Islâmin bes sartindan dördüncüsü, mübârek Ramazan ayinda, hergün oruç tutmaktir. Oruç, hicretten onsekiz ay sonra, Sa'bân ayinin onuncu günü, Bedr gazâsindan bir ay evvel farz oldu. Ramazan, yanmak demektir. Çünkü, bu ayda oruç tutan ve tevbe edenlerin günâhlari yanar, yok olur. Ramazanda oruç tutmak akil bâlig olan her müslümana farzdir.
Orucun farzlari
1- Niyet etmek,
2- Niyeti ilk ve son vakitleri arasinda yapmak,
3- Fecr-i sâdik, ya'nî tan yeri agarmasindan, günesin batmasina kadar olan zaman [ya'nî ser'î gündüz] içinde, orucu bozan seylerden sakinmaktir.
Orucun niyet vakti ne zaman baslar?
Bir gün evvel günes batmasindan, oruç günü (Dahve-i kübrâ)ya kadar, Ramazan orucuna kalb ile niyet etmek de farzdir. Belli gün olan adak orucunun ve nâfile orucun niyet zamani da böyledir.
Hergün ayri niyet etmek lâzimdir. Ramazan orucuna niyet ederken, Ramazan demeyip, yalniz oruç demek veya nâfile oruç demek de câizdir. Dahve-i kübrâ vakti, oruç müddetinin ya'nî ser'î gündüz müddetinin yarisidir ki, zevâl vaktinden öncedir.
Fecr, ya'nî imsâk vaktinden evvel niyet ederken, (Niyet ettim, yarin oruç tutmaya) denir. Imsâktan sonra niyet ederken, (bugün oruç tutmaya) denir. Ramazan-i Serîf orucu, her müslümana farz oldugu gibi, tutamiyanlarin kazâ etmeleri de farzdir. Kazâ ve keffâret orucuna ve mu'ayyen olmayan adak oruçlarina fecrden sonra niyet edilemez.
Dînimiz, insana yapamiyacagi isleri yüklememistir. Ibâdetlerde her türlü kolayligi göstermistir. Meselâ, hasta, hastaligi artacak ise, hâmile kadin, süt veren kadin, harbeden asker zayif olursa, oruç tutmaz. Iyi olunca kazâ eder.
Sefere çikan, ya'nî üç günlük yola [104 kilometreye] gitmek için niyet ederek yola çikan, seferî olur. Böyle misâfir, orucunu ertesi gün bozabilir ve Ramazandan sonra kazâ eder ise de, zarar etmezse, tutmasi efdaldir.
Yolda ve onbes günden az kalacagi yerde tuttugu orucu bozarsa, keffâret lâzim olmaz. Misâfirligi bitip evine gelince veya gittigi yerde onbes gün kalmaya niyet edince, tutmadigi günleri kazâ eder.
Hasta, hastaliginin artmasyndan veya iyi olmasinin gecikmesinden yâhud siddetli agri gelmesinden korkar ise, oruç tutmayip sonra kazâ eder. Bu, Tabîb-i müslim-i hâzik'in söylemesi ile anlasilir. Hâzik, mütehassis, uzman olmak demektir. Kâfir ve fâsik, ya'nî büyük günâh isledigi bilinen tabîbe muâyene ve tedâvî, zarûrî hâllerde câizdir. Fakat bunlarin sözleri ile ibâdet bozulmaz. Orucunu bozarsa, keffâret lâzim olur.
Ba'zi agir hastalar hariç hemen hemen her hasta oruç tutabilir. Yillarca oruç tutturulmayan birçok hastaya, yakinen tanidigimiz dahiliye mütehassisi bir doktor, oruç tutturdu. Ilâçlarin dozlarini oruç vaktine, ya'nî sahura ve imsâka göre ayarladi. Hastalarin en ufak bir sikintisi olmadi. Yeter ki doktor, hastasinin oruç tutmasini istesin. Pesin hükümlü olmasin. Tedâviyi ona göre ayarlar. Bu olmiyacak bir is degildir. Bunun için dînimiz, her doktorun degil, o bransta mütehassis olma sartini ve müslüman olmasi sartini getirmistir. Mütehassisi olmazsa yanlis karar verebilir. Sâlih müslüman degilse, dînin emir ve yasaklarina önem vermiyecegi için, bunun sözünü de ölçü kabûl etmemistir.
Ihtiyâr olup, ölünceye kadar Ramazan orucunu veya kazâya kalmis oruçlarini tutamiyacak kimse ve iyi olmasindan ümit kesilen hasta, oruç tutmaz, fakat gizli yer. Böyle kimse zengin ise, hergün için bir fitra, ya'nî binyediyüzelli gram bugday veya un veya kiymeti kadar altin veya gümüs parayi, bir veya birkaç fakîre verir. Ramazanin basinda veya sonunda toptan hepsi bir fakîre de verilebilir. Fidye verdikten sonra hasta iyilesirse, Ramazan oruçlarini ve kazâ oruçlarini tutar.
Ilmihâl kitaplarinda orucu bozan ve keffâret gerektiren hâller için genel kâide bildirilmistir. Gida veya devâ ya'nî ilâç olarak, faydali birsey yemek, içmek, zevk, keyif veren birseyi agizdan almak ve cima' orucu bozar. Orucu bozan bu seyler, bilerek yapilinca hem kazâ hem keffâret gerekir.
Orucu bozup hem kazâyi, hem de keffâreti gerektiren husûslardan ba'zilari sunlardir:
1- Ramazan ayinda oruçlu oldugunu bildigi hâlde ve imsâktan önce niyetli iken, gündüz fâideli birsey yiyip içmek.
2- Sigara içmek.
3- Kan aldirmak ve giybet etmek gibi orucu bozmadigi iyi bilinen bir seyden sonra, orucu bozuldu sanarak bile bile yemek.
4- Ramazanin bir gününde, kazâ lâzim olan birseyi yaparak orucunu bozan kimse, baska gününde de bu seyi kasten yine yaparsa keffâret de lâzim olur.
5- Agzina giren kar, yagmur ve doluyu istiyerek yutmak.
6- Toprak yeme aliskanligi olan kimsenin, yenmesi âdet olan toprak ve kil yemesi.
7- Az tuz yemek.
8- Oruçlu oldugunu unutarak yiyen kimse, oruçlu oldugunu hatirladiktan sonra orucu bozulmadigini bildigi hâlde, yine yiyip içerse orucu bozulur. Hem kazâ hem de keffâret lâzim olur.
Orucu bozup sadece kazâ gerektiren hâller
1- Hatâ ile meselâ, abdest alirken bogaza su kaçmasi.
19- Hastalarin, dil altindan, yutmasa da ilâç almasi orucu bozar.
Kalb rahatsizligi için saglam deri üzerine konan ve derinin gözeneklerinden emilerek kalbe fayda veren ilâç, saglam deri üzerine konuldugu için orucu bozmaz.
20- Kadinlarin ve erkeklerin ilâç olarak fitil kullanmalari orucu bozar. Fakat guslü gerektirmez.
Orucu bozmayan seyler
Soru: Orucu bozmayan seyler nelerdir?
Cevap: Bir ibâdeti yaparken, o ibâdetin farzlarini, vâciblerini, sünnetlerini, mekrûhlarini ve müfsitlerini ya'nî bozan seyleri de bilmek lâzimdir. Bunlar bilinmezse, yapilan ibâdet sihhatli olmaz. Hattâ öyle olur ki, ibâdet yaptigimizi zannettigimiz hâlde, o ibâdet bozulmus, ibâdet olmaktan çikmis olabilir.
Meselâ, orucun farzlarindan birisi, orucun baslayis vaktinden bitis zamanina kadar, orucu bozan seylerden sakinmaktir. Bunun için orucun farzlarini, mekrûhlarini ve müfsitlerini, ya'nî orucu bozan hâlleri ve bozmayan seyleri iyi bilmek lâzimdir.
Orucu bozmayan seylerden ba'zilari:
1- Oruçlu oldugunu unutarak yiyip içmek.
2- Ihtilâm olmak.
3- Tentürdiyot ve yas sürünmek ve sürme çekmek. (Bunlarin rengi, kokusu tükürükte, idrarda belli olsa bile orucu bozmaz.)
4- Giybet etmek. (Giybet orucu bozmaz ise de, harâmdir orucun sevâbini azaltir.)
5- Istemiyerek agiz dolusu kusmak.
6- Isteyerek, zorlayarak, biraz kusmak.
7- Kulagina su kaçmak.
8- Agzina, burnuna, bogazina toz, duman ve sinek kaçmak.
9- Oksijen gazi tüpü ile sun'î hava verilmek. (Gazin içine ilâç konmus ise bozar.)
Keffâret, Ramazan ayinin hürmet perdesini yirtmanin, ya'nî Ramazan orucunu bile bile bozmanin cezâsidir. Oruç keffâreti için ard arda altmis gün oruç tutmak lâzimdIr. Ramazan günü özürsüz, bir orucu bozmanin cezâsi, altmis gün, bir gün kazâsi ile 61 gün oruç tutmaktir.
Bunun için keffârete halk arasinda "61" denmektedir. Keffâret sadece Ramazanda kasten bozulan orucun cezâsidir. Baska oruçlar bozuldugunda keffâret gerekmez.
Birkaç Ramazanda keffâretleri olan veya bir Ramazanda iki gün keffâreti olan kimse, birinci keffâreti yapmamis ise, ikisi için yalniz bir keffâret yapar. Birinci keffâreti yapmis ise, ikinci keffâreti de ayrica yapmasi lâzimdir.
Keffâret orucu, hastalik, yolculuk gibi bir özür ile veya bayram günlerine rastlamak sebebi ile bozulursa veya Ramazana rastlarsa, yeniden altmis gün tutmak lâzim olur. Kadinlar özür sebebiyle bozunca, yeniden baslamaz. Özrü bitince geri kalan günleri tutarak, altmisa tamamlar.
Devamli hasta veya yagli olup altmis gün oruç tutamiyan kimse, bir fakîri, bir günde iki defa doyurmak üzere altmis gün yedirir. Altmis fakîrin her birine 1750 gram bugday veya un, yahut bunlarin kiymeti kadar ekmek, baska mal veya altin, gümüs vermek veya bunlari bir fakîre altmis gün vermek de câiz olur.
Doyurmak için kâgit para da verilir. Oruç tutabilen kimsenin fakîrleri doyurmak sûretiyle keffâretten kurtulmaya çalismasi câiz degildir.