Karanlıktaymışlar. İki embriyo, bir ana rahminde
Her şeyden habersiz bekleşiyorlarmış, sudan bir beşiğin içinde
Sarılıp birbirlerine, karanlıkta uyumuşlar öylece
Haftalar geçmiş, ikizler gelişmiş.
Elleri, ayakları belirginleşmiş
Gözleri cıktıkca meydana, ikisi de çevrede olup biteni fark etmiş
Ne rahat, ne güvenli bir dünyaymış bu
Sıcak, ıslak, sevgi dolu
Öyle güzel bir dünyada yaşıyoruz ki demişler, bize ne mutlu
Gel zaman git zaman, çevreyi keşfe girişmişler.
Bu karanlık dünyayı ve hayatın kaynağını deşmişler.
Onları besleyip büyüten kordonu fark edince O kordonla kendilerini var eden Annelerine şükretmişler.
Sonra başlamış bir var oluş tartışması:
Buraya nereden geldik, biz nasıl olduk diye sormuş ikizler
Annemiz demiş biri, O bizi var etti, bize can verdi.
Ne biliyorsun diye itiraz etmiş öteki, Sen hiç Anneni görmedin ki
Belki de o sadece zihnimizdedir. Anne inancı bizi rahatlattığı için uydurduğumuz bir şeydir.
Süredursun ana rahmindeki tartışma, ikizler büyüyüp gelişmişler.
Rahme sığmaz olup tekmeleşmişler.
Artık parmakları ve kulakları varmış kerataların
Büyüdükçe anlamışlar ki, yolun sonu yakın
Gün gelecek, bu güzelim hayat bitecek;
Karanlık bir yolculuk, onları bir başka diyara çekecek.
- Buradaki hayatımızın sonuna yaklaşıyoruz diye fısıldamış ikizlerden biri efkarla
- Ben gitmek istemiyorum diye diretmiş öteki; doyamadım ki daha hayata
- Ama mukadderat alnına yazılandır; dua et, belki doğumdan sonra hayat vardır.
Sormuş karamsar olan:
- Bir gün bize hayat veren kordon kesilecek. Ondan sonra başımıza neler gelecek?
şiirle cevaplamış iyimser olan:
Birçok giden/ memnun ki yerinden/ çok seneler geçti/ dönen yok seferinden
Ve günlerden bir gün, yer sarsılmış, duvarlar kasılmış.
Dayanılmaz sancılarla ikizler beklenen günün geldigini anlamış.
Buruşuk kollarıyla birbirlerine son kez sarılıp vedalaşmışlar..
Ve
ömrümüz bitti diye çığlık çığlığa ağlamışlar.
Azrail sandıkları bir el kesmiş onları hayata bağlayan kordonu,
Ağlaya ağlaya karanlık bir koridordan öbür hayata çıkmışlar.
(Can Dündar)