Melancholy

Melancholy

Üye
27.05.2005
Er
296
Hakkında

#13.06.2005 08:56 0 0 0
  • resmin rehindir gurbetimde
    gurbetimde sesleri aşındırmış kimliksiz bir kasaba
    ve senin kederini ıslatan o yağmurlar rehin

    alnı özlemle dağınık bir akşam getirdim sana
    sar, büyüt ellerinle, konuk et sıcaklığına
    konuk et kanatları kanatılmış kuşlar getirdim sana...

    ve akşam, bir kez daha
    saçlarını topla ve dağıt sesini rüzgârlara
    bir of çeksen karşıki dağlar yıkılır

    çekmiyorsun!

    akarsuları imrendiren yüzün de
    sabahçı kahveler de biliyor
    görüşmeyeli yorgunum
    yıkık kentler kanadı sevinçlerimle
    görüşmeyeli ya sen nasılsın
    adım, adresim durur mu defterinde?
    şimdi siirt'te koyun kokulu bir gecedeyim
    beynimde iklimsiz papatyalar
    ve kuşatılmış bir akşam duruyor penceremde

    sokakların gün batınca neden boşaldığını
    ve yüreğimin neden kabardığını bilmiyorum
    konuşsam: sessizlik/gitsem: ayrılık

    sonra kıpırtısız yasladım göğsümü boğulmuş güne
    al bu çağrıları sulara göm, o uzak sulara
    gurbetini rehnetme özlemimde&

    YILMAZ ODABAŞI
#13.06.2005 08:44 0 0 0
  • gözlerimin önünde ıslak dağların kabaran yalnızlığı
    ne varsa uçurumlar eşiğinde
    hüzünlerle yalpalayan ne varsa
    gözlerimin önünde

    ve hayat gül kokulu bir sağanak yine
    birşeyler anlatmak istiyor hayat
    ve alıp götürmek bir şeyleri kurt sofralarına
    gün batıyor
    gün batıyor bukağısı paslı bir sevinç oluyor yalnızlığım

    unutuyorum sevgilim suretini
    durgunluğun "niçin" di unutuyorum

    gün batıyor ürkek yıldızlar dolanıyor yalnızlığıma
    umurumda değil ne yağmur ne ayaz
    ne de kerpiç kokusu havada
    unutuyorum/sabaha/kadar/ gün batıyor
    sonra bir akasyayı okşuyor gözlerim
    geciken sabahlara koşuyor kuşlar
    gözlerimin önünde
    ve hayat gül kokulu bir sağanak yine


    YILMAZ ODABAŞI
#13.06.2005 08:42 0 0 0
  • Konu: Özleyen
    Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde,
    Sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde!
    Dağlar ağarırken konuşmuştuk tepelerde,
    Sen nerde o fecrin ağaran dağları nerde!

    Akşam, güneş artık deniz ufkunda silindi,
    Hulya gibi yalnız gezinenler köye indi
    Ben kaldım, uzaklarda günün sesleri dindi,
    Gönlümle, hayalet gibi, ben kaldım o yerde.

    YAHYA KEMAL BEYATLI
#13.06.2005 08:38 0 0 0
  • Nasıl yar diyeyim ben böyle yare
    Mecnun edip çöle saldıktan sonra
    Alemin bağında bülbüller öter
    Giden benim gülüm solduktan sonra

    Coşkun sular gibi çağlamayan yar
    Gönlünü gönlüme bağlamayan yar
    Benim şu halime ağlamayan yar
    Daha ağlamasın öldükten sonra

    PİR SULTAN ABDAL'ım sürem bu yolu
    İnsanın kamili olmuşam kulu
    İster yağmur yağsın isterse dolu
    Gidem ben ummana daldıktan sonra

    PİR SULTAN ABDAL
#13.06.2005 08:36 0 0 0
  • Bir güzelin aşığıyım erenler
    Onun için taşa tutar el beni
    Gündüz hayalimde gece düşümde
    Kumdan kuma savuruyor yel beni

    Al gül olsam al gerdana takılsam
    Kemer olsam ince bele sarılsam
    Köle olsam pazarlarda satılsam
    Yarim deyi al sinene sar beni

    Abdal Pir Sultan'ım gamzeler oktur
    Hezaran sinemde yaralar çoktur
    Benim senden özge sevdiğim yoktur
    İnanmazsan git Allah'a sor beni

    PİR SULTAN ABDAL
#13.06.2005 08:34 0 0 0
#13.06.2005 08:19 0 0 0
  • Bu ne güzel koku böyle,
    bu ne güzel koku.
    Gül bahçesinden yoksa gelen o mu?
    Gece mi bu gelen, misk mi bu, amber mi bu?
    Bu ne güzel koku böyle,
    bu ne güzel koku.
    O pazardan tezcecik yoksa o mu geliyor,
    yoksa güzelimiz geri mi geliyor ne?

    Bu nasıl yüz böyle,
    bu nasıl ışık?
    Bu nasıl ay böyle,
    bu nasıl güneş?
    Mağradan mı çıktı,
    dağdan mı iniyor,
    o yalnızlığın adamı,
    o dost?

    Boş yere arama şarap testisini sen.
    Koklama onun ağzını sen boş yere.
    Şu meyhaneciden mi geliyor sandın onu;
    dostum, onu sen kendin gibi belleme.

    Yolda o yapayalnızsa ne olur?
    Başında sarık yoksa ne çıkar?
    Ne bundan güneşe bir leke olur,
    ne ayın gösterişine zarar.

    Bu gece uyuma dostum, uyuma.
    Bir kolayına getir onu bul.
    Sarhoşlar meclisine hep böyle geceleyin gelir o.
    Bu gece uyuma dostum, uyuma.

    Biz duvara asılı duran resimleriz.
    Bizi yapan ressamın varlık şavkı
    duvarın üzerine bir vurdumu,
    bakarsın o anda canlanıvermiş, kımıldanmışız
    Onun selvi boyu bir göründü mü,
    bakarsın dünya güllük gülistanlık.
    Kalktı bir salındı, kendinibir gösterdi mi.
    bakarsın kıyamet koptu gitti.

    Bakarsın Calinus gibi hastalar ülkesindendir o.
    Bakarsın hayret yurdunda dolaşır hastalar gibi.

    Sustum artık ben,
    sustum artık
    Bu şiir utanıyor ondan.

    MEVLANA CELALEDDİN RUMİ
#12.06.2005 10:40 0 0 0
  • Konu: GEL
    Gene gel, gene.
    Ne olursan ol, ister kafir ol,
    İster atese tap, ister puta,
    İster yüz kere tövbe etmiş ol,
    ister yüz kere bozmuş ol tövbeni...
    Umutsuzluk kapısı değil bu kapı,
    Nasılsan,
    Öyle gel...

    MEVLANA GELALEDDİN RUMİ
#12.06.2005 10:38 0 0 0
  • Güneş gibi ol şefkatte,merhamette.
    Gece gibi ol ayıpları örtmekte.
    Akarsu gibi ol keremde,cömertlikte.
    Ölü gibi ol öfkede ,asabiyette.
    Toprak gibi ol tevazuda,mahviyette.
    Ya olduğun gibi görün,ya göründüğün gibi ol.

    MEVLANA CELALEDİN RUMİ
#12.06.2005 10:37 0 0 0
  • Konu: BU AYRILIK
    Kusuruma bakmayın benim, dostlar,
    bağışlayın beni.
    Ben davullara, bayraklara aldırmayan
    bir padişahın yoluna düşmüşüm,
    deli divane olmuşum.
    Çok uzaklardan yürüyen bir adam gibiyim ben,
    çok uzaklardan geçen bir hayal gibi.
    Ama yok da sayılmam hani,
    var olan bir şeyim ben.

    Haydi ben bensiz geleyim,
    sen sensiz gel.
    Ne varsa şu ırmağın içinde var,
    soyunalım iki can,
    dalalım şu ırmağa, hadi.
    Bu kupkuru yerde yakınmadan gayri ne gördük,
    bu kupkuru yerde ne gördük zulümden gayri.

    Bu ırmakta ne ölmek var bize,
    bu ırmakta ne gam var, ne keder var, ne dert.
    Bu ırmak alabildiğine yaşamaktan,
    bu ırmak iyilikten, cömertlikten ibaret.

    Durma, çabuk gel, gelmem deme.
    Ne evet demek yaraşır sana, ne hayır, dostum,
    senin şânına sadece gelmek yaraşır.

    MEVLANA CELALEDDİN RUMİ
#12.06.2005 10:36 0 0 0
  • Seni elinden tutmuştum...yaz geçiyordu
    Yaz geçiyordu, biz geçiyorduk
    Yazı elinden tutmuştuk

    Birazdan geleceksin, bakışacağız
    Bakışacağız, hem var hem yok gibi
    Hem var hem yok gibi öpüşeceğiz

    Aramızda söylenmemiş sözlerin uzaklığı
    Aramızda yaşanmamış şeylerin uzaklığı
    Yakın ayrılıkların sezgisi tenimizde

    Hayat geçiyor biz geçiyorduk
    Bir denizin üzgün kıyısında
    Güz bir hastalık gibi ilerliyordu

    Olgun ışığıyla güz
    Ve biz yaklaşan ayrılıkların önünde
    Kış duygularına bürünmüşüz

    Dışardan ağlayışı geliyor çocuğumuzun

    ATAOL BEHRAMOĞLU
#11.06.2005 18:05 0 0 0
  • Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
    Alıp başımı gitmeyi yollar boyunca
    Seyretmek bir bozkır akşamını camından bir otobüsün
    Masal şehirlerini geçerken hızla

    Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
    Ürpertili, sımsıcak tenini kadınların
    Salmak serin sulara gövdemi
    Düşüp gitmek ardına şiirin ve aşkın

    Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
    Varolduğumu düşünmeyi, ürpererek...
    Karanlık bir odada küçük bir çocuk gibi
    Yağmurdan ve yalnızlıktan ürkek

    Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
    Düşüncemi geniş ve sonsuz olanla birleştirmeyi
    Hırçın ve ele geçmezce atılgan
    Uysal ve usulcacık benim olan şeyi...

    Çok sevdim birzamanlar, seviyorum yine de
    Ve hep seveceğim beynim ve tenim varoldukça bu dünyada
    Pırıl pırıl olanı, her zaman bir güz diriliğinde
    Değişmez ve değişken olanı sonsuzca...

    ATAOL BEHRAMOĞLU
#11.06.2005 18:04 0 0 0
  • Konu: boşluk
    emeğine sağlık bu güzel paylaşımın için
#11.06.2005 17:53 0 0 0
#10.06.2005 13:15 0 0 0
  • I
    biz bu kentlere sığdık da
    bu kentler bize sığmadı âsiya
    ve bir çığlık gibi günlerin çarmıhında
    arttıkça yalnız, sustukça silik...

    ay ışığı gölgeleri büyüttü
    son kuşlar da vuruldular dağlarda
    yakamozları söndü sahillerin, ışıkları evlerin
    çağın vebalı gövdesinde
    bir hayalet gibi gölgemizde yalnızlık

    kaldık... kırık bardaklar gibi
    içilmiş sulardan geride buruk bardaklar gibi...
    II
    düşler artık ölü çocuklar doğuruyorsa
    sevgiler boğduruluyorsa kürtajlarda
    ve daha eskimemiş tüfeklerle
    ordusu bozguna uğramış askerler gibi kalıp
    bozuk paralar gibi yuvarlanıyorsak kaldırımlarda
    bir bedeli vardır elbet cennetini çaldırmanın
    ömrünü piç bir bebek gibi
    bırakmanın
    bulvarlara
    bozgunlara
    ve yanlış yalan aşklara;
    bir bedeli
    bu kuşatmaların, ilkyazları kurşunlatmaların...

    biz bu kentlere sığdık aslında
    bu kentler bize sığmadı âsiya
    ah son kuşlar da vuruldular dağlarda!
    III
    ay ışığı gölgeleri büyüttü
    mutluluk oyununa geç kalan ölü kuşlarla geldim
    geldim... kırık bardaklar gibi
    içilmiş sulardan geride buruk bardaklar gibi

    ve ömürlerimizde bin kasvetle upuzun
    sefalet seferlerinin ayazı
    belki de yalnız geçireceğiz artık kimbilir
    batan gemiler gibi yiten aşklardan geride
    kalan her kışı, güzü ve yazı

    ay ışığı gölgeleri büyüttü
    ayrılıklar eskidi... biz eskidik

    aşk bize küstü âsiya...

    IV
    belki de uzun sürecek bu bozgunun saçağında
    sen şarkılarını sesine yasla
    ve bırak beni de usulca
    bir apansız yalnızlığa!

    ay ışığı gölgeleri büyüttü
    büyüdü ölüm
    ve biz küçüldük âsiya...

    YILMAZ ODABAŞI
#10.06.2005 13:10 0 0 0
  • (gidersen hani sığınaklarım?
    eksilir, zarar kalırım
    kalırım!
    yeni günün tenine dağılır yaralarım
    sana yağmur diyorum&)

    uzun boylu umuttun
    tadında unutuldun
    nerde büyük uçurumların
    kış suların, yaz uykuların?

    sana yağmur diyorum ıslaklığım bundan
    yağ da ıslanalım, ama uslanmayalım
    uslanmayalım!

    gün, vursun yükünü gecenin hırkasına
    yol, vursun sesini uzaklığın pasına
    sesime kibrit çaksan tutuşacağım
    sargısızım,
    çoğalırım;
    çoğaldıkça arsızım
    sana yağmur diyorum&
    en haklı aşk,
    alkışsız sürebilendir
    ve en haklı kavganın öznesi
    ölmemek için dövüşürken de ölebilendir&

    o an
    işte o an
    ey bizi ayrı takvimlere düşüren zaman
    yere bir bahar dalı düşmüş gibi mi olur
    sıradağlar mı tutuşur bağrının orta yerinde?

    yeter
    kan sıçratmayın sabahın seherine
    boğulursunuz
    boğulursunuz!

    YILMAZ ODABAŞI
#10.06.2005 13:08 0 0 0
  • Konu: Köprü
    Sevgili
    yetmiyor 'sevgili' sözü
    tek başına. Karşılamıyor
    içimi dolduran duyguyu.
    Oysa ben 'sevgili'
    derken neler
    düşünüyorum bilsen.
    Sonsuz, bir güneş
    bir yudum rakı
    çiçeğe durmuş ince bir
    bahar dalı
    oğlumun sıcak yanağı
    anamın acılı gözleri
    babamın tütün kokan eli
    evimizdeki kuş
    yarının güzel günleri.
    Anlatılması güç binlerce
    duygu ve sen...
    İşte sen
    beni hayata bağlayan
    en güzel köprüsün;
    köprülerin en güzelisin.
    Sevgilim... Güzelim...
    İnsanı yaşatan
    içimizdeki hayat böceğidir.
    O ölürse
    hayatımızın da tadı biter.
    O sakın ölmesin
    yaşat onu.

    YILMAZ GÜNEY
#10.06.2005 13:05 0 0 0
  • Konu: BİR GÜN
    Hangi zorluğu
    yenmemiş insanoğlu.
    Hele taşıyorsa içinde
    bu insanca sevgiyi.
    Güzel günler
    zorlu duraklardan
    geçer sevdiğim.
    Damla damla
    birikiyor insan.
    Damla damla sevgili...
    Bir gün
    akıp gideceğiz hayata.
    Duvarlar yıkılacak,
    açılacak bütün kapılar
    bilesin.
    Benim yüreğim
    sensin şimdi
    seni vurur durur...
    Ve yine damla damla
    çoğalıyorsun içimde.

    YILMAZ GÜNEY
#10.06.2005 13:02 0 0 0