürülen çalışmalar dahilinde de vücudun verdiği tepkiler gözlemlendi. Ortaya çıkan sonuçsa pek çok kişiyi ürküttü..[1]

    Öldükten sonra neler oluyor?

    ABD'de Langone Tıp Fakültesi Yoğun Bakım ve Reanimasyon Bölümü Başkanı Dr. Sam Parnia ölümden sonra beynin çalışmaya devam ettiğini söyledi.

    Ölümden sonra hayat var mı? sorusunu gündeme getiren olay Kanada'da yaşanmıştı. Böylece doktorlar, insanların beyinlerinin klinik olarak öldükten sonra da çalışmaya devam edebileceğine dair bilimsel kanıtlar bulmuştu.

    Açıklanamayan vakada, hastanın ölmesinden sonra beyin aktivitesi 10 dakika boyunca kaydedilmişti.

    Böylece doktorlar, insanların beyinlerinin klinik olarak öldükten sonra da çalışmaya devam edebileceğine dair bilimsel kanıtlar bulmuştu.

    Ölümden sonra beynin çalıştığını iddia eden bir diğer bilgi de ABD'de Langone Tıp Fakültesi Yoğun Bakım ve Reanimasyon Bölümü Başkanı Dr. Sam Parnia'dan geldi. Dr. Parnia'ya göre ölümden sonra beyin çalışmaya devam ediyor.
    Dr. Parnia, "Beyin öldükten sonra da çalışmaya devam ediyor, insanlar öldüklerinin farkında oluyorlar" açıklamasında bulundu.

    Bir kişinin bilincinin öldükten sonra da devam ettiğini keşfeden uzmanlar, kalbi duran yani teknik olarak ölen sonra yeniden canlandırılan 330 hastadan 140'ı üzerinde bir araştırma gerçekleştirdi.
    Araştırmaya göre; bu kişilerin yüzde 39'unun kalbi durduktan sonra bilinçlerinin bir dereceye kadar açık olduğu belirtildi.
    Kalbi yeniden çalıştırılan bu kişiler bir süre etraflarında olan biteni görüyor, duyuyor ve sağlık görevlilerinin kendisi için 'öldü' dediğini dahi işitebiliyor.
    Kalp durduğunda beyne kan gitmiyor ve beyin sapı refleksleri de ortadan kalkıyor.
    Beynin korteks adı verilen, şuurdan ve beş duyu ile elde edilen bilgilerin işlenmesinden sorumlu olan kısmı da kalp durduktan sonraki 2-20 saniye hiçbir aktivite göstermiyor yani beyin dalgaları ortadan kalkıyor.

    Beyin hücrelerinde ölümle sonuçlanacak olan bir dizi değişiklikler başlıyor ama beynin tamamen ölmesi kalp durduktan birkaç saat sonra gerçekleşiyor.[2]

    işte bu yüzden, hayvan ölsede, beyni daha iki üç saat haala aktif durumda, ve sinirlerdeki bağlantı kopmayınca da, vücudun diğer organlarındaki acı hissi, haala beyne iletilmeye devam etmekde. çünkü evdeki elektrik hattı sökülmedikce, veya bağlantı kesilmedikce, veya ana sigorta veya şartelin kapatılması ile ancak bağlantı kesilir, yoksa hattın ucundaki bir cihazın yada lambanın bozulması, elektriğin o cihaza kadar iletilmediğinin alameti değildir, hat sadece o bozuk cihazda kesilmiştir, diğer heryerde nasıl elektrik akımı ve fonksiyon devam ettiği gibi, yani mutfak lambası defekt olup patlayınca, oturma odasındaki lambada yanmıyor değil, yada mutfaktaki elektrikli fırın calışmıyor değil, değilmi? aynen böyle, hayvanın boğazının, ve nefes borusunun, ve damarlarının kesilmesi ilede, beyin hemen ölmez, sinirler yani kablolar sabit olduğu müdetce, işte beyine sinyaller gitmeye devam eder, o yüzden mundarilik, yani kemiklerin içinden geçen sinir sistemi teli yada biyolojik elektrik kablosu (mundar ilik) kesilerekten, hayvanın yüzülürken acıyı hissetmemesi sağlanmlıdır. Çünkü dini edeb ve usulde, Kurban edilen hayvanın kafası, bedeninden, en son koparılmalıdır. Zaten o yüzden dışarda kendi ölmüş bir hayvana bizler mundar deriz, ve o et yenmez, mundardır, mundar et yenmez, haramdır deriz, çünkü onun mundar iliği kesilmediği için, mundar olmuştur. Ve eğer tüfekle vurulan bir ördeği, köpek tutup gelse bile, daha can çıkmadan, hemen avcının işte besmele ve tekbir ile boğazını koparması gerekir, işte zaten hayvanlarda, o resimdeki gösterdiğim, mundar iligini kesebilcek deliği olan kemik, ancak ehil ve eti yenen hayvanlarda mevcuttur, ve domuz gibi hepten mundar hayvanlarda zaten mevcutta değildir.

    Kurban Bayramı

    Bu Sene bana bir gece hanım hilali gösterdi, o gece 30 Temmuz 2019 du, ve o gece Zilkadenin hilalinin son gecesiydi, hata tam hilal bile değildi, sadece bir kaç saati kalmış bir hilal idi. yani öyle olunca, bu sene zilkade ile zilhicce arasında ictima, yani hilalin kaybolması yok. ve öylede olunca, ben gördükten bir kaç saat sonra, zilhiccenin biri demekti bu, ve 31 Temmuz 2019, 1 Zilhicce ise, o zaman 8 Ağustos 2019 Perşembe, akşam güneş batmadan 15 dakika önce de, erafe idi, ve tabiki 9 Ağustos 2019 Cuma da, Kurban Bayramının birinci günü idi, ve bugün Cumartesi ve ikinci gün.

    Allah kurbanlarınızı kabul etsin, Haclarınızı kabul etsin, ve iyilik ve ihsanlarınızı kabul etsin, Bayramınızı da Mübarek etsin.

    Teşrik Tekbirlerini unutmayınız.


    ALINTI YAPILAN SAYFALAR

    [1] gercekhayat
    [2] mynet


    --oOo---
    noimage

    Vaazi mp3 olarak indirmek icin linke sag tikla farkli kaydeti sec

    https://efsane1turk.net/Resimci/Dosyalar_1/Vaazlar/04%20-%20Rasit%20Tunca%20-%20Din%20Akli%20Kullanmayi%20ve%20Hesap%20Bilmeyi%20Gerektirir.mp3

    noimage

    Vaazi Youtubeden Seyretmek icin Linke TIKLA

    https://www.youtube.com/watch?v=uTCjSKdFZpk


    أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


    ''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '


    وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

    Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
    Amiyn.
    Elfatiha maassalavat.

    سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

    Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

    etûbu ileyk.

    --OoO--


    Kar©glan

    Başağaçlı Raşit Tunca

    Schrems, 06 Ağustos 2019 Salı

    Original Kar © glan



    Sessiz Zehirin - ve internetin Sesi ve Onun Şifası Olan - Radyo Karoglan

    Ocak - Şubat - Mart - Nisan - Mayıs - Haziran

    Temmuz - Ağustos - Eylül - Ekim - Kasım - Aralık

    1 Senede/12 Ay

    Pazartesi - Salı - Çarşamba - Perşembe - Cuma - Cumartesi - Pazar

    1 Yılda/365 Gün

    7 Günde/24 Saat

    Vaaz - Dini Sohbet - Tasavvuf Sohbetleri - Radyo Karoglanda

    RADYO KAROGLAN

    Sessiz Zehirin - ve internetin Sesi ve Onun Şifası Olan - Radyo Karoglan


    noimage
#10.08.2019 15:28 1 0 0
  • noimage
    "Her zorluğun yanında bir kolaylık vardır."

    (Kar©glanin 04 Mart 2019 Vaazi)


    أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

    فَاِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْراًۙ اِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْراًۜ

    Euzubillahimineşşeytanirracim
    Bismillahirrahmenirrahim

    Feinne me'al'usri yüsran, İnne me'al'usri yüsra.

    Meali :

    Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır.

    Sadakallahul Aziym İnşirâh Suresi-5 ve 6. ayet
    noimage

    ---oOo---

    Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

    “Müslüman elinden ve dilinden Müslümanların selamet buldukları kişidir. Mü’min ise insanların canları ve malları hususunda güvendikleri kişidir.”

    ( Hadis-i Şerif , Müslim, İman: 14; Buhârî, İman: 3)

    "Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
    "Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

    Yolculugumuza başliyoruz :

    Zamanda yolculuk meselesinde, Allah'a iman etmeyen kimse bu yolculuğu yapamaz. Neden derseniz, biz Müslümanlar inanırız ki : Allah katında Her şey olmuş bitmiş, Kıyamet bile olmuş bitmiş haldedir. Eğer insan böyle İnanmazsa, gelecek henüz yaratılmadı, geçmiş ise yok edildi, O zaman nereye gideceksin. Gelecek henüz yok, Gideceğin yer yok, Geçmiş ise yok edildi, öldüler gittiler, tarumar oldu, memleketler toprak altında kaldılar, binlerce arkeolojik kazıda, toprak altındaki eski ümmetler bulunmakta. Peki sen geçmişe gittiğin zaman, O toprakların altına mı girmiş olacağız, nereye gideceksin yani. Ama işte eğer Allah'a inanıyorsanız, ve Müslüman gibi inanıyorsan, Allah katında her şey olmuş bitmiş, Öyle olunca filmin sonuna varılmış demek, artık filmi istediğin bölümünden seyredebiliriz, geri al, ileri al, sonuna bak, önüne bak, ortasına bak, ancak böyle müslümanca inandığımız zaman, böyle bir yolculuğa çıkmaya müsaade edilebilir belki, Çünkü öyle İnanmıyorsan, dediğim gibi, toprakların altına mı gireceğiz, o kavimleri ziyaret etmek için, nereye gideceğiz? arkeolojik kazılarda toprakların altına batmış çgu da denizlerin altında duruyor mu kitasi gibi, peki nereye gideceksin geçmişe gittiğin zaman, denizlerin altına mı gireceksin, ama işte, Allah katında Her şey olmuş bitmiş deyince, işte film sonuna kadar çekilmiş. ister filmin başına sardır seyret veya ortasına sardır seyret, veya sonuna bak, o zaman ancak bu mümkün olabilir.

    Geleceğe veya geçmişe Yolculuk etmek isteyenlere yardımcı olacak birkaç bilgi vereceğim inşallah şimdi ben : Mesela Ben Geleceğe gideceğim zaman,hani var olup olmadığını bilmiyoruz herkesin ama, mesela ben torunuma ve vaktine, ya da torunumun torununun vaktine gidiyorum diye yola çıktığım zaman, geleceğe gitmiş olurum, veya geçmişe gitmek için de : Dedemin ninesine, dedemin dedesinin vaktine gidiyorum diye gittiğim zaman, geçmişe gitmiş olurum. Yani Navigasyona ne yazmamız gerektiğini anlatmaya çalışıyorum burada. Yani Fatih Sultan Mehmet'e gidiyorum diye yola çıkılmaz, Yani bunu anlatmaya çalışıyorum.

    noimage

    Zamanda yolculuğu keşfetmeye çalışan bilim adamlarına yol gösterici birkaç bilgi vereceğim.

    Ben benim kainatımın içinde yolculuk edebilirim, yahut benim kainatımin içinde yer alan diğer kainatta yolculuk edebilirim. Bunun manası da, ben doğmadan önce, annemin kainatınin içindeydim, bir üst Kainat, annemin kainatı, onun üstünde babamın kainatı, yani babamın Dünyası deniyor bu günün sözü ile, annemin Dünyası, babamın Dünyası, dedemin Dünyası, Onlarin yaşadığı zamandaki, çocukluğu, arkadaşları, Okulu, gibi onun kainatınin içindekiler, işte ben oradan çıkıp geldiğim için, ancak bu kainattan, bu kainata geçebilirim, geçişlerim ancak oraya mümkün, Ben Fatih'e ve vaktine gitmek için kimin kainatının içine girmem gerektiğini nasıl bileceğim ben, zor bir iş değil mi, yani öyle olunca ve geleceğe gitmek içinde ben benden sonraki neslimin içinde yolculuk edebilirim yine benim kainatımin içinde bulunan bir komşular arkadaşlar, yahut amcam, Dayım, teyzem, bunlardan şu anki benim kainatımin içinde bulunanlar ise, ancak bunları içinde yolculuk edebilirim belki. yoksa mesela Romalılar vaktindeki Jülyus Sezar vaktine gitmek için hangi kainatın hangi kapısindan girmem gerektiğini bilmem gerekiyor. Kapıları Belli zaten, nereden girip çıkıldığı belli, Kainat kainata, yani insan insana, Anne karnından göbek bağı ile bağlı, babadan da köprü grup Sırat Köprüsü(Erkegin Zekeri) ile bağlı Başka bir yolu yok, oradan oraya geçebileceğim yol ve kapida o şekilde.

    Yıldızlar Gökteki lambalar, ve ben dedemin vaktine gittiğim zaman, dedemin vaktinin güneşi dedemin lambası, torunumun vaktine gittiğim zaman torunumun güneşi torunumun lambası, Yıldızı demek oluyor. Güneş aynı Güneş diyeceksiniz, ama değil işte, herkesin güneşi farklı, Muhammed vaktinde, İki cihani aydınlatan Muhammed idi, zamanın halifesi kim ise? Güneş odur, aydınlatır bütün kainatı, Daha doğrusu sistemi. büyük yıldızlar ışıklarını daha ileriye de ulaştırabilir. Kutup yıldızı gibi, büyük yıldızlar, çünkü Adem mesela, yaratılışın başından, günümüze kadar unutulmamış, hatırlanan, bütün dinler ve bütün bilgiler de mevcut, o zaman ışığını bize kadar ulaştıralabilen uzak bir yıldız, ama Işığı bize kadar ulaşan bir yıldız, hala ışığını bize ulaştırabilen Yıldız. yine İbrahim İsmail Musa İsa böyle.

    Ben mesela meyveyi yiyip, içindeki çekirdeğini dikip, o çekirdeğin, toprakta yetişip, tekrar ağaç olup, meyve verecek yaşa gelmesi, ve meyve verip, içinde de olgun bir çekirdek oluşturması, ne kadar bir zaman alır? Ve yine İnsanoğlu da aynı şekilde, çocuk olup, büyüyüp, sonra yetişip evlenip, eşiyle birlikte olup, tekrar çocuk yapıp, çocuğun da meyve verecek bir hale gelmesi, evlenecek yaşa gelmesi, ne kadar bir zaman alır. yani işte kainatlandan kâinatlara ve hayattan hayata geçişteki gibi yani bu kadar zaman aralığı var arada.

    Türkler Altaylardan gelirken, bir kurt Türklerin atasını emzirdiği, beslediği hikayesindeki kurt, Allahu alem, bunu mitolojideki Mısır tanrılarına bağladığımız zama, hani bu çakal kafalı Tanrı temsili var, O zaman o Türkleri besleyen kurt, Aslında bildiğimiz o kurt değil, işte bu yani Tanrı Anibis olabilir Allahu alem.

    noimage


    أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

    سَرَاب۪يلُهُمْ مِنْ قَطِرَانٍ وَتَغْشٰى وُجُوهَهُمُ النَّارُۙ

    Euzubillahimineşşeytanirracim
    Bismillahirrahmenirrahim

    Serâbîluhum min katirânin vetaġşâ vucûhehumu-nnâr.

    Meali :

    Giysileri katrandan olacak ve yüzlerini de ateş bürüyecektir.

    Sadakallahul Aziym İbrahim Suresi 50. Ayet


    Vakıa suresinde olabilir "onlara katran giyip, katran içerler" veyahut başka surede olabilir yukardaki gibi yahutta hadislerde, onlar katran içerler var, bundan kastedileni zift ya ya da katran içerler anlamışlar bütün alimler.
    Halbuki buradaki mana benim anlayışıma göre, katran gibi siyah su içerler. Peygamberimizin vaktinde çay yoktu çay siyah su, yine Coca Cola yoktu, Coca Cola yine siyah su, yine kahve siyaha yakın, kahve rengi su, kaynar su, Yani buradan kastedilen, Bence bu siyah sulardan birisi kast edildi, Yoksa onlar zift içerler manası değil, ve buradaki Coca Cola kötü bir içecek değil, yani yahut çay kötü bir içecek değil, cehennemliklerin içeceği içeceklerden birisi değil yani.

    ve yine

    أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

    لَا يَذُوقُونَ ف۪يهَا بَرْدًا وَلَا شَرَابًاۙ اِلَّا حَم۪يمًا وَغَسَّاقًاۙ

    Euzubillahimineşşeytanirracim
    Bismillahirrahmenirrahim

    Lâ ye(R)żûkûne fîhâ berden velâ şerâbâ. İllâ hamîmen ve ġassâkâ

    Meali :

    onlar orada serin içeceklerden başka şey ile riziklandirilmazlar, ve hatta birde gassak suyu gibi, yani gusl abdesti suyu kadar kaynar olan su içecekler.

    Sadakallahul Aziym Nebe’ Suresi 24 ve 25. Ayet

    yani o gün, muhammed vakti, sicak su içmesi bilinmiyordi ki, çay yoktu, kahve yoktu ki, bugün bizler kaynar su, yahutta, gusl abdesti suyu kadar sicak olan, agiz yakmayan, sicak sulu içecekler içmekteyiz, çaylar, çeşit çeşit çaylar, ve çeşit çeşit kahveli kakaolu içecekler içmekteyiz, ve bunlar bu vakitte mevcut, ve o ayette anlatilan cehennemliklerin içecekleri içecekleri degil, bizleri tarif ediyor belkide bu ayet.

    Ve Türkler ile gavurlar dediklerimizin arasında bir fark vardır, Türkler türbecidirler, Bir Alim ölse hemen mezarına türbe yaparlar, ve türbe türbe gezerler, ondan Medet, bundan Medet beklerler. Gavur dediklerimizde hemen eski tarihi bir şey bulsalar müzeye koyarlar, ve bunlarda müze müze gezip , onlardan birşeyler beklerler. O zaman Gavurlar müzeci, Türkler Türbeci, onlarda müzedekilerden bir Tılsım bir şey bekliyorlar, Keramet Mucize. Bizimkilerde evliya mezarlarından bir şeyler bekliyorlar, Medet mucize Keramet. Halbuki Allah Kur'an'da apaçık ayette bildirmiş,

    أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

    وَاَنْ لَيْسَ لِلْاِنْسَانِ اِلَّا مَا سَعٰىۙ

    Euzubillahimineşşeytanirracim
    Bismillahirrahmenirrahim

    Ve-en leyse lil-insâni illâ mâ se’â.

    Meali :

    Ve gerçekten de insan, ancak çalıştığını elde eder.

    Sadakallahul Aziym Necm Suresi 39. Ayet

    diye daha bundan büyük Keramet olur mu? adam Radyo keşfedip yapmış, Radyo bir keramet deilde ne, adamin elinden Radyo çıkmış. radyonun parçalarını düşünüyormusunuz. şimdi hadi Hemen cart diye Radyo bulunmadı, radyonun içindeki parçaları düşünürsen, diyot keşfolcak,transistör keşfolacak, kablo keşfolacak, Entegre keşolacak, frekans keşfolacak, dalga boyu keşfolacak, yani binlerce parçadan ve bilgiden oluşan radyoyu meydana getirmek, ne kadar zaman alır. hemen bir tane tahtayı dört köşe çakıp da, Radyo buldum olmadı, bu iş senelerce uğraşının emeğin sonucu. ve insanoğlu eğer radyoyu bulduysa, zatenbulan adamin elinden Keramet çıkmış, işte radyoyu bulan adama Keramet işlemiş, mucize meydana getirmiş değil mi ya? ona itibar edilmiyorda işte sakllai cübbeli adamın bir tanesi, uyduruktan Vay uçuyormuş Vay kaçıyormuş diyerekten uyduruk hikyalerden keinde faydasi olmayan adamlardan birde mucize keremet bekler olmuş insanlar ve böyle adamların peşine düşüyorlar, şeyhim şeyhim diye, el pençe divan duruyorlar.o şeyhin meyhin elinde radyodan daha mucize bir şey var mı, internet kadar mucize, Keramet diye bir şey var mı? telefon, veya cep telefonu, mesela Buradan konuşuyorsun, Amerika'dan duyuyor du, şimdi burdan konuşuyorsun amerikadan seni, hem duyuyor hem görüyor, bunlar keramet mucize değil de ne? sen kerameti sakallı şeyhlerde ara haala, sen çok ararsın daha ahmak.

    Allah "insana ancak kazandığı vardır." dediği lafı ancak işte o gavur dediklerimiz anlamış, çalışıp gayret ediyor ve Radyo bulmuş, internet bulmuş, televizyon bulmuş, cep telefonu bulmuş, Bizimkiler hala "Estağfurullah, sübhanallah, Allah, Allah" deyip Keramet göstercek Alim olaverecekler, zikir çekince, köşeyi döneceğini zannediyorlar, bu akılda ve bu minvaldeler.

    ilginç bir şeye daha rastladım hayatımda, bu gavur dediklerimiz, benim bulunduğum bölgede gördüğüm kadarıyla, taze ekmek semel yapıyorlar, semel çöreği gevrek taze ekmek , tazesinin yüzü ufalanıyor dökülüyor, cünkü parlak olsun diye üstüne nişasta ugrasi kullaniyorlar, o yüzden sertleşip parlak kahvrengi aliyor birde sertleşiyor ve taze koparirken ve isirirken tazeleginden parça kopuyor, ekmek ufağı meydana geliyor. Bizim taze ekmeğimizden ise ekmek ufağı meydana gelmez. Bizim Bayat ekmeğimiz ufalanır. buradabir söz vardir ki : yerken ekmeği ufalandımı döktümü o kimseye "senin çok çocuğun olacak." derler. Buradaki hikmet tazeden dökülmesi, bunların genç ve çocuklarında döl çok, yani taze ekmeklerinde ufalanma meydana geliyor, yani bebeleri döllü, çocuk olacak spermi çok. Bizim eski Diyarbakır karpuzların da çok çekirdek vardı, şimdiki çekirdeklerin içi de yok, Domates alıyorsun, domatesin çekirdekleri Fos, Bizim de eskilerde vardı döl, şimdikilerde yok. tazelerde yok. Çünkü bozdular, yeni Çocuklar dölsüz oldu, mayasını bozdular, ekmeğini bozdular, suyunu bozdular, dölsüz cekirdeksiz karpuz yedirdiler, kavun yedirdiler, işte dölsüz çocuklar meydana geldi, Kendi çocukları ise döllü oldu. Çünkü taze ekmeklerinden kırıntı çok dökülüyor. bu bunun alameti Allahu alem. Çünkü gayeleri oydu zaten kötü Yahudilerin, dünyada tek ırk kendi ırklarını bırakmak, diğer ırkları yok etmek. üstün ırk meselesi yüzünden bu işte, bu hale geldi. Ve bu halde kainat ekmek ufağı ile de sinyal veriyor işte. Onların taze ekmekleri dökülüyor ufalanıyor, Bizim de bayatlarımız dökülüyor ufalanıyor. Hani bunu bilerek oynamak, onun o sinyalini düzeltmek doğrultmak ile olmaz, doğal süreçdeki hali esas ve bilgi olaraka ele alınır.

    Ve bazıları bize öyle milliyetçiyiz dedi ki, aynen kadınlara yaptığımız gibi, kendimiz başka kadının çıplak bacaklarını görsek, baldırını görsek, çatalını görsek bakarız, (Tabi bunlar, internet denen şey cikmadan önceydi, internette herşey serbest artik) ama kendimizikine bakılmasını istemeyiz. Buralarda yurtdışında artık ev alabiliyoruz yer arazi alabiliyoruz mu? alıyoruz, onlar bize bir şey demiyor müsade ediyorlar da, Onlar bizim Vatan'dan toprak aldı mı ev arazi aldı mıydı yaygarayı koparıyoruz, Vay vatanın bir karışını satmayız Bilmem netmeyiz, milliyetçi kesiliyoruz, kendimize var, Onlara yok. Bak dünya global oldu diyoruz, Global. Herkese, bak her şey her yerden geliyor, her şey her yerde var, Herkes her yerin toprağını yiyor zaten. ve sen bir karış toprak satmam derken, vatanından, yetiştirdiğin portakalı yetiştirdiğin domatesi ihraç ediyorum diyerekten, onlara toprağının, hemde en süzülmüş iyi yerini dışarlara export ediyorsun, bunu bir de alkışlıyoruz, aferin bize dolar kazandırdı filan adam, falan ton Bilmem biber satmış, Bilmem domates satmış, portakal elma satmış alkışlıyoruz, Bir de bravo bravo diyoruz ödül veriyoruz Hani sen vatanın bir karışını satmayız diyordun ne oldu?

    Yani kardeşim, Allah onun(milliyetçiliğin) yanlış olduğunu, size bunu yaptıraraktan zaten milliyetçiliğinde yanlış olduğunu gösteriyor, yani Peygamber Efendimiz Arabın aceme acemin araba üstünlüğü yoktur üstünlük ancak takvadadır o zaman oranın buranin toprağını düşündüm ben, mesela Brezilya dan bana kahve geliyor, kahve içerken Brezilya'nın saf süzülmüş toprağın içiyordum Ben kahve diye, Allah'ım Ya Rabb'im Ya Resulallah, Brezilya'nın toprağının Ben de ne işi varmış, adam Brezilya'nın toprağını bana kahve diye sattı, Ben de aldım içtim, benim toprağıma karıştı mı karıştı,Yeni Zelanda dan kivi geliyor, avustralya'dan bilmem ne geliyor, yani o zaman birbirimiz ile kavga etmenin vakti değil artık, Burası cennet ise, adam gibi geçinmesini öğreneceğiz, Vay Şura senin , bura benim kavgalarina girmeyecegiz artik. Ama dedim sınırlar korunacak, o konuda Elbette ki dedim onu, anlattım Daha önce, tırnak tırnak bölgesinde yetişecek, tırnak olaraktan duracak, mesela kaşılarınin oldugu yerde kaş değilde tırnak yetişirse, Kaşların tırnak olursa olmaz, herkes yerinde güzel, herkesin sınırları var, tırnak bile belli derecede uzayacığı taraftan uzuyor. Vay efendim Suriye alacagiz bilmem irani alcaz IRAKi alcaz, niye alıyorsun. tırnak neyana uzayabiliyor sadece kestigin tarafa dogru, uzadı mı da kesiyoruz. herkesin sınırları belli olmuş zaten, şu andaki dünyamızda. herkesin isimleri belli sınırları belli. bir parmak o parmağın uzunluğu kadar uzama hakkına sahip, tırnak yine belli derece uzama hakkına sahip, ondan sonra kesiyoruz, saç yine öyle, O zaman şimdi Vay büyüyen Türkiye, Vay büyüyen Amerika diye bir şey yok, Herkesin sınırları belli, Kimsenin kimsenin hakkına hukukuna tecavüz etmeye hakkı hukuku yok, o zaman adam gibi geçinmesini öğreneceğiz, ve bu dünyayı cennete çevireceğiz.

    Bazıları bizi antichrist ya da Deccal atfetmeye çalışıyorlar, ama Peygamberimizin sözü var, demiş ki "kem söz sahibine aittir"

    Birinden; küfürlü¸ hakaret¸ alay¸ tahkir ve tezyif eden bir söz duyduğumuzda en kibar karşılık olarak¸ “Kem söz sahibine aittir.” deriz. bu sözün kaynagini bilmeyiz. “Ben bu lafın altında kalmam.” diyenler ise aynı cümlelerle karşılık verir. Kötü sözle yapılan nitelemeye muhatap layık olsa bile hiç kimse¸ muhatabın kişiliğini hedef alınarak hakaret edemez¸ küfredemez. Buna kimsenin hakkı yoktur. En fazla¸ yanlış olan söz ve davranış eleştirilebilir.

    daha bundan başka bir şey demiyorum “Kem söz sahibine aittir.” onlara bu söz yeterli zaten Kem söz demek kötü söz, kötü lakap kötü ünvan kötü söylenilen şey işte.

    أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

    وَهُوَ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍ وَكَانَ عَرْشُهُ عَلَى الْمَٓاءِ

    Euzubillahimineşşeytanirracim
    Bismillahirrahmenirrahim

    Vehuve-lleżî ḣaleka-ssemâvâti vel-arda fî sitteti eyyâmin vekâne ‘arşuhu ‘alâ-lmâ-i

    Meali :

    Gökleri ve yeri altı günde yaratmış olan Allah’tır. O sırada yönetim merkezi ( O nun arşı) suyun üstündeydi.

    Sadakallahul Aziym Hûd Suresi 7. Ayet


    ve yine

    أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

    اِنَّ رَبَّكُمُ اللّٰهُ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِ

    Euzubillahimineşşeytanirracim
    Bismillahirrahmenirrahim

    İnne rabbekumu(A)llâhu-lleżî ḣaleka-ssemâvâti vel-arda fî sitteti eyyâmin śümme-stevâ ‘alâ-l’arşi

    Meali :

    Şüphe yok, Rabbimiz, öyle bir Allah'tır ki gökleri ve yeryüzünü altı günde yaratmıştır da sonra yönetime Arşa geçmiş ve oradan onu yönetime hakim ve mutasarrıf olmuştur.

    Sadakallahul Aziym A’râf Suresi 54. Ayet


    Allah Kuranı Kerim'de kainatı 6 günde yarattığını ve 7. gün arşa istiva ettiğini bildiriyor. ve bunu bazıları anlamış 6 gün çalıştı 7. gün tatil yaptı. Allah bile tatil yaptı diye anlamışlar. Bazıları bu tatil hikmetini anlamıyor Hala,

    أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

    وَقُلْنَا لَهُمْ لَا تَعْدُوا فِي السَّبْتِ

    Euzubillahimineşşeytanirracim
    Bismillahirrahmenirrahim

    vekulnâ lehum lâ ta’dû fî-ssebti

    Meali :

    Yine onlara: "Cumartesileri çalışma yasağını çiğnemeyin" dedik ve onlardan sağlam bir söz aldık.

    Sadakallahul Aziym Nisâ Suresi 154. Ayetten pasaj


    أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

    وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ الَّذ۪ينَ اعْتَدَوْا مِنْكُمْ فِي السَّبْتِ فَقُلْنَا لَهُمْ كُونُوا قِرَدَةً خَاسِـ۪ٔينَۚ

    Euzubillahimineşşeytanirracim
    Bismillahirrahmenirrahim

    Velekad ‘alimtumu-lleżîna’tedev minkum fî-ssebti fekulnâ lehum kûnû kiradeten ḣâsi-în

    Meali :

    İçinizden cumartesi yasağını çiğneyenleri elbette bilirsiniz. Onlara “Aşağılık maymunlar gibi olun!” demiştik.

    Sadakallahul Aziym Bakara Suresi 65. Ayet

    Bu ayetler Kuranı Kerim'den cumartesi tatilinin Delileri, cumartesi pazar tatilinin insanlara vacip olduğunu anlatan ayet olduğunu öğretmek istiyorum, Ne zamandır söylüyorum Bir kere daha üstünden geçerekden anlatalım. yani bir hafta çalışdın yoruldun, hafta sonu dinlenirsen dinlenirsin, vücudun bir daha Kuveyt alır da, yeniden çalışma kuvveti enerjisi sahibi olursun, gece yattın uyudun dinlendin, uykunu aldın, o zaman tekrar Dinç olursun da, bir daha çalışırsın, aynı uyku gibi, dinlenmekte iştendir, çalışmanın içine dahildir. yoksa dinlenmeden Çalış çalış çalış, robot mıyız bizler, robot bile belli süre kapanıp açılmak dinlendirilmek mecburiyetinde, onların da kabloları ısınıyor, eğer kapatmazsan yangın çıkarıyor robot cinsi aletlerde.

    Bütün kainat formül üzere, 6 gün iş, 7. gün tatil yani pazar tatili, allah bunun yeterli olmadigni görünce daha sonra işte cumartesiyi de Yahudilere atfen tatil vermiş bu yukardaki ayetler ile, Allahü Teala çalışmayın demiş cumartesi günleri, etti 2 gün. cumartesi ve pazar. Ve Muhammed'ilerede cuma günü öğleden sonrasını tatil etmiş, namazdan çıktıktan sonra çalışma yok, Allah haftada İki buçuk gün tatil vermiş, demek ki insana lazım olan Dinlenme süresi 7 günü 3'e böldüğümüzde ne yapar 2+2+2+1 bir gün kalır o 1 günü de 3'e böldüğümüz zaman 24 üçe böl 8 saat demek olur ve bir günde nasil 8 saat uyku normal halde saglikli bir insanin uyumuasi gerekn zaman ise 2 gün 8 saatte haftada tatil olması lazım gelen zaman miktari, İki buçuk gün bize Elzem olan, lazım olan tatil miktari, ve bu çiğneniyor işte, ondan sonra insanlar hasta oluyor, psikolojik hasta, normal vücuttaki hastalıklar meydana çıkıyor dinlenememekten, uykusuzluktan hastalıklar çıkıyor.Al lah'ın kuralına uyan, dünyada cennet gibi cennetti yaşayacak. ve yine seneye bakincada aynen seneyi 3 e böl ayni miktar sen bazında mecburi tatil olmasi gereken miktari buluruz. İşte o yüzden dindeki kurallar, dünyayı ferah yurdu cennete çevirme kuralları. güzel yaşamın kuralları, Kuranı Kerim, şeriat, İslam, musevilik, isevilik demek, onunla dünyayı cennete çevirme kuralları, yoksa ahiret öldükten sonrasi icin degil, ahiret, ahiret neresi? kabirde ne güzel olacak, toprağımız mı daha güzel olacak, toprağımızda çiçeklermi açacak, güllermi açacak, bumu yani bize fayda verecek olan, halbuki ahiret işte geleceğimizde ki dünyamızın güzelleşmesi, Cennet halini alması, dinlerin amacı, hedefi ve gayesindeki Mesele budur.

    Ben sayfalarıma, birçok sayfadan alıntı yaparaktan, bilgiler, resimler, müzikler,video klipler ekliyorum. mesela o bilgi videoları falan var bu bilgiler benim sayfamda yayinlansada yani Benim marketim de satılıyor bile olsa, irdeleyin, inceleyin, doğruluğunu inceleyin, ondan sonra alın. Ben çünkü, her bilgiyi, hepsini Okuyup da incelemiş degilim, yani benim onayımdan geçmiş bilgi olarak sumuyorum onlari, ve altına kaynak veriyorum ki, bu falancı siteden, filanca adamdan kadindan, filanci siteden alınmıştır diyerekten bilgi veriyorum ki, o bilgiler, o sitelerin yazarlarının yorumu, veyahutta onlarin bilgisinin onayından geçmiş bilgiler, hepsi Benim onayım değil. Ben de o bilgiyi hazır buldum aldım, ekledim. Çünkü bir markette, mesela şu anki bizim buradaki marketlerde, viskisi de satılıyor, şarabı da satılıyor, haram olnlar yani, peyniri de satılıyor,.. helal olanlarida gün gelir Kuranı Kerim'de satılır değil mi satılmasada hediye edilir. helal şeyler de satılıyor bizim bildiğimiz şeyler de satılıyor, Türkiye'deki marketlerde aynı şekilde bunlar sigara olsun alkol olsun marketlerde satılıyor, yanında peynirde var, az ilerisinde rakı da satılıyor, nasil sen bunlari alirken kendin dikkat edip, helal yiyip iciorsan, senin sorumlulugunda ise, benim sayfadan alacagin bilgileride bir süzgecten gecir ki , sence dogrumu bunlar, bazen senin dogrularina ters olabilir. Öyle olunca ben de dükkanımda yahut yani sayfalarimda her şey olsun ki, her ne arayan, ne ararsa arasın, gelsin bizim marketten (sayfalardan) alsın (Parali degil bedava bunlar bizim sayfalarda) aradigini alirken, belki bir de bu vaazlarimiza, yani bize ait bilgilere rastlarda, belki bizim fikirlerimizi de ögrenir de, bizim yolumuza girer diye, herşeyden sayfalrimizda bulundurmaya calişiyoruz işte. Öyledir zaten market sistemi, o şekildedir zaten, sana reklam gönderirler, der ki : bu hafta domatesi 10 kuruş indirdik dersin, domates almaya gidiyorum diye gidersin, domates yanında, biber alırsın, turşu alırsın, Bilmem ekmek alırsın, peynir alırsın, işte ihtiyacin olan diger şeyleride oradanfiyatlari uygunsa ve ihtiyacın varsa bakar alırsın. Öyle olunca, yani Biz de, bize gelen ne ararsa arasın, Biz de arayıp bulsun, bize gelsin ki, oradan bir de bizim sayfalarımızdan, bize ait dini bilgilerimizden birilerine bakıp da, hoşuna giderse onlardan da alırsa, Biz de O sayede sevap kazanalım, fayda görelim diyerekten bu sayfalarımızı açtık, ve bilgi ve resim video paylaşımı yapıyoruz yıllardır işte. Benim felsefem, bu konudaki felsefem, görüşüm, bu yönde, bu minvalde yani. yoksa ben ban ait olmayan o her bilginin üzerineonayımı imzamı atmış değilim, ben bunlarin onaylıyorum demiş değilim. O bilgiler, aynı marketteki adam mesela takım elbise satıyorsa, takım elbise satan adam, her elbiseden 1 tane e kendisine diktirip giymiyor, her renkten bir tane giymiyor, O adam bir tane modelinden almış belki ama, 50 çeşit model takım elbise satıyor, benim sayfalardaki her bilgiyi de ben test ettim denedim değil, ben kaynağını göstermişim, kaynak olmasa bile bir yerden alıntı olabilir, önce siz eger alacaksniz, inceleyin doğruluğuna karar kılarsınız, O zaman kabul edin, benim markette(Sayfada) satılıyor(Paylaşılıyor) olsa bile, yani benim forumlarda benim sayfalarında yazılı olsa bile, izleyin, inceleyin, dinleyin, aklınıza yatıyor mu diye,vicdaniniza dine diyanete cennet kavramlarina adaletli bir dünya kurallarina uyuyor mu diye, ondan sonra karar verip alirsiniz. ben o bütün diger mallari bilgileri satmamdaki gaye, esas bana ait bilgileri resimleri ve benzeri meteryalleri size sunmak icin, oradaki diger bilgi ve resimleri ve videolari da promosyon olarak sunuyorum cogunu yani.

    أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

    اِنَّ الَّذ۪ينَ يُبَايِعُونَكَ اِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللّٰهَۜ يَدُ اللّٰهِ فَوْقَ اَيْد۪يهِمْۚ فَمَنْ نَكَثَ فَاِنَّمَا يَنْكُثُ عَلٰى نَفْسِه۪ۚ وَمَنْ اَوْفٰى بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللّٰهَ فَسَيُؤْت۪يهِ اَجْرًا عَظ۪يمًا۟

    Euzubillahimineşşeytanirracim
    Bismillahirrahmenirrahim

    İnne-lleżîne yubâyi’ûneke innemâ yubâyi’ûna(A)llâhe yedu(A)llâhi fevka eydîhim(c) femen nekeśe fe-innemâ yenkuśu ‘alâ nefsih(i)(s) vemen evfâ bimâ ‘âhede ‘aleyhu(A)llâhe feseyu/tîhi ecran ‘azîmâ

    Meali :

    Sana bağlılık sözleşmesi yapanlar, o sözleşmeyi aslında Allah ile yapmış olurlar. Allah’ın eli onların elleri üstündedir. Kim sözünden cayarsa kendi aleyhine caymış olur. Kim de Allah’a karşı üstlendiği görevi yerine getirirse, Allah ona büyük bir ödül verecektir.

    Sadakallahul Aziym Fetih Suresi 10. Ayet


    Üzerinde tartışılan bir konuda Kuranı Kerim'de bir ayet var Onların elinin üzerinde onun eli vardır yani "yedullahe fevka eydihim" onun eli onların elinin üzerindedir, o diye kastedilen burada Allah, Allah'ın eli onların elinin üzerindedir, ve bu minvalde bir hadiste de bunu açıklamış Peygamberimiztefsir etmiş Bu ayeti kerimeyi ve demiş ki işte Allahu Teala Kutsi hadiste :

    Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:

    Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

    Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım şeyleri eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı aklettiği kalbi, konuştuğu dili olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum.

    ( Hadis-i Şerif , Buhârî, Rikak 38)

    demiş işte bu ayeti kerime yani onların elinin üzerinde onun eli vardır ayetinden çıkaratan yazılmış uyduruk bir hadisdir diyerekten bazı hocalar bu hadisi yalanlyior ve oradaki o el teşbih ve benzetmedir diyorlar ve, Allah'ın elimi var diyorlar, teşbihdir sadece diyorlar, ve bu ayeti El almış hadis uydurmuşlar, böyle bir hadis ile milleti kandırıyorlar diyorlar. Halbuki Allah, dünyadaki işlerini görürken hücceti ve ordusu ile enip gelip de öyle yapmıyor, ya nasıl yapıyor? Ahmet amcanın eliyle, Mehmet amcanın biberiyle, Fatma teyzenin domatesiyle,.... yapıyor bu işleri. Bilmem falanca amcanın fabrikasından, filanca amcanın terazisiyle , yine falancinin radyosuyla,...... yapıyor. öyle olunca Allah'ın eli onların elinin üstündedir, yahutta, Allah bazılarını sevince, onlar Allah'ın eli ile tutar, Allah'ın gözüyle görür, Allah'ın kulağı ile duyarlar, o zaman Allah'ın eli kolu kulağı var mı? var ama bizim bildiğimiz gibi değil, ve şöyle yola çıkarsak bu konuda, Allah herkese ruhundan üfledi ise, Bizler Allah'ın parçalarıyız, herkes de bir parçası varsa, Allahu Teala'nın, herkeste, ruhundan parça bir ruhu varsa, Bizler Allah'ın ruhunun parçalarıyız, o zaman hepimizin toplamı ne olmuş oluyor, Allah olmuş oluyor, o zaman Ne oldu Haşa Biz hepimiz Allah mıyız, Allah ne diyor

    Biz yaptık biz de ettik

    Mesela, Kur'ân'ın indirildiğini haber veren bütün âyet-i kerimelerde "Biz indirdik" buyurulur.

    "Kur'ân'ı kesinlikle biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız." (Hicr, 9)

    "Bulutla gölge yaptık." (Bakara, 57)

    أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

    وَمَا رَمَيْتَ اِذْ رَمَي ا

    Euzubillahimineşşeytanirracim
    Bismillahirrahmenirrahim

    vemâ rameyte iż rame.

    Meali :

    (O Taşı) Attığın zaman da sen atmadın, biz attık. (Allah attı.)

    Sadakallahul Aziym Enfâl Suresi 17. Ayetten pasaj

    Biz söyledik, biz attık, biz kim? İşte biz hepimiz, simurq, simurq yani üçler, yediler Kırklar, üçyüzlerler (Bedir savaşı sahabelerinin sayısı 313,5...), bunlar, işte biz, Allah da dünyada işlerini, halifesi İnsanoğlu üzerinden yürütüyor, Allah'ın dünyadaki eli bizleriz, Allah'ın dünyadaki gözü bizleriz, ve biz Allah'ın parçalarıyız, ve bütünümüz O, Hu ve Hüve o demek, İşte o yaptı, O etti, o söyledi gibi veya biz.

    أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

    لَيْسَ الْبِرَّ اَنْ تُوَلُّوا وُجُوهَكُمْ قِبَلَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَلٰكِنَّ الْبِرَّ مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَالْمَلٰٓئِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيّ۪نَۚ وَاٰتَى الْمَالَ عَلٰى حُبِّه۪ ذَوِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينَ وَابْنَ السَّب۪يلِ وَالسَّٓائِل۪ينَ وَفِي الرِّقَابِۚ وَاَقَامَ الصَّلٰوةَ وَاٰتَى الزَّكٰوةَۚ وَالْمُوفُونَ بِعَهْدِهِمْ اِذَا عَاهَدُواۚ وَالصَّابِر۪ينَ فِي الْبَأْسَٓاءِ وَالضَّرَّٓاءِ وَح۪ينَ الْبَأْسِۜ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ صَدَقُواۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ

    Euzubillahimineşşeytanirracim
    Bismillahirrahmenirrahim

    Leyse-lbirra en tuvellû vucûhekum kibele-lmeşriki velmaġribi velâkinne-lbirra men âmene bi(A)llâhi velyevmi-l-âḣiri velmelâ-iketi velkitâbi ve-nnebiyyîne veâte-lmâle ‘alâ hubbihi żevi-lkurbâ velyetâmâ velmesâkîne vebne-ssebîli ve-ssâ-ilîne vefî-rrikâbi veekâme-ssalâte veâtâ ezzekâte velmûfûne bi’ahdihim iżâ ‘âhedû(s) ve-ssâbirîne fi-lbe/sâ-i ve-ddarrâ-i vehîne-lbe/s(i)(k) ulâ-ike-lleżîne sadekû(i)(s) veulâ-ike humu-lmuttekûn.

    Meali :

    İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır!

    Sadakallahul Aziym Bakara Suresi 177. Ayet

    İhsan Eliaçık Hoca'dan bir şey duydum, Bakara Suresi 177 ayette ki iyilik bir değildir ayetini yorumunu,

    bizde bu konuya Bizim daha önceki yazılarımızda anlattığımız bir yorumumuzda şu idi : mesela adam Çayıra gitmiş altlarını çayırda otlatırken, atları kaçıp gitmesin diye bir tane kazık çakmış, onu Atını da oraya bağlamış, ve daha sonra akşam evine giderken kazığı çıkarmamış, başka bir müslümanda gelirde altını buraya bağlar, Bir de kazık çamak için uğraşmaz diyerekten kazığı çakılı bırakmış öyle gitmiş, ve kendince bir hayır işlemiş, iyilik yapmış. ertesi gün başka bir adam gelmiş, oradan geçerken ayağa kazığa takılmış düşmüş, Kim koydu buraya bu kazığı diyerekten kalkmış o kazığı sökmüş çıkarmış atmış oradan, başka bir Müslümanın ayağına da takılır düşer diyerekten. O da bir iyilik yapmış bununki de iyilik, onun ki de ona göre iyilik, öbürüne ki de, öbürüne göre iyilik. o zaman iyilik Kime göre?

    Arıya göre bir iyilik, arıya polen çiçek verirsen, gül çiçek dikersen, sen ona iyilik etmiş olursun, onu ve kolonisini kovanlar ile korur muhafaza edersen iyilik etmiş olursun. ama bir kediye köpeğe iyilik için, çiçek dikip de, alsana fayda veriyorum, iyilik ediyorum dersen olur mu? köpek çiçeği ne yapsın, köpek ve kediye et ve yal veya onmun yicegi yemek ve su ve barinak vercekskin ki ona iyilik olsun, yine koyuna ot vereceksin,.. herkese göre iyilik farklı, herkesin iyilik algısı, ve iyilik, o da sana iyilik ediyorsun diye bal veriyor, köpekten de bal beklenmez ki, köpek kapını bekler, Herkesin yaptığı iyiliği de farklı, iyilik algısı da farklı, Senin yapacağın iyilik de farklı, o zaman Bakara suresi 177 ayetteki iyilik bir değildir, bunu bu şekilde tefsir ettim bende.


    "Ve cennette, kırk kap yemek yerler de karınları şişmez."



    diye bir ayet veyahut Hadis i Şerif var galiba? bugün Adam az duruyor Kola içiyor az duruyor bir kahve getiriyor az duruyor bir çay içiyor az duruyor bir cips yiyor az duruyor az duruyor bir ekmek ve ekmeğin yanında peynir zeytin Tereyağı bal yiyor, az duruyor Ondan sonra akşam yemeği öğlen yemeği diyor öğlen yemeğinde diyor ki fırın güveç yaptım diyor, güvecin içine patates katmış et katmış domates katmış biber katmış salça katmış bilmem ne katmış etti sana 40 tane çeşit, 40 tane çeşit, 40 tane çeşit katmış içine, Allah'ım ya rabbi, eşi de bunu yediği zaman karında şişme olmaz hadisi, onu Öğlen yemeği diye yiyoruz, berikini ara aparatif diye, yaz içecekleri de, ara su içecekleri de içiyoruz, hiç karnımızda şişmiyor, ve Muhammed vaktinde adamların midesi nezelmiş, içine 2 tane hurma atsan şişiyor, bizim mideler büyümüş lastikli mübarek, içine dök dök dök bir şey yok gibi, onlar 2 hurma yedimi dermanları kesiliyor mideleri yoruluyor dermanı kesiliyor, Yani 40 kap onlara şişkinlik vermez budur yani yerler içerler şişkinlik olmadan gezerler budur. Bu ayeti kerime veya hadis ne ise budur yani, şu an yaşanıyor bu, yani şu anki dünyamızda mevcut, veya yaşanmakta, ve bu cennet vakitlerindeki İşte bizim vaktiimizi tarif ediyor.

    Bazi cehennem veya cennet tasvirleride şöyledir :

    Üstüne de kaynar su içeceksiniz - cay kahve

    Gömlekleri katrandandır - petrolden üretuilen elbilsler naylon elbisler sentetik elbisler


    Başlarının üstünden kaynar su dökülür - Banyo dus

    Onlara kızgın bir kaynaktan su verilir. (ĞAŞİYE/5) maden suyu iciyoruz

    Sonra üzerine onlar için kaynar bir içecek vardır. (SAFFAT/67)

    İşte artık tatsınlar onu ki, o kaynar su ve irindir. (SAD/57)

    kahve cay vazgcilmez sicak icecekler soguk icecekler


    Cehennemde yiyecekleri

    Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz.

    Karınlarınızı hep onunla dolduracaksınız. (VAKİ'A/52-53)

    Onlar için kuru bir dikenden başka yiyecek de yoktur.

    O da ne besler, ne de açlığı giderir. (ĞAŞİYE/6-7)

    Nasıl, bu mu daha hayırlı konukluk için, yoksa zakkum ağacı mı?

    Gerçekten biz onu zalimler için bir fitne (imtihan) yaptık.

    O bir ağaçtır ki cehennemin dibinde çıkar.

    Tomurcukları şeytanların başları gibidir. (SAFFAT/62-65)

    Gerçekten zakkum ağacı,

    Günahkârların yemeğidir.

    O pota gibi karınlarda kaynar.

    O, kızgın bir sıvının kaynaması gibidir. (DUHAN/43-46)

    Bir irinden başka yiyecek de yok. (HAKKA/36)

    Demir kamçılarla kamçılanacaktır

    Bir de bunlara demirden kamçılar vardır. (HAC/21)

    -
    Başlarının üstünden kaynar su dökülecektir

    Şu ikisi Rableri hakkında tartışmaya girmiş iki hasımdır. O'nu inkar edenler için ateşten elbiseleri biçilmiştir. Başlarının üstünden kaynar su dökülür. (HAC/19)

    -
    Cehennemde giyecekleri

    Gömlekleri katrandandır ve yüzlerini ateş kaplar. (İBRAHİM/50)

    Şu ikisi Rableri hakkında tartışmaya girmiş iki hasımdır. O'nu inkar edenler için ateşten elbiseleri biçilmiştir. Başlarının üstünden kaynar su dökülür. (HAC/19)

    -
    Cehennemde yiyecekleri

    Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz.

    Karınlarınızı hep onunla dolduracaksınız. (VAKİ'A/52-53)

    Onlar için kuru bir dikenden başka yiyecek de yoktur.

    O da ne besler, ne de açlığı giderir. (ĞAŞİYE/6-7)

    Nasıl, bu mu daha hayırlı konukluk için, yoksa zakkum ağacı mı?

    Gerçekten biz onu zalimler için bir fitne (imtihan) yaptık.

    O bir ağaçtır ki cehennemin dibinde çıkar.

    Tomurcukları şeytanların başları gibidir. (SAFFAT/62-65)

    Gerçekten zakkum ağacı,

    Günahkârların yemeğidir.

    O pota gibi karınlarda kaynar.

    O, kızgın bir sıvının kaynaması gibidir. (DUHAN/43-46)

    Bir irinden başka yiyecek de yok. (HAKKA/36)

    -
    Cehennemde içecekleri

    Üstüne de kaynar su içeceksiniz.

    Susuzluk illetine tutulmuş develerin içişi gibi içeceksiniz. (VAKİ'A/54-55)

    Dinlerini bir oyun ve bir eğlence edinen ve kendilerini dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak! Ve hiçbir kimsenin kazandığı şey yüzünden kendisini helake atmamasını, kendisi için Allah'tan başka hiç bir dost ve hiçbir şefaatçi bulunmadığını Kur'ân ile hatırlat. O, azaptan kurtulmak için bütün varını feda etse, kendisinden alınmaz. Onlar kazandıkları şey yüzünden helake uğratılmışlardır. Onlar için, inkâr ettiklerinden dolayı kaynar bir içecek ve can yakıcı bir azab vardır. (EN'AM70)

    Ardından da Cehennem vardır, orada kendisine irinli su içirilecektir.

    Onu yutmaya çalışacak, fakat boğazından geçiremeyecek ve her yandan ona ölüm gelecek, fakat o ölemez. Arkasından da çetin bir azab gelecektir. (İBRAHİM/16-17)

    Onlara kızgın bir kaynaktan su verilir. (ĞAŞİYE/5)

    Orada ne bir serinlik tadacaklar, ne de içecek bir şey.

    Ancak bir kaynar su ve irin (içecekler). (NEBE/24-25)

    Sonra üzerine onlar için kaynar bir içecek vardır. (SAFFAT/67)

    Dönüşünüz hep O'nadır. Allah'ın vaadi haktır. Herşeyi ilk baştan yaratan O'dur. Sonra iman edip salih amel işleyenleri hak ettikleri ölçüde mükâfatlandırmak için geri döndürecek olan yine O'dur. Kâfirlere de inkâr ettikleri için kaynar sudan bir içki ve acıklı bir azap vardır. (YUNUS/4)

    İşte artık tatsınlar onu ki, o kaynar su ve irindir. (SAD/57)

    -
    Allah onlarla konuşmaz

    (Allah) buyurur ki: Alçaldıkça alçalın orada! Bana konuşmayın artık. (MÜ'MİNUN/108)

    Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azab vardır. (AL-İ İMRAN/77)

    -
    Cennettekilerden su ve rızık isteyeceklerdir

    Cehennemdekiler, cennettekilere: "Bize biraz su akıtın veya Allah'ın size verdiği rızıktan bize de verin." diye seslenirler. Cennettekiler de: "Allah, bunların ikisini de kâfirlere haram kıldı." derler. (A'RAF/50)

    -
    Cehennemden kaçış olmayacaktır

    Günahkârlar ateşi görmüşler de artık ona düşeceklerini anlamışlardır. Fakat ondan kaçıp sığınacak bir yer bulamazlar. (KEHF/53)

    -
    Yok olmayı isteyeceklerdir

    Biz sizi yakın bir azap ile uyardık. O gün kişi ellerinin ne takdim ettiğine bakacak ve kâfir diyecek ki: "Ah ne olaydı, ben bir toprak olaydım." (NEBE/40)

    Elleri boyunlarına bağlı olarak onun dar bir yerine atıldıkları zaman da, oracıkta yok olmayı isterler.

    (Onlara şöyle denilir) Bu gün bir yok olmayı değil, nice yok olmaları isteyin! (FURKAN/13-14)

    Onlar cehennem bekçisine: "Ey Mâlik! Rabbin artık bizi öldürsün." diye seslenirler. Mâlik de: "Siz böylece kalacaksınız." der. (ZUHRUF/77)


    Rabbim, mehdi ve cemaatine ve sevenlerime ve sevdiklerime, bu dünyadaki cennetin kıymetini bilip, cennete Talip olmayı, cehennemini de tanıyıp bilip, ondan da sakınmayı Müyesser kılsın Amin.


    --oOo---


    أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


    ''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '


    وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

    Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
    Amiyn.
    Elfatiha maassalavat.

    سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

    Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

    etûbu ileyk.

    --OoO--

    noimage

    Vaazi mp3 olarak indirmek icin linke sag tikla farkli kaydeti sec

    https://efsane1turk.net/Resimci/Dosyalar_1/Vaazlar/05%20-%20Rasit-Tunca%20-%20Zorluk-ile-Kolaylik-Kardestir.mp3

    noimage

    https://www.youtube.com/watch?v=2mSkoOIk25w


    Kar©glan

    Başağaçlı Raşit Tunca

    Schrems, 04 Mart 2019 Pazartesi

    Original Kar © glan


    Sessiz Zehirin - ve internetin Sesi ve Onun Şifası Olan - Radyo Karoglan

    Ocak - Şubat - Mart - Nisan - Mayıs - Haziran

    Temmuz - Ağustos - Eylül - Ekim - Kasım - Aralık

    1 Senede/12 Ay

    Pazartesi - Salı - Çarşamba - Perşembe - Cuma - Cumartesi - Pazar

    1 Yılda/365 Gün

    7 Günde/24 Saat

    Vaaz - Dini Sohbet - Tasavvuf Sohbetleri - Radyo Karoglanda

    RADYO KAROGLAN

    Sessiz Zehirin - ve internetin Sesi ve Onun Şifası Olan - Radyo Karoglan

    noimage
#05.03.2019 12:50 1 0 0
  • noimage

    Senden Başka Bekliyenlerde Var Unutma
    Ey yar bahcemde bir lilium, red lilium var bir haftadir bekliyon
    Ha bugün acacak ha yarin diye
    Amma benimle birlikte bekliyen, sümüklü böcekler
    Kendi zararli böcekleride var, acsinda yiyelim diye bakiyorlar.
    Hatta daha acmadan yapraklarini kanadin i kolunu kemirmişler.
    Ey yar seninle benim durumumda böyle
    Bak seninle birlikte O na hasret gönüller
    yada "o açmasın" diyen düşmanlarıda var
    sen o yari seviyorsan
    ona öyle kanat kol gerki
    bir an gözünü ayirmaki
    o böcek börtü
    onu daha acmadan yiyip gecmesin
    unutma senin bekledigin kadar
    Senden Başka Bekliyenlerde Var Unutma

    senmi prensessin benmi prensim bilemem amma,
    ben cok mario oynadim
    prensesi tam kurtardim derken
    bir Başka Levelde prenses yazisi cikardi
    tam 19 bölüm böyle devam etdi,
    Sen dioyorsunki tamam benim olcak
    ve Yeni Level başliyor sevdicegim.
    Hedefe kilitlenmek bazi şeylerin senin olmasina yetmiyor sevgili
    daha fazla gayret gerekiyor

    dün cocukduk ettahiyatüyü ögrenmek
    ne zordu belki degilmi
    amma bugün kurandan nice sureler ayetler ezberledik
    artik ettahiyatü cocuk oyuncagi oldu bizim icin
    amma anlaki ey yar geride kalan her level eskiden zordu,
    o yüzden muhammed dedi her an yeni level cözün

    ve "bir günü, bir güne eşit olan, zarardadir." dedi.
    Hangi liman bize gerdek olcak bilmiyon amma
    her gün baska limana dogru yol aliyon
    sana ve bana düsen gayret,
    tevfik ise Allahdan gülüm.

    Bedelini ödediginmi senindir aceb

    Bence Bazen bedelini ödemedikleride cikar insanin önüne,
    iyi bir arkadasin varsa
    mesela bugün caylar benden deyiverir,
    yahutta haydi sana iskender kebab ismarliyan der,
    vede ismarlar
    sana düsen yemek kalir
    belki birde tesekkür.
    Hz isaya isalik dogusdan bebe iken verildi ki
    kuranda öyle beyan ediliyor
    peki isa bunu hakkedecek
    daha annesinden dogmadan
    ne yaptida kazandi degilmi
    bazen aci bazen keder
    ve en sonunda carmih
    bedelini hayati ile
    en sonunda ödemis oldu degilmi
    bazen pesin degil versiyedir hayat,
    bedelini ödegin ödül
    en sonunda sana piyango olarak cikabilir.
    Acilar kederler bizi erdimrek icin ey yar
    sicagin koygunu karpuzu tadlandirir
    üzümü ballandirir
    bazi kederlerde bizi ham iken
    olgun efendi insan yapar.

    Karoglan
#24.06.2017 07:59 1 0 0