Otto von Bismarck

Son güncelleme: 25.08.2009 16:56
  • Görevi: Almanya Şansölyesi

    Görev Süresi: 1871/1867-1890 Halefi: Count Leo von Caprivi
    Doğum Tarihi: 1 Nisan 1815 Ölüm Tarihi: 30 Temmuz 1898


    Özgeçmişi

    Unvanları Bismarck-Schönhausen Kontu ve Lauenburg Dükü olan Otto von Bismarck1815-1898), 19. yüzyılda gevşek bir konfederasyon olan Almanya'nın güçlü bir imparatorluğa dönüşmesinde en önemli rolü oynayan ve ilk şansölyesi (başbakan) Alman devlet adamıdır. Yeni Almanya'yı "kan ve demir"le kuracağını söylediği için kendisine "Demir Şansölye" (başbakan) adı verilmiştir. (
    Tam adı Otto Eduard Leopold von Bismarck-Schönhausen olan Bismrack, 1 Nisan 1815'te Prusya'da bir Junker'in (büyük toprak sahibi aristokrat) oğlu olarak dünyaya gelen Bismarck, Göttingen ve Berlin üniversitelerinde hukuk okudu. 1847'de Federal Meclis (parlamento) üyeliğine seçildi. Bismarck, eski yönetim biçimini korumaktan yana olduğu için Almanya'yı sarsan 1848 Devrimi'ni askeri güç kullanılarak bastırılmasını savundu. 1859'da Rusya, 1862'de de Fransa büyükelçiliğine getirildi.

    Siyasi Kariyeri

    Ocak 1861 tarihinde tahta çıkan Prusya kralı I. Wilhelm'in askeri harcamaların artırılması yönündeki çabaları, Prusya parlamentosundaki liberaller tarafından engellenmiştir. Bunun üzerine I. Wilhelm, muhafazakarların da desteklediği Bismarck'ı başbakan atamıştır. 22 Eylül 1862 tarihinde göreve başlayan Bismarck, meclisteki ilk konuşmasında, büyük sorunların "kan ve demirle" çözülebileceğini belirtmiştir. İzleyeceği politika da hep bu temele dayanacaktır.
    Bismarck ilk işi olarak meclisi dağıttı ve kralın otoritesinin üstünde bir güç tanımadığını açıkladı.
    1863 yılında Polonya'da çıkan bir ayaklanmada Rusya'yı destekleyen Bismarck, bu ülkeyle ilişkilerde bir yumuşama sağladı. Ardından Fransa ile bir ticaret antlaşması imzaladı. Bu antlaşma, Prusya'nın denetimindeki ve diğer Alman prensliklerinin de katılmış olduğu gümrük birliği için de geçerli bir antlaşmadır, dolayısıyla Avusturya antlaşmanın dışında tutulmuş oldu.
    Almanya'nın ulusal birliğini kurmak için yola çıkan Bismarck, Avusturya'yı da yanına alarak 1864'te Danimarka'ya savaş açtı. Schleswig ve Holstein düklüklerini -ki nüfuslarının büyük çoğunluğu Alman asıllıdır- Danimarka krallığından kopardı. Bu iki düklükten Schleswig, Prusya, Holstein de Avusturya tarafından ilhak edildi.
    Ertesi yıl, 1865'de, Holstein'i işgal eden Bismarck, Alman Konfederasyonu'nun sona erdiğini ilan ederek Prusya ordularını Bohemya'ya sürdü. Sadowa'da Avusturya ordusu yenilgiye uğramıştır. Savaşın ardından yapılan antlaşmayla Avusturya, Prusya'nın önderlik ettiği Kuzey Alman Konfederasyonu'ndan çıkarıldı.
    Bu çatışmalar sırasında Prusya'ya cephe alan Alman prensliklerinin üzerine giden Bismarck, bu prensliklerin topraklarını ilhak etti. Bütün bu gelişmelerin sonucunda Orta Avrupa'da "Alman birliği", bir federasyon çatısı altında oluşturulmasının ilk atılımlarıdır.
    Hemen ardından halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşan bir parlamento, Reichstag, ve Alman Federasyonu'nu oluşturan devletlerin atadıkları temsilcilerden oluşan Federal Konsey, Bundesrat kuruldu.
    Bismarck, güneydeki Alman devletlerini de Prusya'nın denetimi altına almak istiyordu. Ama bunu sağlamak için Fransa'yla bir çatışma nedeni gerekiyordu. 1870'te, Fransa, Kral Wilhelm'den İspanya tahtı üzerindeki haklarından vazgeçmesini, İspanya tahtına Prusya Hohenzollern hanedanından Leopold'ün getirilmesini istemesi, Bismarck'a aradığı fırsatı sağladı. Kral Wilhelm'in buna karşı çıkmasının ardından Fransa ve Almanya çatışma ortamına sürüklendi. Fransa yenildi ve topraklarının bir bölümünü de yitirdikten sonra savaş tazminatı ödemek zorunda kaldı. Bismarck bu savaşta henüz Alman birliğine katılmamış olan güneydeki Alman devletlerini de safına çekmeyi başarmıştır.
    Bismarck, Prusya egemenliğinde güçlü bir Almanya kurma düşünü gerçeğe dönüştürdü ve Wilhelm, 1871'de Alman imparatoru olarak taç giydi. 21 Mart 1871 tarihinde Prens unvanı alan Bismarck, şansölye olarak atanmıştır.
    Bismarck'ın içerdeki uygulama ve düzenlemeleri, ortak bir para biriminin belirlenmesi, bir merkez bankasının kurulması ve ticaret kanunu, medeni kanun gibi temel yasal düzenlemelerle başlamıştı.
    Amacına ulaşmış olan Bismarck, yeni Almanya'yı güçlendirmek ve zenginleştirmek için barış yanlısı bir siyaset izlemeye başladı. Almanya, Avusturya ve Rusya arasında Üç İmparator Birliği diye bilinen antlaşmayla hem Avusturya ve Rusya arasında barışı korumaya, hem de Fransa'yı Almanya'ya saldırmaktan caydırmaya çalıştı.
    Mart 1878 de Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya arasındaki barış görüşmelerin çıkmaza girmesi üzerine arabuluculuk görevi üstlenen Bismarck, Berlin Kongresinin toplanmasını sağlamış ve bu kongreye başkanlık etmiştir.
    Kendisi de bir Junker (büyük toprak sahibi aristokrat) olan Bismarck, iç politikada giderek tutucu bir çizgiye yönelmekteydi. Ağırlıklı olarak askeri harcamaların getirdiği bütçe açıklarını giderebilmek için ek vergiler koymak istemesine karşı çıkan parlamentoyu, I. Wilhelm'e yönelik bir suikast girişimini bahane ederek fesh etmiştir.
    1870-1900 yılları arasında, nedenleri halen tartışmalı olan genel ekonomik durgunlukla mücadele için gümrük duvarlarını yükseltmiştir. Dış ticarette izlediği bu korumacı politika, büyük toprak sahipleri kadar sanayicilerin de desteğini kazanmasına yol açmıştır.
    Dış politikada karmaşık bir ağ oluşturan antlaşmalar ve ittifaklar yoluyla uzlaşmacı bir tutum izleyen Bismarck, iç politikada tam tersi bir tutum sürdürmüştür. 1890'lı yıllarda ortaya koyduğu korumacı dış ticaret politikası, baştan beri kendisini destekleyen Liberal Parti'nin taban kaybetmesine yol açmıştır. Öte yandan Bismarck, Avrupa'da ilk olarak işçi kesimini kapsayan emeklilik sistemi, sağlık ve kaza sigortalarını da düzenlemiş, Sosyal Demokrat'ların tabanını zayıflatmıştır.
    1882'de de Prusya'yı, Avusturya ve İtalya ile Üçlü İttifak'ta birleştirdi.
    1884 yılına kadar Almanya'nın sömürgeleri olması gereği üzerinde hiç durmayan Bismarck, Güneybatı Afrika, Doğu Afrika, Kamerun, kısmen Yeni Gine üzerinde sömürge hakimiyeti kurmuştur. Bu girişimler, Almanya'nın tek büyük ithalat-ihracat limanı olan Hamburg'lu büyük ticari kesimin desteğini sağlamaktır. Öte yandan kara Avrupa'sı dışında çıkar alanlarının olması, İngiltere'ye karşı Fransa ile ittifak kurabilmek için dayanak oluşturmakta, bu girişime bir inandırıcılık kazandırmaktadır.
    1888 yılının Mart ayında I. Wilhelm ölünce yerine III. Friedrich imparator tacını giymiştir. Haziran ayında III. Friedrich ölünce yerine II. Wilhelm imparator oldu.
    1890 yılında antisosyalist yasaların sürelerinin uzatılması konusunda meclis tıkanınca seçimlere gidilmiştir. Seçimler, Bismarck'ı destekleyen, -başta Liberal Parti olmak üzere- yenilgisiyle sonuçlanmıştır. Bismarck'ın politikalarına karşı olan Sosyal Demokrat, İlerici ve Katolik Merkez Partileri ise seçimlerden güçlenerek çıkmışlardır. Bismarck, II. Wilhelm'e, bir askeri darbeyle parlamenter sistemin ortadan kaldırılması ardından parlamentonun yetkilerini kısıtlayan bir anaysa yapılmasını, bundan sonra parlamenter rejime dönülmesi için baskı yapmıştır. II. Wilhelm bu baskıya karşı çıkınca bakanları topluca istifaya çağırmıştır. Ancak, dışişleri bakanı olan oğlu dışında hiçbir bakan buna taraftar olmamıştır. Tüm desteğini yitiren Bismarck, Bismarck görevinden ayrıldı. Friedrichsruh'taki malikânesine çekildi ve 30 Temmuz 1898'de öldü.
#23.09.2008 19:51 0 0 0
  • alman prensi bismark



    Bediüzzaman Hazretlerine, Osmanlı Devleti'nin akıbeti sorulduğunda; bir Avrupa devletine hamile olduğunu ve doğuracağını beyan etmişti. Diğer yandan, Avrupa'nın da İslami bir devlet doğuracağını yıllar öncesinden beyan etmişti. Avrupa'da muazzam inkılapların olacağını ve oralarda İslam güneşinin parlayacağına dair çeşitli deliller göstermiştir. "... Amerika ve Avrupa'nın zeka tarlaları Mister Carlyle ve Bismarck gibi böyle dahî muhakkikleri mahsulat vermesine istinaden, ben de bütün kanaatimle derim ki: Avrupa ve Amerika İslamiyetle hamiledir; günün birinde bir İslamî devlet doğuracak..." (Tarihçe-i Hayat s. 82).

    Bediüzzaman Hazretleri Risale-i Nur'da Bismarck' ın "on dokuzuncu asrın en akıllı ve en büyük bir filozofu ve siyasetin ve içtimaiyat-ı beşeriyenin en mühim bir şahsiyeti" olduğundan bahsederek İslamiyet hakkındaki müjdelerle süslü ifadelerine yer vermektedir: "Başka kitaplar, hiçbir cihette Kur'ân'a yetişemez. Hakiki söz odur, onu dinlemeliyiz" (Emirdağ Lahikası, s. 234)

    Bismarck'ın İfadeleri

    Alman devlet adamı ve şansölyesi, Alman ulusal birliğinin kurulmasında, belki de en önemli rolü oynamış kişi olan Prens Bismarck'ın Hz. Muhammed ve Kur'an'ı Kerim ile ilgili sözleri, hakikatlere hayranlığının güzel ifadesidir (İşaratü'l-İcaz, s. 262):

    "Sana Muâsır Bir Vücud Olamadığımdan Müteessirim Ey Muhammed! (a.s.m)

    Muhtelif devirlerde, beşeriyeti idâre etmek için taraf-u Lâhûtîden geldiği iddiâ olunan bütün münzel semâvî kitapları tam ve etrâfıyla tetkik ettimse de, tahrif olundukları için, hiçbirisinde aradığım hikmet ve tam isâbeti göremedim. Bu kanunlar değil bir cemiyet, bir hâne halkının saadetini bile temin edecek mâhiyetten pek uzaktır. Lâkin, Muhammedîlerin Kur'ân'ı bu kayıttan âzâdedir. Ben Kur'ân'ı her cihetten tetkik ettim, her kelimesinde büyük hikmetler gördüm. Muhammedîlerin düşmanları, "Bu kitap Muhammed'in (a.s.m.) zâde-i tâbı" olduğunu iddiâ ediyorlarsa da, en mükemmel, hattâ en mütekâmil bir dimağdan, böyle hârikanın zuhûrunu iddiâ etmek, hakîkatlere göz kapayarak, kin ve garaza âlet olmak mânâsını ifade eder ki, bu da ilim ve hikmetle kabil-i telif değildir. Ben, şunu iddiâ ediyorum ki:

    Muhammed (a.s.m.) mümtâz bir kuvvettir. Destgâh-ı Kudretin böyle ikinci bir vücûdu imkân sahasına getirmesi ihtimâlden uzaktır.

    Sana muâsır bir vücud olamadığımdan dolayı müteessirim ey Muhammed (a.s.m.)! Muallimi ve nâşiri olduğun bu kitap senin değildir. O Lâhûtîdir. Bu kitabın Lâhûtî olduğunu inkâr etmek, mevzû ilimlerin butlânını ileri sürmek kadar gülünçtür. Bunun için, beşeriyet senin gibi mümtaz bir kudreti bir defa görmüş, bundan sonra göremeyecektir."

    Prens Otto Von Bismarck

    Bismarck, ordudan ayrılıp toprakla uğraşan Prusyalı eski bir subayın oğlu olarak dünyaya geldi (1815). Altı-oniki yaş arasını sıkı bir eğitim ve disiplinin uygulandığı yatılı okulda geçirdi. 1835 yılında hukuk eğitimini tamamladı. 1839 yılında annesinin ölümü üzerine Pomeranya'ya yerleşti. 1847 yılında Prusya eyalet meclisine seçildi. Daha sonra Frankfurt diyet meclisinde Prusya'yı temsil etti. Bir ara Petersburg ve Paris'te büyükelçilik yaptı.

    Berlin'e geri çağrıldıktan sonra devlet bakanı, ardından başbakan oldu. Dışişleri bakanlığını da beraber yürüttü. Alman imparatoru I. Wilhem ile uyumlu çalışarak çok sayıda reform yaptı. Prusya ordusunu çok güçlü hale getirdi. İmparator ile başlayan etkili işbirliği yirmi altı yıl sürdü (1862-1888). Alman birliğinin kurulmasındaki en büyük rolü Otto von Bismarck üstlenmiştir. Önce Avusturya'yı sonra da Fransa'yı yenen Prusya orduları, Paris'e girdikten sonra Almanya'nın İmparatorluk olduğu ilân edilmiş ve Versailles Sarayı'nda düzenlenen bir törenle Wilhelm, "Kayzerlik tacı"nı giymiştir.

    Alman siyasî tarihi 1803'den beri bu devletin daima genişlemeye çalıştığını göstermekle beraber, Bismarck devri büyük Alman Birliğinin güçlü temeller üzerine kurulduğu dönemdir. Bismarck'ın yönetimden ayrılmasından sonra, ırkçılık kendini göstermeye başladı. Bismarck dönemi milletlerarası dengelerin çok titiz bir şekilde göz önüne alınmasına rağmen, ondan sonra yayılmacılık siyasetinin izlenmesi, Almanya'ya pahalıya mal oldu ve bu süreç Birinci Dünya Savaşı ile son buldu.

    Alman Birliği ve Bismarck

    XIX. yüzyılın ikinci yarısına kadar bugünkü Almanya sınırlarında onlarca bağımsız prenslik yer alıyordu. Bu prensliklerin sayıları Viyana Kongresi'nden sonra azaltılmıştı ve bir Germen Konfederasyonu kurulmuştu. Bugün Almanya'nın doğusu ve Polonya toprakları üzerinde kurulu olan Prusya güçlenerek bu prenslikleri birleştirip Almanya Ulusal Birliği'ni oluşturmaya çalışıyordu. Bu yolda Prusya'nın en önemli rakibi Avusturya'ydı. Prusya'nın Alman Ulusal Birliği'ni kurabilmesi için Danimarka ve Fransa ile de savaşması gerekliydi. 1867 yılında iki Alman dükalığı olan Schlezwig ve Hollestein'i ele geçirmek amacıyla German Konfederasyonu adına Prusya ve Avusturya Danimarka'ya savaş açtı. Savaştan sonra bu iki dükalığın yönetimi konusunda Prusya ve Avusturya arasında anlaşmazlık çıktı. Prusya Başbakanı Bismarck, Fransa ve Rusya'nın tarafsızlığını sağladıktan sonra Avusturya'ya savaş açtı ve 1866'da bu ülkeyi Sadowa'da yenilgiye uğrattı. Bundan sonra 1867'de Prusya'nın denetiminde Kuzey Germen Konfederasyonu kuruldu. Bismarck, Avusturya'dan sonra Fransa'nın da gücünü kırmak istiyordu. Be sefer Avusturya ve Rusya'nın tarafsızlığını sağladıktan sonra Fransa'ya savaş açtı.

    1870'te Sedan Savaşı'nda yenilen Fransa'nın böylece Katolik Alman prenslikleri üzerindeki denetimi kırılmış oldu. Prusya 1871 Frankfurt Barışı ile Alsace-Lorraine'i de ilhak etti. Bundan sonra Mein akarsuyunun güneyindeki Katolik Alman devletçikleri Prusya'ya katıldılar ve böylece Alman Ulusal Birliği kurulmuş oldu. Prusya Kralı Alman İmparatoru, Bismarck da Alman Şansölyesi ünvanını aldılar.

    1.Wilhelm'in ölümü, yeni imparatorun farklı bir siyaset takip etmesi, Bismarck'ın da başbakanlıktan ayrılmasıyla Avrupa tarihinde çok önemli bir dönem sona erdi.
#25.08.2009 16:56 0 0 0