Hz. MUHAMMED (SAV)in Nüktelerinden...

Son güncelleme: 21.05.2007 12:31
  • Selamun aleykum arkadaşlar,

    Yüce peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V)in yaptığı nüktelerden bazılarını burada yayınlıyorum...

    "Evet, ben de şaka yaparım, fakat şaka yaparken bile sadece hakikati söylerim." (SallAllahu Aleyhi WeSellem)

    Umarım hoşlanırsınız...

    ( www.MUHAMMEDMUSTAFA.net sitesinden alıntıdır.)


    Sehl b. Sadın (r.a.) anlattığına göre:

    Allah Resulü (a.s.) bir gün kızı Fatımanın evine geldi. Aliyi evde bulamadı.

    -"Amcanın oğlu nerde?" diye sordu.

    Fatıma:

    -"Aramızda bir şey geçti, beni kızdırdı. Bu yüzden gündüz uykusunu yanımda uyumadı; çıkıp gitti" dedi. Allah Resulü bir adama.

    -"Bak, o nerede?" buyurdu. O zat (gidip) geldi ve:

    -Ey Allahın Resulü! O mescitte uyuyor dedi. Bunun üzerine Allah Resulü mescide Alinin yanına geldi. Ali uzanmış, ridası bir yanından sıyrılmış, vücudu toprağa bulanmıştı! Allah Resulü:

    -"Ebu Turab (Toprağın Babası)! Kalk, Ebu Turab! Kalk" diye diye bedeninden toprağı silkmeğe başladı.

    Sahih-i Müslimdeki hadis numarası [Sadece Arapça]: 4426


    ResulAllahın (a.s.m.), Zâhir isimli bir sahabesi vardı. Zahir, çölde yaşardı. Ara sıra Allah Resûlüne, çöl çiçek ve meyvelerinden hediyeler getirir, Peygamberimiz de onu çölde lazım olabilecek hediyelerle sevindirirlerdi. Efendimizin şakalaştığı sahabelerden biri de Zâhir idi. Onun için Peygamberimiz:

    "Zâhir, bizim çölümüz, biz de onun şehriyiz," buyururlardı. Ticaretle uğraşan Zâhir, yine bir gün bir şeyler satmak amacıyla şehre gelmişti. Resûlüllah Efendimiz, o görmeden arkasından gelip, kollarından tuttuktan sonra gözlerini kapadılar.Zâhir, telaşlı bir şekilde:

    "Kimsin? Beni bırak," diyerek geri döndü. Peygamberimiz olduğunu görünce de sevindi ve başını, Resûlullahın şefkatli sinesine koydu.

    Allah Resûlü şakalarına şu soruyla devam ettiler:

    "Bu köleyi kim satın alır?"

    Bu soruya Zâhir:

    "Pek alıcı bulamazsınız, benim ne değerim olabilir ki ?" diye cevap verince, Peygamberimiz şöyle buyurdular:

    "Sen görünüşte belki öylesin, fakat Allah katında değeri yüksek, pahası ağır bir kölesin."


    Hz. Hasan rivayet ediyor:

    Bir Gün Resûlallâha yaşlı bir kadın geldi ve:

    "Ya resulAllah, beni cennete koyması için Allaha dua et" dedi. Peygamberimiz de :

    "Ey falanın annesi, yaşlı kadınlar Cennete girmeyecek" buyurunca kadın ağlayarak oradan ayrıldı. Resulullah (a.s.m.) sözündeki inceliği şu açıklamasıyla daha da anlaşılır yaptılar:

    "Ona haber verin, yaşlı kadınlar böyle yaşlı olarak Cennete girmeyecek, genç olarak otuz üç yaşında girecekler"


    Peygamberimizin dadısı ve Zeyd bin Hârisenin hanımı Ümm-ü Eymen , Efendimize gelerek:

    "Ya resûlAllah, kocam sizi davet ediyor." dedi. Peygamberimiz:

    "Kocanız iki gözünde de beyazlık olan adam mı?" diye sordular. Kadın:

    "Hayır onun gözünde beyazlık yok" diye cevap verdi.Peygamberimiz tekrar:

    "Hayır,hayır, var" dediklerinde kadın yine:

    "Hayır, yok" diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamberimiz buyurdular ki:

    "Gözünde beyazlık olmayan adam olur mu ?


    Enes bin Mâlik anlatıyor:

    Bir gün bir adam gelip Resulullahtan devesine bindirmesini istedi.

    Resulullah ise:

    "Seni dişi devenin yavrusuna bindireceğim."deyince,

    Adam şaşkınlıkla, "Ya resulullah ben devenin yavrusuna nasıl bineyim?" dedi.

    Peygamberimiz de:

    Bütün develeri dişi deve doğurmamış mıdır? diye karşılık verdi.


    Peygamber Efendimiz (SAV) bir gün hanımlarıyla yolculuk yapıyorlardı.

    Enceşe isimli köle şiirler okuyarak develeri hızlandırınca,

    Resul-i Ekrem (ASM),

    "Enceşe, dikkatli ol! Kristalleri götürüyorsun" diye buyurmuşlardı.


    Hz. Enesin bildirdiğine göre:

    Resul-i Ekrem(a.s.m.) hanımlarıyla şaka yapan erkeklerin en önde gelenlerinden biriydi. Hz.Aişe ile şakalaşmış, hatta koşu müsabakasında bile bulunmuştu.

    Bir yarışta Hz. Aişe onu geçmiş, başka bir zamanda Resul-i Ekrem (a.s.m.) onu geçince gülümseyerek "ödeştik" buyurmuşlardı.


    Günün birinde Peygamberimiz, Hazreti Aişe validemize:

    "Ben senin bana kırgın olup olmadığını anlarım" buyurdular.

    Hazreti Aişe validemiz de: "Bunu nasıl anlarsın?" diye sordu.

    Peygamber Efendimiz SallAllahü Aleyhi ve Sellem de nasıl anladığını şöyle ifade buyurdular: "Kırgın olmadığın zaman, Muhammedin Rabbi hakkı için, kırgın olduğun zaman da, İbrahimin Rabbi hakkı için, dersin."

    Hazreti Aişe validemiz şöyle dediler:

    "Doğru söylüyorsun. Ancak ben senin adını dilimden anmasam da, kalbimden anarım."


    Enes (ra) anlatır: Peygamber Efendimiz (asm) beni, Ey iki kulaklı adam! diye çağırırdı.

    El-Bidâye: 6/46
#25.01.2005 15:43 0 0 0
  • ALLAH RAZI OLSUN
#04.02.2005 23:32 0 0 0
  • allah razi olsun ellerinize salik
#06.02.2005 17:53 0 0 0
  • Tesekkürler arkadasim ellerine saglik
#06.02.2005 17:55 0 0 0
  • ALLAH razı olsun kardeş. İyi çalışma.
#06.02.2005 18:50 0 0 0
  • ellerine sağlık kardeşim, teşekkürler...
    noimage
#06.02.2005 18:56 0 0 0
  • bilgilerin icin sagolasin allah senden razi olsun
#07.03.2005 02:49 0 0 0
  • eline sağlık kardeşim
#07.03.2005 19:44 0 0 0
  • Allah razı olsun
#21.05.2007 12:31 0 0 0