bebeklerin sinsi düsmani

Son güncelleme: 31.10.2022 16:50
  • Bebeklerin sinsi düşmanı: Müzik klipleri

    Kısaca "Gelişim bozukluğu" diye tanımlanan ve son yıllarda tüm dünyada tam altı kat arttığı belirlenen otizm, uzmanlarca büyüteç altına alındı. Ve otizmin izini süren tıp dünyası, şaşırtıcı bir bulguya ulaştı. "Klip Sendromu" adı verilen bu sendrom yüzünden tüm bebekler tehdit altında

    Pek çoğumuz minik bebeklerimizi oyalansın diye televizyon karşısına oturtur, hatta televizyona gösterdikleri ilgiyi büyük bir sevinçle karşılarız. Bu arada kendimizce önlemler alır abuk subuk görüntülerle karşı karşıya kalmalarını önlemek için genellikle de müzik kanallarını açarız. Ama anlaşılan o ki; biz bebeğimizin ilgisini müziğe olan kabiliyeti ve yatkınlığıyla özdeşleştirirken, o izlediği her kliple biraz daha içine kapanıyor, biraz daha yaşamdan kopuyor. Minicik beyni, başa çıkamayacağı sınırsız karanlıklara boğuluyor.

    TELEVİZYONDAKİ TEHLİKE

    Marmara Üniversitesi Odyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ferda Aktaş izledikleri müzik klipleri nedeniyle "Otizm" le karşı karşıya kalan bebek sayısının her geçen gün biraz daha arttığına dikkat çekerek, "Aileler çocuklarında konuşma gecikmesi, dalgınlık ve konsantrasyon bozukluğu şikayetleri ile başvuruyor. Bu çocukların ortak özellikleri özellikle 0-2 yaş arasında sürekli müzik klibi seyretmeleri. Hastalık, televizyon kesinlikle yasaklanıp özel eğitim programları uygulanarak, dört yaşına kadar önlem alınırsa önlenebiliyor. Ancak dört yaşından sonra tedavisi mümkün değil" diyor. Kliplerin çocuk beyni üzerinde bu denli zararlı olduğu fikrini ortaya atınca Prof. Dr. Ferda Aktaş da bir hayli tepki görmüş. Ancak uluslararası kongrelerde de sunduğu tebliğlerle sendrom konusunda sadece aileleri değil meslektaşlarını da uyarıyor. Konuşmanın öğrenilmiş bir davranış olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ferda Aktaş, "Aileler nedense konuşmanın otomatik olarak öğrenildiğini zannediyorlar. Doğal ortamda çocukların dudak şekilleri, ses ve cümleler arasında bağlantı kurması gerekli. Ancak televizyon çocukların öğrenmesini engelliyor. Çünkü göz bağlantısı kuramayan çocuklar dudak hareketleri ile sesi birleştiremiyor. Televizyon sesi yüksek olan bir ortamda da çocuklar anne ve babalarının sesi yerine televizyon sesini algılar bu da onların beyin yapısının karışmasına neden olur. Çünkü dudak şekilleriyle çıkan ses arasında bağlantı kuramazlar" diye konuşuyor.

    YOKSA DUYMUYOR MU?

    "Klip sendromu" teşhisi konulan hastalardan biri henüz yirmi dört aylık olan minik Berkan. Geçtiğimiz aya kadar ailesi Berkan'ın ağzından anlamlı tek bir cümle dahi duyamamış. Berkan kendi adına bile tepki vermiyormuş. Anne Meltem Kadıoğlu, "Önce işitme problemi olduğunu düşünüyorduk. Ancak televizyonda müzik klipleri olduğu zaman kendisini olduğu gibi o yöne sabitliyordu. Nerede olursa olsun televizyona yönelip sanki büyülenmiş gibi duruyordu. Çalıştığımız için bakıcı ile kalıyordu. Bakıcısı onu oyalamak için bütün gün klip seyrettiriyordu. Açıkçası ben de bunda bir sakınca görmüyordum çünkü ben de ev işleriyle uğraşırken zaman zaman aynı şeyi yapıyordum" diyor.

    İLK SORUNUN YANITI EVET

    Trabzon'da yaşayan Kadıoğlu Ailesi oğullarının bir türlü konuşmadığını fark edince soluğu İstanbul'da, Marmara Üniversitesi Hastanesi'nde almış. "Şikayetimizi söyler söylemez Berkan'ın çok klip izleyip izlemediğini sordular" diyor Meltem Kadıoğlu. Genç kadından aldıkları, "Evet" yanıtının ardından ayrıntılı bir incelemeye girişen doktorlar sonunda teşhisi koymuşlar. "Klip Sendromu"

    Teşhisin ardından evde televizyon açmadıklarını ve Bertan'la sürekli onun anlayabileceği şekilde konuşmaya çalıştıklarını anlatan Kadıoğlu, "Ona dokunmamıza, öpmemize bile izin vermezdi. Bir ayda çok şey değişti. İsmini öğrendi. Televizyon kapalı olduğu için ara sıra huzursuzlanıyor ama hemen dikkatini başka şeylere yöneltmeye çalışıyoruz" diye anlatıyor zorlu tedavi sürecini.

    "BANA İNANMIYORLAR"

    Rüzgar'da aynı sendromun kurbanı. Ailesi Rüzgar üç yaşındayken, yani beş yıl önce fark etmiş oğullarındaki garipliği. Teşhis konulduktan sonra da iki yıl boyunca evlerine hiç televizyon sokmamışlar. Anne Siral Demiral, "Aynen bir bağımlıya zararlı bir maddeyi bıraktırır gibi davrandık" diyor. Çocuklarının rehabilitasyon döneminde bir kreş bulamamaktan o kadar bunalmışlar ki, otistik çocuklar için bir kreş açmışlar. Bu arada aile içi bir sarsıntı da atlatmışlar. Eşi Haluk Göçener'le o günlerde boşanmış. Ama Rüzgar'ın eğitimi için birarada olmayı başarmışlar.

    Rüzgar şimdi sekiz yaşında. Aldığı eğitimin ardından iç dünyasındaki karanlığı aşmış hiperaktif bir yapıya bürünmüş. Ancak ara sıra öfke nöbetlerine kapılıyor, bazen saldırganlaşıyor. Hâlâ okula gidemiyor, okuma yazmayı özel eğitimle öğreniyor. Siral Demiral, "Bütün yakınlarıma söylüyorum. Çocuklarına klip seyrettirmemeleri konusunda uyarıyorum ancak çoğu zaman bana inanmıyorlar" diye yakınıyor.

    NİNNİYİ KENDİN SÖYLE

    Doktorlara göre, teşhis konulan çocukları hastalığın etkisinden kurtarmak için yoğun çaba gerekiyor. Çünkü etkilenen beyinlerde hastalık çoğu zaman yerleşiyor. Doktorlar bu hastalığın teşhisini koyduktan hemen sonra televizyonu kesinlikle yasaklıyorlar. Çocuğun uyurken bile müzik dinlemesini istemiyorlar. Ailelere mümkün olduğu kadar çocukla, onun anlayabileceği ses tonu ile konuşmalarını tavsiye ediyorlar. Bu arada çocuklarla şefkat yüklü fiziksel temas da önemli. En önemli şeylerden biri de minik bebeklere ninni söylemek. Uzmanlar, "Radyoda ya da teypte çalmayın siz söyleyin" diyorlar.

    Onlar zamanında fark etti

    Siral Demiral ve Haluk Göçener oğulları Rüzgar'daki belirtileri erken fark etmiş. Şimdi tüm ebeveynlere uyarıp. "Hastalığın belirtilerini gözardı etmeyin" diyorlar. İşte adım adım otizme giden süreç;

    "Kendi dünyasındadır. Kendisi ilişki başlatmaz. İstediği şeylere ulaşmak için ilişkiye girer, insanları obje olarak gösterir, parmağı ile işaret edemez. Göz teması kuramaz, yüz ifadesi ciddidir. Donuk ya da hüzünlü bakar. Jest vemimikleri kullanarak sevimli olmaya çalışmaz. Bay bay yapmaz. Oyuncağını vermez. Yaşıtlarından uzak durur. Öpmek ve öpülmekten hoşlanmaz"

    Kliplere uyarı konulsun

    Marmara Üniversitesi Odyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ferda Aktaş klip sendromu nedeniyle RTÜK'e başvurdu ve klip gösterimlerinde, "0 ­2 yaş arasındaki çocukların izlemesi sakıncalıdır" uyarısının yer almasını istedi. Aktaş'ın verdiği bilgiye göre bebeklerin davranışlarının dikkatli izlenmesi hastalığın tanımını kolaylaştırıyor. Ve Aktaş klip sendromunun belirtilerini şöyle sıralıyor;
    * Oyuncaklarla konuşur gibi sesler çıkarmaz (7 ay)
    * Anlamlı isimlendirmeleri yoktur (10 ay)
    * "Annene götür" gibi basit emirleri anlayıp yerine getirmez (18 ay)
    * Üç kelimeli cümle kuramaz (2 yaş)
    * Karşısındakilerle isim ve cinsiyet tayin ederek konuşmaz (3 yaş)
    * Jest ve mimiklerini kullanmaz.
    * Evet, hayır, nasıl kelimelerini kullanamaz, zamir seçimi bozuktur
    * Monoton, duyduğunu tekrarlayarak (anında ya da bir zaman sonra konuşur)
    * Kendine özel kelimeleri ya da konuşma tarzı (son heceleri söylememe gibi) vardır.
    * Oyuncaklar ve objelerle ağzına alarak, elinde oynayarak, yere düşürerek ya da bir yere vurarak ilgilenir.
    * Dönen eşyaları, çamaşır makinesini seyreder.
    * Elinde ip veya benzeri bir şeyi sürekli sallayabilir.
    * Kağıtlara, gazetelere, kitaplara özel bir ilgisi vardır, düzgün tutar.

    ERKEN TEŞHİS ÇOK ÖNEMLİ

    Prof. Dr. Ferda Aktaş, klip sendromu ile karşı karşıya kalan çocuklarda dört yaşından sonra tedavinin mümkün olmadığını söylüyor.

    Klip izlerken adeta büyüleniyorlar

    Bol hareket içeren müzik kliplerinin dünyayı yeni yeni tanımaya çalışan minik gözler tarafından sürekli izlenmesi ,beyinlerinde kimi zaman tedavisi mümkün olmayan hasarlara neden oluyor. "Klip sendromu" bulgularını taşıyan çocukların geçmiş hikayeleri "sürekli müzik klibi izlenmesi"ni içeriyor. Tv'de ardı ardına yayına sokulan klipleri izleyen çocuklar çevresiyle ilişkisini kesiyor, aile içi iletişimini en aza indirgiyor Berkan'da bu sendromun tipik örneklerinden biri.

    * Kaynak: Sabah
#07.01.2005 14:22 1 0 0
  • bilgiler için teşekkürler...
#07.01.2005 19:42 0 0 0
  • TESEKKURLER PAYLAŞIM ICIN
#07.01.2005 19:48 0 0 0
  • Klawyenden çıkan değerli yazılar için teşşekürler
    :razi:
#07.01.2005 19:48 0 0 0
  • bilgiler için saol
    ellerine sağlık
#08.01.2005 21:58 0 0 0
  • bu tür konular çok önemli ama pek çok anne baba dikkat etmiyor. uyarıların artırılması gerekiyor. yazı için çok teşekkürler
#10.03.2005 12:56 0 0 0
  • Gerçekten yazmış olduğunuz bu yazıya sonuna kadar onaylıyorum ve size katılıyorum.

    Bebekler ile ilgili yazmış oldugunuz bu yazı için size teşekkür ediyorum.
#11.03.2005 07:52 0 0 0
  • bilgileriniz için.........
#11.03.2005 09:39 0 0 0
  • tesekkürler
#12.03.2005 18:31 0 0 0
  • bence de daha dikkatli olunmali...mlsf kolaya kacildigindan, bebekler/cocuklar tv karsisinda uslu uslu oturduklarindan, anne/baba koyuyor cocugu tv karsisina, kendisini yapilmasi gereken ise veriyor...Dünya'ya bir cocuk getiriyorsan, onun sorumlugunu yeterince üstlenip, her seyin kolayina kacmamalisin...
#12.03.2005 21:39 0 0 0
  • Belki bu haberden sonra bazilari utanirda artik tv lerdeki programlara daha cok dikkat ederler ama sanmiyorum cünkü para getiriyor bunlar bir klip icin verilen masraf acaba kac para bilen varmi?
#13.03.2005 21:44 0 0 0
  • yazında yerden göğe kadar hakkın var.ilk başlarda kzımın birşeylere ilgi duyması,kendi kendine oyalanması çok hoşumuza gitmişti,bu arada bizde rahat bir nefes alıyorduk,kısaca rahat ediyorduk.fakat zaman içinde benim bile tahammül etmekte zorlandığım klipleri kızıma izlettirmemin ne kadar sinir bozucu olduğunu farkına vardım.zira bu kliplerden yetişkin olarak ben bir ders çıkaramazken küçücük bir beynin böyle şeylerle dolmaması için kızımla beraberken televizyonu kapatmaya başladık.kızım artık oyuncakları ile daha çok ilgilenmeye,daha çok kelime kullanmaya başladı,daha çok sorular sormaya başladı,biryerde televizyonu aramaz oldu.fakat televizyondada izlettirilebilecek güzel programlar var.aslında çocukların en güzel ortamı sokakta arkadaşları ile beraber olması.yani eskiden bizlerin büyüdüğü gibi,ama o güzel günlerde çok eskilerde kaldı.
#19.03.2005 00:43 0 0 0
  • Haliyle bir cocuk da tv izlemeli, ama senin de dedigin gibi uygun programlar olmali, egitici olmali...cocugun zamanini bos bos tv karsisinda gecirmesine izin vermketense, bizlerde biraz üzerimizden üsengecligimizi, aliskanliklarimizi atip, cocugumuzla farkli seyler kesfetmeliyiz...cocuk zamanini degerlendirebilmeli...spor yapsin, kitap okusun, müzikle ilgilensin, gezip görsün, eglensin vs...yeri gelince, baskalarina, belirli kurumlara, tv'ye kiziyoruz, cocuklarimiz bizim gelecegimiz diyoruz ama biz gelecegimiz icin yeterince caba gösteriyor muyuz
#26.03.2005 22:31 0 0 0
  • Tesekkurler.
#27.03.2005 00:42 0 0 0
  • Paylaşım için Teşekkürler Ellerine Sağlık Emeğinize Sağlık
#31.10.2022 16:50 0 0 0