Müslümanlar niçin geri kalmıştır

Son güncelleme: 16.12.2008 13:35
  • Müslümanlar niçin geri kalmıştır

    Sual: İslamiyet ilerlemeye engel midir? Müslümanlar niçin geri kalmıştır?
    CEVAP
    İslamiyet, faydalı her yeniliği emreden bir dindir. Bundan dolayı, ilim adamlarına çok önem verilmiş, ilmi, fenni ve teknik tecrübeler yapılmış, müslümanlar, tıpta, kimyada, astronomide, coğrafyada, tarihte, edebiyatta, matematikte, mühendislikte, mimarlıkta ve bunların hepsinin temeli olan, güzel ahlak ve sosyal bilgilerde, en mükemmel dereceye vasıl olmuşlar, bugün de tazim ile yâd edilen kıymetli âlimler, hakimler, mütehassıslar, üstadlar yetiştirmişler, dünyanın hocası, medeniyetin rehberleri olmuşlardır.

    O zaman, yarı vahşi olan Avrupalı, fen bilgilerini İslam üniversitelerinde öğrenmiş, hatta Papa Sylvester gibi, Hıristiyan din adamları da Endülüs üniversitelerinde okumuştur. Bugün, hâlâ Avrupada kimyaya, Chemie ve cebire, [Arabi El-cebir kelimesinden] Al-gebra ismi verilmektedir. Çünkü bu ilimler, önce müslümanlar tarafından dünyaya öğretilmiştir.

    Avrupalılar, dünyayı tepsi gibi dümdüz ve etrafı duvarla çevrili zannederken, müslümanlar, ilk olarak, dünyanın yuvarlak olduğunu ve döndüğünü buldular. Musul civarında, Sincar sahrasında, meridyenin uzunluğunu ölçtüler ve bugünkü rakamları elde ettiler.

    Bugün insaflı Hıristiyanların kabul ettiği gibi, hakiki Rönesans, İtalyada değil, Abbasiler zamanında, Arabistanda başlamıştır ki, Avrupadaki Rönesanstan çok çok öncedir.

    Müslümanların son zamanlarda, ilim sahasında en büyük rehberi, Osmanlılar idi. Bütün Hıristiyan âlemi bu İslam devletinin, dünyadaki terakkilere ve keşiflere kayıtsız kalması için siyasi ve askeri hücuma geçtiler. Bir taraftan, haçlı saldırıları, bir taraftan da, bunların ihdas ettikleri, bid'at sahibi müslümanların yıkıcı ve bölücü çabaları, Osmanlıların fen ve teknikte rehberlik yapmalarına mani oldu. Türkler, dışardan ve içerden yapılan saldırılardan dolayı, çok zarara uğradılar. Tesirleri fazla olan yeni silahlar yapamadılar. Ülkelerinin büyük kaynaklarından layığı ile faydalanamadılar. Kendi vatanlarında sanayii ve ticareti yabancılara kaptırdılar. Fakir düştüler.

    Dinimiz, İslam ahlakında ve ibadetlerde en ufak bir değişiklik yapmayı şiddetle men etmiştir. Dünya işlerinde, fen bilgilerinde ise, her değişikliği yapmayı, bütün yeni keşifleri öğrenmemizi ve yapmamızı emretmiştir. Osmanlı Devletini ele geçiren sözde aydınlar, dinimizin bu emrinin tam tersini yaptılar. Masonlara aldanarak din bilgilerini değiştirmeye, dinin esaslarını yıkmaya çalıştılar. Avrupanın fende ilerlemesine, yeni keşiflere gözlerini kapadılar. Hatta fen bilgilerine, modern tekniğe uymak isteyen büyük Türk sultanlarını şehid ettiler. Masonların elinde maşa olarak, ilerlemeyi, teknikte değil de, dinde reform yapmakta, bölücülükte aradılar.

    İngilizler, asırlardır İslam ülkelerini kana boyamakla kalmamış, İskoç masonları, binlerce müslümanı ve din adamlarını aldatarak, mason yapmış, (insanlığa yardım, kardeşlik) gibi laflarla, dinden çıkmalarına, dinsiz olmalarına sebep olmuştur. İslamiyeti büsbütün yok etmek için, bu masonları maşa olarak kullanmışlardır. Böylece, Reşit Paşa, Ali Paşa, Fuat Paşa ve Mithat Paşa, Talat Paşa gibi masonlar, İslam devletlerini yıkmakta kullanılan paşa unvanlı maşalardır. Efgani ve Abduh gibi masonlar ve yetiştirdikleri çömezler de, İslam bilgilerini bozmaya, içten yıkmaya alet olmuşlardır.

    1846da sadrazam olan mason Reşit Paşa, iş başına gelir gelmez, hariciye nazırı iken, Lord Rading ile el ele verip, hazırlamış olduğu ve ilan ettiği Tanzimat kanununa istinat ederek, mason locaları açtı. Çeşitli hıyanet ocakları çalışmaya başladı. Gençler, din cahili olarak yetiştirildi. Londradan alınan planlarla, bir yandan idari, zirai, askeri değişiklikler yaptılar. Bunlarla gözleri boyadılar. Öte yandan da, İslam ahlakını, ecdat sevgisini, milli birliği parçalamaya başladılar. Yetiştirdikleri kimseleri işbaşına getirdiler. Bu yıllarda Avrupada, yeni buluşlar, ilerlemeler oluyor; büyük fabrikalar, teknik üniversiteler, modern harp vasıtaları kuruluyordu. Osmanlılarda bunların hiçbiri yapılmadı. Hatta, Fatih devrinden beri medreselerde okutulmakta olan fen, hesap, hendese, astronomi derslerini büsbütün kaldırdılar. Din adamlarına fen bilgisi gerekmez diyerek, bilgili âlimlerin yetişmelerine mani oldular. Sonradan gelen İslam düşmanları da, din adamları fen bilmez, din adamları cahildir, gericidir diyerek müslüman yavrularını İslamiyetten uzaklaştırmaya çalıştılar. İslamiyete ve müslümanlara zararlı olan, İslamiyetin öğrenilmesine mani olan şeylere uygarlık, ilericilik dediler. Çıkardıkları her kanun müslümanların, devletin aleyhine idi. Vatanın asıl sahibi olan müslüman Türkler, ikinci sınıf vatandaş haline getirildi.

    Din ve dil birliği
    Hıristiyanlık dininde, akla uygun bir esas kalmamış, hurafeler, karmakarışık bir merasim halini almıştır. Bundan başka, aynı dinde, hatta aynı mezhepte bulunan hıristiyanlar, başka başka hükümetlerin idaresinde yaşamaktadır. Avrupa hükümetleri, bunun için, başka bir bağ aramışlardır.
    Böylece, Avrupada, din birliği ölmüş, milliyet hissi doğmuştur.

    İslamiyet, ticaret, sanayi ve sosyal nizamı da kurduğundan, milliyet düşüncesini de içine almaktadır. Müslümanlar arasında ayrı milliyetler kurmaya ihtiyaç kalmamıştır. Bunun içindir ki, ilmihal kitaplarında, Din ve millet, ikisi birdir denilmektedir.

    Eğer müslümanlar, bölünmeseler, İslamiyetin, milliyeti temsil etmesinden istifade ederek, yeryüzündeki sağlamlaşmamış birçok milliyetlere galebe çalmanın yolunu bulurlar.

    İslamiyetin milliyeti temsil etmesinde, lisan birliği de hatıra gelir ise de, beş vakit namazda okunan ezan ve Kur'an-ı kerimlerin bütün İslam ülkelerinde Arabi olması, bu beraberliği de temin etmektedir.
    Bunun içindir ki, İslam düşmanları, bir milleti İslamiyetten ayırmak, din birliğini yok etmek için, o milletin dilini, gramerini, alfabesini değiştirmeye çalışıyorlar.

    Bir milletin dinine, imanına vurulacak en büyük darbe de, bu yoldan geliyor. Nitekim, Sicilya ve İspanya müslümanları böylece Hıristiyan yapılmıştır. Ruslar da, yıllarca Türkistandaki müslümanların din ve imanlarını yok etmek için, bu keskin silahla saldırmışlardır. Zindanları, elektrik fırınları, Sibirya sürgünleri ve toptan imha faciaları, bu keskin silah kadar tesir edememiştir.

    Celal Nuri bey (İttihad-ı İslam) adındaki kitabında, müslümanlar için Arapçayı, müşterek lisan olarak
    tavsiye etmektedir. Yavuz Sultan Selim Han bunun için çalışmıştı. Bunu temin etmek içindir ki, tarih boyunca bütün İslam ülkelerinde din kitapları arabi olarak yazılmıştı. Arabi, bütün İslam ülkelerinde bir din lisanı olmuştur. Cennette de, herkesin arabi konuşacağını hadis-i şerifler haber vermektedir. Bu, her müslüman milleti Araplaştırmayı istemek değildir!

    Dünya devletleri arasında İngilizce ortak bir dil halini almaktadır. Bugün ilim ve fen sahibi bir kimsenin, bir veya birkaç yabancı dil öğrenmesi zaruret halini almıştır. Bir hadis-i şerifte, (Bir kavmin dilini öğrenen, onların zararlarından korunmuş olur) buyuruluyor. Bunun içindir ki, gençlerimizin Arabinin yanında, Avrupa dillerini de öğrenmeleri faydalı olup, sevap kazandıran çok işlere sebep olabilir. Avrupalıların asırlardan beri bize yabancı gözü ile bakmaları, milliyet hissinden ziyade, İslam dinini bilmemelerinden ileri gelmektedir. (Faideli Bilgiler)

    Din cahilleri
    Din cahilleri, tâ ilk asırdan beri, İslamiyeti yok etmek için çalışıyorlar. Şimdi de, çeşitli adlarla, çeşitli planlarla saldırıyorlar. Cehenneme gidecekleri bildirilmiş olan itikadı bozuk kimseler de müslümanları doğru yoldan ayırmak için, hile ve iftira yapıyorlar. Böylece, İslam düşmanları ile işbirliği yaparak, Ehl-i sünneti yıkmaya uğraşıyorlar. Bu saldırıların öncülüğünü İngilizler yaptı. Bütün kaynaklarını, hazinelerini, silahlı kuvvetlerini, donanmasını, tekniğini, politikacılarını ve yazarlarını bu işte kullandı. Böylece, dünyanın en büyük iki İslam devleti olan Hindistandaki Gürganiyye ve üç kıta üzerine yayılmış bulunan Osmanlı İslam devletlerini yıktı.

    Her yerde İslamın değerli kitaplarını yok etti. İslam bilgilerini birçok yerlerden sildi, süpürdü. İkinci Cihan Harbinde, komünistler yok olmak üzere iken, bunların kuvvetlenmelerine, yayılmalarına sebep oldu. İngiliz Başbakanı James Balfour, 1917de, müslümanların mukaddes yerleri olan Filistinde Yahudi devletinin kurulması için çalışan Siyonizm teşkilatını kurdu. İngiliz hükümeti, bu işi senelerce destekleyip, 1947de İsrail devletinin kurulmasını sağladı. Yine İngiliz hükümeti, 1932de, Arabistan Yarımadasını Osmanlılardan alıp, Süudlara teslim ederek, İslamiyete en büyük darbeyi vurdu.

    İşte İngiliz siyaseti
    1944de Japonyada vefat eden Abdürreşid İbrahim efendi, 1910da İstanbulda basılan Âlem-i İslam kitabının ikinci cildinde, (İngilizlerin İslam düşmanlığı) yazısında diyor ki:

    (Hilafet-i islamiyyenin bir an önce kaldırılması, İngilizlerin birinci düşüncesidir. Kırım muharebesine sebep olmaları ve burada Türklere yardım etmeleri, hilafeti yıkmak için bir hile idi. Paris muahedesi, bu hileyi ortaya koymaktadır. Her zaman Türklerin başına gelen felaketlerde İngiliz parmağı vardır. İngiliz siyasetinin temeli, İslamiyeti yok etmektir. Bu siyasetin sebebi, İslamiyetten korkup müslümanları aldatmak için, satılmış vicdansızları kullanırlar. Bunları İslam âlimi, kahraman olarak tanıtırlar. Sözün özü, İslamiyetin en büyük düşmanı İngilizlerdir.) (Faideli Bilgiler)

    Sömürgeler bakanlığı kurdular
    Osmanlıların her sahada ilerlemelerine ve bu kadar başarılı olmalarına rağmen yıkılmalarının sebebini, yirminci asrın tanınmış psikologlarından Amerikalı Terman şöyle anlatıyor:
    Osmanlı orduları Avrupada ilerliyor, Viyana elden gidiyordu. Viyana gidince, bütün Avrupanın Müslümanların eline geçmesi çok kolay olacaktı. Osmanlılar, Avrupaya İslam medeniyetini getiriyor; ilim, fen, ahlak nurları, Hıristiyanlığın kararttığı, uyuşturduğu yerlere, zindelik, insanlık, huzur, saadet saçıyordu. Asırlarca, diktatörlerin, kapitalistlerin, papazların zulümleri altında inleyen kimseler, İslam ahlakı ile, insan haklarına kavuşuyordu. Avrupa diktatörleri ve öncelikle Hıristiyan kiliseleri, Osmanlı ordularına karşı son gayretlerini harcıyorlardı. Bir gece, İstanbuldaki, İngiliz sefiri, Londraya tarihi mektubunu yolladı. Buldum... Buldum!.. Osmanlı ordularının ilerleme sebebini buldum. Onları durdurmanın yolunu buldum diyerek şöyle yazıyordu:

    (Osmanlılar ele geçirdikleri her yerde din, ırk farkı gözetmeksizin, seçtikleri çocukların zekalarını ölçüyor, ileri zekalıları ayırarak, medreselerde okutup, İslam terbiyesi ile yetiştiriyorlar. Bunlar arasından da seçtiklerine, saraydaki Enderun denilen yüksek okulda, o zamanın en ileri bilgilerini veriyorlar. İşte, Osmanlı siyaset adamları, başkumandanları; böyle seçilen, yetiştirilen keskin zekalı şahsiyetlerdir. Sokullular, Köprülüler böyle yetişmiştir. Osmanlı akınlarını durdurmak, Hıristiyanlığı kurtarmak için biricik çare, Enderun mekteplerini ve medreseleri dağıtmak, onları içerden yıkmaktır.)

    Bu mektuptan sonra, İngilterede, Sömürgeler Bakanlığı kuruldu. Burada yetiştirilen casuslar ve Hıristiyan misyonerleri ve masonlar, yalan propaganda ve yaldızlı vaatlerle avladıkları cahilleri, Osmanlı devletinin kilit noktalarına yerleştirmeye ve bu kuklaların eli ile; medreselerden fen, ahlak derslerini kaldırmaya, Müslümanları cahil bırakmaya uğraştılar. Nihayet tam başarı sağladılar. İslam devleti yıkıldı. İslamiyetin dünyaya neşrettiği saadet, huzur nurları söndü.

    Yabancı dil öğrenmek
    Sual: Yabancı dil öğrenmek iyi olur mu?
    CEVAP
    Elbette iyi olur. Öncelikli olarak Arapça ve İngilizce öğrenmelidir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
    (Bir kavmin dilini öğrenen, onların zararlarından korunmuş olur.) [F.Bilgiler]

    Eshab-ı kiramdan Zeyd bin Sabit hazretleri buyuruyor ki:
    (Resulullah bana Yahudi dilini öğrenmeyi emretti, ben de öğrendim. Yahudilere gönderilen mektupların çoğunu bana yazdırırdı. Onlardan gelen mektupları bana okuturdu.) [Tirmizi]

    Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri de buyuruyor ki:
    İslam dininin üstünlüklerini, rahat ve huzur kaynağı olduğunu ve medeniyete, fende ve ahlakta ilerlemeye ışık tuttuğunu dünyaya bildirmek için, kısacası, İslamiyete ve bütün insanlara hizmet etmek için, yabancı dil öğrenmek muhakkak lazımdır.

    Başarının sebebi
    Sual: Japonya, Amerika ve Avrupanın dinleri bozuk olduğu halde, dünya işlerinde nasıl başarılı oluyorlar?
    CEVAP
    Kuran-ı kerim iki yol gösterir:
    1- Ahiret yolu: İnanarak, severek tatbik eder. Dünyayı da, ahireti de kazanır.
    2- Dünya yolu: İnanmasa da gösterdiği yolda giderse dünyada kazanır, başarılı olur. Aspirin gibidir. Müslümanlar da içse faydasını görür, kâfirler de içse faydasını görür. Kurân-ı kerimin gösterdiği yolda giden, kâfir de olsa faydasını görür. Allahü teâlâ, (Sadece Müslümana veririm) demiyor, (Çalışana veririm) buyuruyor. Dünyayı kim isterse, ona veririm buyuruyor. Ahireti isteyeneyse, hem dünyayı hem ahireti veririm buyuruyor.

    Kuran-ı kerimin bildirdiği güzel ahlaka, çalışma prensiplerine uymayan bir millet başarılı olamaz. Başarılı olan gayrimüslimlerde, dürüstlük, çalışkanlık, temizlik var; yalan yok. İnsanların haklarını veriyorlar. Bunlar, Kuran-ı kerimin emrettiği şeylerdir. Kim uyarsa, o kazanır. Eczaneden bir kutu ilaç alsak, tarifesini okuruz. Tarifeye uygun kullanılırsa faydalı olur, tarifeye uyulmazsa ölüme kadar götürür. Bunun gibi, dünya işlerinin de tarifesi vardır. Dünyadaki bütün işlerin tarifesi Kuran-ı kerimde bildirilmiştir. Herkes, ona uyduğu kadar başarılı olur. Gayrimüslimlerin başarıları bu yüzdendir. Onların dünya için yaptığı faydalı işlerin hiç birinin Kuran-ı kerime aykırı olduğu gösterilemez.

    Bazı gayrimüslim fen adamları, dinlerinden uzaklaşınca, başarılı oluyor. Müslüman ismini taşıyan bazı cahiller de, İslamiyetten uzaklaşınca başarısız oluyorlar. Buradaki inceliği iyi anlamak gerekir.
#11.12.2008 11:22 0 0 0
  • Müslümanlar geri kalmamis kardesim oyle lanse etmeye calisiyorlar
    düsünsene bir kardesim Hintli bir purofosor olmus ama inege tapiyor
    sence o adam ileri cagi yakalamista biz müslümanlarmi geri kalmisiz.
#11.12.2008 15:38 0 0 0
  • Selamunaleyküm..

    Bir kısım ülkeleri süper güç yapan iki şeydir: Biri ilim diğeri teknik İlmi ve tekniği haram eden bir tek ayet ve hadis yoktur, tam tersine pek çok ayet ve hadis ilimde ve teknikte ilerlememizi emrettiği halde, İkinci Selimden bu yana 350 senedir Müslümanlar ilimde ve teknikte geri kalmış çektikleri çilelerin sebebi budur
    İslâm medeniyetinin üç unsuru vardır: İlim, sanat ve İslâm ahlâkı
    İslâm ahlâkı üzerine ciltlerle kitaplar yazılmış, eğer Müslümanlar parada, malda ve makamda müslumanca hareket edemezse onların ahlâkı kurtarıcı değildir. İslâmi anlayışımız değişmelidir Elbette imanın ve İslâm'ın şartlarını yerine getireceğiz, külli ibadete ulaşabilmemiz için fabrikalar, atölyeler, laboratuvarlar kurmayı ve çalıştırmayı da ibadet saymak zorundayız Helal kazanç ibadettir Ücret vermek, zekât vermekten efdaldir, zira ücret alan zekât verecektir Zekâta sebep olan ücret azizdir
    İlim Allahın sıfatıdır, dinli dinsiz kısımlara ayrılamaz Okuldaki ilim başka, camideki ilim başka olamaz Okul ders kitapları Allahın yarattıklarını anlattığı için, Allahın yarattıklarını anlatan kitaplar, Kurana aykırı düşemez İlmin yönünü saptıranlar varsa Kuran da ilimlerin ve fenlerin doğru hedeflerini gösteriyor Tabiat kanunlarının bütününü Allah yaratmıştır, ilim adamları bulmuştur Eskiler buna Şeriatı kevni demişler Bu durumda ders kitapları din dışı bırakılamaz, bir öğrencinin ders çalışması da ibadet sayılır. Günde binlerce defa Allah diyerek zikredenler Allahın kitabını, Resûlullahın hadislerini okumalıdır
    Ve Müslüman, İslâmiyetle bütünleşmelidir Bugün Müslümanla İslâmiyet arasında utanç duvarları örülmüştür Müslümanın İslâmiyeti öğrenmemesi için her türlü tedbir alınmıştır. Şuurlu Müslümanlar bu manileri aşmalı, diniyle bütünleşmelidir
    Bir kısım ülkeleri süper güç yapan, İslâmın meziyetleridir Müslümanları geri bırakan rezaletler de gayrimüslimlerin malıdır. Bu tersliğe son verilmelidir
    İkinci Dünya Savaşında yerle bir olan ülkeler kalkınıp tekrar süper güç olurken, Türkiyenin seksen senede süper güç olmamasının sebebi devlet, ilme ve tekniğe önem vermemiştir Türkiyeyi geri bırakanlar, şuurlu müslümanlara da geri diyorlar Bu tersliğe de son verilmelidir..
    Müslümanlar İslâmiyetten uzaklaştığı için geri kaldı İslâmiyet ise ferdi, aileyi, şirketleri, milleti ve devleti en üst düzeye ulaştırabilir İki milyara yaklaşan Müslümanlar altı tane haramı terk etseler süper güç olurlar. Bunlar: İçkiden, kumardan, fuhuştan, tembellikten, cehaletten, becereksizlikten kaçmaktır İslâmda otuz yedi kadar haram var, bizleri tehdit eden altı tanesidir Haram olmayan her şey de helâldir.
    Selam Dua İle

    KONAMI
#11.12.2008 17:23 0 0 0
  • MüSLüMaNLaR DiiL o GeRi KaLaN
    YaNLi$ anLa$iLMi$iZ DeMeKKi!
    GeRiDe KaLaN MüSLüMaN üLKeLeRiNDeKi
    iNSaNLaR!
    DüNYaYa KaDiN HaKKiNi TaNiTaN PeYGaMBeR
    MuHaMMeD MuSTaFa (s.a.s.) diR.
    DiNiMiZ oKaDaR SyKKy BiR DiNDe DeGiL.
    BiZe YaSaKLaDiGi $eYLeR,
    ZateN KöTü oLaN $eYLeR.

    KuRaNDa KaDiNLaR CaLi$MaSiN, oKuMasiN DiYe BiR$eY YaZiYoRMu?
    HaYiR!
    KuRaNDa KaDiNLaR eVDe oTuRSuN, eRKeKLeR GeZiP ToZSuN DiYoRMu?
    HaYiR!
    KuRaNDa eRKeKLeR KaDiNLaRDaN DaHa öNCeLiKLi YaZiYoRMu?
    HaYiR!

    oZaMaN Bu eRKekLer NiYe KeNDiLeRiNi KaDiNLaRDaN üSTüN GöRüYoRLaR?
    KuRaNi aNLaYaRaK oKuYaN BiLiR
    KaDiNLaR KuraNDaN NekaDaR GüZeL aNLaTiLiYoR DeGiLMi?
    BöYLe GüZel BiR VaRLiGi CevReDen SaKiNMaK Ve SaKLaMaK iCiN
    Ba$iMiZi öRTMeYi eMReDiYoR, VüCuDu BeLLi eDeCeK $eYLeR DeGiL
    KapaTaCak $eYLeRi eMReDiYoR DiNiMiZ.

    KaDiNLaR eRKeKLeRiNe SahiP CiKTiGi GiBi
    $u eRKeKLeRDe KaDiNLaRiNa
    SahiP CiKSaLaR, HaKLaRiNi SaVuNSaLaR
    HeR$eY Ba$Ka oLuR..

    SaYGiLaR
#11.12.2008 17:39 0 0 0
  • PAYLAŞIM İÇİN TEŞEKKÜRLER
#11.12.2008 18:55 0 0 0
  • Kitabımızda her şey en ince ayrıntısına kadar yazılmış değildir ama en ince ayrıtıya ulaşılabilinmesi için gereken gizli bilgiler mevcuttur. Gizli dediğime aldanmayın yani nasıl desem ipuçları gibi, yani kitabımızın tam anlaşılabilmesi için iyi bir yorum gerekir ipuçlarını doğru yorumlayacak en iyi, iyi niyetli düşünen insanlar başarabilir. Tarihte birtakım önem ve saygınlık kazanmış, rütbe sahibi insanlar ve dönem dönem kadı ve benzeri sıfatlarla halk üzerinde etki sahibi insanların yanlış yönlendirmeleriyle, başta Osmanlı İmparatorluğu/Devleti olmak üzere birçok müslüman nüfüsü çoğunlukta olan devletlerde yanlış uygulamalara yeniliklere kapalı rejimler sergilenmelere sebebiyet vermişliği oldu.

    Tabi diğer dinlere mensup art niyetli insanlarında İslamiyet'i ve müslümanlığı kötüleyeci uğraşları müslümanların geri kalmışlığı düşüncesini yaygınlaştırdı.

    Müslümanlar geri kalmıştır diye sabit bir düşüncenin mahkumu olarak kalmak, müslümanlığa antipati duydurmak lekelemek için insanların akıllarına kazınmak istenen büyük bir ayıptır fikrimce.
#11.12.2008 19:16 0 0 0
  • Müslümanlar geri kalmışlardır.Çünkü zamanımız müslümanlarının müslümanlıkları,sadece adlarındadır.Çoğunun müslümanlıkla en ufak bir ilgisi yoktur.
#16.12.2008 13:35 0 0 0