Bor Nedir Nerelerde Kullanılır

Son güncelleme: 21.04.2011 06:12
  • bor nerelerde kullanılır - boraks nerelerde kullanılır - bor nedir nerelerde kullanılır - boraks nedir - bor elementi nerelerde kullanılır, bor nerede kullanılır - bor nerede bulunur - magnezyum nerelerde kullanılır - bor nerelerde bulunur
    BOR NEDİR ?
    Kökeni Arapça'da Buraq/ Baurach ve Farsça'da Burah kelimelerinden gelen ve simgesi (B) olan borun atom numarası 5, atom ağırlığı 10,81 ve ergime noktası 2190 ± 20 oC olup, periyodik sistemin üçüncü grubunun başında yer almaktadır. Yer kabuğunda toprak, kayalar ve suda yaygın olarak bulunan kristal ya da amorf yapıdaki bor miktarı, ortalama 10 ppm mertebesindedir. Doğada bulunan bor, kütle numaraları 10(%19,8) ve 11(%80,2) olan iki kararlı izotopun karışımından oluşmaktadır.
    Bor, ilk defa 1808 yılında Gay-Lussac ve Jacques Thenard ile Sir Humphry Davy tarafından bor oksidin potasyum ile ısıtılmasıyla elde edilmiştir. Daha saf bor, ancak bromit veya klorit formlarının tantalyum filamenti vasıtasıyla hidrojen ile reaksiyona sokulmalarıyla elde edilmektedir. Kimyasal olarak ametal bir element olan kristal bor, normal sıcaklıklarda su, hava ve hidroklorik/hidroflorik asitler ile soy davranış göstermektedir. Öte yandan yüksek sıcaklıklarda saf oksijen ile reaksiyona girerek, bor oksit (B2O3), aynı koşullarda nitrojen ile bor nitrit (BN) , bazı metaller ile magnezyum borit (Mg3B2) ve titanyum diborit (TiB2) gibi endüstride kullanılan bileşikler oluşturabilmektedir.
    1.1. Bor ve Bor Mineralleri
    Bor, doğada serbest olarak bulunmaz. Bor elementi, doğada değişik oranlarda bor oksit (B2O3) ile 150'den fazla mineralin yapısı içinde yer almasına rağmen; ekonomik anlamda bor mineralleri kalsiyum, sodyum ve magnezyum elementleri ile hidrat bileşikleri halinde teşekkül etmiş olarak bulunur. Bor minerallerinden ticari değere sahip olanları; tinkal, kolemanit, üleksit, probertit, borasit, szyabelit, hidroborasit ve kernit'tir
    2). Bor madenleri, topraktan çıkarıldıktan (tüvenan cevher), sonra kırma, eleme, yıkama ve öğütme işlemlerini müteakip, ilgili sanayilerin kullanımına hazır hale gelebilmektedir.
    Ekonomik boyutlardaki bor yatakları, borun oksijen ile bağlanmış bileşikleri halinde daha çok Türkiye, ABD, Arjantin, Rusya, Kazakistan, Çin, Bolivya, Peru ve Şili'nin kurak, volkanik ve hidrotermal aktivitesi olan bazı bölgelerinde bulunmaktadır. Bor minerallerinin içeriğindeki yüzde B2O3 dağılımı farklı olduğundan, çizelge 3'de ekonomik olarak kullanılabilecek cevherlerin %100 B2O3 eşdeğerleri verilmiştir.
    Ülkemizde işletilmekte olan başlıca bor minerallerinden (Çizelge 4) TİNKAL Eskişehir Kırka, KOLEMANİT Kütahya Emet, Balıkesir Bigadiç ve Bursa Kestelek, ÜLEKSİT ise Balıkesir Bigadiç'de bulunmaktadır.
    Çizelge 3 ve 4'ten de görüleceği gibi şimdiye kadar yapılan arama sonuçlarına göre, % 100 B2O3 bazında, ülkemizin dünya toplam bor rezervlerindeki payı % 63, dünyada en büyük üretici durumundaki US Borax'ın kontrolü altındaki bor rezervlerinin (ABD ve Arjantin'deki rezervler) payı ise % 11 civarındadır. Bu veriler, Türkiye'nin dünyanın en büyük bor kaynaklarına sahip olduğunu açıkça göstermektedir. Belirtilen bu değerler 10-15 yıl öncesine ait verilerdir.
    Konu ile ilgili uzmanlar Eti Holding'in imtiyazı altındaki sahalarda yapılacak yeni arama çalışmalarıyla ülkemiz rezervlerinin en az iki katına çıkacağını belirtmektedirler.
    Rezerv ömürlerine baktığımızda durum çok daha çarpıcıdır. Görünür ekonomik rezerv bazında, dünya tüketimini tek başına karşılama süresi yönüyle ülkemizin bor yatakları şu anda, US Borax kontrolündeki rezervlerin yaklaşık 7 katı olup, (Çizelge 3) analistlere göre son yıllardaki tüketim artış hızı da dikkate alındığında 80 yıl sonra, ülkemiz yataklarının, dünyada tek bor kaynağı olma olasılığı çok yüksektir.
    Bor ve bor ürünleri ile ilgili olarak bugün için dünyada bir rezerv sorunu bulunmamaktadır. Bu sebeple, büyük rezervlere sahip olmak kendi başına bir anlam ifade etmemektedir. Bu rezervden sağlanacak faydanın en üst seviyeye çıkarılabilmesinin şartlarını oluşturmak çok daha önem kazanmaktadır.
    Ülkemiz rezervlerinin ağırlıklı olarak kolemanitten oluştuğu bilinmektedir (Çizelge 4). Ülkemizde toplam 1,8 milyar ton dolayında bulunan kolemanite karşılık diğer ülkelerdeki toplam kolemanit rezervi miktarı ise 100 milyon ton civarındadır. Bu değer, üretimde kolemanit kullanımının daha ekonomik ve zorunlu olacağı öngörülen sanayi alanlarında, ileride ortaya çıkacak olan büyük avantajımızı da bu günden ortaya koymaktadır.
    1.2. Bor Ürünleri
    Bor cevherlerinin yapılarındaki kil bileşiklerinin arındırılması için yapılan yıkama ve zenginleştirme işlemi sonucu elde edilen ürün ham bor (konsantre) olarak tanımlanmaktadır. Bor mineralleri konsantre bor ve/veya öğütülmüş konsantre bor halinde piyasaya sanayi girdisi olarak belli miktarlarda sunulabilmekte, geriye kalanı ise sanayide rafine bor bileşikleri halinde kullanılmaktadır.
    Eti Holding'in konsantre ürün olarak pazarladığı ve rafine ürün üretiminde kullandığı iki çeşit konsantre bor cevheri vardır; Tinkal Konsantre ve Kolemanit Konsantre, Üleksit Konsantre, ülkemizde rafine ürün üretiminde kullanılmamakta olup sadece konsantre ürün olarak yurt dışına satılmaktadır.
    Ülkemizde elde edilen başlıca rafine ürünler ise;
    1. Boraks Pentahidrat
    2. Boraks Dekahidrat
    3. Susuz Boraks
    4. Borik Asit
    5. Sodyum Perborat
    olarak sıralanabilir.
    Bor madenlerinden, kolemanitin sülfürik asit ile reaksiyonu sonucu borik asit, tinkalin rafine edilmesi ile boraks pentahidrat ve dekahidrat (boraks), boraks pentahidrat'ın kalsine edilmesi ile susuz boraks, tinkalin veya boraksın hidrojen peroksit ile reaksiyonu sonucu da sodyum perborat elde edilmektedir. Eti Holding'in üretim alanları içinde, konsantre cevherden rafine ürünlere geçiş, şematik olarak aşağıda gösterilmiştir.
    Kolemanit Konsantre Tinkal Konsantre
    Borik Asit Boraks Pentahidrat
    Boraks Dekahidrat
    Susuz Boraks
    Sodyum Perborat
    Bu ürünler dışında, genellikle yüksek teknoloji gerektiren yöntemler ile dünyada ticari olarak üretilen ve değişik kullanım alanları olan özel bor kimyasalları mevcuttur. 250 civarında sektörde nihai ürün olarak kullanılan bu ürünlerden en yaygın kullanım alanlarına sahip olanları; susuz borik asit, elementer bor, çinko borat, ferro bor, borazon, bor karbür, bor hidrit, bor karbit ve bor nitrür olarak sıralanabilir.
    2- BOR VE ÜRÜNLERİNİN KULLANIM ALANLARI
    Yeknesak ve çok spesifik kimyasal karakteristiklerinden dolayı, özellikle 2. Dünya Savaşı'ndan sonra, bor kimyasının hızla gelişmesi sayesinde, bugün konsantre, rafine ürün ve nihai ürün şeklinde, en az 200'ünde alternatifsiz olmak üzere, 250'yi aşkın kullanım alanı oluşmuştur (Çizelge 7-8). Bor, ilave edildiği malzemelerin katma değerlerini yükseltmekte, bu nedenle bugün sanayinin tuzu olarak adlandırılmaktadır. Gelişen teknolojiler, bor kullanımını ve bora bağımlılığı artırmakta, borun stratejik mineral olma özelliği giderek daha da belirginleşmektedir.
    3- BOR ÜRETİMİ, TÜKETİMİ VE TİCARETİ
    Bugün, Eti Holding A.Ş. ve US Borax ikilisi toplam Dünya bor arzının % 70'ine yakınını karşılamaktadır. Şu anda bor ürünleri ile ilgili olarak Dünyada bir rezerv sorunu da bulunmamaktadır. Bu nedenle, Dünya bor pazarı, sınırlı üretici olması ve ürün grubunun birbirlerini ikame edebilme özelliklerinin ürün çeşitlendirmesi gerektirmesi nedeni ile, diğer maden ve metal pazarlarından çok ayrı bir yapıya sahiptir.
    Dünya bor pazarının, diğer maden veya metal borsalarında, piyasa şartlarında oluşan fiyatlara göre alım-satım işlemlerinin gerçekleştirildiği bir Pazar olarak değerlendirilmesi büyük bir yanılgıdır. Bu piyasadaki fiyatlar, ürün ve pazar şartları dikkate alınarak belirlenen yapay denge fiyatlarıdır. Dolayısı ile sahip olduğumuz yüksek miktar ve kalitedeki rezervlerden sağlanacak faydanın en üst düzeye çıkarılabilmesi için, katma değerleri daha yüksek ürünlere yönelmek ve ülkemizde bor kullanan sanayileri kurmak büyük önem taşımaktadır.
    3.1. Dünya Bor Üretimi
    Dünya bor üretimi %100 B2O3 bazında 1.5 milyon ton civarında olup, bu üretimin %39'u US Borax (Borax Argentina dahil), %31'i de ülkemizde Eti Holding A.Ş. tarafından gerçekleştirilmektedir. (Çizelge 9) Bor üretiminde 1970'de 770.000 ton civarında olan üretim, 1995'den itibaren yılda 1,5 milyon tona yükselmiştir.
    Bu artışın önemli bir kısmı Türkiye'deki üretim artışından ve rafine tesislerinden ileri gelmiştir. Ülkemizde bor üretimi 1970'de 122.000 ton B2O3'ten, son yıllarda 475.000 ton B2O3'e ulaşmıştır. ABD'nin bor üretimi ise tersine, nispeten sabit kalarak aynı dönem için üretim değerleri 510.00-730.000 ton B2O3 arasında değişim göstermiştir.
    Tüvenan cevher üretiminde, Türkiye dünya üretiminin yarısından fazlasını gerçekleştirmektedir. (Çizelge 10) 1988-2000 yılları arası Türkiye'nin tüvenan cevher üretimi, devamlı olarak ABD'den fazla olmuştur. Tüvenan cevher üretim büyüklüğü rakam olarak fazla anlamlı değildir. Asıl olan yıllık 1.5 milyon ton dolayındaki % 100 B2O3 eşdeğeri pazarın, ne kadarını alabildiğimiz ya da koruyabildiğimizdir. Çünkü tüvenan ve konsantre cevher üretiminin artması demek, pazardan reel olarak aldığımız pay anlamında düşünülebilirse de çoğu kez gerçeği yansıtmaz.
    Dünya bor rezervlerinin % 63'üne sahip olan ülkemiz, % 100 B2O3 bazında dünya bor üretiminde ABD'den sonra ikinci sırada yer almaktadır. (Çizelge 11)
    3.2. Dünya Bor Tüketimi
    Dünya bor tüketim miktarı, üretim gibi 1970'den bu yana ikiye katlanmış olup, bu miktara sabit yıllık artışlarla değil, daha ziyade yoğun talep dönemlerinin sonucu olarak ulaşılmıştır.
    Dünya borat tüketiminin 43%'ü, Fiberglas ve Cam Sektöründe yaklaşık 640.000 tpy B2O3, 19%'u Deterjan Sektöründe yaklaşık 270.000 tpy B2O3, ,11%'i Seramik Sektöründe yaklaşık 166.000 tpy B2O3 tüketilmektedir (Çizelge 12). Kuzey Amerika'da Cam Endüstrisi tüketimin 50%'sini, Avrupa da Deterjan Endüstrisi tüketimin 85%'ini tüketir. Seramik Endüstrisinde, tüketim Latin Amerika ve Asya'da Avrupa ve Kuzey Amerika'dan fazladır. Ülkemizde bor tüketimi çok düşük seviyelerde olup dünya tüketiminin 1-2%'si civarındadır (Çizelge 13). 2000 yılında, ülkemizin bor tüketimi, 19.546 ton B2O3 olup, bunun 27%'si demir çelik, 12%'si cam ve cam elyafı, 38%'si seramik ve firit, 12%'si deterjan, 5%'i kimya ve 6%'sı da diğer sektörlerde tüketilmiştir. ABD'de 1999 yılında 416.000 ton B2O3 tüketilmiş olup bu tüketimin, 73%'ü cam endüstrisinde, 6%'sı sabun ve deterjan endüstrisinde, 3%'ü tarımda, 4%'ü yangın geciktirme endüstrisinde, 3%'ü seramik ve firit endüstrisinde ve 11%'i diğer sektörlerde kullanılmıştır.
    3.3. Dünya Bor Ticareti
    Bugün dünyada yaklaşık 1.2 milyar ABD doları kadar B2O3 pazarı bulunmaktadır. Eti Holding bu pazarın parasal bazda ancak 20-23 %'üne sahip olabilmiştir. Rakip US Borax şirketi, bu pazarın parasal bazda 65-70 %'ine sahiptir. Buradaki gelirle ilgili çelişkiyi, Eti Holding'in bu pazarı yeterince kontrol edememesi ve rakip şirketin ancak bize bıraktığı alanlarda hareket etmesinin yanı sıra, US Borax'ın pazarda sadece rafine bor ürünleri satması (konsantre bor satmamaktadır), Eti Holding in ise pazarda hem rafine hem de konsantre bor satması diye düşünebiliriz.
    Dünya bor ticaretinde, Türkiye ve ABD, bor üretiminin %70'ini temin etmektedir. Ancak bor tüketim pazarını gelişmiş ülkeler oluşturmaktadır. Dolayısıyla Türkiye ihracatının büyük çoğunluğunu bu ülkelere yapmaktadır. Dünya bor tüketiminin büyük bir kısmı Batı Avrupa ve Kuzey Amerika'dadır (Çizelge 14). Bu iki bölge tüketimin yaklaşık %75'ini oluşturmaktadır.
    Dünya Rafine Boraks (Boraks Pentahidrat, Boraks Dekahidrat, Susuz Boraks) kurulu kapasitesi yaklaşık 1.5 milyon ton civarındadır (Çizelge 15). Rafine Boraks üreten yaklaşık 12 ülke vardır. Rafine Borakslar sodyum kökenli bor minerallerinden üretilmektedir. 1997 yılı Rafine Boraks dünya üretiminin 90%'ı US Borax, Eti Holding, NACC (ABD) ve Çin tarafından yapılmış olup, bu üretimin 55%'i US Boraks tarafından gerçekleştirilmiştir. US Boraks hali hazırda kurulu kapasitesinin 75%'ini kullanmaktadır. Rafine Boraks üretimi, yaklaşık 1.2 milyon ton civarındadır. Bu üretimin 38%'i Avrupa'da , 45%'i ABD'de tüketilmektedir. Eti Holding, Rafine Boraks üretiminin yaklaşık 85%'ini pazarlamaktadır. Bugün Dünyada Boraks Pentahidrat üretecek olan tesislerin kurulu kapasitesinin 72%'si US Borax'a, 26%'sı Eti Holdinge aittir . Türkiye Rafine Boraks kapasitesini artırma çalışmalarına devam etmekte olup, bu sene devreye alınacak olan 160.000 ton/yıl kapasiteli Kırka'daki 3. Bor Türevleri Tesisi ile pazardaki payımızın daha da artacağı aşikardır. Bu durumda US Borax'ın kurulu kapasite payı 64%'e düşecek, Türkiye'nin payı ise 34%'e çıkacaktır. Türkiye'nin Rafine Boraks (Boraks Pentahidrat) kapasitesini artırması ile, bu pazarda, rekabetin daha yoğun ve sert olacağı aşikârdır.
    Dünya borik asit tesislerin kurulu kapasitesi, yaklaşık 800 bin ton civarındadır.
    Borik asit üreten toplam 18 adet firma bulunmaktadır, bunlardan 14'ü kendi madenlerinden çıkardıkları hammaddeyi işlemekte, diğer 4 firma ise cevheri dışarıdan temin etmektedirler. Kurulu kapasitenin 30%u US Borax'a, 25%'i JSC Bor (Rusya), 11%'i Eti Holding'e, 8%'i Larderello, 6%'sı NACC'ye aittir. Böylece toplam kapasitenin 80%'i bu 5 firmaya ait olup geri kalan 20% diğer 13 adet firmaya aittir. Dünya borik asit üretiminde, ABD ülke ihtiyacından fazla üretim yapmakta buna karşılık Avrupa ise, ihtiyacının 75%'ini karşılayabilecek kadar üretim yapmaktadır. Bu nedenle, ABD Avrupa'ya göre daha az ithalat yapmakta ve büyük Pazar Avrupa'da oluşmaktadır. 1997 yılı Dünya üretiminin 37%'sini US Borax, 15%'ini JSC Bor, 9%'unu Larderello, 8%'ini Eti Holding, 8%'ini NACC gerçekleştirmiştir. Eti Holding, borik asit tesisini tam kapasite ile çalıştırmakta olup, ürettiği ürünün 90%'nını pazarlamaktadır. Türkiye borik asit kapasitesini arttırma çalışmalarına devam ederek önümüzdeki yıllarda devreye alınacak olan 100.000 ton/yıl kapasiteli Emet Borik Asit Tesisi ile pazardaki payını daha da artıracağı aşikardır. Türkiye'nin borik asit kapasitesini artırması ile, kapasite payı 21%'e çıkarken US Borax'ın payı 27%'ye, JSC Bor'un payı 22%'ye, Larderello'nun payı 6%'ya ve NACC'nin payı 5%'e düşecek ve zaten dünya tüketimine göre üretim fazlası olan bu pazarda rekabetin daha yoğun ve sert geçmesi kaçınılmaz olacaktır.
#19.11.2008 23:27 0 0 0
  • İşime Yaradı TeşeKKürLer (:
#21.04.2011 06:12 0 0 0