BİLECİK

Son güncelleme: 22.08.2007 21:20
  • BİLECİK


    YÜZÖLÇÜMÜ: 4.307 km²



    NÜFUS: 175.526 (1990)


    İL TRAFİK NO: 11

    İLÇELER: Bilecik (merkez), Bozüyük, Gölpazarı, Osmaneli, Pazaryeri, Söğüt, Yenipazar.

    İLGİ ÇEKİCİ YERLER: Osman Gazi Camisi, Orhan Gazi Camisi ve İmareti, Şeyh Edebali ve Mal Hatun Türbeleri, Köprülü Mehmed Paşa Camisi, Vezirhan olarak da bilinen Köprülü Kervansarayı, Kaplıkaya Mezarları, Kasım Paşa Külliyesi, Rüstem Paşa Camisi, Gülalan Köşkü, Yediler ve Ertuğrul Gazi Orman İçi Dinlenme Yerleri.



    İl Kültür Müdürlüğü
    Tel: (228) 212 14 50 - 212 32 94
    Faks: (228) 212 38 37


    Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Müdürlüğü
    Vilayet Binası - BİLECİK
    Tel: (0 228) 212 10 06
    Faks: (0 228) 361 32 94



    Müze


    Söğüt Müzesi Detaylı Bilgi
    Adres: Ertuğrul Gazi Cad. Söğüt - Bilecik
    Tel: (228) 361 36 94



    Önemli Günler


    Kurtuluş Günleri:

    Bilecik'in Kurtuluşu ve Şeyh Edebali Kültür Şenlikleri
    Bilecik
    6-7 Eylül

    Şenlikler:

    Ertuğrul Gazi'yi Anma Şenlikleri
    Söğüt
    8-10 Eylül

    Önemli Haftalar:

    Ahilik Kültürü Haftası
    Bilecik
    12-18 Ekim
#09.02.2005 17:27 0 0 0
  • Bilecik

    Bilecik

    Böylece Bilecik Kurtuluş Savaşından çok büyük yaralar alarak çıkmış, savaşın getirdiği sosyal ve ekonomik çöküntü nedeniyle Cumhuriyet dönemine çok güçsüz başlamıştır.

    Bilecik Halkı Kurtuluş Savaşına tüm varlığı ile katılmış, gerek milis kuvvetleri ve gerekse düzenli ordularımıza onbinlerce evladını vermiştir. Bilecik, Kurtuluş Savaşından yanmış-yıkılmış, tam bir enkaz halinde çıkmıştır. 1920’lerde 12.000 olduğu tahmin edilen şehir nüfusu, savaştan sonra 4.000’e inmiştir.

    Savaştan önce Bilecik bölgenin en önemli ipek endüstrisi merkeziydi. Şehirde çok sayıda ipekçilik tesisi ve ipek kadife üreten fabrika bulunuyordu. Ancak, Yunanlıların çıkardığı intikam yangınlarında bu fabrika ve tesislerin tümü yandı. Bu arada diğer fabrika ve işyerlerinin de yanmış olması il ekonomisini çökertmiştir.
    noimage
#09.02.2005 18:42 0 0 0
  • Askerliğimin tamamını (20 ay) Bilecik'te geçirdim. Her köşesi hatıramda. Küçük sıcak kanlı insanlarıyla unutamayacagım bir ilimiz. İlk fırsatda yıllar sonra tekrar görmek istedigim BİLECİK ilimizin resimlerini burda görmek için sabırsızlanıyorum
#12.02.2005 18:02 0 0 0
  • bu da bir paylaşım sayılır teşekkürler ali abicim
#13.02.2005 19:12 0 0 0
  • noimage
    noimage

    ŞEYH EDEBALİ TÜRBESİ BİLECİK'TEDİR

    Tarihi kaynaklarda doğum yeri Adana havalısı Konya ve Karaman havalısı olarak belirtilse de menakıb-i Ebu vefa tercemesinde Horasan in Merv şehrinde M,1206 yılında dünyaya geldiği kaydedilmektedir.

    Çocukluğunu Horasan da geçiren Şeyh Edebali gençlik yıllarında Türkmen kafileleri ile birlikte göç ederek Adana bölgesine gelmiş, burdan da Karaman yöresine gelerek yerleşmiştir.

    Karaman bölgesinde bir müddet kalan Şeyh Edebali nin daha sonra tahsil için Şama gittiği, tahsilini tamamladıktan sonra Hac farızasını itfa eylediği,bundan sonrada Eskişehir civarında itburnu köyüne gelip yerleştiği rivayet edilmektedir.

    Aynı tarihlerde söğüt ve havalesinde bir uç beyi olarak görev yapan Ertuğrul Gazi nin zaman zaman kendisiyle sohbet ettiği, diğer ahi şeyhleriyle birlikte buradaki zaviyyesinde halkı aydınlattığı dini nasihatlarda bulunduğu kaydedilmektedir.

    Nesri tarihinde bu husus şöyle anlatılmaktadır;
    Meğer Osman Gazi'nin halkı arasında bir Şeyhi Aziz var idi. Edebali derlerdi. Gayet Sahibi kimselerdendi. Halkın itimadını almış tüm illerde meşhur olmuş idi. Dünyası sonsuzdu. Kendine Derviş yolun tutarlardı. Hatta derviş deyü lakap ederlerdi. Bir zaviye yapıp gelen ve gidene hizmet ederdi. Zaman zaman Oşman Gazi dahi ona misafir olurdu.

    Buraya kadar edindiğimiz bilgiler değerlendirildiğinde Şeyh Edebali, Mevlana Celaleddin-i Rumi (M.1207-1273) ile ayni tarihlerde Konya ve civarında yaşamış olmalarına rağmen bu iki din bilgininin buluştukları, sohbet ettiklerine dair bir bilgi nakledilmemektedir. Halbuki bu iki Hak ve halk aşığının bu denli yakın yörelerde yaşayıpta birbirlerinden haberdar olmamaları düşünülemez. Kanaatimiz odur ki bu iki ışık birbirlerinin ziyasından istifade etmişlerdir,karşılıklı sohbetlerde bulunmuşlardır.

    Hatta tarihi kaynakların belirttiği üzere Hazreti Mevlana büyük sofu Yunus Emre ile görüşmüşse ,zamanın değerli ahi şeyhi Şeyh Edebali ilede mutlaka görüşmüştür. Çünkü her ikisinin e yaşadığı bölge Sakarya boylarıdır.
#15.02.2005 04:00 0 0 0
  • Tarihi kaynakların müştereken belirttiğine göre Eskişehir in itburnu köyünde oturan, zaviyesinde halkı dini yönden aydınlatan Şeyh Edebali nin Malhatun adında bir kızı vardı. Osman Gazi Şeyhin zaviyesinde misafir olduğu günler Malhatun u görüp pederinden istedi ise de, Şeyh Edebali Osman Gazi gibi bir emire kızını vermenin doğru olmayacağını düşünerek reddetmiştir. Aynı tarihlerde Eskişehir beyi olan Nurettin Caca beyde Şeyhin kızını istemiştir.

    Osman Gazi Şeyhin evinde konuk olduğu bir gecede kendisi için hazırlanmış olan odada yatacağı sırada bir kitap görür. Bu kitabin ne olduğunu sorduğunda,hizmetinde olan Edebali nin dervişlerinden Ahi Turgut Kelamullahtirder. Bunun üzerine Osman Gazi Kuran-i Kerim in bulunduğu bir yerde ayak uzatmak Kuran a saygısızlıktır diyerek diz üstü oturur ve geceyi öylece geçirir.Ayni gece Kuran-i Kerim in karşısında diz üstü yan uyur vaziyette bir rüya görür. Rüyada ; Şeyh Edebali nin koynundan çıkan bir dolunay kendi koynuna girer. O anda göbeğinden bir ağaç biter Bu ağacın dalları öyle uzar ki üç kıtaya ulaşır. Bu ağacın gölgesinde bağlar, bahçeler, uzanan yem yeşil ovalar, Tuna, Meriç, Dicle Fırat ve Nil nehirleri akar Osman Gazi rüyasından bir sesle uyanır.

    ---Osman Kuran a gösterdiğin bu hürmetten dolayı mükafatlandıracağız 
    Osman Gazi bu rüyayı Şeyhin zaviyesinde bulunan Ahi Turgut a anlatır. Dervis Turgut da olayı Şeyh Edebali ye nakleder. Görülen bu rüya ve Kuran a gösterilen bu hürmetten dolayı Şeyh Edebali kızı Malhatun u Osman Gazi ye zevce olarak verir, ve evlenirler.
#15.02.2005 04:03 0 0 0
  • Ey Oğul!

    Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..

    Ey Oğul!

    Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize vadedilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz.

    Oğul!

    Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.

    İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir...

    Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.

    Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözüpek) derler.

    En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar.. (Bu nasihat Osmanlıyı 600 sene yaşatmıştır.) İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!..

    Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az!..

    Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez.

    Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın.

    Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın...
#15.02.2005 04:04 0 0 0
  • noimage
#15.02.2005 04:17 0 0 0
  • noimage
#15.02.2005 04:21 0 0 0
  • noimage

    noimage
#15.02.2005 04:23 0 0 0
  • noimage
#15.02.2005 04:24 0 0 0
  • noimage
#15.02.2005 04:25 0 0 0
  • noimage
#15.02.2005 04:26 0 0 0
  • Bilecik yolu üzerinde derin ve panoramik manzaraya sahip cafe'de, gözleme çeşitleri ve ayranıyla ünlü, köy dekorlu restoran uğrak yeriniz olabilir. Mevsim meyve ve sebzelerinin bulunduğu tezgâhlar, yol boyunca sık rastlayacaklarınızdan. Osmaneli pazarı ise cuma günleri kuruluyor. Şelale restoran bir başka alternatif olabilir.

    noimage
#15.02.2005 04:29 0 0 0
  • Yüzölçümü: 4.307 km²

    Nüfus: 175.526 (1990)

    İl Trafik No: 11

    Bilecik ili, Marmara Bölgesi'nin güney doğusunda; Marmara, Karadeniz, İç Anadolu ve Ege Bölgelerinin kesim noktaları üzerinde yer alır. İlin bilinen en eski isimleri arasında Agrilion ve Belekoma vardır. Bilecik, Osmanlı İmparatorluğu' nun doğduğu topraklardadır. Sakarya ırmağının etrafında kurulan ve göletleri ve derelerinin zenginliği ile tanınan yöre antik çağlardan günümüze tarihin izlerini taşır.

    İLÇELER:

    Bilecik ilinin ilçeleri; Bozüyük, Gölpazarı, İnhisar, Osmaneli, Pazaryeri, Söğüt ve Yenipazar'dır.

    Bozüyük: Bozüyük Frigler döneminde oluşmuş bir yerleşim merkezidir. 1908'den sonra Ertuğrul Livası'na bağlanarak Kaza merkezi yapılmıştır. Bozüyük Bilecik'in il olması ile birlikte 1924 yılında ilçe statüsüne kavuşturulmuştur.

    Gölpazarı : Bizanslılar döneminde Harmankaya Tekfurluğu'na bağlı olan Gölpazarı, Osman Gazi tarafından alınmıştır. Gölpazarı kuruluşundan itibaren sıra ile Resulşel, Dönen ve Akçaova (Akçaoba) adlarıyla anılmış, son olarak Gölpazarı adını almıştır.

    İnhisar : İnhisar önceleri Söğüt'e bağlı bir bucak iken mütevazı nüfusuna rağmen coğrafi konumu dikkate alınarak 1991 yılında ilçe yapılmıştır.

    Osmaneli : Osmaneli çok eski bir yerleşim yeridir; Trakyalılar, Romalılar ve Bizans'a ait kalıntılar bunu göstermektedir.

    Pazaryeri :Pazaryeri'nde ilk yerleşim 1273 yılında olmuştur. Pazaryeri'nde hediyelik ve turistik toprak ev eşyası ve ağaç eşya yapımcılığı da sürdürülmektedir.

    Söğüt : Söğüt, Ertuğrul Gazi tarafından bir kuşatma ve mücadele sonucunda 1232 yılında Bizanslılardan alınmıştır. Ertuğrul Gazi Türbesinin de içinde bulunduğu ilçe önemli bir turizm merkezidir.

    Yenipazar : Eski adı Kırka olan Yenipazar, Cumhuriyetten önce Bolu'nun Göynük ilçesine bağlıydı. 1926'da bucak olarak Gölpazarına bağlanmış, 1988'de de ilçe olmuştur.

    MEHTER TAKIMIMIZ
    noimage
#15.02.2005 04:42 0 0 0
  • İnönü, Osmaneli-Bursa-Bandırma demiryolu proje etüt safhası 2000 yılında bitirilecektir. Daha sonra ilimiz Bandırma Limanı'na demiryolu ile bağlanma fırsatını bulacaktır. Bu önemli projenin faaliyete geçmesiyle birlikte Bilecikli sanayici ve işadamları ürün taşımacılığında önemli bir engeli daha aşmış olacaklardır.
    İlimizde toplam 2.308 km. karayolu ağı bulunmaktadır. Bunun 204 km.si asfalt olarak devlet yoludur. Köy yolları ağı ise 1.713 km.dir. Bunun 395 km.si asfalt, 1.087 km.si stabilize 126 km.si tasviye ve 105 km.si de ham yoldur. 650 no'lu devlet karayolu Sakarya-Bilecik hattını Bozüyük'te 80 no'lu Ankara-Bursa Karayoluna bağlamaktadır. Diğer yandan ilimiz İstanbul-Ankara demiryolunun İstanbul yönünden 233., Ankara yönünden ise 345. km.sindedir. İlimiz sınırları içerisindeki demiryolu uzunluğu 90 kilometredir.

    BAZI İLLERİN BİLECİK'E UZAKLIKLARI
    Eskişehir 80 Km.
    Kütahya 110 Km,
    Bursa 94 Km.
    Sakarya 102 Km.
    Ankara 312 Km.
    İstanbul 250 Km.

    İLÇELERİMİZİN İL MERKEZİNE UZAKLIKLARI
    Bozüyük 34 Km.
    Gölpazarı 44 Km.
    Osmaneli 34 Km.
    Pazaryeri 30 Km.
    Söğüt 29 Km.
    Yenipazar 81 Km.
    İnhisar 56 Km.

    noimage
#15.02.2005 04:47 0 0 0
  • noimage

    Yakın tarihimizde çok önemli yeri olan ve Türk Kurtuluş Savaşımızın en çetin mücadelelerinin yapıldığı ve önemli dönüm noktalarından olan İnönü Savaşlarının kazanıldığı ve büyük önder Atatürk'ün ifadesiyle Milletin makus talihinin yenildiği yer olan Bozüyük Metristepe'de şehitlerimizin yüce anılarını yaşatmak amacıyla yapılan Metristepe Anıtı o muhteşem görünüşüyle Türk'ün yenilmezliğini simgelemektedir.

    Bu muhteşem anıtın bulunduğu Metristepe'de, her yıl 1 Nisan'da anma törenleri düzenlenir.

    Betonarme olarak 24 metre yüksekliğinde yapılan anıt üzerinde rölyefler, savaşa katılan birlikler ve komutanlarıyla ilgili bilgiler bulunur. Metristepe'nin tarihsel önemi dikkate alınarak Valilikçe 2001 yılında anıt ve çevresinde yeniden restorasyon çalışmaları yapılmıştır. Anıtın yan tarafında, savaşlarda görev alan üst düzey komutanların fotoğraflarının yer aldığı 2 adet dikdörtgen anıt ile dört bir tarafına ve anıttan ayrı İnönü Savaşları ve tarihi telgrafları içeren dört adet rölyef, anıtın ön tarafına da iki ayrı kaide üzerinde heykeller yapılmış, çevresinde siperler kazılmıştır.
    Kazanılan zaferlerle Türkiye Cumhuriyetinin kurulması yolundaki tüm engellerin yıkılmış ve büyük önder Atatürk'ün Batı Cephesi Komutanı Albay İsmet İnönü'ye gönderdiği kutlama telgrafında yer alan ''... Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makus talihini de yendiniz...'' sözleriyle tescil edilmiştir.
#15.02.2005 04:52 0 0 0
  • noimage

    HAYATI
    --------------------------------------------------------------------------------

    Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan Osman Gazi 1258'de Söğüt'te doğdu. Babası Ertuğrul Gazi, annesi Hayme Hatun'dur. Osman Gazi uzun boylu, yuvarlak yüzlü, esmer tenli, ela gözlü ve kalın kaşlıydı. Omuzları arası oldukça geniş, vücudunun belden yukarı kısmı aşağı kısmına oranla daha uzundu. Başına kırmızı çuhadan yapılmış Çağatay tarzında Horasan tacı giyerdi. İç ve dış elbiseleri geniş yenliydi.

    Osman Gazi değerli bir devlet adamıydı. Dürüst, tedbirli, cesur, cömert ve adaletliydi. Fakirlere yedirip, giydirmeyi çok severdi. Üzerindeki elbiseye kim biraz dikkatlice baksa, hemen çıkartıp ona hediye ederdi. Her ikindi vakti kendi evinde kim varsa onlara ziyafet verirdi.

    Osman Gazi, 1281 yılında Söğüt'te Kayı Boyu'nun yönetimine geçtiğinde henüz 23 yaşındaydı. Ata binmekte, kılıç kullanmakta ve savaşmakta çok ustaydı. Aşiretin ileri gelenlerinden Ömer Bey'in kızı Mal Hatun ile evlendi ve bu evlilikten ilerde Osmanlı Devleti'nin başına geçecek olan oğlu Orhan Gazi doğdu.

    Osman Gazi, Ahi Şeyhlerinden Edebali'nin görüşlerine değer verir ve ona saygı duyardı. Sık sık Şeyh Edebali'nin Eskişehir Sultanönü'ndeki Dergahına gider ve misafir kalırdı.

    Osman Gazi bir gece Şeyh Edebali'nin dergahında misafirken, bir rüya gördü. Sabah olunca hemen Şeyh Edebali'ye koşup, ona şöyle dedi:
    "Şeyhim, rüyama girdiniz. Göğsünüzden bir ay çıktı. Yükseldi, yükseldi, sonra benim koynuma girdi. Göbeğimden bir ağaç büyümeye başladı. Büyüdü, yeşillendi. Dal, budak saldı. Dallarının gölgesi bütün dünyayı tuttu. Rüyam ne manaya gelir

    Şeyh, bir süre sustuktan sonra ona şöyle dedi:
    "Müjdeler olsun ey Osman! Hak Teala, sana ve senin evladına saltanat verdi. Bütün dünya, evladının himayesinde olacak, kızımda sana eş olacak."

    Bu olaydan sonra Şeyh, kızı Bala Hatun'u Osman Bey'e verdi. Bu evlilikten de Alaeddin doğdu.

    Anadolu'da kurulup, 600 yıllık bir tarih diliminde ve üç kıtada hüküm süren Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi, 1326'da Bursa'da Nikris hastalığından öldü. Vefat ettiğinde geriye bıraktığı mal varlığı şunlardı: Bir at zırhı, bir çift çizme, birkaç tane sancak, bir kılıç, bir mızrak, bir tirkeş, birkaç at, üç sürü koyun, tuzluk ve kaşıklık.

    Erkek çocukları: Pazarlı Bey, Çoban Bey, Hamid Bey, Orhan Bey, Alaeddin Ali Bey, Melik Bey, Savcı Bey
    Kız çocukları: Fatma Hatun



    OSMAN GAZININ VASIYETI
    --------------------------------------------------------------------------------
    Bak ogul !

    Allah-u Tealânin emirlerine muhalif bir is islemeyesin.Bilmedigini Islâm ulemasindan sorup anlayasin! Sana itaat edenleri hos tutasin.Askerine in'ami ,ihsani eksik etmeyesin ki insan ihsanin kulcagizidir.Zalim olma.Âlemi adaletle sereflendir.Allah için cihadi terk etmeyerek beni sad et.Ulemaya riayet eyle ki devlet isleri nizam bulsun.Nerede bir ilim ehli ona ragbet,ikbâl ve hilim göster.Askerine ve malina gururlanip Kur'an ehlinden uzaklasma.Bizim yolumuz Allah yoludur ve maksadimiz Allah'in dinini yaymaktir.Yoksa kuru kaga ve cihangirlik dâvasi degildir. Sana da bunlar yarasir.Daima herkese ihsanda bulun.Memleket islerini noksansiz gör.Hepinizi Allah'a emanet ediyorum.



    VASİYETİ
    --------------------------------------------------------------------------------

    OSMAN GAZİ'NİN, OĞLU ORHAN GAZİ'YE NASİHATİ (VASİYETİ)

    Ey oğul! Her işten önce din işlerine dikkat et. Zira farizaya (farzlara) dikkat, din ve devletin güçlenmesine sebeptir. Din işlerini; dikkatli olmayan, itikadı bozuk ve doğru yoldan ayrılmaya yönelen, büyük günahlardan kaçınmayan, helala-harama dikkat etmeyen sefihlere ve ayrıca tecrübesiz kişilere bırakma, devlet idaresinde bu gibi kişilere iş verme!.. Zira yaratandan korkmayan, yaratılandan hiç korkmaz. Büyük günah işleyen ve bunu devam ettiren kimsede sadakat olmaz.

    Böyle kişilerin sadakati olsa ümmeti olduğu Peygamber-i Zişan'ın sadık tebligatı üzere hareket eder de şer'i şerifin dışına çıkmazdı. Zulümden, bid'atten sakın. Zulme ve bid'ate teşvik edenleri devletinden uzaklaştır. Çünkü böyleleri seni zevale uğratmış olurlar. Daima cihad ile devletini genişletmeye çalış. Çünkü uzun zaman sefer olunmazsa askerin secaatine; reislerin ve kumandanların bilgi, tedbir ve malumatına ağırlık ve noksanlık gelir. Böyle sefer işlerini bilenler ölür gider de yerine tecrübesiz kimseler gelir, bu yüzden de bir çok hatalar meydana gelir ki, bundan da devlet büyük zararlar görür.

    Beytü'l-mali koru! Devletin servetini çoğaltmaya çalış!.. Şer'i şerifin ölçüsüne göre sana ait olana kanaatle, ihtiyaçlarından ve gerekli olanlardan başka lüzumsuz yere telef etme, israftan kaçın. Askerinle, malınla gururlanma. Zira onlar Allah yolunda cihad için milletin işlerinin yerli yerinde görülmesi ve cihana adalet ve fazileti yayman için vasıtadırlar.

    Sadakatle Allah rızası için çalışan devlet erkanını koru!..

    Vefatlarından sonra böyle kimselerin çoluk-çocuğuna bak, ihtiyaçlarını karşıla.!..Halkından hiç kimsenin malına tecavüz etme!.. Hak edenlere yardım ile iltifat elini uzat, böylelerinin yakınlarını sıkıntıdan kurtar.

    Askeri erkanı iyi koru!..

    Alimler, fazıllar, sanatkarlar, edipler; devletin bedeninin gücüdür. Bunlara iltifat ve ikramda bulun.

    Bir kemal sahibi işitince onunla yakınlık kur, dirlikler ver ve ihsan eyle!.. Hükümetinde ulema, fazıl kimseler, erbab-ı maarif çoğalsın, siyaset ve din işleri nizam bulsun!.. Benden ibret al ki, bu diyarlara zayıf bir bey olarak gelip haketmediğim halde bunca inayet-i celile-i Rabbaniye'ye mazhar oldum. Sen de benim yolumdan git ve bu Din-i Muhammedi'yi ve ashabını, başka sana tabi olanları koru.

    Allah'ın (c.c.) hakkını ve kulların hukukunu gözet!.. Ve senden sonrakilere böyle nasihat etmekten geri durma. Ve adalet ve insafa riayet ile zulmü kaldırmaya devam ile her bir işe teşebbüs de Allah'ın yardımına güven.

    Halkını düşman istilasından ve zulme uğratılmaktan koru!..

    Haksız yere hiç bir ferde layık olmayan muamelede bulunma!..

    Halkı taltif et, hepsinin rızasını kazan".
#15.02.2005 04:55 0 0 0
  • noimage

    Bilecik Marmara Bölgesinin güneydoğusunda Marmara, Karadeniz, İç Anadolu ve Ege Bölgelerinin kesim noktaları üzerindedir. Ulu çınar ağaçlarının serin gölgesinde buz gibi yayık ayranını yudumlamak, bozulmamış, kirlenmemiş göletleriyle çamların kucaklaştığı huzuru hissetmek; üzerinde rengarenk çiçekleri, yüzlerce bitki türleri berrak suları ve tertemiz havasıyla yaylaların kekik kokusunu teneffüs etmek cıvıl cıvıl kuş seslerinin yankılandığı dağlarda dolaşmak isterseniz Bilecik sizi bekliyor.

    noimage

    Yakın ve uzaktan çok sayıda kişinin ziyaret ettiği, Osmanlı Devleti'nin çekirdeği olan Kayıların değerli önderi Ertuğrul Gazi'nin türbesi Söğüt'te, Osmanlı devletini kuran Osman Gazi'nin kayınpederi Osmanlı'nın kuruluşunun manevi lideri olarak bilinen Şeyh Edebalı'nın türbesi Bilecik'te, Kurtuluş Savaşının simgesi görkemli Metristepe Anıtı Bozüyük'te bulunmaktadır. Tarihi İpek Yolu'nun içinden geçtiği Bilecik, köklü tarihi geçmişi ile diğer medeniyetler ve Osmanlı dönemine ait birçok tarihi-kültürel değerlere sahiptir.
    Tarihi Belekoma Kalesi, Saat Kulesi, Orhangazi Cami ve İmareti, Köprülü Mehmet Paşa Kervansarayı (Bilecik), Türk Büyükleri Platformu, Ertuğrulgazi Müzesi, Dursun Fakıh Türbesi, Çelebi Mehmet Cami, Çifte Minareli Cami, Ertuğrulgazi Mescidi, Kaymakam Çeşmesi, tarihi yapılar (Söğüt), İnönü Şehitliği, İntikamtepe Şehitliği, Kumral Abdal Türbesi, Kasımpaşa Cami-İmareti, (Bozüyük), Kilise, sivil mimari örnekleri (Osmaneli), Taşhan, Mihalgazi Cami, Kapılıkaya, Kayamezarı, sivil mimari örnekleri (Gölpazarı), Mihalgazi Türbesi (İnhisar) gibi daha birçok tarihi-kültürel varlığa sahiptir. Kısacası Bilecik, gezmek için 3-5 gün ile sınırlı kalınmayacak kadar kültürel ve doğal zenginliğe sahiptir.


    noimage

    Bilecik ve çevresi çocuklarla tatil için eşsiz bir yöredir. Yaylalar, mesire yerleri, Göletler ve parklarıyla yöre çocuklarda unutulmaz anılar bırakacaktır. Ayrıca Ertuğrul Gazi Müzesi görülmeye değer tarihi kültürüyle sizleri beklemektedir. Söğüt İlçe Merkezinde Eski Türk evi mimarisiyle restore edilerek 2001 yılında hizmete açılan Müze'de Söğüt ve civarı ile yakın çevrede yaşayan yörüklere ait etnografik eserler ve eşyalar sergilenmektedir. Müze'de sancak, eski giyim ve kuşamlar, el dokuması kilim ve halılar, silahlar, ölçü ve tartı aletleri, peşkir ve para keseleri; Arkeolojik eserler (Roma, Bizans, Osmanlı dönemlerine ait sikkeler, Roma dönemine ait toprak kaplar) mevcuttur.
#15.02.2005 06:00 0 0 0